Melanom Nedir? Cilt Kanserinin Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.
- Türkçe Adı Melanom
- İngilizce Adı Malignant Melanoma
- ICD C.43
- Diğer İsimleri Cilt Kanseri, Deri Kanseri, Kutanöz Melanom, Malign Melanom
Malign Melanom olarak da adlandırılan Melanom, öncelikle melanin pigmentini üreten hücreler olan melanositleri etkileyen bir cilt kanseri türüdür. Ayrıca, gözün koroid tabakasında, leptomeninkslerde (pia veya araknoid mater) ve tırnak yataklarında da gelişebilir. Primer yeri bilinmeyen metastatik melanom sadece lenf nodlarında bulunabilir.
Melanomun birincil nedeni, cilt pigmenti melanin düzeyi düşük olanlarda ultraviyole ışığa maruz kalmaktır. Çok sayıda beni olanlar, etkilenmiş aile üyeleri öyküsü ve zayıf bağışıklık fonksiyonu olanlar daha büyük risk altındadır. Tanı, potansiyel olarak kanserli olma belirtileri gösteren herhangi bir cilt lezyonunun biyopsisi ve analizi ile konulur.
Tedavi tipik olarak lezyonun ameliyatla çıkarılmasını içerir. Bununla birlikte Melanom, dermal invazyona (istila) bağlı olarak sıklıkla uzak bölgelere yayılır (metastaz). Metastatik hastalık sistemik tedavi gerektirir ve tedavisi zordur. Yayılma ile prognoz kötüdür ancak yayılma olmadıysa çoğu insan tedavi edilebilir.
2022'de Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 99.780 yeni melanom vakasının ortaya çıktığı ve 7.650 ölüme neden olduğu tahmin edilmektedir. Yaşam boyu risk Beyazlar için yaklaşık %2,5, Siyahlar için %0,1 ve Hispanik insanlar için %0,5'tir. İnsidans son 8 yılda sabit kalmıştır. Melanom, Amerika Birleşik Devletleri'nde teşhis edilen toplam cilt kanserlerinin %5'ten azını oluşturur ancak cilt kanseri ölümlerinin çoğuna neden olmaktadır. Ortalama olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde her saat bir kişi melanomdan ölmektedir.
Genel Bilgiler ve Patoloji
Melanomlar esas olarak deride, ayrıca oral, genital ve rektal bölgelerin mukozasında ve konjonktivada da görülür. Deri vücudun en büyük organıdır; ısıya, güneş ışığına, yaralanmaya ve enfeksiyona karşı korur. Deri ayrıca vücut ısısını kontrol etmeye yardımcı olur ve su, yağ ve D vitamini depolar.
Derinin birkaç katmanı vardır ancak iki ana katman epidermis (üst veya dış katman) ve dermistir (alt veya iç katman). Deri kanseri, üç tür hücreden oluşan epidermiste başlar:
- Skuamöz Hücreler: Epidermisin üst tabakasını oluşturan, mikroskop altında balık pulu gibi görünen ince ve düz hücrelerdir. Bu hücreler, derinin yüzeyini oluşturan dokularda, solunum ve sindirim yollarının geçitlerinde ve vücudun içi boş organlarının astarında (örneğin mesane, böbrek ve rahim, rahim ağzı dahil) bulunur.
- Bazal Hücreler: Derinin dış tabakası olan epidermisin alt kısmında (veya tabanında) bulunan küçük, yuvarlak hücrelerdir.
- Melanositler: Melanini yapan ve epidermisin alt kısmında bulunan hücrelerdir. Melanin, cilde doğal rengini veren pigmenttir. Cilt güneşe veya yapay ışığa maruz kaldığında, melanositler daha fazla pigment yapar ve cildin koyulaşmasına neden olur.
Melanomların radyal ve dikey olmak üzere iki büyüme evresi vardır. Radyal büyüme fazı sırasında, malign hücreler epidermiste radyal tarzda büyür. Zamanla, çoğu melanom, malign hücrelerin dermisi istila ettiği ve metastaz yapma yeteneğini geliştirdiği dikey büyüme fazına ilerler.
Melanomun beş farklı formu veya histolojik türü vardır:
- Yüzeysel Yayılan Melanomlar: Kutanöz malign melanomların yaklaşık %70'i yüzeysel yayılan melanom türüdür. Bu tür birçok melanom, genellikle uzun süredir stabil olan displastik nevüsten kaynaklanır. Tipik değişiklikler ülserasyon, genişleme veya renk değişikliklerini içerir. Herhangi bir vücut yüzeyinde, özellikle erkeklerin baş, boyun ve gövdesinde ve kadınların alt ekstremitelerinde yüzeysel yayılan türde bir melanom bulunabilir.
- Nodüler Melanomlar (NM): Nodüler melanomlar, melanomların yaklaşık %10-15'ini temsil eder ve ayrıca tüm vücut yüzeylerinde, özellikle erkeklerin gövdesinde yaygın olarak bulunur. Bu lezyonlar melanomların en simetrik ve tek biçimli olanlarıdır ve koyu kahverengi veya siyahtır. Radyal büyüme fazı NM'lerde belirgin olmayabilir; bununla birlikte, bu faz belirgin ise, kısa ömürlüdür, çünkü tümör hızla dikey büyüme fazına ilerler ve böylece NM'yi yüksek riskli bir lezyon haline getirir. Tüm NM'lerin yaklaşık %5'i amelanotik (klinik olarak pigmentasyon göstermeyen) melanomlardır.
- Lentigo Maligna Melanomları (LMM): Lentigo maligna melanomları ayrıca melanomların %10-15'ini oluşturur. Genellikle güneşe maruz kalan bölgelerde bulunurlar (örn. el, boyun). LMM'ler hipopigmentasyon alanlarına sahip olabilir ve genellikle oldukça büyüktür. LMM'ler bir lentigo maligna öncü lezyonundan kaynaklanır.
- Akral Lentiginöz Melanomlar (ALM): Akral lentiginöz melanomlar, siyahlarda ve beyazlarda eşit sıklığa sahip olan tek melanomlardır. Avuç içi, taban ve subungual (tırnak altı) bölgelerde oluşurlar. Subungual melanomlar sıklıkla subungual hematomlar (kıymık kanamalar) ile karıştırılır. Nodüler melanomlar gibi, ALM de son derece agresiftir ve radyalden dikey büyüme fazına hızlı ilerler.
- Mukozal Lentiginöz Melanomlar (MLM): Mukozal lentiginöz melanomlar solunum, gastrointestinal ve genitoüriner yolları kaplayan mukozal epitelden gelişir. Bu lezyonlar, yıllık teşhis edilen melanomların yaklaşık %3'ünü oluşturur ve konjonktiva, ağız boşluğu, yemek borusu, vajina, dişi üretra, penis ve anüs dahil olmak üzere herhangi bir mukozal yüzeyde ortaya çıkabilir. Deri dışı melanomlar genellikle ileri yaştaki hastalarda teşhis edilir. MLM'ler, kutanöz melanomlardan daha agresif bir seyir izliyor gibi görünmektedir, ancak bunun nedeni, genellikle daha kolay görünen kutanöz melanomlardan daha sonraki bir hastalık aşamasında teşhis edilmeleri olabilir.
Sınıflandırma ve Evreleme
Evre, tümörün ne kadar büyük olduğu ve yayılıp yayılmadığı gibi kanserin kapsamını ifade eder. Kanserin evresini bilmek en uygun tedaviyi planlamak için önemlidir. Bir kanser, kötüleşse veya yayılsa bile, her zaman tanı sırasında verildiği evreye göre adlandırılır; kanserin zaman içinde nasıl değiştiğine dair yeni bilgiler orijinal aşamaya eklenir. Yani kanser değişse bile evre değişmez.
Çoğu evreleme sistemi aşağıdakiler hakkında bilgi içerir:
- Tümörün vücutta bulunduğu yer,
- Tümörün boyutu,
- Kanserin yakındaki lenf nodlarına yayılıp yayılmadığı,
- Kanserin vücudun farklı bir bölümüne yayılıp yayılmadığı.
Tümör kanserlerinin anatomik boyutunu sınıflandırmak için uluslararası kabul görmüş olan TNM sınıflandırması kullanılmaktadır. Beyin ve omurilik tümörleri ile kan kanseri için farklı evreleme sistemi kullanılmaktadır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
TNM Sınıflandırma Sistemi
TNM sınıflandırması, kanserin yayılma derecesini sınıflandırmak için dünya çapında tanınan bir standarttır. TNM sınıflandırması, katı bir tümörden kaynaklanan bir kanserin evresini alfanümerik kodlar kullanarak tanımlayan bir notasyon sistemidir ve hemen hemen tüm kanserler için evreleme algoritmaları içerir.
- Tümör: Ana (primer) tümörün boyutunu ve kapsamını ifade eder.
- Nod/Düğüm: Dahil olan yakındaki lenf nodlarının sayısını ifade eder.
- Metastaz: Uzak metastazı, yani kanserin vücudun bir bölümünden diğerine yayılmasını ifade eder.
Kanseriniz TNM sistemi tarafından tanımlandığında, her harften sonra kanser hakkında daha fazla ayrıntı veren sayılar (T1N0MX veya T3N1M0 gibi) olacaktır. TNM sınıflandırmasına göre Melanomun evrelerinin genel çerçevesi ve uygun tedaviyle 5 yıllık sağkalım oranları aşağıdaki gibidir.
- Evre 0: Melanoma in situ (%99.9 sağkalım). Bu evre, Clark I Seviye olarak sınıflandırılır ve yalnızca epidermisi içerir; istila yoktur.
- Evre I / Evre II: İnvaziv Melanom (%85-99 sağkalım) / Yüksek riskli Melanom (%40-85 sağkalım). Bu evrede kullanılan harf ve rakamların açıklamaları şu şekildedir:
- TX: Ana tümör ölçülemez.
- T0: Ana tümör bulunamadı.
- T1, T2, T3, T4 Ana tümörün boyutunu ve/veya yaygınlığını ifade eder. T'den sonraki sayı ne kadar yüksekse, tümör o kadar büyük veya yakındaki dokulara o kadar fazla büyümüştür. T'ler, T3a ve T3b gibi daha fazla ayrıntı sağlamak için daha fazla bölünebilir.
- Evre III: Bölgesel metastaz (%25-60 sağkalım). Bu evrede kullanılan harf ve rakamların açıklamaları şu şekildedir:
- NX: Yakındaki lenf nodlarındaki kanser ölçülemez.
- N0: Yakındaki lenf nodlarında kanser yok.
- N1, N2, N3: Kanser içeren lenf nodlarının sayısını ve yerini ifade eder. N'den sonraki sayı ne kadar yüksekse, kanser içeren lenf nodları o kadar fazladır.
- Evre IV: Uzak Metastaz (%9-15 sağkalım). Bu evrede kullanılan harf ve rakamların açıklamaları şu şekildedir:
- MX: Metastaz ölçülemez.
- M0: Kanser vücudun diğer bölgelerine yayılmamıştır.
- M1, M1a, M1b, M1c: Kanser vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır. M'den sonrası sayı/harf ne kadar büyükse, metastaz o kadar uzak bölgeye yayılmıştır: M1a uzak cilt bölgesi, M1b akciğer bölgesi gibi.
