Kalori Sınırlandırma Diyetleri Daha Uzun Yaşamanızı Sağlar Mı?
Ömrün diyeti modifiye ederek uzatılabileceği fikri ilk olarak 20. yüzyılın ortalarında baş gösterdi ki bu zaman, kalori sınırlandırmanın da keşfiyle çakışmaktadır. Kalori sınırlandırma ilk defa farelerde gösterildi ve sonrasında diğer model organizmalarda da doğrulandı. Paul Bragg veya Roy Walford gibi oruç (bu sözcük sadece dini bir ibadet anlamına gelmemektedir; besin kısıtlandırmanın geneli için kullanılmaktadır) aktivistleri kalori sınırlandırma pratikleri yaparak insan ömrünün uzatılabileceğini göstermeye çalıştılar.
Uzun bir süre boyunca kalori sınırlandırmanın, yani normalde tükettiğimizden daha az kalori tüketerek yaşamanın ömrü uzatmaya katkı sağlayan moleküler mekanizmaları tespit edilemedi. Böyle bir mekanizmanın keşfi, ancak genleri kolaylıkla açılıp kapatılabilen, genetikleri çok iyi anlaşılmış, çok basit organizmalarda mümkün olabilirdi. Örneğin mantarlar, yuvarlak solucanlar ve meyve sinekleri, ömrün uzatılmasına bir pencere aralamaktadır. Son birkaç yıldırsa resveratrol, sirtuinler, insülin büyüme faktörü, methuselah geni, Indy mutasyonu üzerinde çalışmalar yapılarak ömür uzatmanın sırları aranıyor.
Kalori sınırlandırmanın etkileri sandığımızdan ve umduğumuzdan çok daha karmaşık olabilir. Örneğin diyet tepkisinde proteinlerin karbonhidratlara oranının çok büyük bir rolü olduğu daha önceden gösterilmişti. Ayrıca, rafine şekerlerin ve fruktozun sağlık üzerindeki tıbbi tehlikeleri de uzun bir süredir araştırılmaktadır. Bu ikili, genellikle yüksek ölüm oranlarıyla, diyabet ve obezite gibi bozukluklarla ilişkilendirilmektedir.
Mantarlarda bulunan antioksidan sistemleri üzerinde yapılan bir araştırmayı takiben yapılan bir diğer araştırmada, mantarlardaki resveratrol mekanizması incelenmiştir. Fakat kısa sürede, meyve sineklerinin bu araştırma için çok daha uygun bir aday olduğu anlaşılmıştır. Çünkü mantarların aksine meyve sineklerinde, yiyeceklere bağlı olarak değişen davranışlar da gözlenebilir. Peki özellikle karbonhidratlara yönelik kalori sınırlandırma meyve sineklerinin ömürlerinde nasıl bir etki yapmaktadır?
Öncelikle tüketilen şeker türünün meyve sineklerinde ölüm oranlarını nasıl etkilediği tespit edilmiştir. Deneklere fruktoz, glikoz, bu ikisinin bir karışımı ve sukroz verilmiştir. Sukroz, fruktoz ile glikozun bir araya gelerek oluşturduğu bir ikili şekerdir (disakkarit). Araştırmalar, daha önceden Prof. Robert Lustig gibi bilim insanlarının meşhur derslerine konu ettikleri gibi fruktozun bir "zehir" ya da "toksin" olup olmadığını incelemektedir.
İlginç bir şekilde yapılan araştırmalar, sukrozla beslenen meyve sineklerinin yetişkinliğe eriştikten birkaç hafta sonra yumurtladığını ve %0.5 derişimden fazla sukroz tüketenlerin ortalama ömürlerinin her seferinde kısaldığı gözlenmiştir. Öte yandan meyve sinekleri, fruktoz ile beslenmeye oldukça kolay bir şekilde adapte olmuştur. Bu etki, fruktoz ile glikozu karıştırdığımızda ortaya çıkmamaktadır.
Sonuçlar oldukça şaşırtıcıdır, çünkü sukroz, laboratuvarlarda meyve sineklerini beslemek için kullanılan tipik besinlerden birisidir. Sukrozla beslenen meyve sineklerinin daha az yavru üretmeleri de hiç beklenmedik bir sonuçtur. Ancak araştırmada görülmüştür ki, atak bir şekilde karbonhidratları reddetmek hatalı olacaktır. Deneyde kullanılmış olan sukroz, normalde kullanılandan epey bir farklıdır ve insanlar için düşünelecek olursa bu, baharatlı bir marmelat diyeti yapmaya benzetilebilir.
Ne var ki yumurtlayan meyve sineklerinin diyetlerindeki proteinlerin (çoğunlukla mantarlarla beslenerek alırlar) onlar için iyi oldukları bilinmektedir. Araştırmada kullanılan sinekler çok az protein tüketmişlerdir; ancak bu, onların yumurtlama kabiliyetlerini, eğer ki monosakkaritlerle (glikoz ya da fruktoz gibi) besleniyorlarsa olumsuz etkilememiştir. Ancak sukrozla beslenenlerin üreme yetisinde ciddi bir düşüş gözlenmiştir.
Bu sonuçları insan fizyolojisine uyarlamak mümkün müdür? Böceklerde yapılan gözlemlerle insanların sağlıklı diyetlerine yönelik çıkarımlar yapmak oldukça güçtür. Belirli gelişim hormonlarından, muhtemelen farklı metabolizmalara sahip olmamızdan ve metabolik ihtiyaç farklılıklarından ötürü böcek fizyolojisi insanlarınkinden oldukça farklıdır. Buna rağmen, yapılan araştırmalar göstermektedir ki, sadece diyet içerisindeki karbonhidratların kısılması, yani bir makrobesin dengesinin aranması, ömrü uzatıp kısaltmak konusunda tek belirleyici faktör değildir. Besinlerin kalitesi (mikrobesinler), sindirimdeki farklılıklar, sindirim kanalında bulunan canlılar da dikkate alınmalıdır. Araştırmacılar her ne kadar modellerini basitleştirmeye çalışsalar da, beslenmenin moleküler, biyokimyasal, genetik ve fizyolojik temelleri hakkında daha iyi bilgilere ulaşmak için muhtemelen konuyla ilgilenen ekologlar, matematikçiler ve diğer bilim dallarından insanlar ile bilgi alışverişinde bulunulmalı ve onların araştırmalarından faydalanılmalıdır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 6
- 4
- 4
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: OUP Blog | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 04/12/2024 21:52:01 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2316
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in OUP Blog. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.