Kısacası ortada sadece net kurallarla ve yasaklarla ya da gösterişli ve abartılı ritiüellerle giderilebilecek bir problem yok. Bu şekilde giderebilsek bile hoşgörüsüzlüğün değişik biçimlerde sinsice tekrar aramıza sızmayacağından emin olamayız. Ne de olsa farklı olanı yadırgamak insan fıtratının vazgeçilmez bir parçası. İşler iyi gittiği sürece gizlice oradan buradan kafasını çıkarmakla yetinecek bu hoşgörüsüzlük, kriz anlarında iddialı bir manifestoya dönüşmekte gecikmeyecektir. O âna kadar ölü hücre gibi bekleyecek olması bizi sahte bir konfor alanına sürüklememeli.
Modern birey kabul edemiyor ama insan özünde dışlayıcı bir varlık. Kendi gibi olmayana tahammülü az. Bu da ırkçılık, cinsiyetçilik ve yabancı düşmanlığı gibi eskiden problem olmayan ancak modern bir toplumun kabul edemeyeceği marazlara karşı her an dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor bizlere.