Bir makine yaptınız. Arka planda olan biten sadece elektron transferi yap veya yapma gibi 1 ve 0'lara karşılık gelen işlemler. Bilgisayar ekranında gördükleriniz veya tüm işlemler de bu arka plandaki elektron transfer süreçlerinin kümülatif ve kolektif toplamına dayanıyor.
Makinenin detayına girip incelediğinizde bu elektron transfer süreçleri dışında işlem bulamıyorsunuz.
Tek tek işlemlerde hiç bir bilinç emaresi bulamıyorsunuz. Noktasal, tekil işlemlerde bilinç yok. Beyindeki tüm hücreler ve hücreleri oluşturan atomlar da sonuç olarak bilinçsiz.
O halde bilinç bunlardan ve toplamlarından daha fazlası demektir.
Burada 'indirgenemez bütünlük' kavramı ortaya zorunlu olarak çıkar. Bütün parçalarla tanımlanamaz ve bütün 'bütün' (tekillik) olarak tanımlanmalı ve ele alınmalı.
İndirgemeci yaklaşımlarla bilinç çok açık ki tanımlanamıyor. Artık bilim dünyasının bunu kabul etmesi gerekiyor. İndirgemecilik bir noktaya kadar işe yarar görünse ve gerçekten yarasa da bir noktadan sonra iflas ediyor. Kısacası ve sonuç olarak Bilinç bütünlük halinde adeta ayrı bir arayüz olarak tanımlanabiliyor. Bunun sonuçları ve nedenleri başka bir yazının konusu. Ancak bildiğimizi zannetiğimiz bir çok şey detaya indiğimizde bildiğimiz ve göründüğü gibi değil, çıkmıyor.
Merhaba Yağız, maalesef ki söylediğin gibi "Farkında olarak dokunursak canımız yanmaz, farkında olmadan dokunursak canımız yanar." şeklinde bir durum gerçekte yoktur. Fakat bahsettiğin durumun nöropsikolojik bir açıklaması var. Beklenti ve hazırlanma süreci. Cismin sıcak olduğunu bildiğimizde beynimiz yanma hissini yaşayacağını bildiği için psikolojik olarak bir hazırlık durumuna geçebilir. Bunun sonucu olarak yanma hissini daha hafif ya da daha ağır şiddette hissedebilirsin. Benim sana en basit şekilde özetle verebileceğim cevap budur. Sorunun daha detaylı ve teknik bir cevabını evrim ağacındaki bir soru cevapta bulabileceğini düşündüğüm için kaynak bırakıyorum. İstersen bir göz at. [1]
Bu konuda verilebilecek "kesin doğru bu" şeklinde bir yanıt olamayacağını düşünüyorum ve şahsi fikrimi kendi yaşantımı ve geçmişimi kaynak alarak belirtmek istiyorum. Ben, genç yaşta sıkıntılarla ve zorluklarla daha kolay baş edebildiğimizi düşünüyorum. Henüz tükenip bitmemiş bir dayanma gücüne sahipken zor olan yolu seçmeyi, eğlencelerden ve konfor alanlarından uzaklaşmayı daha mantıklı buluyorum. Mutluluğun bedelini şimdi ödersen sonra daha rahat edersin fakat mutluluğu şimdi yaşarsan ileride bedelini faiziyle birlikte daha zor şekilde ödersin düşüncesindeyim. Çoğu örnekte de bu böyledir, krediyi çekersin yemesi güzeldir ve kolaydır, ama öderken zor gelir. Kendini survival ın içine at ve o stres adasından sağ çıkmaya çalış. Yıldızlara ulaşamasan da gökyüzüne çıkacağın kesin. Hepimiz bu fırında kor hale gelene kadar ısıtılan demirleriz, bırak hayat çekiç darbelerini vursun, yüzünü taşlarla zımparalasın. Keskin bir kılıca dönüşmek için acı yollardan geçmek ve dayanmak zorundasın ve o zorluklar seni yenilmez bir terminatöre çevirecek. Kaygılarından uzaklaşarak seçenekler arasından kararlı bir şekilde net bir karar ver ve dimdirekt ilerle derim. [1]
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.