Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Kapitalizm ve Yükselişe Geçen Evrensel Temel Gelir Önerileri: Fakirlik Algısı, Zaman İçinde Nasıl Değişti?

Kapitalizm: Quo Vadis? Nereye Böyle?

11 dakika
5,256
Kapitalizm ve Yükselişe Geçen Evrensel Temel Gelir Önerileri: Fakirlik Algısı, Zaman İçinde Nasıl Değişti? Time Magazine
Bir ağaç altında kitap okuyan bir kadının ağaçtan para koparması
Tüm Reklamları Kapat

25 Mart 2020 günü Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu, COVID-19 salgını ile mücadele kapsamında toplam 2.1 trilyon dolar tutarında bir ekonomik yardım paketini 96’ya karşı 0 oyla kabul etti. Paket, iki gün sonra Temsilciler Meclisi ve Başkan Donald Trump tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. 2008 finansal krizine karşı 2009 yılında hayata geçirilen 831 milyar dolarlık ekonomik yardım paketi bile, bu paketin yanında mütevazi kaldı.

Tarihi büyüklükteki 2020 paketinin belki de en ilginç yönü, kişi ve ailelere doğrudan nakit ödemesi yapılacak olması. Pakete göre, yıllık geliri 75 bin doları geçmeyen kişiler 1,200 dolar doğrudan nakit yardımı alırken, yıllık geliri bu sayının üzerinde olanların alacağı yardım tutarı 75 bin doların üzerindeki her 100 dolarlık fazlalık için 1,200 dolardan 5 dolar kesinti yapılarak hesaplanacak. Dolayısıyla 99 bin dolar gelirli birisi, doğrudan nakit yardımını hak etmeyecek. Aileler için ise söz konusu eşikler iki katı olacak, ayrıca aileler, 17 yaşın altındaki bir çocuk için de 500 dolarlık ek yardım alacak.

Paketin içeriğinde kişi ve ailelere doğrudan nakit yardımının olması, evrensel temel gelir önerisini anımsatmaktadır. Evrensel temel gelir, herhangi bir şarta bağlı olmadan her bireye belirli bir miktarda düzenli olarak verilecek gelir olarak tanımlanabilir. Evrensel milli gelirin savunucuları arasında Elon Musk, Richard Branson, Mark Zuckerberg gibi milyarder isimler var. 2020 Kasım ayında yapılacak Amerikan Başkanlık seçimleri için Demokrat Parti aday adaylarından olup da sonradan yarıştan çekilen Andrew Yang da evrensel temel gelir savunucularından. Hatta Yang, seçim kampanyasının merkezine evrensel temel geliri ve bu doğrultuda Özgürlük Payı (Freedom Dividend) adı altında, 18 yaş üzerindeki her Amerikalıya aylık 1,000 dolarlık gelir bağlama sözü vermişti.

Tüm Reklamları Kapat

Evrensel temel gelirin dar entelektüel-akademik bir çevrenin dışında, hatta oldukça varlıklı isimler arasında destek bulmuş olması, kapitalizmin içine düştüğü derin bir krizin göstergesi.

Evrensel temel gelir önerisinin nispeten uzun bir tarihi var ve o tarih daha çok fakirlikle mücadele ile ilişkili… Kapitalizmin içinden geçtiği derin kriz de öyle…

Modern-Öncesi Dönemde Fakirlik

Kapitalizm, Batı Avrupa’da doğdu. Bu bölgede kapitalizm-öncesi uzun dönemin en azından son bin yılında Hristiyanlık, fakirliğe bakışı şekillendirdi. Hristiyanlığın peygamberinin hem kendisi hem de takipçileri fakirdi. Takip eden asırlar boyunca da Hristiyanlık, yayıldığı toplumların en fakirleri ve zayıflarının dini oldu. Bu durum, Hristiyanlığın bir imparatorluk dini olmasıyla değişse de, fakirlik yüceltilen bir değer ve hayat pratiği olarak Hristiyanlık dininin içinde yerini aldı.

