Kuyruk Sokumunda Rahatsız Edici Kıl Dönmesi: Pilonidal Sinüs ve Pilonidal Apse
Halk arasında "kıl dönmesi" olarak bilinen pilonidal apse, aslında her zaman "kıl dönmesi" sonucunda olmayan, esasında genetik kökenli bir hastalıktır ve Evrim'in acılı ama ilginç verilerinden biridir. Pilonidal, Latincede "kıl yuvası" demektir.
Pilonidal sinüs, kuyruk sokumunun bitiminde, kalça loplarının birleştiği noktada yer alan ancak herkeste bulunmayan, kanallı bir deri altı boşluğudur. Pilonidal bölgenin, kişinin anüsü ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu bölgede önce yanma, sonrasında ise kabarma şeklinde görülen iltihaplı hastalığa ise "pilonidal abscess (apse)" denir. Çoğu zaman kızarıklık ve belirtilen bölgede sıcaklık ile kendini, acının şiddetlenmesinden birkaç hafta önce belli eder.
Evrimsel Kökenler?
Bu hastalığın gerçekleşme sebebi ise gerçekten çok ilginçtir: Omurgalıların omuriliği evrimleşmeden önce, atalarında "notokord" (Türkçe: Korda) ismi verilen ilkin bir kordon bulunmaktaydı. Evrimsel süreç içerisinde omurgasızların vücut planını destekleme amacıyla evrimleşen bu yapı, günümüzde omurgalılarda kendi üzerine oluşacak olan omuriliğe öncülük etme görevini üstlenmiştir. Günümüzde Kordalılar'ın sadece çok küçük bir kısmında notokord yetişkinliğe kadar görülmektedir. Geri kalan pek çok Kordalı'da ise, embriyonik dönemde ya da erken yaşta notokordun yerini omurilik almaktadır.
Bu, kordalı bir hayvan türü olan insan için de geçerlidir. Notokord, insan embriyosunun 19. gününde üretilmeye başlar ve 25. günde tamamlanır. Notokord, omurilik oluşum hattının belirlenmesinde ve canlının düşey ekseninin hücreler tarafından tespit edilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Fakat insanda, embriyonun ilerleyen dönemlerinde notokord, omuriliğin oluşmaya başlamasıyla giderek kaybolur ve doğumdan sonra, 4. yaşa kadar notokordun tamamı yok edilmiş olur.
İşte notokord, insan gelişiminde, genetik faktörler sebebiyle kimi zaman tam olarak yok edilemez (omuriliğe dönüştürülme işleminin henüz tam olarak evrimleşmediği düşünülebilir) ve bir parçası, deri altında kalır. Özellikle insansıların evriminde kuyruğun kaybedilmesi de, buradaki yapıların henüz tam olarak evrimlerini tamamlamamış olmalarıyla açıklanmaktadır. Kuyruğun kaybolmasıyla açılan yeni alanlar ve bu alanları dolduran organlar ve yapılar, henüz tam olarak adaptasyonlarını tamamlayamamışlardır, evirmsel süreç devam etmektedir. İşte notokordun, aslında kuyruğun çıkması gereken bölgede, deri altında kalan bu parçası, vücudumuzun içerisinde bulunan normal deliklerin aksine, vücut içerisinde birbirine bağlı delikler ve kanallar oluşmasına sebep olabilir.
Ancak her uzman pilonidal sinüsün notokord evriminden köken aldığına ikna olmuş değildir. Bazı araştırmalar, bu boşluğun tamamen genetik varyasyon (ve mutasyonlar) dolayısıyla oluştuğuna da işaret etmektedir. Bazı insanların genetik yapısından ötürü oluşan kas, kemik ve bağ doku farklılıklarına bağlı olarak vücutları içindeki kanallar ve boşluklar diğer insanlara göre daha geniş olabilmektedir. Bu da, pilonidal apse oluşumunu tetikleyen faktörlerden biri olarak görülmektedir.