Belirti ve Semptomlar
Melanomun en yaygın belirtisi, yeni bir benin ortaya çıkması veya mevcut bir benin değişmesidir. Bu vücudun herhangi bir yerinde olabilir, ancak en sık etkilenen bölgeler erkeklerde sırt ve kadınlarda bacaklardır. Melanomlar, kalçalar ve kafa derisi gibi güneşten korunan bölgelerde nadirdir. Tipik bir melanom, düzensiz şekilli bir ben gibi görünür. Genellikle koyu kırmızımsı-kahverengi veya siyah renktedir ve rengi düzensizdir. Boyut, şekil ve renk zamanla değişebilir.
Derideki bu değişikliklerin yanı sıra melanom başlangıçta herhangi bir belirtiye neden olmaz. İnsanlar genellikle bu değişiklikleri fark etmezler veya zararsız bir şey olduğunu düşünürler. Ağrı veya kanama gibi semptomlar genellikle yalnızca melanom çevreleyen dokuya doğru büyümeye veya vücudun diğer bölgelerine yayılmaya başladığında ortaya çıkar. Yani melanom, tespit edildiğinde zaten ileri bir aşamaya ulaşmış olabilir.
Ne tür değişikliklerin tehlikeli olabileceğini bilmek zor olabilir. Cildinizdeki bir şeyin anormal olabileceğini düşünüyorsanız ve 4 ila 8 hafta içinde geçmezse, bir doktora görünmek en iyisidir.
Melanom bazen daha yaşlı bir benin içinde gelişir, ancak genellikle tamamen yeni bir cilt büyümesidir. Vücudunuzun herhangi bir yerinde hatta güneş ışığının neredeyse hiç ulaşamadığı yerlerde bile oluşabilir: saç derinizde, genital bölgede veya ayak tırnaklarınızın veya tırnaklarınızın altında. Yaygın olarak etkilenen bölgeler arasında erkeklerde göğüs ve sırt ve kadınlarda alt bacaklar bulunur.
Sağlıklı benler genellikle yuvarlak veya ovaldir, tek renk olma eğilimindedir ve normalde çok büyük değildirler (çapları 6 mm'den azdır).
Bir benin kanserli olup olmadığını anlamanıza yardımcı olabilecek bir kontrol listesi şu şekildedir:
- Asimetri: Melanomlar sıklıkla asimetriktir; bir yarının şekli diğerine uymaz.
- Sınır: Melanomlar sıklıkla eşit olmayan veya düzensiz sınırlara sahiptir (pürüzlü veya çentikli kenarlar).
- Renk: Melanomlar genellikle birden fazla kahverengi veya siyah tonu içerir, ancak bazen beyaz, gri, mavi veya kırmızı ile karıştırılabilir. Bazı melanomlar, önceden var olan bir ben veya beni çevreleyen alanda renk kaybı gösterebilir.
- Çap: Melanomlar genellikle 6 mm'den (1/4 inç) daha büyüktür. Bununla birlikte, erken teşhis konusundaki farkındalığın artmasıyla, melanomların yaklaşık %30'u, çapları 6 mm'den küçük olduğunda bulunmaktadır.
- Gelişim: Melanomlar tipik olarak tanıdan önceki aylarda bir miktar değişiklik kanıtı göstermiştir. Bu yüzden, herhangi bir değişikliğe dikkat edilmelidir.
Hastalıkla İlişkili Genler, Etken Faktörler ve Risk Faktörleri
Kanser, hücredeki bir gen mutasyona uğradığında başlar. Vücut genellikle mutasyonları düzeltebilir, ancak düzeltmezse, mutasyon anormal bir protein oluşturur veya birinin oluşmasını engeller, bu da hücrenin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına ve kanserli hale gelmesine neden olur. Melanom, melanositler (pigment üreten hücreler) mutasyona uğradığında, çoğaldığında ve kanserli hale geldiğinde gelişir.
Melanomlar, nöral krestten kaynaklanan ve epidermise, uveaya, meninkslere ve ektodermal mukozaya göç eden melanositlerden köken alır. Deride bulunan ve koruyucu bir melanin üreten melanositler, dermis ve epidermisin birleştiği yerde, epidermisin bazal tabakasında bulunur.
Genetik Faktörler
CDKN2A (p16), CDK4, RB1, CDKN2A (p19), PTEN/MMAC1 ve ras dahil olmak üzere birçok gen melanom gelişiminde rol oynar. Hem sporadik hem de kalıtsal melanomlarda CDKN2A (p16) geni özellikle önemli görünmektedir. Bu tümör baskılayıcı gen 9p21 bandında yer alır ve mutasyonu çeşitli kanserlerde rol oynar.
İki temel genetik mutasyon türü vardır:
- Edinilmiş Mutasyonlar: Kanserin en sık nedenidir. Bir kişinin yaşamı boyunca belirli bir hücredeki genlerin hasar görmesinden kaynaklanırlar. Edinilmiş mutasyonlar nedeniyle oluşan kansere sporadik kanser denir. Melanom durumunda, ultraviyole radyasyona aşırı maruz kalma, mutasyona neden olan en yaygın faktördür. UV radyasyonu melanom için önemli bir risk faktörüdür.
- Germline Mutasyonları: Edinilmiş mutasyonlardan daha az yaygındır ve bir sperm hücresinde veya yumurta hücresinde meydana gelirler. Bu mutasyon, döllenme sırasında doğrudan ebeveynden çocuğa geçer. Germline mutasyonlarının neden olduğu kansere kalıtsal kanser denir. Kalıtsal veya ailesel melanom nadirdir; insanların sadece %1-2'sinde ailesel melanom olduğu kabul edilmektedir.
Ailenizde ve/veya kişisel melanom geçmişiniz varsa, genetik testin faydalı olup olmayacağı konusunda sağlık uzmanınızla konuşmak isteyebilirsiniz.
Nevüsler (Benler)
Neredeyse herkesin en az bir beni vardır. Bu noktalar (nevi), melanosit adı verilen cilt pigment hücrelerinin kümeler halinde bir araya gelmesiyle oluşur. Vücudunuzun herhangi bir yerinde bir ben görünebilir ve 40'lı yaşlarınızda yeni benler oluşabilir. Çoğu ben zararsızdır ve değişmez, ancak diğerleri büyüyebilir, şekil veya renk değiştirebilir. Bazıları kansere dönüşebilir.
Nevüsler konjenital (doğuştan) veya kazanılmış olabilir. Konjenital nevüsler doğumda mevcuttur. Edinilmiş nevüsler çocukluk veya yetişkinlik döneminde ortaya çıkar. Doğuştan nevüsleri olan kişilerde melanom gelişme riski yüksektir. Melanomlar ayrıca, önceden var olan bir öncü lezyonun içinde veya yakınında veya sağlıklı görünen ciltte gelişebilir.
Tüm nevüslerin melanoma dönüşme potansiyeli olsa da, çoğu için risk çok düşüktür. Ancak bazı benler daha spesifik olarak melanomla ilişkilidir. Sağlıklı ciltte gelişen malign bir melanomun, öncü lezyon kanıtı olmaksızın de novo ortaya çıktığı söylenir. Bu melanomların çoğu güneş ışınımı ile indüklenir. Melanom; avuç içleri, ayak tabanları ve perine de dahil olmak üzere cildin maruz kalmayan bölgelerinde de oluşabilir.
Melanomun öncü lezyonları olarak kabul edilen nevüsler aşağıdakileri içerir:
- Yaygın edinilmiş nevüs,
- Displastik (atipik) nevüs,
- Doğuştan nevüs,
- Hücresel mavi nevüs.
Herhangi bir nevüs/ben melanoma dönüşme potansiyeline sahiptir, bu yüzden değişiklikler için rutin olarak kontrol edilmelidir. Doğuştan nevüsleri ve/veya atipik nevüsleri olan kişilerin farkındalığı daha yüksek olmalıdır çünkü bu benler özellikle melanom gelişme riskinin artmasıyla ilişkilidir.
Cilt Tonu
Daha açık cilt tonlarına veya cilt tipine sahip olanlar, melanom geliştirme riski daha yüksektir. Yanma veya bronzlaşma olasılığınız, cilt tonunuza ve aldığınız UV'ye maruz kalma miktarına bağlıdır.
Dermatologlar, cilt tiplerini ilk olarak 1975 yılında Harvard Tıp Okulu'ndan Thomas Fitzpatrick tarafından geliştirilen Fitzpatrick Cilt Tipi sistemine göre sınıflandırır. Sınıflandırma sisteminde altı cilt tipi vardır. Tip I en açık ve VI en koyu olanıdır. Cilt tipi I ve II olanlarda melanom gelişme riski en yüksektir; V ve VI cilt tipine sahip olanlar en düşük riske sahiptir.
Ultraviyole Radyasyon
Ultraviyole radyasyona maruz kalma, çoğu melanomun gelişiminde kritik bir faktördür. Dalga boyu 320-400 nm olan Ultraviyole A (UVA) ve 290-320 nm olan Ultraviyole B (UVB), potansiyel olarak kanserojendir ve aslında bir melanomu indüklemek (başlatmak) için uyum içinde çalışabilir.
Ultraviyole radyasyon, cildin bağışıklık sisteminin baskılanması, melanosit hücre bölünmesinin indüklenmesi, serbest radikal üretimi ve melanosit DNA'sının zarar görmesi dahil olmak üzere birçok mekanizma yoluyla etkili bir melanom indükleyicisi gibi görünmektedir.
İlginç bir şekilde, melanomun güneşe maruz kalma miktarı ile doğrudan bir ilişkisi yoktur çünkü beyaz yakalı işçilerde açık havada çalışanlara göre daha yaygındır.
Güneş Yanığı
Akut, yoğun ve aralıklı kabarcıklı güneş yanıkları, özellikle vücudun sadece ara sıra güneşe maruz kalan bölgelerinde, güneşe maruz kalmanın neden olduğu melanom gelişimi için en büyük risk faktörüdür. Güneşe bağlı bu risk faktörü, uzun süreli, uzun süreli güneşe maruz kalma ile ilişkili olan skuamöz ve bazal hücreli cilt kanserlerinden farklıdır.
LMM (lentigo maligna melanomları), bu kuralın bir istisnasıdır, çünkü uzun süreli güneşe maruz kalma öyküsü olan yaşlı bireylerin baş ve boyunlarında sıklıkla görülür.
Zayıf Bağışıklık Sistemi
Bağışıklık sistemi vücudumuzun kendi sağlıklı hücreleri, anormal veya yabancı hücreler ve vücudumuzu tehdit edebilecek diğer organizmalar arasındaki farkı anlamasına yardımcı olur. Bağışıklık sistemi, bakterileri, mantarları ve virüsleri tespit edip yok ettiği bir süreç olan yabancı proteinler için vücuttaki hücreleri sürekli olarak kontrol eder.
Benzer şekilde, bağışıklık sistemi de hücrelerimizi kontrol ederek kanser için şüpheli proteinler sunmadıklarından emin olur. Bağışıklık sistemi uygun olmayan proteinler sunan hücreler bulursa, bu hücrelerin kanser olduğunu varsayar ve onları yok eder. Bu hücreleri kontrol etme işlemine immünogözetim denir.
Bağışıklık sistemi, belirli kanserler, UV radyasyonu, organ nakli için özel ilaçlar ve AIDS'e neden olan İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü (HIV) tarafından zayıflatılabilir veya baskılanabilir. Bağışıklık sistemi düzgün çalışmadığında, enfeksiyonlar kadar kansere yakalanma riskiniz de vardır.
Bilim insanları, organ nakli için immünosupresan ilaçlar alan kişilerin bazal ve skuamöz hücreli kanser geliştirme olasılığının çok daha yüksek olduğunu bulmuşlardır. Bazı çalışmalarda risk, genel popülasyona göre 20 ila 60 kat daha fazladır.