St. Peter's Basilikası, Vatikan
St. Peter's Basilikası, Vatikan

Ancak gerek Roma İmparatorluğu döneminde, gerekse takip eden yüzyıllar boyunca zenginleşen (ki bu zenginlik en ihtişamlı hali ile Vatikan’daki St. Peter’s Basilikası’nda ve Avrupa’nın her yerine yayılan görkemli kiliselerde gözlemlenebilir) Katolik Kilisesinin fakirliğe bakışı da farklılaştı. Yeni bakış açısına göre İsa, Tanrı’nın oğlu olduğu için onun fakirliği kendi tercihiydi. İsteseydi, dünyanın bütün zenginliklerine sahip olabilirdi.

Tüm Reklamları Kapat

Bu yorumla, Katolik Kilisesi’nin övdüğü fakirlik, ancak zenginlik ve güç sahiplerinin iradeleri ile tercih ettiği fakirlik oldu, aslen fakir olanların fakirliği değil. Bu iradeyi gösteremeyecek zenginlik ve güç sahiplerinin yapması gereken ise, fakirlere sadaka vermekti - ki ancak böylelikle zenginler öte dünyada kurtuluşlarını satın alabilirlerdi. Yedinci yüzyılda yaşayan Hristiyan azizlerinden Eligius, bu doktrini bütün netliği ile şöyle ifade eder:

Tanrı, bütün insanları zengin yaratabilirdi. Fakat O, bu dünyada fakirlerin de olmasını istedi. Böylelikle zenginler, günahlarını affettirebilirdi.

Aslında gerçek fakirlerin fakirliği, Kilise’nin arzu ettiği bir şey değildi; zira söz konusu kişiler, Kilise’nin kurguladığı ideal düzene ait değildi. Bu ideal düzende en ham haliyle kategoriler; dua edenler (orare), savaşanlar (pugnare) ve çalışanlar (laborare) olarak ayrılıyordu. Kilise için, siyasi-askeri elitler ve kilise mensupları haricinden bir kişinin ideal hali, çalışmaktı. Bu yüzden olsa gerek, Kilise’yi yüzyıllar boyunca meşgul eden en önemli konu, gerçek fakirlerle gerçek olmayan fakirleri ayırt etmek oldu.

Hristiyanlığın bu fakirlik anlayışı, insanların büyük çoğunluğunun taşrada, tarımla meşgul olduğu feodal dönemde şeklini aldı. On dördüncü yüzyıl ortalarından itibaren çözülmeye başlayan bu düzen, bir asır içinde yerini yeni bir politik, ekonomik ve sosyal bir düzene bırakacaktı. Bu yeni düzende fakirlik, daha da göze batar bir sorun haline geldi; zira artık fakirlik taşrada değil, taşradan şehre göçle birlikte şehrin bir sorunu haline geldi.

The Times

Modern Dönemde Fakirlik

Bu yeni hal, eski bir soruna, yeni bir yaklaşım geliştirmenin yolunu açmış oldu. Bu doğrultuda öncülük Thomas More'dan (1478-1535) geldi. More, Ütopya’sında, Raphael Hythloday isimli ana karakteri ile Canterbury arkbişopu John Morton’a yaptırdığı diyalogda, evrensel temel geliri anımsatan bir öneride bulunur: Hytloday’e göre, hırsızlara verilen idam cezası çok sert bir cezaydı; ayrıca da caydırıcı değildi. Çünkü bu sert cezaya rağmen insanlar, hırsızlık yapmaya devam ediyordu.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Bu korkunç cezaları vermektense, herkese bir miktar maişet sağlamak daha etkili olacaktır. Böylece kimse ihtiyacın korkutucu etkisi altında ilk önce hırsız, sonra da ceset olmaz.

