Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 8 saat önce 15 dk.

Gökyüzünün antik hâkimleri olarak tanımlanan pterozorlar, çoğu yerde sıklıkla "uçan dinozorlar" olarak anılmaktadır. Ancak bu yaygın yanılgının aksine, pterozorlar dinozor değil uçan sürüngenlerdir.[1] Öyle ki "Pterosaur" kelimesi bile Yunanca "kanat" anlamına gelen “pteron" ve "kertenkele" anlamına gelen "sauros" kelimelerinden türetilmiştir.[2]

Pterozorların "uçan dinozorlar" olarak yanlış tanımlanmasının başlıca sebeplerinden biri, Jurassic Park gibi popüler kültür unsurlarının etkisidir. Aslında pterozorlar (Pterosauria) taksonomik bir takımdır. Bu takım, ayakta durduğunda zürafa boyuna çıkan devasa Quetzalcoatlus‘dan, yalnızca 9 cm uzunluğunda ve 40 gram kütledeki Anurognathus gibi çok çeşitli cinsleri içermektedir.

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sabri Küsüroğlu
Ekleyen 8 saat önce 6 dk.

Miyopi; gözün, ışığı retinanın önüne odaklaması sonucu uzağı net görememe ile karakterize edilen yaygın bir refraktif kusurdur. Genellikle göz küresinin normalden uzun olması veya korneanın, ışığı gereğinden fazla kırmasıyla ortaya çıkar. Bu anatomik veya optik değişimler nedeniyle uzak nesneler bulanık görünürken yakındaki nesneler net bir şekilde algılanabilir. Miyopi, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ve sıklığı giderek artan bir görme problemidir.

Normalde göz, ışığı retina üzerine odaklayarak net bir görüntü oluşturur. Ancak miyopide, gözün ön-arka uzunluğu (aksiyel uzunluk) normalden fazla olabilir veya kornea ile lens ışığı gereğinden fazla kırabilir. Bu durum, paralel gelen ışınların retinanın üzerine değil, önüne odaklanmasına neden olur. Sonuç olarak uzaktaki nesneler bulanık algılanırken, yakındaki nesneler net olarak görülmeye devam eder. Miyopi, optik bileşenlerin yanlış hizalanması veya dengesiz kırma gücüne sahip olması sonucu ortaya çıkan bir refraktif kusur olarak sınıflandırılır.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ömer Ekmel Kara
Ekleyen 1 gün önce 8 dk.

Kordoma, embriyonik gelişim sürecinde oluşan notokord artıklarından köken alan ve genellikle aksiyel iskelet boyunca yerleşen nadir görülen malign bir tümördür. İlk olarak 1857 yılında Rudolf Virchow tarafından kafa tabanı tümör tipi olarak tanımlanmış olsa da günümüzde yapılan birçok çalışma, kordomanın embriyonik notokord kalıntılarından geliştiğini ortaya koymuştur. Tümör; sakrum, omurga ve kafa tabanı olmak üzere üç ana bölgede görülebilir. Yapısal olarak mukus üreten, yuvarlak çıkıntılı, yarı saydam ve gri renkte kitleler olup, kıkırdak tümörleri ile benzer histopatolojik özellikler gösterebilir.[1]

Kordoma, bulunduğu anatomik bölgeye göre değişen semptomlara yol açar. Tümör büyüdükçe görsel olarak belirginleşebilir. Üst omurga çevresinde gelişmeye başladığından ötürü komşu yapılar üzerinde baskı oluşturarak çeşitli nörolojik semptomlara neden olabilir. Genel belirtiler arasında sırtta, kol ve bacaklarda ağrı, kas güçsüzlüğü ve/veya duyu kaybı yer alır.

6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
348K UP
Aktaran 2 gün önce 2 dk.

Uluslararası bir araştırma ekibi, Dünya'nın iki katı büyüklüğünde ve yıldızına Satürn'ün Güneş'e olan mesafesinden daha uzakta dönen bir gezegen buldu. Harvard ve Smithsonian Astrofizik Merkezi'nin (CfA) de aralarında olduğu ekip, bu keşfin diğer gezegen sistemlerinin bizimkinden ne kadar farklı olabileceğinin bir örneği olduğunu belirtiyor. CfA üyesi ve araştırmanın başyazarı Weicheng Zang şunları söylüyor:

Ekip, Samanyolu'ndaki gezegen popülasyonlarına dair yeni bilgiler elde etmek için yıldızlarına göre gezegen kütlelerini ölçtü. Çalışmada, uzak nesnelerden gelen ışığın gezegen gibi bir cisim tarafından bükülmesiyle oluşan mikromercekleme tekniği kullanıldı. Bu yöntem, özellikle Dünya ile Satürn yörüngeleri arasındaki mesafede bulunan gezegenleri tespit etmek konusunda etkili. Mikromercekleme ile şimdiye kadarki en kapsamlı veri setini sunan bu çalışma, önceki örneklerden üç kat daha fazla gezegen içeriyor ve tekniğin tespit edebildiği gezegen boyutunu sekiz kat küçülterek Dünya boyutuna yakın ölçeklere indirgiyor. Bu sayede, yöntemin hassasiyeti artırılarak daha küçük kütleli gezegenlerin keşfi mümkün hale geliyor.

6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 3 gün önce 3 dk.

Nature Communications dergisinde yayınlanan Yeni bir çalışma, günümüz Antarktika'sında gördüğümüz gibi devasa buzdağlarının bir zamanlar İngiltere kıyılarına 145 kilometreden daha kısa bir mesafede sürüklendiğini ortaya koyuyor.[1]

Bilim insanları ilk kez, bu muhteşem devlerin 18.000 ila 20.000 yıl önce İngiltere'nin doğu kıyısında yer alan Kuzey Denizi'nin tabanında sürüklenirken alt taraflarında bıraktıkları izleri keşfetti. Bu dönem, iklimin ısınmasıyla İngiltere ve İrlanda Adaları'nın büyük bölümünü kaplayan buzul örtüsünün gerilediği son buzul çağının sonlarına denk geliyor.

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close