''Kayıp'' Miller-Urey Deneyi Daha Fazla Hayat Molekülü Oluşturdu!
Bu haber 10 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Anlaşılan o ki, Miller-Urey Deneyi inorganik moleküllere elektrik uygulandığında amino asit oluşumunu kanıtlayan klasik bir deneyden ibaret değilmiş. 1953 Miller-Urey Sentezi’nin basılmamış iki kardeş çalışması daha varmış. Bu deneylerin ürünlerini içeren deney tüpleri 2008 yılında bulundu ve günümüz teknolojisi kullanılarak yeniden analiz edildi. Sonuçlar, Science dergisinde yayınlandı.
Amerikalı kimyager Stanley Miller’ın (Chicago Üniversitesi’ndeki Nobel Ödüllü Harold Urey’in danışmanlığı altında yaptığı) yayımlanmamış deneylerinden biri, aslında Miller’ı ünlü yapan deneydekinden daha geniş çeşitlilikte organik molekül oluşturdu. İki deney arasında çok az fark vardır; yayımlanmamış deney, sadece uca doğru incelen bir “aspiratör” kullanarak dar, hava sızdırmaz bir cam araçtan geçen hava akımını artırdı. Şimdiki raporun yazarlarına göre, artan hava akımı daha dinamik bir reaksiyon kabı veya “çok buharlı volkanik” koşullar oluşturdu. Science’da yayınlanan raporun baş yazarı Adam Johnson şunları söyledi:
Stanley Miller’ın daha az önem verdiği düzenek, en heyecanlandırıcı sonuçları verdi. Bugün sahip olduğumuz analitik araçlara onun sahip olmaması, buna yol açmış olabilir. Bu nedenle birçok şeyi kaçırmış olabilir.
Johnson, Indiana Üniversitesi Bloomington’da Biyokimya Programı doktora öğrencisidir. Danışmanı, jeolojik bilimler profesörü ve NASA’nın Indiana-Princeton-Tennessee Astrobiyoloji Enstitüsü’nde direktör olan biyojeokimyacı Lisa Pratt’tir.
Science dergisinde yayınlanan 15 Mayıs 1953 tarihli “Olası İlkel Dünya Koşullarında Amino Asit Üretimi” makalesinde, Miller sadece beş amino asit tespit etti: aspartik asit, glisin, alfa-amino-bütirik asit ve iki çeşit alanin. Aspartik asit, glisin ve alanin doğal proteinlerin genel bileşenlerindendir. Miller, oluşturduğu organik molekülleri tespit etmek için bir blotlama tekniği (günümüz standartlarıyla ilkel laboratuvar koşulları) kullandı. 1955’te Journal of American Chemical Society’de yayımlanan makalede, Miller karboksilik asit ve hidroksiasit gibi başka bileşikleri de tespit etti. Fakat çok düşük seviyelerde bulunan diğerlerini tespit edemedi.
Johnson, Scripps Denizbilim Enstitüsü’nde deniz kimyageri Jeffrey Bada (şu andaki Science dergisindeki makalenin baş araştırmacısı), Meksika Ulusal Otonom Üniversitesi’nde biyolog Antonio Lazcano, Washington Carnegie Enstitüsü’nde kimyager James Cleaves ve NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde astrobiyolog Jason Dvorkin ve Daniel Glavin 1950’lerin ilk yıllarında yapılan Miller deneyinden kalan deney tüplerini incelediler. Yayınlanmış asıl deneyin tüpleri Stanley Miller’ın fark ettiğinden daha fazla organik molekül içeriyordu: 14 amino asit ve 5 amin. Buna karşın, bilim insanlarının yayınlanmamış aspiratör deneyinden buldukları 11 deney tüpü, asıl deneyle karşılaştırılabilir oranlarda 22 amino asit ve aynı 5 amini üretmişti. Bada şunları söyledi:
Miller’ın orijinal deneyinden öğrenmemiz gereken daha çok şey olduğuna inanıyorduk. Herkesin ders kitaplarından bildiği tasarımla kıyaslandığında volkanik düzeneğin daha çok çeşitte bileşikler ürettiğini bulduk.
Bulunan bu diğer amino asitlerin çoğu, kendilerine bağlı hidroksil gruplar içeriyor, bu da onların daha reaktif olduğunu ve daha çok zaman verilirse büyük olasılıkla tamamen yeni moleküller oluşturabileceği anlamına geliyor.
Tüm Reklamları Kapat
Deneyin yeniden inceleme sonuçları memnuniyet verici, ancak aynı zamanda kafa karıştırıcıdır.
İkinci deneyin moleküler çeşitliliğini sağlayan nedir? Ve Miller neden ikinci deneyin sonuçlarını yayınlamadı? Johnson şöyle açıkladı:
İlk sorunun cevabı büyük olasılıkla artan hava akımı oranının kendisidir. Hava akımı oranını artırarak yeni oluşan molekülleri kıvılcımdan uzaklaştırmak çok önemli görünüyor. Muhtemelen, ilave reaksiyonlar yeni sentezlenen molekülleri ilgilenmeyeceğimiz bir şeylere dönüştürmeden önce buhar tazyiki onları kıvılcım şeklindeki boşalımdan iterek çıkarıyor. Bir başka fikir de, reaksiyonda sadece daha fazla suyun bulunmasının daha çok çeşitlilikte reaksiyonların oluşmasını sağlamasıdır.
İkinci sorunun cevabı spekülasyona açıktır; hâlâ birçok bilim insanının kahraman olarak gördüğü Miller 2007 yılında zayıf kalbine yenildi. Johnson ve Bada, Miller’ın ikinci deneyin sonuçlarını etkileyici bulmadığını, onun yerine Science editörlerine daha basit bir deneyin sonuçlarını rapor olarak göndermeyi tercih ettiğini düşünüyorlar.
Miller’ın üçüncü, yine yayınlanmamış, deneyinde aspiratörlü bir düzenek kullanıldı, fakat “sessiz” (başarısız) bir boşalım yapıyordu. Bu üçüncü araç daha az çeşitlilikte organik molekül üretmiş gibi görünüyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
İlkel gezegen jeokimyası ve yaşamın kökenleri hakkında yapılan araştırmalar Dünya’yla sınırlı değildir. İnsanlar Güneş Sistemi’ni keşfederken geçmiş veya günümüzdeki dünya-dışı yaşamların araştırılması da kaçınılmazdır. En son spekülasyon, kutup bölgelerinde su buzu bulunduğu artık bilinen Mars üzerine odaklanmıştır, ikisi de su buzuyla kaplı olan diğer adaylar Jüpiter’in uydusu Europa ve Satürn’ün uydusu Enceladus’tur. Bu araştırmaları destekleyen NASA Astrobiyoloji Enstitüsü, Miller-Urey Sentezi’nin yeniden incelenmesiyle yakından ilgilenmektedir. Merkezi Kaliforniya - Mountain View’daki NASA Ames Araştırma Merkezi’nde bulunan NASA Astrobiyoloji Enstitüsü’nün direktörü Carl Pilcher şunu belirtti:
Bu araştırma, Dünya’da yaşamın nasıl başlamış olabileceğini daha iyi anlamamızı sağlayan heyecan verici bir sonuç oluşturmasının yanı sıra astrobiyolojinin deneysel temellerine bir bağlantıdır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 10
- 6
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Science Daily | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 21:37:02 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1983
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Science Daily. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.