Esasında More, Kilise’nin insanın ideal koşuluna ilişkin öğretisinden sapmaz. More’un Utopia’sında, çalışma "evrensel bir görev"dir ve kamu otoritesinin temel görevi, tembelliği yok etmektir. Herkes, hayatını kazanmak için çalışmalı, kimse tembel olmaya izin verilmemelidir. Ancak More’u Kilise’nin yaklaşımdan farklı kılan şey, fakirliği çözülebilir/çözülmesi gereken bir sorun olarak görmesidir. Yani fakirlik, artık Kilise’nin öğretisinde olduğu gibi ilahi dizayn gereği mutlaka var olması gereken bir olgu değildir. Bir anlamda fakirlik sorununa yaklaşım More ile birlikte sekülerleşti.

Devletin Sekülerleşmesi

Takip eden yüzyıllarda bir çok düşünür, fakirliğe Kilise’den farklı olarak toplumsal bir sorun olarak yaklaşmış ve çözüm önerileri sunmuştur. Juan Luis Vives (1493-1540) ve Frycz Modrzewski (1503-1572) gibi More’un çağdaşları, More’un ötesine giderek, sorunun çözümünü kamu otoritesine havale etti. More ve çağdaşları, gelecekte daha da güçlenecek Kilise’nin bir anlamda "kamusal görevlerden çekilmesi" ve devletin sekülerleşmesi çağrılarının muhtemelen ilk örnekleriydi.

Takip eden yüzyıllarda Kilise’nin hemen hemen tekelinde olan, özelde fakirlere yardım, genelde ise refah hizmetleri, büyük oranda devlet tarafından yürütülmeye başlandı. 16. yüzyıldan başlayarak, 19. yüzyıla kadar devlet, daha önce Kilise’nin yaptığı gibi doğrudan fakirlere yardım etti. 19. yüzyıldan başlayarak devlet, küçük çaplı da olsa, fakirleri içinde doğdukları koşullardan kurtaracak fırsatları sunmaya başladı. Özellikle genel eğitimin yaygınlaştırılması, salt devletin arzuladığı vatandaşları inşa etmekle kalmadı, aynı zamanda toplumun alt kesimlerine statü ve sınıf değişikliği yapma fırsatını da sundu. Doğrudan fakirlere yapılan yardımlar ve eğitim, sağlık, altyapı gibi kamusal hizmetlerin bütün kamuya genişletilmesi ile devlet yirminci yüzyılın ikinci yarısı itibariyle dört dörtlük refah devletine dönüştü.

Bu dönüşümü en net bir şekilde Gayri Safi Milli Hasıla içindeki toplam hükümet harcamalarının oranında görmek mümkündür. Örneğin 1913 yılından 1973 yılına bu oran:

  • Fransa’da yüzde 8.9’den yüzde 38.8’e,
  • Almanya’da yüzde 17.7’den, yüzde 42’ye,
  • Hollanda’da yüzde 8.2’den yüzde 45.5’e,
  • İngiltere’de yüzde 13.3’den yüzde 41.5’e fırladı.

Amerika Birleşik Devletleri gibi nispeten devletin daha sınırlı kaldığı bir ülkede bile, aynı ortan aynı yıllarda yüzde 8’den yüzde 31.1’e arttı (Maddison, 2006, 135).

Modern İtalya Hükümeti
Modern İtalya Hükümeti
The New York Times

15. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa’nın her alanda geçirdiği büyük dönüşümün dinamiği, elbette salt bir iki faktöre indirgenemez. Ancak söz konusu dönüşüm, kapitalist ekonomik sisteminin dönüşümü ile doğrudan ilişkilidir. Bu ekonomik sistemin dönüşümü, toplumsaldan siyasala çok farklı alanlarda değişimlerin ve devrimlerin temel dinamiği olmuştur. Genel olarak devletin refah hizmetlerinin ortaya çıkışı ve kapsamının genişlemesinde farklı farklı faktörler rol oynamıştır. Ancak devletin refah hizmetleri ile kapitalist sistemin yarattığı ve sistemi politik, ekonomik ve sosyal krizlere açık hale getiren aşırı varlık ve gelir eşitsizliğinin muhtemel negatif etkilerini büyük ölçüde yumuşattığını not etmek gerekir. Karl Polanyi’den ilhamla, şunu söylemek mümkün: Devlet, refah hizmetleri ile esasında kapitalizmin kendi varlık sebebini ve temel ham maddesini, yani insanı ve toplumu, yok etmesine izin vermemiş oldu.