Bağışıklığı baskılanmış bireylerde melanom gelişme riski daha az açıktır. Bazı araştırmalar, oranın genel popülasyonun altı katı olduğunu bulmuştur; diğer çalışmalar üç kat artış bulmuştur. Yine başka bir çalışma, riskte istatistiksel olarak anlamlı bir artış bulamamıştır. Bu çalışmalar arasındaki farklılıkların olası bir nedeni, melanomun diğer cilt kanserlerinden daha az sıklıkta ortaya çıkmasıdır ve az sayıda çalışma, hastaları immünosupresyonun melanom üzerindeki tam etkisini belirlemeye yetecek kadar uzun süre takip etmiştir.
HIV, bağışıklık sistemini baskılasa da, HIV pozitif olmanın bir kişiyi melanom geliştirme riskini daha yüksek hale getirdiği açık değildir. Bununla birlikte, HIV'in bazal hücreli karsinom ve skuamöz hücreli karsinom riski ile birlikte melanom riskini artırdığına dair bazı şüpheler vardır.
Parkinson Hastalığı
Mayo Clinic tarafından yapılan retrospektif vaka kontrol analizleri, Parkinson hastalığı olan hastaların önceden var olan melanoma sahip olma riskinin yaklaşık 4 kat arttığı ve melanomlu hastaların benzer bir Parkinson hastalığı geliştirme riskine sahip olduğu sonucuna varmıştır. Sonuçlar, Parkinson hastalığı olan hastalarda melanom riskinin arttığını gösteren diğer araştırmacılar tarafından yapılan çalışmaları desteklemektedir.
Teşhis Yöntemleri
Anamnez
Aile Öyküsü
Ailede melanom veya cilt kanseri öyküsü olup olmadığını dikkatlice öğrenilmelidir. Ayrıca, ailede düzensiz, belirgin benler öyküsü önemlidir. Melanomlu tüm hastaların yaklaşık %10'unda ailede melanom öyküsü vardır. Bu hastalar tipik olarak daha erken yaşta melanom geliştirir ve çoklu displastik nevüslere sahip olma eğilimindedir. Bu hastaların ayrıca birden fazla primer olması daha olasıdır.
Ailesinde pankreas kanseri veya astrositom öyküsü olan hastalarda ailesel melanom sendromunun varlığı düşünülmelidir. CDKN2A tümör baskılayıcı genindeki (p16 olarak da bilinir) mutasyonlar, bu ailelerde bulunan en yaygın genetik anormalliklerdir.
Hasta Öyküsü
Hastalardan önceki bir melanom öyküsü ortaya çıkarılmalıdır, çünkü bu hatsalar ikinci bir melanom geliştirme riski altındadır. Hatsalar 8 veya daha fazla primer melanom bildirmiştir. Özellikle çoklu displastik nevüsleri olan hastalarda çoklu primerler yaygındır. Ailesel atipik mol veya melanom sendromu terimi, çoklu dispalstik nevüs ve melanom geliştirmeye yönelik bu kalıtsal eğilimi tanımlamak için kullanılır.
Güneşe Maruziyet
Hasta, çocukluktaki şiddetli güneş yanıkları da dahil olmak üzere önceki güneşe maruziyeti hakkında kapsamlı bir şekilde sorgulanmalıdır. Bronzlaşma kapasitesi de önemlidir, çünkü kolayca bronzlaşan kişilerin melanom geliştirme olasılığı, kolayca yananlara göre daha düşüktür.
Benler
Hasta, benlerde görülen herhangi bir değişiklik hakkında sorgulanmalıdır. Lezyonda kanama veya ülserasyon bilgisinin yanı sıra boyut, renk veya simetride herhangi bir değişiklik öyküsü alınmalıdır. Ayrıca herhangi bir çoklu nevüs sendromu öyküsü veya aile öyküsü ortaya çıkarılmalıdır.
Fizik Muayene
Tüm Vücut Cilt Muayenesi
Atipik nevüs veya melanomlu bir hastayı değerlendirirken tüm vücut cilt muayenesi çok önemlidir. Cilt muayenesi, hastanın ilk değerlendirmesinde ve sonraki tüm ziyaretlerde yapılmalıdır. Genel bir dermatoloji pratiğinden yapılan bir araştırma, 3 yıllık bir süre içinde teşhis edilen çoğu melanomun başvuru sebebi olmadığını, yalnızca bir dermatologun tüm vücut cilt muayenesi yapması nedeniyle keşfedildiğini buldu. Dahası, tesadüfen keşfedilen bu melanomların daha ince veya yerinde lezyonlar olma olasılığı daha yüksekti.
İyi bir cilt muayenesi için çok önemli olan iyi aydınlatılmış bir muayene odası ve tamamen soyunmuş bir hastadır. Muayene sırasında hastanın cildinde bulunan toplam nevüs sayısı değerlendirilir. Tipik ve atipik lezyonlar ayırt etmeye çalışılır.
Seri fotoğrafçılık ve epilüminesans mikroskobu ve bilgisayarlı görüntü analizi gibi yeni teknikler faydalı tamamlayıcılardır. Epilüminesans mikroskobu, yağ uygulanmış bir lezyonu incelemek için bir büyüteç mercek kullanır. Bilgisayarlı görüntü analizi, lezyonların görüntülerini saklar ve bunları zaman içinde karşılaştırma için kullanılabilir hale getirir.
Lenf Nodu Muayenesi
Bir hastaya melanom teşhisi konulursa, tüm lenf nodu grupları incelenmelidir. Melanom, lenfatikler yoluyla yayılarak bölgesel lenf nodlarının tutulumuna yol açarak ve hematojen olarak vücuttaki herhangi bir nod havzasının tutulumuna yol açabilir.
Mukozal Melonom
CKIT mutasyonları, mukozal melanomun %39'unda, akral lentiginöz melanomun %36'sında, kronik güneşten zarar görmüş cilt bölgelerinde ortaya çıkan kutanöz melanomların %28'inde tanımlanmıştır. Kronik güneş hasarı olmayan cilt melanomlarında tanımlanmamıştır.
Teşhis Hususları ve Ayrıcı Tanı
Malign melanom tanısında dikkate alınması gereken farklılıklar aşağıdaki koşulları içerir:
- Benign melanositik lezyonlar
- Displastik nevüs
- Skuamöz hücre karsinoması
- Deriye metastatik tümörler
- Mavi nevüs
- (Spitz) tümör
- Pigmentli iğ hücreli tümör
- Hale nevüs
- Atipik fibroksantom
- Pigmentli aktinik keratoz
- Sebasöz karsinom
- Histiositoid hemanjiyom
Melanomun ayırıcı tanısı aşağıdakileri içerir:
- Bazal Hücreli Karsinom
- Lentigo Malign Melanom
- Mikozis Fungoides
İleri Tanı
Melanom tanısı eksizyonel biyopsi ile doğrulanır. Sentinel lenf nodu biyopsisi veya gen profili tahlili seçilmiş hastalarda prognostik çalışmalar olarak uygun olabilir, ancak bunların uzun ömürlülüğü etkilediğine dair çok az kanıt vardır. Erken evre hastalıkta, laboratuvar ve görüntüleme çalışmaları nadiren endikedir. Tüm aşamalarda, işaretler veya semptomlar düşündürücü olduğunda genellikle uygundurlar. Rutin testler, sıklıkla yanlış pozitif sonuçlara ve bir dizi gereksiz teste yol açabilir.
Preoperatif (ameliyat öncesi hazırlık) görüntüleme çalışmalarının önemli maliyetleri vardır ve melanomlu hastaların çoğunda minimum fayda sağlar. Melanom evrelemesinde kullanılan tanısal testlerin bir meta-analizi, en iyi görüntüleme çalışmasının lenf nodu tutulumunun teşhisi için ultrasonografi, diğer metastaz bölgelerini aramak için PET/BT (pozitron emisyon tomografisi/bilgisayarlı tomografi) taraması olduğunu göstermiştir. Genel olarak, bu çalışmalar yüksek riskli hastalarda veya lokalize belirti veya semptomların mevcut olduğu durumlarda uygundur.
Şüpheli Lezyon Biyopsisi
Tam eksizyonel biyopsi tercih edilir. Numune, 1-3 mm'lik bir sağlıklı cilt marjına sahip olmalı ve tüm cilt katmanlarını ve bir miktar deri altı yağını içermelidir. Ön fasyanın dahil edilmesi artık standart değildir. Şüpheli (düşündüren) lezyon büyükse veya kozmetik olarak hassas bir bölgede bulunuyorsa, insizyonel veya punch biyopsi uygun olabilir. İnsizyonel biyopsi örneği lezyonun en anormal bölgesinden alınmalıdır.
Tıraş biyopsisi yetersiz evreleme ve tanıya yol açabileceğinden genellikle yapılmamalıdır. Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı, yüzeysel tıraş biyopsisinin patolojik tanıyı ve Breslow kalınlığının tam değerlendirmesini tehlikeye atabileceğini belirtir, ancak şüphe indeksi düşük olduğunda tıraş biyopsisini uygun kabul eder ve geniş bir tıraş biyopsisinin melanom in situ, lentigo maligna tipinin histolojik değerlendirmesi için optimal olabileceğini tavsiye eder.
Histolojik Bulgular
Melanom için tek bir histolojik özellik patognomonik olmasa da, birçok karakteristik özellik mevcuttur. Sitolojik atipi, belirgin nükleollere sahip büyük, pleomorfik, hiperkromik çekirdekler içeren genişlemiş hücreler ile hemen hemen her zaman not edilir. Çok sayıda mitotik figür sıklıkla not edilir.
İmmünohistokimyasal boyalar genellikle tanı için gerekli değildir; rutin histolojide belirsiz bulguları olan olgularda gerekli olabilir. Hem S-100 hem de homatropin metilbromür (HMB45) boyaları, melanositlerde pozitiftir ve ikincisi, mavi nevüs dışındaki çoğu iyi huylu nevüste bir gradyan gösterir. S-100 ve SOX-10, melanositler için spesifik olmasa da oldukça hassastır. Özellikle kötü diferansiyel veya iğsi tümörlerde faydalıdırlar.
PRAME (tercihen melanomda eksprese edilen antijen) iyi huylu nevüslerin birleşme bileşenini lekeleyebilir, ancak dermal boyama melanomu düşündürür. Tamamen spesifik değildir ve testis tümörleri ve hücresel nörotekoma dahil diğer tümörleri boyar. Önceden var olan nevüs kalıntılarını melanomdan ayırt etmede özellikle yararlıdır.
Mart-1/MelanA ve MITF bazen melanosit modelini oluşturmak için kullanılır, ancak 3'ü de likenoid doku reaksiyonlarında psödonestleri boyayabilir. S100 genellikle tırnak matrisinde zayıf bir şekilde ifade edilir; HMB-45 ve Mart-1 bu konumda daha üstün olabilir. Yeni nesil gen dizilimi ve mikrodizi genomik hibridizasyon, benzersiz nevüs tipleri ve zor melanositik lezyonların teşhisi için yaygınlaşıyor. Floresan in situ hibridizasyon (FISH) tahlilleri de gelişen uygulamalara sahiptir ve hedeflenen immünoterapiye biyolojik yanıtın moleküler belirleyicileri yaygın olarak kullanılmaktadır ve BRAF testi en sık görülenidir.
