Karmaşık Yapılı Organizmalar Neden Derin Okyanuslarda Evrimleşti?
Bu haber 5 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Başlangıçta canlılar oldukça küçüklerdi. Milyarlarca yıl boyunca, dünyadaki tüm yaşam mikroskobikti ve çoğunlukla tek hücrelilerden oluşuyordu. Sonra aniden, yaklaşık 570 milyon yıl önce, büyüklükleri bir metreye kadar varabilen, yumuşak, sünger benzeri gövdeli hayvanları da içeren karmaşık yapılı organizmalar ortaya çıktı. Bu büyüklük ve karmaşıklıktaki canlılar 15 milyon yıl boyunca sadece derin sularda yaşadılar.
Bilim insanları, bu organizmaların neden Dünya'nın atmosferindeki oksijenin son derece yetersiz olduğu bir zamanda, ışık ve besinin az olduğu derin okyanuslarda ortaya çıktığını uzun zaman sorguladılar. Yakın zamanda Stanford Üniversitesinde yapılan ve hakemli Proceedings of the Royal Society B dergisinde 12 Aralık 2018 tarihinde yayınlanan bir çalışma, okyanusun derinliklerindeki nispeten sabit sıcaklıkların, gelişen yaşam formlarının sınırlı oksijen kaynaklarını en iyi şekilde kullanmasını sağladığını öne sürüyor.
Yapılan tüm bu çalışmalar, Ediyakaran Dönemi'ne ait bu deniz canlılarının kökenlerini anlamak canlıların ve hatta kendi türümüzün evrimindeki eksik bağları aydınlatmakla da ilgili olduğundan önemlidir. Stanford Üniversitesi Yer Bilimi, Enerji ve Çevre Bilimleri Fakültesinde jeoloji doktorasını yapan ve makalenin başyazarı olan Tom Boag’a göre, karmaşık yapı olmadan akıllı bir yaşam formundan bahsetmek mümkün değildir.
Yeni araştırma, fosil buluntularını değişen bir ortam bağlamında anlamak için hayvan fizyolojisi bilgisini uygulama çabalarının bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Bu bilgi gelecekte farklı çevrelerde hayatta kalabilecek organizmalara da ışık tutabilir.
Makalenin kıdemli yazarı ve jeolojik bilimler profesörü Erik Sperling’in değerlendirmesi şöyle:
Fizyolojiden bu verileri almak, organizmaları nefes alıp veren, yaşayan canlılar olarak görmek ve bir günü veya bir üreme döngüsünü atlatıp nasıl hayatta kalmayı başarabildiklerini açıklamaya çalışmak, çoğu paleontolog ve jeokimyacının bu sorulara genel olarak yaklaşım yöntemi değildir.
Yaşama elverişli koşulların ve sıcaklığın değişimi
Başlangıçta bilim insanları, hayvanların en az miktarda oksijenle gelişebilecekleri optimum bir sıcaklık olduğuna dair bir teori geliştirdiler. Bu teoriye göre, oksijen ihtiyacı söz konusu sıcaklıktan daha sıcak ya da daha soğuk ortamlarda daha yüksekti. Boag, teorinin test edilmesi aşamasında, Ediyakaran okyanuslarının derinliklerinde gelişen canlıları anımsatan deniz şakayıklarının oksijen ihtiyaçlarını ölçtü. Deniz şakayıklarının seçilmesinin nedeni biyolojik yapılarının Ediyakaran okyanuslarından toplanan fosillerin yapılarına çok benzer olması, jelatinimsi gövdeli ve cilt yoluyla nefes alma kabiliyetleri olan canlılar olmasıydı.
Boag balık, ıstakoz ve yengeç gibi daha karmaşık yapıya sahip hayvanlarda düşük oksijen seviyesine olan dayanıklılığın sıcaklık arttıkça azaldığını, deniz şakayıklarının düşük oksijeni tolere etme kabiliyetlerinin de sıcaklık arttıkça kötüleşeceğini düşündüklerini belirtmektedir. Çalışma ekibi, ayrıca daha soğuk suların bu kabiliyeti ne yönde etkileyebileceğinden emin değildi. Nitekim deniz şakayıkları, deney tankı içerisindeki sıcaklıklar alışık oldukları sıcaklıkların dışına çıkarıldığında daha fazla oksijene ihtiyaç duydu.
Tüm bu veriler Boag ve çalışma arkadaşlarını, deniz şakayıkları gibi Ediyakaran canlılarının da okyanusun sınırlı oksijen kaynaklarını en verimli şekilde kullanması için sabit sıcaklıklara gereksinim duyacağından kuşkulandırmıştır.
Derinlere Sığınmak
Ediyakaran hayvanlarının soğuk ve derin okyanus sularında bulunan az miktardaki oksijeni kullanması sıcak ve sığ sulardakini kullanmasından daha zor olurdu. Çünkü gazın dokulara nüfuz etmesi soğuk deniz sularında çok daha yavaş gerçekleşmektedir. Soğuk sularda yaşayan hayvanlar, oksijenli deniz suyunu vücutlarından geçirmek için bile enerjilerinin daha büyük bir kısmını harcamak zorundadır.
Fakat Ediyakaran okyanusunun derin suları, kullanılabilir oksijenin az olmasını stabil sıcaklıkla telafi etmiştir. Günümüz okyanuslarının sığ sularında, güneş ışığı ve mevsim geçişleri sıcaklıkta neredeyse 10°C kadar şiddetli değişimlere sebep olabiliyor. Bu değişimler 1 kilometrenin altındaki derinliklerde 1°C'den daha az mevsimsel değişimlerle kıyaslandığında yaşam için çok da uygun olmayan bir çevre oluşturuyor. Sperling, sığ sulardaki günlük ve yıllık sıcaklık değişimlerinin derin sulara göre çok daha hızlı gerçekleştiğini belirtiyor.
Düşük oksijen seviyesine sahip bir dünyada, vücut ısını düzenleyemeyen hayvanların, kendileri için doğru sıcaklıkların dışına düzenli olarak çıkan bir çevreye uyum sağlamaları çok mümkün gözükmüyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Yale Üniversitesindeki araştırmacılar ile iş birliği içinde olan Stanford ekibi, bu tür sıcaklık değişimlerinden uzak bir sığınağa duyulan ihtiyacın, daha büyük canlıların nerede evrimleşebileceğini belirlediğini öne sürüyor. Sperling’e göre, sıcaklık değişimlerinin minimum ve istikrarlı olduğu tek yer derin okyanus sularıydı. Çünkü sınırlı oksijenin bulunduğu bir dünyada, yeni evrimleşmekte olan canlılar mümkün olduğu kadar verimli olmak zorundaydı ve bu ancak nispeten stabil derinliklerde gerçekleştirilebilirdi. Sperling'e göre, bu nedenle ilk hayvanlar burada ortaya çıktı.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 4
- 3
- 3
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Science Daily | Arşiv Bağlantısı
- T. H. Boag, R. G. Stockey, L. E. Elder, P. M. Hull, E. A. Sperling. (2018). Oxygen, Temperature And The Deep-Marine Stenothermal Cradle Of Ediacaran Evolution. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:11:01 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7544
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Science Daily. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.