Gladyatör Arenası Tutkunu İmparator Commodus Kimdir?
Tarihte birçok hükümdar halkına büyük faydalar sağlamış ve tarihte olumlu bir şekilde hatırlanmıştır. Ancak bazı hükümdarlar daha çok zulüm ve adaletsizlikleriyle tanınmış, ülkelerine faydadan çok zarar vermiştir. Hükümdarların yaşamlarını incelemek bazen karmaşık bir uğraş olsa da aynı zamanda oldukça ilgi çekicidir. Özellikle yazımızın odağı olan Commodus gibi sıra dışı Roma imparatorlarının hayatları bu ilginin önemli bir parçasıdır.
Roma İmparatorlarına yüzeysel bir göz attığımızda ilginç bir döngüyle karşılaşabiliriz. Ülkeye refah getiren hükümdarları, genellikle kaotik ve çılgın olarak anılan imparatorlar takip etmiştir. Örneğin Tiberius'tan sonra tahtı kan dondurucu zalimliğiyle tanınan Caligula devralmış, Roma'ya refah getiren hayırsever imparator Claudius'tan sonra ise Roma'yı felakete sürükleyen Nero tahta geçmiştir.[1], [2] Benzer bir döngü, filozof ve bilge bir lider olarak anılan Marcus Aurelius'un ardından gelen oğlu Commodus ile de görülür. Gladyatör dövüşlerine olan düşkünlüğü ve sıra dışı davranışlarıyla tanınan Commodus, Roma'nın en ilginç ve tartışmalı imparatorlarından biri olarak tarihe geçmiştir. Öyleyse gelin, bu çılgın imparatorun hayatına daha yakından bakalım.
Savaş ve Dövüş Tutkunu Bir İmparator
Commodus, İsa'dan sonra 161 yılında günümüz İtalya sınırlarında yer alan Lanuvio'da doğdu. Roma İmparatoru Marcus Aurelius ve Genç Faustina'nın hayatta kalan tek oğluydu. Commodus, babasının saltanatı sırasında dünyaya gelen ilk ve tahtın doğuştan varisi olan son imparatordur. Ondan önceki beş imparator (Marcus Aurelius da dahil) tahtı evlat edinme yoluyla elde etmiş ve biyolojik miras yerine liyakate dayalı bir sistem işlemiştir. Bu bağlamda Commodus, adeta "mor içinde doğmuş" bir liderdi, yani imparatorluk tahtına doğuştan hak sahibiydi. Roma'nın 17. imparatoru olan Commodus, bu ayrıcalığı taşıyan ilk kişiydi. Bu durumu kendisi de bir konuşmasında şu sözlerle dile getirmiştir:[3]
Sıradan kumaşın dokusunu hiç bilemedim. Mor beni dünyaya gelir gelmez karşıladı ve güneş, aynı anda hem insan hem imparator olarak üzerime parladı.
Doğumundan itibaren bu kadar özel bir konumda olması, onun büyük işler başaracağına dair umutları artırmıştı. Ancak Commodus'tan sıkça bahseden tarihçi Cassius Dio; Commodus'u daha çok aptallık, cehalet ve basitlikle tanımlamış, onu Roma tarihindeki en saf kişiliklerden biri olarak nitelemiştir.
Commodus henüz 5 yaşındayken, 166 yılında babası tarafından Sezar unvanıyla onurlandırıldı. Bu unvan onun tahtın varisi olduğunu resmen ilan etmek için kullanılan sembolik bir işaretti. Ancak Commodus, babasının sağladığı özenli eğitim ve disipline rağmen onun iş ahlakını benimseyemedi. Devlet işlerini sıkıcı bulan Commodus, babasının yüksek beklentilerini karşılamaktan uzak bir gençlik geçirdi. Bu durum özellikle annesi Genç Faustina'nın skandallara yol açan ilişkileriyle birleşince, Commodus'un gayrimeşru bir çocuk olduğu iddialarına zemin hazırladı.
178 ve 179 yıllarında henüz gençken kuzey cephesinde süren savaşlarda babasının yanında görev aldı. Ancak bu deneyimler bile onun askeri liderlik veya devlet görevlisi olma konusundaki isteksizliğini değiştirmedi. Commodus'un bu tavrı Roma'nın geleceği için bir felaketin habercisi gibiydi.
Babasının Ölümünden Sonra
180 yılında babası Marcus Aurelius hayata veda ettiğinde Commodus Roma'ya dönerek imparatorluk tahtına oturdu. Babasının ölümünde Commodus'un bir rolü olduğu söylentileri dolaşsa da, günümüz tarihçileri bu iddialara şüpheyle yaklaşmaktadır. Tahta geçtikten sonra Commodus Roma için oldukça avantajlı bir barış anlaşması müzakere ederek kısa bir süre için halkın takdirini kazandı. Ancak zamanla devlet yönetimindeki sorumlulukları başkalarına devrederek kendini lüks ve eğlencelere adamaya başladı.