Elektif Lenf Nodu Diseksiyonu
Klinik olarak genişlemiş lenf nodları olan ve uzak hastalık kanıtı olmayan hastalarda lenf nodu biyopsisi yapılmalıdır. Yıllarca klinik olarak büyümüş nodları olmayan hastalara lenf nodu diseksiyonu (LND) uygulanmıştır. Ancak çalışmalar, 1-4 mm kalınlığındaki melanomlu hastalarda LND'nin önemli bir sağkalım avantajı sağlamayabileceğini göstermektedir.
LND'den fayda görüyor gibi görünen hastalar sadece 1.1-2 mm kalınlığında lezyonları olan ve 60 yaşından küçük hastalardır. 4 mm'den daha kalın lezyonları olan hastaların klinik olarak negatif nodların çıkarılmasından fayda sağlayamayacağı yaygın olarak kabul edilmektedir.
Sentinel Lenf Nodu Biyopsisi
Derideki herhangi bir bölgeden lenfatikler tek bir lenf noduna akar. Bu noda sentinel lenf nodu adı verilir ve melanom bölgesel nodlara yayıldığında hemen hemen her zaman ilk nodal tutulum yeridir. Hangi nodun nöbetçi nod olduğunu belirlemek için aşağıdaki iki teknik, genellikle bir arada kullanılır. İki tekniğin kombinasyonu, vakaların %98'inde nöbetçi nodun saptanmasına izin verir.
İlk teknik, birincil melanom bölgesine mavi bir boya enjekte etmeyi ve nodal havza üzerinde küçük bir insizyon yoluyla sentinel nodun yerini belirlemeyi içerir. İkinci teknik, birincil bölgeye enjekte edilen radyo etiketli bir çözeltiyi ve sentinel nodun yerini belirlemek için elde tutulan bir gama dedektörünün kullanılmasını içerir. Nod daha sonra patolojik değerlendirme için çıkarılır. Nodun çıkarılması, primerin geniş eksizyonundan önce gelmelidir.
Sentinel lenf nodu biyopsisinin (SLNB) artık önemli prognostik, tanısal ve terapötik bilgiler sunduğu bilinmektedir.
Kapsamlı Metabolik Panel
Metabolik panel olası metastatik hastalığa dair bir ipucu verebilir. Örneğin, yükselmiş bir alkalin fosfataz seviyesi kemiğe veya karaciğere metastaz sinyali verebilirken, karaciğer fonksiyon testlerinde (AST ve ALT) yükselmiş seviyeler karaciğere metastazı temsil edebilir.
Toplam protein ve albümin, hastanın genel sağlık ve beslenme durumu hakkında bilgi sağlar ve prognostik bilgi sağlayabilir.
Birçok kemoterapi rejimi böbrekler için toksik olabilir; bu nedenle, herhangi bir tedaviye başlamadan önce bir kreatinin seviyesi gereklidir.
Laktat Dehidrojenaz Testi
Laktat dehidrojenaz (LDH) seviyesi, birçok malignite de dahil olmak üzere çoğu durumda yükselir. LDH yüksekliği melanom için spesifik olmasa da bazı melanomlu hastaların takiplerinde faydalı olabilir. Tanı sırasında veya takip vizitinde belirgin olarak yükselmiş bir LDH, özellikle akciğer ve karaciğerde uzak metastazları gösterebilir.
Bu testin özgüllüğü ve duyarlılığı düşük olmasına rağmen, birçok çalışma, yüksek LDH seviyesinin kötü prognoz için bağımsız bir öngörücü faktör olduğunu göstermektedir. LDH seviyesi artık melanom için evreleme sisteminin bir parçası olarak kabul edilmektedir.
Göğüs Radyografisi
Bugüne kadar melanomlu hastalarda rutin radyografi almayı destekleyen hiçbir çalışma bulunmamaktadır. Bununla birlikte, tanı anında normal bir akciğer grafisi bulgusu, gelecekteki karşılaştırma için bir temel sağlar.
Evre III hastalığı, transit hastalığı veya lokal nüksü olan hastalarda göğüs radyografisi veya bilgisayarlı tomografi çekilmelidir, çünkü akciğerler genellikle metastatik hastalığın ilk bölgesidir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme
Ek asemptomatik metastatik hastalığı saptamak için, uzak metastazı olduğu bilinen bir hastanın muayenesi sırasında beynin manyetik rezonans görüntülemesi (MRI) alınmalıdır. Bu özellikle yüksek doz interlökin-2 tedavisi düşünülen hastalar için geçerlidir. Bilinen metastatik hastalığı olmayan hastalarda beynin MRG'si sadece nörolojik semptomları olanlarda yapılmalıdır.
Bilgisayarlı Tomografi
Asemptomatik metastatik lezyonları saptamak için evre IV hastalığı olan bir hastanın (yani, bilinen uzak metastazı olan hasta) evreleme çalışmasına bir göğüs BT taraması dahil edilmelidir. Evre I, II veya III hastalığı olan hastalarda, yalnızca klinik olarak endike ise göğüs BT taraması yapılmalıdır.
Evre III, lokal olarak nükseden veya geçiş hastalığı olan bir hastayı değerlendirirken sıklıkla karın BT taraması yapılır. Verim düşük olmasına rağmen, negatif bir BT taraması, gelecekteki karşılaştırma için temel bir çalışma sağlayabilir.
Pelvisin BT taraması, yalnızca bir hastada bel altında lokal bölgesel nüks varsa, semptomatikse veya bel altında primer tümör öyküsü olan bilinen metastatik hastalığı varsa endikedir.
Pozitron Emisyon Tomografi
PET/CT şu anda metastatik hastalığın teşhisi için en hassas araçtır. PET taramaları erken evre hastalıkta (evre I veya II) endike değildir ancak bir PET taraması, bilinen nod tutulumu veya geçiş veya uydu lezyonları olan hastaların evrelenmesine yardımcı olabilir. Birçok çalışma, PET taramalarının metastatik hastalığın tespiti için geleneksel radyografik çalışmalardan daha fazla duyarlılığa sahip olduğunu bildirmektedir.
Bir meta-analiz, PET/CT taramasının diğer metastaz bölgelerini bulmak için en iyi görüntüleme çalışması olduğunu bulmuştur. Özellikle, florodeoksiglukoz (FDG) PET/BT taramaları, ilerlemiş ve metastatik melanomlu hastaların ameliyat öncesi değerlendirmesinin bir parçası olarak ek metastazları saptamak için değerli bir araçtır. Son olarak, PET taramaları genellikle metastatik hastalığın tedaviye yanıtını değerlendirmede yararlıdır.
Tedaviler veya İdare Yöntemleri
Erken evre melanomun kesin tedavisi cerrahidir. Soliter veya akut semptomatik beyin metastazı olan hastalarda, cerrahi tedavi veya gama bıçağı radyasyonu gibi tedaviler semptomları hafifletebilir ve hastalığın lokal kontrolünü sağlayabilir.
Kutanöz melanomun kesin tedavisi cerrahi olduğundan, medikal tedavi ilerlemiş melanomlu hastaların adjuvan tedavisine ayrılmıştır. Derin primerler (4 mm'den büyük) veya bölgesel lenf nodu tutulumu olan hastaların yarısından azında uzun süreli hastalıksız sağkalım vardır; sonuç olarak, bu hastalar yüksek riskli olarak sınıflandırılır ve adjuvan tedavi için düşünülmelidir.
Aşamaya göre, melanom için standart tedavi seçenekleri aşağıdaki gibidir:
- Evre 0 - Eksizyon.
- Evre I - Lenf nodu yönetimi ile veya olmadan eksizyon.
- Evre II - Lenf nodu yönetimi ile veya olmadan eksizyon.
- Rezektabl Evre III - Lenf nodu yönetimi ile veya olmadan eksizyon; adjuvan tedavi ve immünoterapi.
- Rezekte edilemeyen Evre III, Evre IV ve Tekrarlayan Melanom - İntralezyonel (lezyon için) tedavi, immünoterapi, sinyal iletim inhibitörleri, kemoterapi, palyatif lokal tedavi.
Bölgesel Lenf Nodu Diseksiyonu
Amerikan Klinik Onkoloji Derneği ve Cerrahi Onkoloji Derneği'nin ortak uygulama kılavuzu, pozitif sentinel lenf nodu biyopsisi (SLNB) olan hastalar için tamamlayıcı lenf nodu diseksiyonu (CLND) önermektedir, ancak her hasta için morbidite riski tartılmalıdır.
CLND'nin genel sağkalımı etkilediği gösterilmemiştir, ancak bölgesel hastalık kontrolüne yardımcı olur. Genişlemiş nodların çıkarılmasıyla dikkatli gözlem bir seçenektir. İkinci Çok Merkezli Seçici Lenfadenektomi Çalışması (MSLT-II), SLNB'de metastaz bulunan hastalarda acil lenf nodu diseksiyonunun bölgesel hastalık kontrol oranını artırdığını ve prognostik bilgi sağladığını doğrulamıştır. Bununla birlikte, acil lenf nodu diseksiyonu, melanoma özgü sağkalımı artırmamıştır.
Adjuvan Tedavi
Yardımcı tedavi, adjuvan bakım veya güçlendirme tedavisi olarak da bilinen adjuvan tedavi, etkinliğini en üst düzeye çıkarmak için birincil veya başlangıç tedavisine ek olarak verilen bir tedavidir. Adjuvan tedavi, lokal ileri melanom (evre III) ve en son olarak rezekte edilmiş ileri evre hastalık için kullanılmaktadır. Şu anda evre II melanom için adjuvan tedaviden ziyade gözlem standart olsa da, bu hastalar klinik deneylere katılmaya teşvik edilmektedir.
Rezekte edilemeyen veya uzak metastatik hastalığın tedavisi için immün tedavi ve hedefe yönelik tedavi (örn., BRAF mutasyonlu olgularda) tercih edilir. Lokalize metastazı olan bazı hastalarda izole ekstremite perfüzyonu ve talimogene laherparepvec (T-VEC) tedavisi ile intralezyonel tedavi uygun olabilir.
İleri Evre Melanom Tedavisi (Evre IV)
İntralezyonel tedaviye ek olarak, ileri evre melanomlu hastaların tedavisi için artan sayıda biyolojik tedavi mevcuttur. İmmünoterapi ve BRAF ve MEK inhibitörleri dahil olmak üzere geliştirilmiş daha etkili ilaçlar nedeniyle kemoterapi daha az kullanılmaktadır. İlerlemiş melanom tedavisinde immün kontrol noktası inhibitörlerinin kullanımı, monoterapilerin ötesinde kombinasyon stratejilerine doğru evrilmiştir.
BRAF Mutasyonlu Melanom Tedavisi
BRAF mutasyonları kutanöz melanomların %40-60'ında mevcuttur ve bunların yaklaşık %90'ı BRAF V600E mutasyonlarıdır. Herhangi bir melanom hastasında tedaviye başlamadan önce BRAF mutasyonlarının tespiti önemlidir. BRAF V600 vahşi tip veya mutasyonu pozitif, rezekte edilemeyen veya metastatik melanomlu hastaların birinci basamak tedavisi, monoterapi olarak nivolumab veya ipilimumab ile kombinasyon halindedir.
Üçlü Terapi
2020'de FDA, BRAF V600 mutasyon pozitif ilerlemiş melanomun tedavisi için programlanmış hücre ölümü ligandı-1 proteini (PD-L1) inhibitörü atezolizumab (Tecentriq), MEK inhibitörü kobimetinib (Cotellic) ve vemurafenib'in üçlü terapi kombinasyonunu onaylamıştır. Onay, ortalama sağkalımın üçlü tedavi ile 15.1 ay, kobimetinib/vemurafenib artı plasebo ile 10.6 ay olduğu çift kör, randomize, plasebo kontrollü, çok merkezli IMspire150 çalışmasının sonuçlarına dayanmaktadır.