Tüm Reklamları Kapat

Devletin bu uzun süre boyunca evrensel temel geliri hayata geçirmemiş olması, onun yerine çok daha hantal devasa refah hizmetleri yüklenmesi ilginçtir. Halbuki bu dönem boyunca evrensel temel geliri andıran öneriler yapıldı. Mesela Thomas Paine (1792-1809), Agrarian Justice (Tarımsal Adalet) isimli eserinde, toprağın özel kişiler tarafında mülkünün başkalarının söz konusu toprağın kullanımını engellediği için tazminat ödenmesi gerektiğini iddia eder. Buna göre, olgunluk çağına gelen her bireye söz konusu tazminat bir kereliğine nakit olarak ödenmeli, aynı kişilere ayrıca emekliliklerinde düzenli bir gelir verilmeliydi.

Ancak yirminci yüzyıldan önce evrensel temel gelir çok dar bir çevre tarafından, hatta bir iki kişi tarafından savunuldu. Bu gelirin çok daha geniş bir çevre tarafından savunulur hale gelmesi ancak yirminci yüzyılda oldu. Hatta bu yüzyılda Bertnard Russel (1872-1970), Virginia Woolf (1882-1941) ve Friedrich Von Hayek (1899-1992) gibi oldukça etkin düşünürler tarafından savunuldu ve tartışıldı. Ancak evrensel temel gelir, herhangi bir refah devletinde ciddi yasama konusu olmadı. Bunun önemli bir sebebi, Hristiyanlık tarafından da kabul edilen çalışkan insan idealinin, Protestanlık'ta ve sonrasındaki sekülerleştirilmiş kapitalist iş ahlakı ile daha da tahkim edilmesi olsa gerek.

Ben Garrison

Bugüne Bakış

Yirminci yüzyıl sonlarına doğru Keynesyen modelin ve onun bir varyantı olan kalkınmacı devlet (İng: "developmentalist state") modelinin sorgulanması ile birlikte, devletin de refah hizmetlerindeki rolü de sorgulanmaya başlandı. Farklı ülkelerde devlet farklı seviyelerde küçülse de, yeni liberal dönemde evrensel gelir tartışması da büyük oranda rafa kalktı.

Tüm Reklamları Kapat

Evrensel temel gelirin bugün tekrar tartışılıyor olması, neoliberal modelin sebep olduğu bir krizin sonucudur. Elbette bu tartışmanın en hararetle ABD’de yapılıyor olması şaşırtıcı değil. Zira ABD, diğer gelişmiş ülkelere nispetle varlık ve gelir eşitsizliğinin en rahatsız edici boyutlara ulaştığı ülkedir. Örneğin, 1980 yılında ABD’de gelir hiyerarşisinin en tepesindeki yüzde 1, milli gelirin yüzde 10-11’ini temsil ederken, 2015 yılında yüzde 20-21’ini temsil eder hale geldi. Öte yandan en alttaki yüzde 50, 1980 yılında milli gelirin yüzde 20-21’ini temsil ederken, 2015 yılında yüzde 13-14’ünü temsil eder hale geldi.

Ancak kapitalizmin karşı karşıya olduğu sorunun neoliberal modelin başarısızlığının ötesinde bir sorun olduğunu iddia etmek de mümkündür: Kapitalist sistemin itici gücü, dünya üzerine yayılan bir iş bölümünü yaratabilmesidir. Bu iş bölümünün devamı, kapitalist sistemin dünya çapında zenginlik yaratabilmesine de bağlıdır.

