Kanser Hücreleri, Savunma Sisteminden Kaçmak İçin Birbirlerinin İçine Saklanıyor!
Bu haber 1 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Bağışıklık sistemi hücrelerimizin; sahip olduğu birçok işlevin yanında, kanserleşmiş hücrelerin kontrolü ve yok edilmesi (immün gözetim) gibi bir işlevi de vardır. Bunu, kanser hücrelerinin ürettiği antijen özellikli moleküllere yanıt vererek yapar. Ancak bağışıklık sistemi sağlam olan bireylerde de kanser gelişiminin olması, kanser hücrelerinin bu gibi mekanizmaları alt edebildiğinin bir göstergesidir.
eLife dergisinde yayımlanan bir çalışma kanser hücrelerinin bağışıklık sistemi hücrelerini alt etme yöntemlerinin sınırlarını zorluyor![1] Çalışmada elde edilen sonuçlara göre kanser hücreleri, birbirlerini adeta zırh gibi giyerek bağışıklık sisteminden kaçma mekanizmaları geliştiriyor.
Temel Kavramlar
İmmün Gözetim
Bağışıklık sistemimizin temel görevi, vücudumuzda bizden olmayanı bulup kontrol altına alma/yok etme olarak özetlenebilir. Bağışıklık sistemi, bu görevin her bir parçasını doğru bir şekilde yerine getirmek için çok sayıda özelleşmiş hücre içerir.
Bir kanser hücresinin yok edilmesinin temel düzeneği, tümör antijenlerine özgül Sitotoksik T Hücreleri tarafından öldürülmesidir. Bu antijenler; mutasyona uğramış öz proteinler, onkogenin veya tümör baskılayıcı genin ürünleri, normal hücrelerimizde bulunan fakat anormal miktarlara ulaşan öz proteinler ve onkogenik virüsler gibi birçok protein/gen ürünü olabilir.
Dokularda bulunan antijen sunucu hücreler bu antijenleri tespit eder ve Sitotoksik T Hücreleri'ne sunar. Ardından aktifleşmiş T hücreleri tümörü bulur ve yok eder. Bu süreçte Doğal Katil Hücreleri, CD4 Yardımcı T hücreleri, Makrofajlar gibi birçok bağışıklık sistemi hücresi ve bunların ürettikleri sitokinler de yardımcı olur.
Kanser Hücrelerinin Bağışıklık Sisteminden Kaçma Mekanizmaları
Kanser hücreleri fark eder, öğrenir, tepki verir, gelişir, seçilir, evrimleşir. Bu sebeple immün sistemden kaçmak için çeşitli yollara başvurur:
- İmmün sistemin tanıdığı antijenlerin yapımını azaltarak, antijenden yoksun bir varyanta dönüşür ve adeta "görünmez" olur.
- Tüm çekirdekli hücrelerde bulunan ve immün sistem tarafından tanınmayı sağlayan MHC-1 antijenlerini sergilemeyi bırakır ve yine immün sistem tarafından tanınamaz.
- PD-L1 gibi ligandları kullanarak T hücresi kanser hücresini öldürmek üzere bağlandığı anda T hücresini inhibe edebilir.
Elbette ki kaçış mekanizmaları bu kadarla sınırlı değildir. Fakat üzerinde en iyi çalışılmış mekanizmalar bu şekilde özetlenebilir.
İmmünoterapi
İmmünoterapinin ana stratejileri; hastalara anti-tümör etkinliği bulunan antikorlar ve T hücreleri sağlamak, hastaları tümöre karşı aktif olarak bağışıklamaktır. Hastanın kendi anti-tümör yanıtlarını uyarmayı hedefler. bunu yaparken temel olarak 3 mekanizma çalışılır:
- Tümöre özgü T hücrelerini laboratuvar ortamında çoğaltıp hastaya vermek.
- Dendritik hücre ismindeki antijen sunucu hücrelere tümör antijenini yükleyip hastaya vermek ve hastanın kendi T hücre yanıtını artırmaya çalışmak.
- T hücreyi inhibe eden (Örneğin PD-1L) molekülleri hedefleyen antikorları kullanarak T hücre yanıtını korumaya çalışmak.
***
Çalışmayı incelemeden önce bilmemiz gereken kavramlara kabaca değindik. Şimdi A. Gutwillig ve çalışma arkadaşlarının, kanser hücrelerinin nasıl birbirlerinin içine girerek bağışıklık sisteminden kaçtığını gözlemlediği sıra dışı çalışmaya göz atacağız.