Ancak her nasıl oluşursa oluşsun bu kanallar ve boşluklar, kimi zaman kıl köklerinin buraya denk gelmesiyle, kimi zamansa travma (şiddetli çarpma gibi) veya az hijyenden ötürü iltihap kapabilirler. İşte bu iltihabın kanallar içerisinde birikmesi sonucu ağrılı bir şekilde ortaya çıkmasına, "pilonidal apse" denir. Eğer sebebi kılın bu boşluk içerisinde büyümesi ise; ancak o zaman "kıl dönmesi" (İng: ingrown hair) olarak anılır ama belirttiğimiz gibi tek sebebi bu değildir. Kıl dönmesi, vücudun herhangi bir yerinde olabilir, buna pilonidal sinüs bölgesi de dahil. Yani pilonidal sinüs bölgesinde şans eseri kıl dönmesi olursa, hastalığın adı "kıl dönmesi" olur.
Şu da hatırlanmalıdır: Pilonidal apsenin oluşması için illa kıl köklerine ihtiyaç duymaz. Sözünü ettiğimiz açıklık, içine kir ve kıl dolabilecek bir açıklık olduğundan, kimi zaman o bölgedeki diğer kılların buraya dolmasıyla da apse oluşabilmektedir. Ancak genellikle kıl dönmesi, o bölgenin iltihaplanmasına sebep olduğu için, pilonidal sinüs içerisinde apse oluşumunu genellikle kıl dönmesi ile bir arada görmekteyiz - ki semptomları da birbirlerine oldukça benzerdir.
Hastalığın Gelişimi
İltihap ilerledikçe pilonidal bölgede bulunan sinus boşlukları dolar ve bir noktadan sonra deri yüzeyine doğru baskı yapmaya başlar. Bu noktaya kadar sadece pilonidal bölgede yanma, uyuşukluk ve sıcaklık ile beliren hastalık, bu noktadan sonra acılı bir hal alır. Bireyin oturması ve yürümesi güçleşir ve hatta sırt üstü yatmakta zorlanır. İltihaplı bölge sürekli acır ve sızlar ve bir noktadan sonra lokal olarak kanamalar ve iltihap akmaları başlar. Bu kanamalar iltihapla karışıktır ve az miktarda, damlalar halinde akar. Ancak genellikle acı dayanılmaz hale gelene kadar belirli aralıklarla yara kanar. Her ne kadar bu sırada iltihabın bir kısmı da dışarı aksa da, dışarı akan kısmın yeri, içerden yeni iltihapların oluşumuyla kapatılır.
Pilonidal apse vakalarının çok büyük bir kısmında ameliyat ile iltihaplı bölge kesilip alınır, kimi zaman da drenaj yöntemiyle iltihap emilir. Ameliyat sonrasında da yakından takip edilmesi ve iltihabın tekrarlamadığından emin olunması gerekmektedir. Bu yüzden genellikle kuyruk sokumu bölgesinde varsa kılların çeşitli ilaçlar ile dökülmesi sağlanır ve yüksek hijyen koşullarının sağlandığından emin olunur.
Tüm bunlara rağmen, kimi zaman ameliyattan sonra iltihap tekrar edebilir. Bu durumda yeniden ameliyat gerekebilir. Kimi nadir ve erken teşhis edilebilmiş vakalarda antibiyotikler ve sıcak kompreslerle de ameliyatsız tedavi edilebilmektedir. Ancak ameliyat olmadan sinüsleri kapatmak mümkün olmadığından bu genellikle geçici bir çözüm olmakta ve hastalık tekrar belirebilmektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Vakaların bir kısmının pilonidal sinüs bölgelerinde hiçbir semptom görülmeden iltihaplanma ve iltihabın büyümesi gerçekleşebilir, bu sebeple erken müdahalede bulunmak güç olabilmektedir. Ayrıca pilonidal sinus boşlukları çok geniş ve yoğun iltihaplanmalara müsait olduğu için de geçici olarak iltihapların önüne geçilmesi sorunu ortadan kaldırmamaktadır.