Kapitalizm, halen daha devasa zenginlikler yaratılabiliyor. Ancak geçmişle karşılaştırıldığında, arada önemli bir fark var: Geçmişte kapitalist sistem, yarattığı zenginliği tabana, devletin dağıtım mekanizmasından bağımsız olarak, ekonomik ilişkiler ağıyla da yayabiliyordu. Bugün ise kapitalizm bunu aynı etkinlikte yapamıyor.

Search Engine Journal

Örneğin yirminci yüzyılın başında kapitalist sistemin itici gücü otomotiv sanayi, hem merkezde hem de çevrede milyonlarca insan için iş/gelir yaratabilirken (ki bugün küçük bir kasabada bile oto sanayinde bu iş/gelir yaratımının halen daha devam ettiğini görmek mümkün), bugünün kapitalist itici gücü olan bilişim teknolojileri sektörü, aynı çapta bir çevreye zenginlik dağıtamamaktadır. Facebook’un 2019 geliri 70 milyar dolar civarında iken, çalıştırdığı insan sayısı 50 bin kişi bile değildir. Twitter’ın 3.5 milyar dolar geliri varken, çalıştırdığı insan sayısı 5 bin kişiyi bile bulmamaktadır. Kısaca, kapitalizmin bugün en yüksek kar marjı ile çalışan sektörü devasa zenginlikler yaratırken, bu zenginliği son derece dar bir kesime dağıtmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Neandertal - Soydaşlarımızda Hayat, Sevgi, Ölüm ve Sanat

Keşfedildikleri günden bu yana insan türünün en kötü şöhretli üyeleri sayılan Neandertaller, artık geçmişin önyargılarından arınmış, bilimsel teknolojilerin desteğiyle şekillenen yepyeni bir bakış açısıyla tekrar inceleniyor. Fakat tüm bu araştırmalara rağmen hikâyelerinin tamamını öğrenebiliyor muyuz? İngiliz araştırmacı, arkeolog ve yazar Rebecca Wragg Sykes işte bu hikâyeyi enine boyuna anlatabilmek için yola çıkıyor; Neandertallerin, üstlerindeki yırtık pırtık post parçalarıyla bizden çok çorak buzlu arazilerde yaşayan kuyruksuz maymunlara benzetildiği eski imajını rafa kaldırıyor ve türlü koşullara sahip geniş Avrasya coğrafyasında yüz binlerce yıl boyunca hayatta kalmayı başaran, büyük iklim değişikliklerine göğüs geren bu insanların, aslında her açıdan ne kadar güçlü olduğunu gözler önüne seriyor.

Neandertal: Soydaşlarımızda Hayat, Sevgi, Ölüm ve Sanat bu yakın akrabalarımızın nerede, nasıl yaşadığından neler yediğine, neler giyip nasıl süslendiğinden ölülerine nasıl davrandığına ve cinsel partnerlerini nasıl seçip bebeklerini nasıl büyüttüğüne dek çok geniş bir inceleme alnında, Neandertal kültürüne yepyeni bir pencere aralıyor. Sykes hem konunun uzmanları hem de Neandertalleri merak eden amatör okurların keyifle okuyabileceği bilgi dolu bu kitabında, öncü Paleolitik araştırmaların ve teorilerin ortaya koyduğu bulguları temel alarak Neandertaller hakkında yazılan en kapsamlı araştırmayı sunuyor.

‘‘Neandertaller hakkında yepyeni bir hikâye… İnsanlığa ilgi duyan herkes için önemli bir okuma.’’
Yuval Noah Harari, The New York Times

Devamını Göster
₺300.00
Neandertal - Soydaşlarımızda Hayat, Sevgi, Ölüm ve Sanat
  • Dış Sitelerde Paylaş

Evrensel temel gelire destek verenlerin bu sektörden isimlerden çıkması şaşırtıcı gelmemeli. Zira hal böyle devam ederse, bu sektörün müşteri kitlesi de zamanla ortadan kalkacaktır. Dürüst olmak gerekirse, bu sektörün ihtiyacı olan müşteri kitlesi de "aylak ama harcayacak parası olan" olarak tanımlanabilecek bir kitledir: Her an sanal dünyada yaşayan, burada tüketen ve burada eğlenen, bunu destekleyecek düzeyde maddi geliri olan bir kitle... Evrensel temel gelir, böyle bir kitlenin bu tür bir yaşam stilini devam ettirebilmesi için biçilmiş kaftandır.