İmmünoterapi Sonrası Nükseden Dirençli Tümörler
Normalde, çalışmada Dendritik Hücre aracılı T hücre yanıtını artırma ve antikor aracılı kontrol noktası inhibisyonu (immünoterapi başlığı 2. ve 3. maddeler) içeren bir immünoterapi denenmektedir. Bunun için Melanoma ve meme tümörüne sahip fareler üzerinde bu tedavi denenmiştir. Tedavi sonrası farelerin tümörleri belirgin biçimde gerileme görülmüştür. Fakat tedaviden 10 gün sonra kanser tekrar nüksetmiştir ve devam tedavisine direnç göstermiştir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Araştırmacılar, nükseden kanserin oluşturduğu direnç mekanizmasının, kanserin antijen sunumunun azalması olduğunu öngörerek antijen dizilimine bakmışlardır; fakat immünoterapide hedeflenen antijenler ve MHC-1 antijenlerinin tedaviden önceki kanserle aynı olduğu görülmüştür.
Buradan, farelerdeki kanser hücrelerinin antijen sunumu azaltma veya T hücresini inhibe etme yoluyla direnç göstermediği, bu direncin mekanizmasının daha farklı bir durum olduğu anlaşılmıştır.
Kanser Hücreleri, Birbirleriyle İç İçe Geçiyor!
Nükseden tümörlerdeki direnç mekanizmasını anlamak için dokudan örnek alan araştırmacılar, bu örnekleri Transmisyon Elektron Mikroskobunda incelediklerinde, ilginç bir durumla karşılaşmışlardır: Kanser hücreleri 2 çekirdek, 2 sitoplazma fakat tek bir hücre membranı içerecek şekilde kümeler halini almışlardır.
Araştırmacılar bu görüntünün, dokudan örnek alımı esnasında veya hücrelerin bölünmesi esnasında oluşup oluşmadığını anlamak bir dizi ileri inceleme yapmışlardır. Fakat bu incelemeler sonucunda, kanser hücrelerinin birbirleri ile iç içe geçerek "hücre içinde hücre" yapıları oluşturdukları anlaşılmıştır.
Peki Neden? Nasıl?
Araştırmacılar bu durumun başka kanserlerde görülüp görülmediğini öğrenmek için yaptıkları incelemeler sonucu bu durumun farelerin meme karsinomları, pankreas tümörleri ve neredeyse tüm over ve kolon kanserlerinde görüldüğünü fark etmişlerdir.
Ardından bu hücre içinde hücre yapılarının insan kanserlerinde görülüp görülmediği araştırılmış ve çoğu insan meme kanseri, kolon kanseri ve melanomlarda benzer bir durum görülmüştür.
İleri incelemeler sonucu hücre içinde hücre yapılarının, IFN gama ile uyarılmış T Hücreleri ve bu hücrelerin granülleri ile karşılaşan kanser hücreleri tarafından oluşturulduğu görülmüştür. Bu yapıları oluşturan kanser hücreleri T hücrelerinin öldürmek için üretilmiş salgılarına direnç göstermektedir. Dışarıdaki kanser hücresi bu salgılar yüzünden yok edilirken bu hücrenin içindeki diğer kanser hücresi, adeta bir zırha sahip olduğu için bu granüllerden etkilenmemekte ve T hücresi ortamı terk ettiğinde diğer hücrenin içinden çıkmaktadır.
Çeşitli ileri incelemeler sonucu kanser hücresinin bu eylemine yol açan sinyal yolaklarının EGR1 ve STAT3 olduğu anlaşılmış ve bu yolakların bloke edilmesinin kanserin nüksetme ihtimalini azalttığı görülmüştür.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 19
- 16
- 12
- 8
- 5
- 4
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- A. Gutwillig, et al. (2022). Transient Cell-In-Cell Formation Underlies Tumor Relapse And Resistance To Immunotherapy. eLife Sciences Publications, Ltd. doi: 10.7554/eLife.80315. | Arşiv Bağlantısı
- A. K. Abbas. (2012). Basic Immunology: Functions And Disorders Of The Immune System [With Student Consult Online Access]. ISBN: 9781455707072. Yayınevi: W.B. Saunders Company.
- J. L. Jameson. (2018). Harrison's Principles Of Internal Medicine, Twentieth Edition (Vol.1 & Vol.2). ISBN: 9781259644030. Yayınevi: McGraw-Hill Education / Medical.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 15:16:43 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13349
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.