Kendi Evinizde Soğan Yetiştirin!
Kimi zaman para harcadığımız şeyler, gerçekten üzerinde düşünmediğimiz veya çok üşengeç olduğumuz için adeta "cebimizi soyan" şeylerdir. Bunların başında da bazı çok sık kullanılan ve üretimi çok basit olan sebzeler ve meyveleri sokaktan parayla almak gelir. Bugün sizlere çok pratik bir şekilde nasıl kendi soğanlarınızı yetiştirebileceğinizi kısaca anlatacağız, artık gerisi size kalmış.
İlk olarak şunu söyleyelim: manavdan ya da pazardan aldığınız soğanların neredeyse tamamı döllenmiş, gelişime hazır bitkilerdir. Ancak siz onları yediğiniz için, bu gelişim asla gerçekleşemez; bir diğer deyişle bitkiyi öldürmüş olursunuz. Fakat kiloyla aldığınız soğanın birkaç tanesini kenara ayıracak olursanız, kendi soğanlarınızı kolaylıkla yetiştirebilirsiniz. Çünkü eğer ki bir soğanı yemeyip de kenarda bir süre tutacak olursanız, zaten kendiliğinden filizlenmeye başladığını göreceksiniz. Bunu belki evlerinizde görmüşsünüzdür; bir türlü soğanı tüketeceğiniz bir yemek bulamadığınızda, evinizde tuttuğunuz soğanlar yeşermeye ve büyümeye başlar. Bu, doğanın kendi yolunu bulma çabalarından biridir.
İnternette dolaşan mini-mitlerden biri, manavdan aldığınız soğanı ekecek olursanız, bir bitki üretebileceğiniz; ancak ondan yenebilir soğan elde edemeyeceğinizdir. Bu hatalıdır. Kim bilir, belki de kendi ürününüzü yetiştirmeyin diye yayılmış bir söylentidir. Pek ala kendi soğanınızı yetiştirebilirsiniz. Yapmanız gerekenler çok basit:
Öncelikle aldığınız bir soğanı ister masanızın üzerinde, ister bir çekmecede, nerede olursa olsun büyümeye bırakın. Kısa sürede yeşil bir gövde soğandan yükselmeye başlayacaktır. Suya bile ihtiyaç duymaz, çünkü soğanın yediğimiz kısmında kendisine yetecek kadar su bulunmaktadır. Sonrasında, soğanın etrafını saran kağıtsı yapıyı atınız. Ancak dikkat edin, söz ettiğimiz soğanın zar kısmı değil, sadece en dış katmanda bulunan ve genelde soğanı kesmeden önce söküp attığınız kalın kısımdan söz ediyoruz. Sonrasında, yeşil kısmın bağlandığı köklere zarar vermeksizin, soğanı ikiye yarmaya başlayın. Yavaşça, bir yarıyı diğerinden ayırın.
Bundan sonrası da oldukça basit. Bir bıçak kullanarak, merkezdeki şişkin kısmı, etrafta normalde yediğimiz etli kısımdan ayırmanız gerekiyor. Köke zarar vermeden bunu yaparsanız daha iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Üstelik ayırdığınız kısımları artık normal bir şekilde yiyebilirsiniz. Bir diğer mit de budur, çimlenmiş bir soğanın yenmemesi gerektiği iddia edilir. Bunun nedeni anlaşılırdır: çünkü genellikle bitki çimlenirken bizim normalde yediğimiz kısımdaki besinlerden ve sudan faydalanır. Dolayısıyla belli bir noktadan sonra o etli kısım lapa gibi bir hal alır ve pek tatlı olmaz. Ancak yemenizde (eğer tadını beğeniyorsanız) bir sakınca yoktur.
Sonrasında ise ayırdığınız kısmı tamamen toprak altında kalacak şekilde saksınıza ekin ve işlem tamam. Bunları aşağıda gösteriyoruz:
Gerisi sıradan bir diğer bitkiyle aynı. Günlük olarak toprak nemli olacak kadar sulayıp, güneşli bir alanda bırakmanız yeterli olacaktır. Belki tüm ailenizi doyurmaya yetecek kadar soğan üretemezsiniz; ancak 5-6 tanesi bile kardır, öyle değil mi? Toprağın üzerine soğan öbekleri hafifçe çıkmaya başladığı zaman, soğanlarınız toplanmaya hazır demektir. Hatta kimileri fotoğrafta gördüğünüz yeşil kısmı da kullanarak yemekler yapmaktadır; ancak o kadarı da bitkinize kalsın deriz. Toplamanız gereken şey, topraktan çıkmaya başlayacak olan soğan yumrularıdır.
Afiyet olsun.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 4
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Anktangle | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/12/2024 02:49:00 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2269
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Anktangle. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.