Melanomlu hastalarda kobimetinib ve vemurafenib ile kombinasyon halinde atezolizumabın en yaygın yan etkileri döküntü, kas-iskelet ağrısı, bulantı, yorgunluk, hepatotoksisite, ateş, bulantı kaşıntı, ödem, stomatit, hipotiroidizm ve ışığa duyarlılık reaksiyonudur.
28 günlük bir kobimetinib ve vemurafenib döngüsünün tamamlanmasını takiben önerilen atezolizumab dozu, günde bir kez oral yoldan 60 mg kobimetinib (21 gün /7 gün ara) ve vemurafenib günde iki kez oral 720 mg ile 2 haftada bir 840 mg'dır.
BRAF V600 Vahşi Tip Melanom Tedavisi
BRAF V600 vahşi tip, rezekte edilmeyen veya metastatik melanomlu hastalar için, nivolumab artı ipilimumab birinci basamak tedavi için tercih edilen bir seçenektir. FDA, 2015 yılında bu endikasyon için nivolumab artı ipilimumab'ı onaylamıştır.
Onay, faz II CheckMate 069 çalışmasının sonuçlarına dayanmaktadır. Kaydedilen 142 hastanın 109'unda BRAF vahşi tip melanomu vardı. Kombinasyon rejimi ile tedavi edilen BRAF vahşi tip melanomlu hastalarda, ipilimumab monoterapisi verilen hastalardaki %11'e kıyasla objektif yanıt oranı %61 olmuştur.
Radyoterapi (Radyasyon Tedavisi)
Melanom göreceli bir radyorezistan (radyasyona dirençli) tümör olmasına rağmen, radyoterapi, melanom tedavisi için geçerli ve etkili bir tedavi seçeneği olmaya devam etmektedir. Radyoterapi birincil tedavi olarak genellikle tıbbi çalışamazlık, lentiginöz melanom, mukozal melanom ve oküler melanom gibi iyi tanımlanmış durumlarda sunulur.
Nod pozitif melanom hastalarında lenfadenektomiyi takiben adjuvan radyoterapi lokal ve bölgesel nüksü önler; bununla birlikte, adjuvan radyasyon tedavisinin rolü tartışmalıdır ve genel sağkalım yararının olmaması nedeniyle yeterince kullanılmamaktadır. Öte yandan radyoterapi, metastatik melanom için semptom palyasyonu (hafifletme) sağlamada oldukça etkilidir ve yaygın olarak kullanılmaktadır.
Stereotaktik radyocerrahi (SRS) ve stereotaktik vücut radyoterapisi (SBRT) gibi gelişmiş radyoterapi teknolojileri, minimum toksisite ile mükemmel yerel kontrol sağlayabilir. Genellikle beyin, akciğer, omurga ve karaciğer metastazlarının yönetiminde kullanılır. Son zamanlarda, radyoterapinin hedefe yönelik tedavi veya immünoterapi gibi yeni sistemik seçeneklerle birleştirilmesi konusunda aktif olarak araştırılmaktadır.
Radyoterapi ayrıca, katkı maddesi ve hatta sinerjik fayda sağlamak için BRAF inhibitörü gibi sistemik tedavi veya bağışıklık tedavisi ile birlikte rol oynar. Melanomlu hastaların kapsamlı yönetimi, multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Radyoterapi, temel tedavi seçeneklerinden biri olmaya devam edecektir.
Lentiginöz Hastalar İçin Definitif Radyoterapi
Lentigo maligna (LM), baş ve boyunda en sık görülen melanositik malignitedir. Dermal invazyon ve invaziv lentigo maligna melanomaya (LMM) dönüşme potansiyeline sahiptir. LM ve LMM yavaş büyüme oranlarına sahiptir ve metastatik hastalık için daha az potansiyel ile ilişkilidir.
Bu lezyonlar için genellikle cerrahi tedavi tercih edilirken, en sık etkilenen popülasyon, optimal cerrahi adayları olmayabilecek yaşlı hastalardır. Bunu karıştırmak için lezyonun yeri ve boyutu nedeniyle cerrahi seçenek de sınırlı olabilir. Kesin radyasyon tedavisi, kabul edilebilir kozmetik ve fonksiyonel sonuçları olan, uzun süreli lokal kontrolü iyi olan bu hastalarda birincil tedavi yöntemi olarak kullanılmıştır.
Radyasyon tedavisinin yan etkileri, pigment değişikliği, telenjiektazi ve eritem dahil olmak üzere genellikle hafiftir. Kesin radyasyon tedavisi, LM ve LMM için güvenli, iyi tolere edilen ve etkili bir tedavidir.
Mukozal Melanomlarda Radyoterapi
Mukozal melanomlar, kutanöz melanomlara kıyasla nadirdir. Birincil orijin bölgeleri baş ve boyun, anorektum ve vulvovajinal bölgeleri içerir. Epidemiyoloji, etiyoloji, patogenez ve prognoz açısından kutanöz melanomdan benzersiz bir şekilde farklıdır. Klinik olarak agresiftirler; agresif cerrahi müdahalelerde bile, hastaların %29-79'unda lokal nüks meydana gelebilir. Bu nedenle adjuvan tedavi, özellikle radyoterapi, karışık sonuçlarla araştırılmıştır.
Verilerin çoğu baş ve boyun mukozal melanomları ile ilgilidir ve postoperatif (ameliyat sonrası) radyoterapinin eklenmesi lokal kontrol yararı sağlar. Adjuvan radyasyonla lokal nüks oranları %15 ila %30 arasında değişmektedir. Adjuvan radyasyonun lokal kontrol yararına rağmen, muhtemelen yüksek sistemik relaps riskinden dolayı genel sağkalım üzerinde hiçbir etkisi yoktur.
Birçok hasta, özellikle baş ve boyunda, kritik yapılara yakınlık ve yerleşim nedeniyle rezekte edilemeyen lezyonlarla başvurur. Rezekte edilemeyen mukozal melanomlu lokalize hastalarda primer radyoterapi denenmelidir.
Kutanöz Melanomlarda Adjuvan Radyoterapi
Deri melanomunun cerrahi eksizyonunu takiben hastalarda radyoterapinin rolü çok yönlüdür. Primer lezyona adjuvan radyoterapi ile ilgili olarak, bu genellikle nüks riski yüksek olan hastalara önerilir. Birincil bölgeye adjuvan radyoterapi, desmoplastik nörotropik melanomlu (DNM) hastaların yanı sıra baş ve boyun lezyonları olan hastaların tedavisinde rol oynar.
Adjuvan radyasyonun diğer endikasyonları arasında 4 mm'den büyük tümör kalınlığı, ülserasyon, satellitoz, pozitif cerrahi sınırlar ve mukozal orijin yer alır.
Bölgesel Nodal Metastazlar İçin Adjuvan Radyoterapi
Cerrahi sonrası adjuvan radyasyon, lenf nodu diseksiyonu sonrası bölgesel başarısızlık riski yüksek olan hastalarda lokal nüks riskini azaltır. Yüksek risk faktörleri arasında çoklu pozitif nodlar, klinik olarak palpe edilebilen büyük lenf nodları, ekstrakapsüler genişleme ve önceki lenf nodu diseksiyonundan sonra nüksetme sayılabilir.
Melanomlarda Palyatif Radyoterapinin Rolü
Radyoterapi, uzak metastazlı melanom için semptom palyasyonunda (hafifletme) oldukça etkilidir. Palyatif radyoterapi için yaygın endikasyonlar arasında ağrı, kitle etkisi, tümör ilişkili kanama ve deri veya deri altı lezyonlarından kaynaklanan lokal tahriş yer alır.
Stereotaktik radyocerrahi ve stereotaktik vücut radyoterapisi gibi yeni radyoterapi teknikleri, çok sınırlı toksisite ile yüksek lokal kontrol olasılığına ulaşabilir. Stereotaktik radyocerrahi ve stereotaktik vücut radyoterapisi, melanomun nispeten radyorezistan doğası nedeniyle de tercih edilir ve sonuç olarak, fraksiyon başına daha yüksek doz ile daha iyi etkinlik elde edilebilir. Stereotaktik vücut radyoterapisi veya stereotaktik radyocerrahide kullanılanlar gibi ablatif radyoterapi dozları, sınırlı sayıda metastazı veya oligometastazı olan hastaların tedavisinde oldukça etkili olabilir.
Melanom, ilerlemiş melanomlu hastaların %50'den fazlasında ortaya çıkan en yüksek beyin metastazı oranına sahip malignitedir. Yayışmış melanomlu hastaların %20-54'ünde ölüm nedeni intrakraniyal hastalık progresyonudur. Sistemik tedavi, cerrahi ve radyasyon tekniklerindeki gelişmelere rağmen, beyin metastazı olan hastaların prognozu kötü kalmaktadır. Bu hastaların ortalama sağkalımları 4.4 aydır ve 5 yıllık sağkalım oranı yaklaşık %3'tür.
İlerlemiş melanomlu hastalarda kemik metastazları yaygındır. Kemik metastazları klinik pratikte önemli morbidite ve mortalite nedenleridir ve ağrı, patolojik kırık, omurilik basısı, kemik iliği yetmezliği ve şiddetli hiperkalsemiye neden olarak yaşam kalitesini bozar. Kemik metastazlarının yaklaşık %70'i omurgalıları içerir ve torasik ve lomber seviyeler en yaygın tutulum bölgeleridir.
İlaç Tedavisi
Melanom için farmakoterapi, sıklıkla kombinasyon halinde kullanılan biyolojik ajanlara giderek daha fazla dayanmaktadır. İnterferon ve kemoterapi ajanları dakarbazin, sisplatin ve vinblastin, melanomda adjuvan tedavi olarak kullanım için ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmıştır. Bununla birlikte, bunların yerini büyük ölçüde biyolojik ajanlar almıştır.
Antineoplastik Ajanlar
Melanom evresine, biyobelirteçlere, cerrahi rezeksiyona bağlı olarak çeşitli ajanlar kullanılmaktadır. Bu gruptaki ilaçlar aşağıdakileri içerebilir:
- Dakarbazin: Sisplatin, DNA çapraz bağlarına ve çift sarmalın denatürasyonuna neden olarak DNA sentezini ve dolayısıyla hücre çoğalmasını engelleyen bir alkilleyici ajandır.
- Vinblastin: Vinblastin, mitotik iğ oluşumunu bozan ve hücre proliferasyonunun metafazda durmasına neden olan mikrotübül oluşumunu inhibe eder. CVD rejiminin bir bileşenidir.
- Ipilimumab (Yervoy): Antisitotoksik T-lenfosit ile ilişkili protein 4 (CTLA-4), tümörlere karşı bağışıklık tepkisini arttırmak için CTLA-4 aracılı T hücre baskılamasının üstesinden gelen hümanize bir antikordur. CTLA-4 belirteci, bağışıklık sistemi tarafından düzenleyici bir yanıtın teşvik edilmesiyle ilişkilidir. Bu düzenleyici yanıtın bağışıklık sistemi üzerinde bir sönümleyici etkisi vardır. Ipilimumab, CTLA-4'ün T hücreleri üzerindeki etkilerini inhibe edebilir ve doğal olarak gelişen melanoma özgü sitotoksik T hücrelerinin genişlemesine izin verir. Bu ajan, on yılı aşkın bir süredir melanom için onaylanan ilk yeni ajandır.