Burada söylediğimiz, elbette ki söz konusu "aylak ama paralı" kitlenin bilerek, isteyerek ortaya çıkarıldığını iddia etmek değildir. Kapitalizmin şu anda itici gücü olan sektörün, bu niteliklere sahip bir kitleyi yetiştirip, pekiştirdiğini söylemekteyiz.

Sonuç

Fakirlik, tek tanrılı dinler tarafından doğal bir durum olarak kabul edildi ve sadaka/zekat gibi dini ritüelleri bu sorunun çözümü için değil, tanrının emri olarak önerdi. Fakirliğin daha da görünür ve çarpıcı boyutlara geldiği kapitalist dönemde ise, yaşanan kapsamlı bir sekülerleşme ile birlikte, fakirliğe yaklaşım da zamanla değişti ve çözülmesi gereken bir toplumsal sorun olarak görüldü.

Ancak fakirliğin çözümü olarak evrensel temel gelir hayata geçirilmedi, geçirilemedi. Uygulaması devasa ve hantal bir refah devleti inşa etmekten ve sürdürmekten çok daha kolay olmasına rağmen, bu halen başarılamadı. Bugün evrensel temel gelirin tekrar tartışılıyor olması, hatta hararetli savunucuları arasında yüksek teknoloji üreten firma sahiplerinin bulunmasını, fakirliğin çözümüne yönelik dini veya altruistik bir kaygıdan ziyade, kapitalizmin içine düştüğü derin krizle açıklamak mümkündür.

Evrensel temel gelir önerisinin, bu krize bir çözüm olacağı da kesin değildir. Daha ziyade, kapitalist problemlere bugüne kadar getirilmiş çözümlerin yaptığı gibi, altta yatan sorunu çözmekten ziyade, göze batan sorunları yamalama ile sonuçlanması çok olasıdır. Eğer bu yaklaşımlar devam ederse, insanlığın kendini durmaksızın yeni ve beklenmedik krizler karşısında bulması da kaçınılmaz olacaktır.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Özetini Oku
46
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 21
  • Umut Verici! 10
  • Muhteşem! 5
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • Bilim Budur! 2
  • İnanılmaz 2
  • Üzücü! 2
  • Grrr... *@$# 2
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Güldürdü 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • B. Geremek. (1994). Poverty: A History. Yayınevi: Blackwell.
  • M. Torry. (2019). The Palgrave International Handbook Of Basic Income. Yayınevi: Palgrave.
  • F. Alverado. (2019). World Inequality Report 2018. Yayınevi: World Inequality Lab.
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:57:32 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8887

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
B. Başkan, et al. Kapitalizm ve Yükselişe Geçen Evrensel Temel Gelir Önerileri: Fakirlik Algısı, Zaman İçinde Nasıl Değişti?. (17 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/8887
Başkan, B., Bakırcı, Ç. M. (2020, June 17). Kapitalizm ve Yükselişe Geçen Evrensel Temel Gelir Önerileri: Fakirlik Algısı, Zaman İçinde Nasıl Değişti?. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/8887
B. Başkan, et al. “Kapitalizm ve Yükselişe Geçen Evrensel Temel Gelir Önerileri: Fakirlik Algısı, Zaman İçinde Nasıl Değişti?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 17 Jun. 2020, https://evrimagaci.org/s/8887.
Başkan, Birol. Bakırcı, Çağrı Mert. “Kapitalizm ve Yükselişe Geçen Evrensel Temel Gelir Önerileri: Fakirlik Algısı, Zaman İçinde Nasıl Değişti?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, June 17, 2020. https://evrimagaci.org/s/8887.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close