Bu çok değerli bir soru. Çünkü sadece burçlar gibi inanç sistemlerini değil, insan psikolojisini, özgür iradeyi ve iyilik kavramını da sorgulatıyor.
Eğer bir kişi — örneğin anneniz— burçlara inanıyor ve bu inanç onun için bir tür moral desteği, huzur kaynağıysa, burada "sahte" olan bir şeyin bile gerçek faydaları olduğunu kabul etmeliyiz. Plasebo etkisi tıpta bile kabul görmüş bir durumdur; insan bir şeyin işe yaradığına inanıyorsa, bazen gerçekten işe yarar.
Burada önemli olan şu: Bu inanç kişinin hayatını ne yönde etkiliyor? Eğer annen burçlar sayesinde kendini daha iyi hissediyor, güne daha umutlu başlıyorsa, ama bu inanç onun gerçeklik algısını sarsmıyor ya da onu maddi-manevi zarara uğratmıyorsa, neden bunu elinden alalım?
Birini "uyandırmak" bazen sandığımız kadar iyi niyetli bir hareket olmayabilir. Gerçek, her zaman herkes için iyileştirici bir şey değildir. Kimi zaman insanlar, küçük inançlara tutunarak büyük acılarla başa çıkabilirler. Bu durumda o inançları yıkmak, "uyanmak" değil, bir tür "yalnızlaştırmak" da olabilir.
Kısacası, annenin burçlara olan inancı onun hayatını daha güzel, daha huzurlu yapıyorsa ve kimseye zararı yoksa, bu inancı değiştirmeye çalışmak yerine, neden ona iyi geldiğini anlamaya çalışmak çok daha yapıcı bir yaklaşım olur.
Çünkü bazen gerçeğin sertliği değil, inandığımız şeylerin yumuşaklığı ayakta tutar bizi.
Cinsel üreme tam olarak neden ve nasıl evrimleşti tam belirtemem fakat neden tercih edildiği hakkında bir iki fikrim var:
Cinsel üreme ile beraber genetik çeşitlilik “oluştu” (tür içi yani, bundan önceki genetik çeşitlilik mutasyon vb. ile, nadiren oluyor iken cinsel üreme ile maksimum düzeye çıktı) ve bu genetik çeşitlilik sayesinde değişken koşullara canlıların direnci arttı. Örnek olarak normalde kurak bir ortamda olmamasına rağmen bu ortamın aniden kuraklaşmasına karşın direnen ve neslini devam ettiren canlı türlerini verebiliriz. Bu kuraklığa dayanıklı canlılar da sürekli kendi içlerinde üreyecekleri için bu dayanıklılık özelliği yeni nesillerde daha baskın olacaktır (tabii bu kuraklık bitmezse ya da canlının soyu hızlıca tükenmez ise)
Eşeysiz üreme enerji açısından daha verimli olsa da uyum yeteneği çok düşük olduğundan evrimsel süreçte daha fazla yok oluş yaşadı (çünkü Dünya koşulları sürekli değişir) ve eşeyli üremeden daha az ön plana çıktı diyebiliriz.
Düşünür: şafak ayvat
---
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.