- Dabrafenib (Tafinlar): Dabrafenib, BRAF V600E, BRAF V600K ve BRAF V600D enzimleri için sırasıyla 0.65, 0.5 ve 1.84 nM in vitro IC50 değerleri ile BRAF kinazların bazı mutasyona uğramış formlarını inhibe eder. BRAF V600 E mutasyonlu rezekte edilemeyen veya metastatik melanom için tek ajan olarak endikedir. BRAF V600E veya V600K mutasyonu pozitif, çıkarılamayan veya metastatik melanom için trametinib ile kombinasyon halinde endikedir. Ek olarak, tam rezeksiyonun ardından BRAF V600E veya V600K mutasyonları ve lenf nodlarının tutulumu olan melanom için trametinib ile kombinasyon halinde adjuvan tedavi için onaylanmıştır.
- Trametinib (Mekinist): Trametinib, mitojenle aktive olan hücre dışı sinyalle düzenlenen kinaz 1 (MEK1) ve MEK2 aktivasyonunun ve MEK1 ve MEK2 kinaz aktivitesinin tersine çevrilebilir bir inhibitörüdür. THxID BRAF Mutasyon Testi ile teyit edilen BRAF V600E veya V600K mutasyonları ile rezekte edilemeyen veya metastatik melanom için tek bir ajan olarak veya dabrafenib ile kombinasyon halinde endikedir. Ek olarak, tam rezeksiyonun ardından BRAF V600E veya V600K mutasyonları ve lenf nodlarının tutulumu olan melanom için dabrafenib ile kombinasyon halinde adjuvan tedavi için onaylanmıştır.
- Pembrolizumab (Keytruda): Pembrolizumab, programlanmış bir hücre ölümü-1 proteini (PD-1) inhibitörüdür. Rezekte edilemeyen veya metastatik melanom için birinci basamak tedavi olarak endikedir. Ayrıca rezekte edilmiş, yüksek riskli evre 3 melanomun adjuvan tedavisi için endikedir.
- Vemurafenib (Zelboraf): BRAF-V600E dahil olmak üzere bazı mutasyona uğramış BRAF serin-treonin kinaz formlarını inhibe eder. İlaç, cobas 4800 BRAF V600 Mutasyon Testi (Roche Molecular Systems) tarafından saptanan BRAF-V600 mutasyonlu, rezekte edilemeyen veya metastatik melanom için endikedir. Vemurafenib, vahşi tip BRAF melanomu ile çalışılmamıştır.
- Nivolumab/Relatlimab (Opdualag): Rezekte edilemeyen veya metastatik melanomlu 12 yaş ve üzeri pediyatrik hastaların ve yetişkinlerin tedavisi için endike sabit doz kombinasyonu. Nivolumab, programlanmış bir ölüm reseptörü-1 (PD-1) bloke edici antikordur ve relatlimab, bir lenfosit aktivasyon geni-3 (LAG-3) bloke edici antikordur. Kombinasyon, her iki antikordan birinin tek başına kullanılmasından daha fazla T hücresi aktivasyonu ile sonuçlanır.
- Nivolumab (Opdivo): Nivolumab, programlanmış hücre ölümü-1 proteinine (PD-1) karşı bir monoklonal antikordur. PD-1 ve ligandları PD-L1 ve PD-L2 arasındaki etkileşimi engeller. İpilimumab tedavisini takiben rezekte edilemeyen veya metastatik melanom ve hastalığın ilerlemesi için tek bir ajan ve BRAF V600 mutasyonu pozitifse bir BRAF inhibitörü olarak endikedir. Ayrıca, çıkarılamayan veya metastatik BRAF V600 vahşi tip veya mutasyon pozitif melanomun birinci basamak tedavisinde tek bir ajan olarak endikedir. BRAF V600 vahşi tip veya mutasyon pozitif, çıkarılamayan veya metastatik melanomlu hastaların tedavisi için ipilimumab ile kombinasyon tedavisi, her iki ilacın tek başına kullanılmasından daha üstündür.
- Kobimetinib (Cotellic): Mitojenle aktive olan protein kinaz (MAPK)/hücre dışı sinyalle düzenlenen kinaz 1 (MEK1) ve MEK2'nin geri dönüşümlü inhibitörü. MEK proteinleri, hücresel çoğalmayı destekleyen hücre dışı sinyalle ilgili kinaz (ERK) yolunun yukarı akış düzenleyicileridir. Kobimetinib, vemurafenib ile kombinasyon halinde BRAF V600E veya V600K mutasyonu olan hastalarda rezekte edilemeyen veya metastatik melanom için endikedir.
- Binimetinib (Mektovi): Mitojenle aktive olan hücre dışı sinyalle düzenlenen kinaz (MEK) 1 ve MEK 2'yi inhibe eder. MEK proteinleri, BRAF mutant insan melanom hücre hatlarının hücre dışı sinyalle ilgili kinaz ile ilgili fosforilasyonunun ve MEK'e bağlı fosforilasyonunun yukarı akış düzenleyicileridir. FDA onaylı bir testle saptandığı üzere, BRAF V600E veya V600K mutasyonu olan, rezekte edilemeyen veya metastatik melanomlu hastalarda encorafenib ile kombinasyon halinde endikedir.
- Encorafenib (Braftovi): BRAF V600E'yi hedefleyen kinaz inhibitörü. Bu yol, çoğalma, farklılaşma, hayatta kalma ve anjiyogenez dahil olmak üzere birkaç temel hücresel aktiviteyi düzenler; Bu yoldaki proteinlerin uygunsuz aktivasyonunun, melanom dahil birçok kanserde meydana geldiği gösterilmiştir. FDA onaylı bir testle saptandığı üzere, BRAF V600E veya V600K mutasyonu olan, rezekte edilemeyen veya metastatik melanomlu hastalarda binimetinib ile kombinasyon halinde endikedir.
Biyolojik Tepki Modülatörleri
Şu anda melanomlu hastaları tedavi etmek için kullanılan immünoterapi (biyoterapi), IFN ve interlökin (IL)-2'yi içerir. Bu tedaviler bir onkolog tarafından uygulanmalıdır. Bu gruptaki ilaçlar aşağıdakileri içerebilir:
- İnterferon alfa 2b (Intron A): IFN alfa-2b, rekombinant DNA teknolojisi ile üretilmiş bir protein ürünüdür. Antitümör aktivitesinin mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır; bununla birlikte, malign hücrelere karşı doğrudan antiproliferatif etkiler ve konakçı immün yanıtının modülasyonu önemli roller oynayabilir. Yüksek riskli melanomlu hastalarda adjuvan tedavi için tercih edilen ilaçtır. İmmünomodülatör etkileri, tümör hücresi proliferasyonunun baskılanmasını, makrofaj fagositik aktivitesinin arttırılmasını ve lenfosit sitotoksisitesinin arttırılmasını içerir. IFN alfa-2b genellikle ameliyattan sonraki 56 gün içinde başlatılır ve tipik olarak tıbbi onkologlar tarafından uygulanır.
- Peginterferon alfa 2b (Sylatron): Peginterferon alfa-2b, fagosit ve lenfosit aktivitesini artıran immünomodülatör bir sitokindir. Alfa interferonları, aktive edildiğinde hücresel büyümeyi engellediği, hücresel farklılaşma durumunu değiştirdiği, onkogen ekspresyonuna müdahale ettiği, hücre yüzeyi antijen ekspresyonunu değiştirdiği, makrofajların fagositik aktivitesini ve hedef hücreler için lenfositlerin sitotoksisitesini arttırdığı bilinen yüksek afiniteli hücre yüzeyi reseptörleri aracılığıyla hareket eder. Polietilen glikol polimer zincirlerinin interferon moleküllerine (PEGilasyon olarak bilinir) kovalent bir şekilde bağlanması, ilacın kan dolaşımında kalma süresini önemli ölçüde artırabilir, bu da dozlama sıklığını azaltabilir ve potansiyel olarak yan etkilerin şiddetini ve sıklığını azaltabilir. Tam lenfadenektomi de dahil olmak üzere kesin cerrahi rezeksiyonun ardından adjuvan tedavi olarak FDA tarafından Mart 2011'de onaylanmıştır. 15 yıldır melanomun adjuvan tedavisi için onaylanan ilk tedavidir.
- İnterlökin 2 (Proleukin): IL-2, ileri evre melanomu iyileştirdiği bilinen tek tedavidir. T hücrelerini aktive eder ve tepkilerini güçlendirir. Doğal öldürücü hücre antitümör aktivitesini arttırır.
Onkolitik İmmünoterapi
Rezeksiyondan sonra lezyonların veya nodal lezyonların lokal tedavisi gerekebilir. Bu gruptaki ilaçlar aşağıdakileri içerebilir:
- Talimogene Laherparepvec (Imlygic): Kesin etki mekanizması bilinmemektedir. Talimogene laherparepvec, tümörler içinde çoğalmak ve bağışıklık uyarıcı protein GM-CSF'yi üretmek üzere programlanmış, genetiği değiştirilmiş, canlı, zayıflatılmış bir herpes simpleks virüsüdür. Tümörlerin parçalanmasına ve ardından viral olarak türetilmiş GM-CSF ile birlikte bir antitümör bağışıklık tepkisini destekleyebilen tümör kaynaklı antijenlerin salınmasına neden olur. İlk ameliyattan sonra melanom nüksü olan hastalarda rezekte edilemeyen kutanöz, subkutan ve nodal lezyonların lokal tedavisi için düşünülebilecek intralezyonel enjeksiyon için bir çözümdür.
Uzun Süreli Hasta Takibi
Melanomlu bir hastanın takip bakımı, birincil evreye dayanmaktadır. Takip muayenesi, hastanın ikinci bir primer için artmış riske sahip olduğu ve tüm soliter viseral nüks bölgeleri arasında en sık akciğerlerin olduğu bilgisi ile yapılmalıdır.
Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı'nın takip yönergeleri aşağıda listelenmiştir.
Aşama 0 in situ:
- Ömür boyu en az yılda bir kez cilt muayenesi,
- Aylık kendi kendine cilt muayenesi konusunda hastanın eğitimi.
Aşama IA:
- 5 yıl boyunca her 3-12 ayda bir, daha sonra yıllık olarak, nodlara ve cilde vurgu yapan öykü ve fizik muayene,
- Ömür boyu en az yılda bir kez cilt muayenesi,
- Hastanın cilt ve lenf nodlarının aylık kendi kendine muayenesi konusunda eğitilmesi.
Evre IB-IV (hastalık kanıtı olmayan hastalar):
- 2 yıl boyunca her 3-6 ayda bir, daha sonra 2 yıl boyunca her 3-12 ayda bir, daha sonra klinik olarak belirtildiği gibi, nodlara ve cilde vurgu yapan öykü ve fizik muayene,
- Her 6-12 ayda bir göğüs radyografisi, laktat dehidrojenaz (LDH) seviyesi ve tam kan hücresi sayımı (isteğe bağlı),
- Evre IB veya IIA hastalığı için rutin görüntüleme önerilmez,
- Belirli semptomları takip etmek için BT taramaları,
- Nükseden/metastatik hastalıklarda evre IIB ve üzerini taramak için BT taramalarını düşünülmeli,
- Ömür boyu en az yılda bir kez cilt muayenesi,
- Hastanın cilt ve lenf nodlarının aylık kendi kendine muayenesi konusunda eğitimi.