Son olarak, semptomları gösteren bireylerin bile bu yanma, sıcaklık ve ağrıları önemsemedikleri ya da kalça bölgelerindeki bir sorundan utanmalarından ötürü erkenden doktora gitmedikleri için hemen hemen tüm vakalarda ameliyat gerekmektedir. Ancak ailesinde ya da yakın çevresinde bu sorunu yaşayanlar ve bizler gibi bilim kuruluşları aracılığıyla semptomlardan haberdar olan bilinçli kimseler, belirtiler belirir belirmez doktora giderlerse, antibiyotikler ve sıcak su kompresyonuyla ameliyata gerek duymadan atlatabilirler. Bu insanların varsa kalça bölgesindeki kıllar hemen alınır ve sıklıkla duş almaları tembihlenir. Ancak ameliyat olmadan sinüsleri kapatmak mümkün olmadığından bu genellikle geçici bir çözüm olmaktadır ve hastalık tekrar belirebilmektedir.
Ameliyat sırasında enfekte sinüs alındıktan sonra, vücut içindeki sulcus isimli boşlukları küçültmek adına sinüsün etrafındaki dokular birbirlerine yakınlaştırılır. Böylece hastalığın tekrar etmesi de büyük oranda önlenmiş olur.
Alınacak Önlemler
Pilonidal apseyi önlemek için çok uzun süreler oturmamak ve kalça bölgesinin düzenli temizliğini sağlamak gerekmektedir. Kalçalarımız normal hareketlerimiz sırasında ve hatta oturduğumuz zaman bile birbirlerine sürtünmektedir. Bu sürtünmenin de, özellikle de pilonidal bölgede kılları bulunan, temizliğe önem vermeyen ve kilolu kişilerde pilonidal apseleri tetiklediği düşünülmektedir.
2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan askerlerinde, bozuk yollarda sürekli oturarak jip sürmek zorunda olan jip şoförleri arasında sıklıkla görüldüğü için "Jip Sürücüsü Hastalığı" olarak da bilinmektedir. Yolların bozukluğundan ötürü sallanan araçların, hastalığın görülme sıklığını arttırdığı bilinmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 17
- 4
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- J. P. G. Urban, et al. (2015). The Nucleus Of The Intervertebral Disc From Development To Degeneration. Integrative & Comparative Biology, sf: 53-061. | Arşiv Bağlantısı
- K. Choi, et al. (2008). Identification Of Nucleus Pulposus Precursor Cells And Notochordal Remnants In The Mouse: Implications For Disk Degeneration And Chordoma Formation. Developmental Dynamics, sf: 3953-3958. | Arşiv Bağlantısı
- P. R. Clothier, et al. (2018). The Natural History Of The Post Anal (Pilonidal) Sinus. Annals of The Royal College of Surgeons of England. | Arşiv Bağlantısı
- L. R. Christopherson, et al. (2018). Persistence Of The Notochordal Canal: Mr And Plain Film Appearance. American Journal of Neuroradiology, sf: 33-36. | Arşiv Bağlantısı
- J. H. da Silva. (2000). Pilonidal Cyst: Cause And Treatment. Diseases of the Colon & Rectum, sf: 1146-1156. | Arşiv Bağlantısı
- A. A. Klass. (1956). The So-Called Pilo-Nidal Sinus. Canadian Medical Association Journal, sf: 737-742. | Arşiv Bağlantısı
- J. E. Upledger. (2010). A Brain Is Born: Exploring The Birth And Development Of The Central Nervous System. ISBN: 9781583943014. Yayınevi: North Atlantic Books.
- A. Kofman. Pilonidal Cyst And Sinus. (24 Temmuz 2018). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2018. Alındığı Yer: MedScape | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Pilonidal Disease. (11 Eylül 2018). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2018. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- Healthline. Pilonidal Sinus. (11 Kasım 2018). Alındığı Tarih: 11 Kasım 2018. Alındığı Yer: Healthline | Arşiv Bağlantısı
- T. H. Thomason. (1934). Cysts And Sinuses Of The Sacrococcygeal Region. Annals of Surgery, sf: 585-592. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 21:48:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/667
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.