Müddet Tahminleri (Prognoz)
Malign melanomlar genellikle 2 uçta bulunur: spektrumun bir ucunda, cerrahi rezeksiyonla kolayca tedavi edilebilen küçük cilt lezyonları olan hastalar ve diğer ucunda, terapötik seçeneklerin sınırlı olduğu ve prognozun sıfır olduğu, ortalama sağkalımı sadece 6-9 ay olan, yaygın metastatik hastalığı olan hastalar vardır.
Prognoz ayrıca melanom tipi ile de ilgilidir. Yüzeysel yayılan ve nodüler melanom türleri, 1978-2007 yılları arasında Gözetim, Epidemiyoloji ve Son Sonuçlar (SEER) programının orijinal 9 kayıtlarından elde edilen verilerin gözden geçirilmesine dayalı olarak en yaygın 2 ölümcül melanomdur.
En önemli prognostik faktörler şunları içerir:
- Kalınlık ve/veya invazyon (istila) seviyesi,
- Mitotik indeks (milimetre başına mitoz),
- Birincil bölgede ülserasyon veya kanama,
- Makrometastaz ve mikrometastaz ayrımıyla birlikte tutulan bölgesel lenf nodlarının sayısı,
- Bölge (diğer tüm iç organlara karşı akciğere karşı visseral olmayan) ve serum laktat dehidrojenaz (LDH) düzeyinde yükselme dahil sistemik metastaz.
Genel olarak, olumlu prognostik faktörler şunları içerir:
- Daha küçük yaş,
- Kadın cinsiyet,
- Ekstremitelerde bulunan melanom.
Hastanın immünolojik savunma sisteminin tepkisini temsil eden lenfositik infiltrasyon derecesi, invazyon seviyesi ve prognoz ile ilişkili olabilir. Lenfositik infiltrasyon en yüzeysel lezyonlarla sınırlı olduğunda ve daha derin tümör hücresi invazyonu, ülserasyon ve vasküler veya lenfatik invazyon seviyeleri ile azaldığında iyileşme şansı maksimumdur.
Ticari olarak temin edilebilen bir gen ekspresyonu testi, evre I veya II melanomları olan hastaların yüksek veya düşük metastaz riski altında olup olmadığını belirlemeye yardımcı olabilir. Bu test henüz fikir birliği yönergelerine eklenmemiştir; hastaların immünoterapi alması gerekip gerekmediğini belirlemek için kullanılması şu anda önerilmemektedir.
Görülme Sıklığı ve Dağılımı (Epidemiyoloji)
Cilt kanserleri, 2020 yılında tahmin edilen 1,5 milyondan fazla yeni vaka ile dünya çapında teşhis edilen en yaygın kanser gruplarıdır. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı'ndan bilim insanları ve ortakları tarafından yapılan yeni bir çalışma, her yıl yeni kutanöz melanom vakalarının sayısının 2020'den 2040'a kadar %50'den fazla artacağını tahmin etmektedir.
2020'de dünya çapında tahmini 325.000 yeni melanom vakası teşhis edilmiştir ve 57.000 kişi hastalıktan ölmüştür. Ülkeler ve dünya bölgeleri arasında insidans oranlarında büyük coğrafi farklılıklar vardır. 100.000'de en yüksek insidans oranları Avustralya ve Yeni Zelanda'da gözlenmiştir, bunu Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa izlemiştir. Melanom, insidans oranlarının genellikle 100.000'de 1'in altında olduğu Afrika ve Asya'daki çoğu ülkede nadir olmaya devam etmektedir. Çoğu dünya bölgesinde, melanom erkeklerde kadınlardan daha sık görülmektedir
Küresel nüfus değişiklikleri temelinde, bilim insanları, 2040 yılına kadar dünya çapında yılda 500.000'den fazla yeni melanom vakası ve buna bağlı yaklaşık 100.000 ölümün beklendiğini tahmin etmektedir.
Önlem Yöntemleri
Melanom dahil hiçbir kanser türü %100 önlenebilir değildir. Cilt tipi ve aile öyküsü gibi melanom için bazı risk faktörleri değiştirilemez. Önlemek için tüm çabalarınıza rağmen melanom gelişebilir. Herkes bu hastalığı geliştirebileceğinden, herkes riskini azaltmak için gereken adımları atmalıdır.
Melanom önlemenin odak noktası güneşe maruz kalmaktan kaçınmaktır. Herkes, özellikle melanom geliştirme riski yüksek olan kişiler, koruyucu giysiler giymeli, yoğun güneş saatlerinden kaçınmalı, çocukları ultraviyole radyasyona maruz kalmaktan korumalı, solaryumdan kaçınmalı ve güneş koruma faktörü (SPF) en az 15 olan güneş kremi kullanmalıdır.
Melanom teşhisi konduysa, cildinizi güneşin UV ışınlarından koruma için özel dikkat göstermeniz gerekir. Bu, daha fazla melanom riskinizi azaltacaktır. UV indeksi güneşin UV radyasyonunun yoğunluğunu gösterir. Güneş korumasını ne aman kullanacağınızı belirlemenize yardımcı olabilir. 3 veya üzeri bir indeks, UV seviyelerinin korunmasız cilde zarar verecek kadar yüksek olduğunu gösterir. Önerilen günlük güneşten korunma süreleri, UV seviyelerinin 3 veya daha yüksek olduğu zamandır. Bunlar, yaşadığınız yere ve yılın zamanına göre değişecektir.
Ailesel melanom tanısı almış bir hastanın birinci derece akrabaları yılda bir kez cilt muayenesi yaptırmaya teşvik edilmelidir. Melanom için diğer risk faktörlerine sahip bireyler düzenli tarama yaptırmalı veya kendi kendine tarama yapmalıdır.
Güneşe Maruziyet ve D Vitamini
Güneşten gelen UV radyasyonu cilt kanserine neden olur, ancak aynı zamanda sağlıklı kemikleri geliştirmek ve korumak için gerekli olan en iyi D vitamini kaynağıdır. Vücut bir seferde sadece sınırlı miktarda D vitamini emebilir. Tavsiye edilenden fazla güneş almak D vitamini seviyenizi artırmaz ancak cilt kanseri riskinizi artırır. Çoğu insan güneşe tesadüfen maruz kalarak yeterli D vitamini seviyelerine ulaşır. Bu, haftanın çoğu günü açık havada sadece birkaç dakika getirmek anlamına gelebilir.
D vitamini eksikliği olan kişiler için bile çok fazla UV alınması önerilmez. Melanom teşhisi konduktan sonra, daha fazla melanom riski altında olacaksınız ve bu nedenle doktorunuz güneşe maruz kalmanızı mümkün olduğunca sınırlamanızı tavsiye edebilir. Bazı durumlarda bu, D vitamin seviyenizi koruma için yeterince güneşe maruz kalmadığınız anlamına gelebilir. D vitamini eksikliği konusuna endişeniz varsa, Melanom riskinizi artırmadan, yeterli D vitaminini nasıl alacağınız konusunda doktorunuzla konuşun.
Erken Teşhis
Melanom, yeterince erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Vücut içinde gelişen kanserlerin aksine, cilt kanserleri görebileceğiniz bir kanserdir çünkü vücudunuzun dışında, deride oluşur. Bu nedenle hem evde hem de dermatologla yapılan cilt muayeneleri, size kanseri tedavi etmenin en kolay olduğu zamanda, tehlikeli ve ölümcül hale gelmeden önce teşhis etme gücü verir.
Aylık Kendi Kendinize Muayene
Herkesin cildi farklıdır. Her birimizin vücudumuzda doğum lekeleri, benler ve çillerden oluşan benzersiz bir takımyıldızı vardır. Neyse ki, Melanomun sıklıkla kendine özgü belirtileri vardır. Cildinizi iyice incelemek için her ay zaman ayırmanız önemlidir.
Kendi kendine muayeneler en iyi şekilde, hem tam boy hem de el aynalarına erişimi olan, aydınlık bir odada gerçekleştirilir. Ne arayacağınızı öğrendikten sonra (Bkz. "Belirtiler ve Semptomlar"), kendinizi muayene etmek için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:
- Aynaya bakarak yüzünüzü, kulaklarınızı, boynunuzu, göğsünüzü ve karnınızı inceleyin. Kadınlar meme altlarını muayene etmeyi unutmamalıdır. Saç derinizi incelemeye yardımcı olması için bir tarak kullanabilirsiniz.
- Parmaklarınızı ve ellerinizi, avuçlarınızı, kollarınızı, koltuk altlarınızı dikkatlice inceleyin. Her bir kolun ön, arka ve yanlarına dikkatlice baktığınızdan emin olun.
- Otururken bacaklarınızın önünü, her ayağın üstünü ve altını, ayak parmaklarınızı ve ayak tırnaklarınızı inceleyin. Her bacağın yanlarına ve arkasına bakmak için bir el aynası kullanın. Bu, ayaklarınızın altını görmek için de yardımcı olabilir.
- El aynanızı kullanmaya devam ederek belinizi, kalçanızı ve kasık bölgenizi inceleyin. Her şeyi görmekte güçlük çekiyorsanız, tam boy aynaları ve el aynalarını bir arada kullanmak faydalı olabilir.
- Bir şey yeniyse, değişiyor gibi görünüyorsa veya doğru görünmüyorsa doktorunuzu görmek için randevu alın.
Kendi vücudunuzdaki görülmesi zor yerleri incelemek için yakın bir arkadaşınızdan veya sevdiğiniz bir kişiden yardım isteyebilirsiniz. Cildinizi daha rahat muayene ettikçe, vücudunuz ve benlerinin net bir haritasını oluşturacaksınız. Bu önemlidir, çünkü dikkatinizi ileriye doğru odaklamanıza yardımcı olacak bir temel sağlar.
Etimoloji
Melanom kelimesi İngilizce'ye 19. yüzyılda Yeni Latince'den gelmiştir ve eski Yunan köklerinden türetilen birleştirici formları kullanır. Terim, melanini belirten "melano-" ile doku kütlesini ve özellikle neoplazmı belirten "-oma" kelimelerinin birleşiminden oluşur.
Malign Melanom terimi günümüz tıbbında melanom ile eş anlamlıdır, çünkü iyi huylu ve kötü huylu kutanöz neoplazmaların moleküler biyolojik anlayışı ve ortak terminolojisi, melanom teriminin kullanıma girmesinden bu yana rafine edilmiştir. Bu, malign melanomu teknik olarak gereksiz kılarken, terim, şimdiki eşanlamlı karşılığıyla birlikte sık kullanımda kalır.
Hastalığın Tarihi
Melanom yeni bir hastalık olmamasına rağmen, antik çağda ortaya çıktığına dair kanıtlar oldukça azdır. Bununla birlikte, bir örnek, 1960'larda, yaklaşık 2400 yıllık radyokarbon olan ve deride melanotik kitleler ve kemiklere yaygın metastazlar gibi melanom belirtileri gösteren dokuz Perulu mumyanın incelenmesinde yatmaktadır.
John Hunter'ın 1787'de metastatik melanom üzerinde ameliyat eden ilk kişi olduğu bildirilmektedir. Tam olarak ne olduğunu bilmese de, bunu "mantarsı kanserli anormal yumru/şişlik" olarak tanımlamıştır. Eksize edilen tümör, İngiltere Kraliyet Cerrahlar Koleji'nin Hunterian Müzesi'nde korunmuştur. 1968 yılına kadar numunenin mikroskobik incelemesi, bunun bir metastatik melanom örneği olduğunu ortaya çıkarmamıştır.
Fransız doktor René Laennec, Melanom'u bir hastalık varlığı olarak tanımlayan ilk kişiydi. Raporu ilk olarak 1804'te Faculté de Médecine de Paris için bir konferans sırasında sunulmuş ve daha sonra 1806'da bir bülten olarak yayınlanmıştır.
İlk İngilizce melanom raporu, 1820'de Stourbridge'den bir İngiliz pratisyen hekim olan William Norris tarafından sunulmuştur. 1857'deki sonraki çalışmasında, Melanom gelişimi için ailesel bir yatkınlık olduğunu belirtmiştir. Norris, hastalarının çoğunun soluk tenli olduğunu gözlemleyerek, nevüs ve melanom arasında bir bağlantı ve melanom ile çevresel maruziyetler arasında bir ilişki olasılığını öne sürmede de öncü olmuştur. Ayrıca melanomların amelanotik olabileceğini ve daha sonra diğer iç organlara yayılabileceğini gözlemleyerek melanomun metastatik yapısını göstermiştir.
İlerlemiş melanomun tedavi edilemez olduğu, resmi olarak ilk 1840'ta Samuel Cooper'dan gelmiştir. Tedavi için tek şansın hastalığın erken ortadan kaldırılmasına (eksizyon) bağlı olduğunu belirtmiştir. Bir buçuk yüzyıldan fazla bir süre sonra bu durum büyük ölçüde değişmeden kalmıştır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- B. G. Goldstein, et al. (2001). Diagnosis And Management Of Malignant Melanoma. American family physician, sf: 1359-1368. | Arşiv Bağlantısı
- W. W. Tan. Malignant Melanoma: Practice Essentials, Background, Etiology. (10 Haziran 2022). Alındığı Tarih: 19 Ekim 2022. Alındığı Yer: Medscape | Arşiv Bağlantısı
- AIM at Melanoma Foundation. Melanoma 101 - Aim At Melanoma Foundation. (1 Şubat 2022). Alındığı Tarih: 19 Ekim 2022. Alındığı Yer: AIM at Melanoma Foundation | Arşiv Bağlantısı
- Mayo Clinic. Melanoma - Symptoms And Causes. (18 Haziran 2022). Alındığı Tarih: 19 Ekim 2022. Alındığı Yer: Mayo Clinic | Arşiv Bağlantısı
- NHS. Melanoma Skin Cancer. (20 Ekim 2017). Alındığı Tarih: 19 Ekim 2022. Alındığı Yer: NHS | Arşiv Bağlantısı
- G. L. Wells. Melanoma - Dermatologic Disorders - Msd Manual Professional Edition. (1 Eylül 2022). Alındığı Tarih: 19 Ekim 2022. Alındığı Yer: MSD Manual Professional Edition | Arşiv Bağlantısı
- H. E. Kanavy, et al. (2011). Ultraviolet Radiation And Melanoma. Frontline Medical Communications, Inc., sf: 222-228. doi: 10.1016/j.sder.2011.08.003. | Arşiv Bağlantısı
- S. C. Azoury, et al. (2014). Epidemiology, Risk Factors, Prevention, And Early Detection Of Melanoma. Surgical Clinics of North America, sf: 945-962. doi: 10.1016/j.suc.2014.07.013. | Arşiv Bağlantısı
- N. L. Syn, et al. (2017). De-Novo And Acquired Resistance To Immune Checkpoint Targeting. The Lancet Oncology, sf: e731-e741. doi: 10.1016/S1470-2045(17)30607-1. | Arşiv Bağlantısı
- J. E. N. S. E. N. Daniel, et al. (2015). The Abcdef Rule: Combining The "Abcde Rule" And The "Ugly Duckling Sign" In An Effort To Improve Patient Self-Screening Examinations. The Journal of clinical and aesthetic dermatology. | Arşiv Bağlantısı
- I. J. Fidler. (2017). Melanoma Metastasis. SAGE Publications, sf: 398-404. doi: 10.1177/107327489500200503. | Arşiv Bağlantısı
- S. A. Oliveria, et al. (2006). Sun Exposure And Risk Of Melanoma. Archives of Disease in Childhood, sf: 131-138. doi: 10.1136/adc.2005.086918. | Arşiv Bağlantısı
- A. R. Rhodes. (2003). Risk Factors For Cutaneous Melanoma. A Practical Method Of Recognizing Predisposed Individuals. American Medical Association (AMA), sf: 3146-3154. doi: 10.1001/jama.258.21.3146. | Arşiv Bağlantısı
- G. Parmiani. (2016). Melanoma Cancer Stem Cells: Markers And Functions. Cancers, sf: 34. doi: 10.3390/cancers8030034. | Arşiv Bağlantısı
- C. Fleming. (2010). How To Manage Patients With Lentigo Maligna. Melanoma Research, sf: e26. doi: 10.1097/01.cmr.0000382797.99333.66. | Arşiv Bağlantısı
- H. S. Park, et al. (2010). Acral Lentiginous Melanoma In Situ: A Diagnostic And Management Challenge. Cancers, sf: 642-652. doi: 10.3390/cancers2020642. | Arşiv Bağlantısı
- N. Shihab, et al. (2018). Potential Cutaneous Carcinogenic Risk Of Exposure To Uv Nail Lamp: A Review. Wiley, sf: 362-365. doi: 10.1111/phpp.12398. | Arşiv Bağlantısı
- N. O'Sullivan, et al. (2014). Tanning Bed And Nail Lamp Use And The Risk Of Cutaneous Malignancy: A Review Of The Literature. Wiley, sf: 99-106. doi: 10.1111/ajd.12145. | Arşiv Bağlantısı
- M. B. Planta. (2011). Sunscreen And Melanoma: Is Our Prevention Message Correct?. The Journal of the American Board of Family Medicine, sf: 735-739. doi: 10.3122/jabfm.2011.06.100178. | Arşiv Bağlantısı
- A. Kyrgidis, et al. (2015). Sentinel Lymph Node Biopsy Followed By Lymph Node Dissection For Localised Primary Cutaneous Melanoma. Cochrane Database of Systematic Reviews. doi: 10.1002/14651858.CD010307.pub2. | Arşiv Bağlantısı
- G. S. Clark, et al. (2017). Surgical Management Of Melanoma In Situ On Chronically Sun-Damaged Skin. SAGE Publications, sf: 216-224. doi: 10.1177/107327480801500304. | Arşiv Bağlantısı
- C. K. Bichakjian, et al. (2011). Guidelines Of Care For The Management Of Primary Cutaneous Melanoma. Elsevier BV, sf: 1032-1047. doi: 10.1016/j.jaad.2011.04.031. | Arşiv Bağlantısı
- N. A. Swanson, et al. (2002). Biopsy Techniques: Diagnosis Of Melanoma. Dermatologic Clinics, sf: 677-680. doi: 10.1016/S0733-8635(02)00025-6. | Arşiv Bağlantısı
- S. Pasquali, et al. (2018). Systemic Treatments For Metastatic Cutaneous Melanoma. Cochrane Database of Systematic Reviews. doi: 10.1002/14651858.CD011123.pub2. | Arşiv Bağlantısı
- M. Sanlorenzo, et al. (2014). Melanoma Immunotherapy. Cancer Biology & Therapy, sf: 665-674. doi: 10.4161/cbt.28555. | Arşiv Bağlantısı
- J. Homsi, et al. (2017). Cutaneous Melanoma: Prognostic Factors. SAGE Publications, sf: 223-229. doi: 10.1177/107327480501200403. | Arşiv Bağlantısı
- H. Zhan, et al. (2018). Prognostic Significance Of Pretreatment Neutrophil-To-Lymphocyte Ratio In Melanoma Patients: A Meta-Analysis. Clinica Chimica Acta, sf: 136-140. doi: 10.1016/j.cca.2018.05.055. | Arşiv Bağlantısı
- M. Berwick, et al. (2006). The Current Epidemiology Of Cutaneous Malignant Melanoma. Frontiers in Bioscience-Landmark, sf: 1244-1254. doi: 10.2741/1877. | Arşiv Bağlantısı
- H. G. Liddell, et al. Henry George Liddell, Robert Scott, A Greek-English Lexicon, Μέλα_Σ. Alındığı Tarih: 19 Ekim 2022. Alındığı Yer: Perseus | Arşiv Bağlantısı
- SpringerLink. (2012). Drugs In Clinical Development For Melanoma. Pharmaceutical Medicine, sf: 171-183. doi: 10.1007/BF03262391. | Arşiv Bağlantısı
- W. W. Tan. Malignant Melanoma Medication: Antineoplastic Agents, Biological Response Modulators, Oncolytic Immunotherapy. (10 Haziran 2022). Alındığı Tarih: 19 Ekim 2022. Alındığı Yer: Medscape | Arşiv Bağlantısı
- J. B. Heistein, et al. (2022). Malignant Melanoma. StatPearls [Internet]. | Arşiv Bağlantısı
- W. Shi. (2017). Radiation Therapy For Melanoma. Cutaneous Melanoma: Etiology and Therapy [Internet], sf: 101-120. doi: 10.15586/codon.cutaneousmelanoma.2017.ch8. | Arşiv Bağlantısı
- D. L. Dewey. (1971). The Radiosensitivity Of Melanoma Cells In Culture. The British journal of radiology, sf: 816-817. doi: 10.1259/0007-1285-44-526-816. | Arşiv Bağlantısı
- S. C. Barranco, et al. (1971). The Radiation Response Of Human Malignant Melanoma Cells Grown In Vitro. Cancer research, sf: 830-833. | Arşiv Bağlantısı
- W. T. Sause, et al. (1991). Fraction Size In External Beam Radiation Therapy In The Treatment Of Melanoma. International journal of radiation oncology, biology, physics, sf: 429-432. doi: 10.1016/0360-3016(91)90053-7. | Arşiv Bağlantısı
- D. T. Chang, et al. (2006). Adjuvant Radiotherapy For Cutaneous Melanoma: Comparing Hypofractionation To Conventional Fractionation. International journal of radiation oncology, biology, physics, sf: 1051-1055. doi: 10.1016/j.ijrobp.2006.05.056. | Arşiv Bağlantısı
- A. Farshad, et al. (2002). A Retrospective Study Of 150 Patients With Lentigo Maligna And Lentigo Maligna Melanoma And The Efficacy Of Radiotherapy Using Grenz Or Soft X-Rays. The British journal of dermatology, sf: 1042-1046. doi: 10.1046/j.1365-2133.2002.04750.x. | Arşiv Bağlantısı
- M. Krengli, et al. (2006). Radiotherapy In The Treatment Of Mucosal Melanoma Of The Upper Aerodigestive Tract: Analysis Of 74 Cases. A Rare Cancer Network Study. International journal of radiation oncology, biology, physics, sf: 751-759. doi: 10.1016/j.ijrobp.2006.01.016. | Arşiv Bağlantısı
- R. J. Dickson, et al. (1958). Malignant Melanoma; A Combined Surgical And Radiotherapeutic Approach. The American journal of roentgenology, radium therapy, and nuclear medicine. | Arşiv Bağlantısı
- W. M. Mendenhall, et al. (2013). Surgery And Adjuvant Radiotherapy For Cutaneous Melanoma Considered High-Risk For Local-Regional Recurrence. American Journal Of Otolaryngology, sf: 320-322. doi: 10.1016/j.amjoto.2012.12.014. | Arşiv Bağlantısı
- P. Strojan. (2010). Role Of Radiotherapy In Melanoma Management. Radiology and oncology, sf: 1-12. doi: 10.2478/v10019-010-0008-x. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 15:21:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13055
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.