Commodus, yönetimi büyük ölçüde saray görevlilerine bırakmayı tercih etti. Bu görevliler arasında en dikkat çeken isimlerden biri, Commodus'un sadık kayhası ve kölesi Saoterus'tu. Saoterus, Commodus tarafından hükümetin en yüksek kademelerine getirilmiş ve bu durum Roma'nın soylu senatör ailelerini rahatsız etmişti. Ancak asıl tepki çeken, ikili arasındaki yakın ilişkiydi. Historia Augusta kaynaklarına göre Commodus ve Saoterus arasında eşcinsel bir ilişki olduğu iddia edilmiştir.[4] Yine de Roma toplumunda eşcinsel ilişkilerin o dönemde anormal karşılanmadığını belirtmek gerekir.
Commodus'a Suikast Girişimi
Commodus; kendisinin on iki yıllık saltanatını yeni bir "altın çağ" olarak görse de devlet işlerinden uzaklaşması, zevk düşkünlüğü ve paranoyası, yönetimini birçok tarihçi tarafından bir "terör dönemi" olarak tanımlanmasına yol açmıştır. Cassius Dio, Commodus'un yönetimini "demir ve pas krallığı" olarak nitelemiştir.[5] Çevresindekiler Commodus'un kolayca manipüle edilebileceğini fark etmiş ve bu zayıflık onun hayatına karşı birçok komploya zemin hazırlamıştır.
Bu komplolardan biri, 182 yılında ablası Lucilla ve bazı senatörler tarafından düzenlendi. Lucilla babaları Marcus Aurelius'un kendisi ve eşi Lucius Verus'u taht varisi olarak göz ardı ettiğine inanıyordu ve bu durum onun Commodus'a karşı bir suikast planlamasına yol açtı.
Plan oldukça basitti. Lucilla'nın müttefiki olan aristokrat Claudius Pompeianus Quintianus, Commodus Kolezyum'a giriş yaptığı sırada pusuda bekleyecek ve onu öldürecekti. Ancak Quintianus, suikast anında hızla harekete geçmek yerine elindeki bıçakla teatral bir şekilde bağırarak, "Bu, senatonun sana hediyesi!" demeyi tercih etti. Bu gösterişli hareket, onun derhal yakalanmasına neden oldu ve suikast başarısızlıkla sonuçlandı.[6]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Suikast girişimi sırasında Saoterus'un da hayatını kaybettiği düşünülmektedir ve bu durum Commodus'un güvenini iyice sarsmıştır. Sonrasında imparator, kendisine karşı düzenlenen bu komploya karışan herkesi cezalandırma kararı almıştır. Lucilla hemen idam edilmemiş, önce sürgüne gönderilmiş ve daha sonra öldürülmüştür. Suikastta yer aldığı düşünülen Praetorian Muhafızları komutanı Paternus da ihanet suçlamasıyla idam edilmiştir. Bu olaylar Commodus'un yönetiminde giderek artan bir paranoya ve acımasızlığa işaret eder niteliktedir.
Perennis ve Cleander'ın Gölgesinde Commodus
Commodus'un saltanatı, yalnızca keyif düşkünlüğü ve siyasi ihmallerle değil aynı zamanda çevresindeki güçlü ve fırsatçı figürlerin entrikalarıyla da şekillenmiştir. Bu dönemde Praetorian Muhafızları'nın ortak komutanı olan Tigidius Perennis, Commodus'un hükümetten uzak durma eğiliminden faydalanarak önemli bir nüfuz kazanmıştır. Perennis gücü eline aldıktan sonra otoritesine karşı çıkanları acımasızca bertaraf etmiş aynı zamanda büyük bir servet biriktirerek birçok düşman edinmiştir.
Ancak Perennis'in yükselişi onun daha büyük hayallere kapılmasına yol açmıştır. İmparatorluğu tamamen kontrolüne almayı ve kendi oğullarını tahtın varisi olarak hazırlamayı planladığı iddia edilmiştir. Herodianus, Roma İmparatorluğu Tarihi adlı eserinde bu dönemi şöyle anlatır:[7]
Perennis, imparatorluğu tamamen kişisel kontrolüne aldı. Doymak bilmez bir para hırsıyla hareket ediyor, sahip olduklarına küçümsemeyle bakarken henüz sahip olmadığı her şeye açgözlülükle arzuluyordu.
Ancak Perennis'in sonunu getiren, Cleander adlı başka bir saray mensubu olmuştur. 185 yılında, Britanya'dan dönen 1500 asker; Cleander'ın planıyla Commodus'a Perennis'in bir komplo kurduğunu bildirir. İddialara göre Perennis yalnızca imparatoru devirmeyi değil onun yerine kendi ailesini tahta çıkarmayı planlamaktadır. Bu haber üzerine Commodus Perennis ve oğullarını derhal idam ettirir.
Cleander'ın Yükselişi ve Düşüşü
Perennis'in düşüşünden sonra Cleander, Commodus'un yeni favorisi olarak saraydaki gücünü pekiştirmiştir. Cleander tıpkı selefi gibi muhalefeti ortadan kaldırarak ve önemli devlet görevlerini açık artırmaya çıkararak yönetimde mutlak bir hakimiyet kurmuştur. Senatörlük valilik gibi makamlar büyük meblağlarla satışa sunulmuş ve elde edilen gelir hem Cleander'ın hem de Commodus'un cebine girmiştir. Ancak Cleander'ın bu açgözlü yönetimi de uzun sürmemiştir.
190 yılında patlak veren tahıl kıtlığı Cleander'ın sonunu hazırlamıştır. Tahıl komiseri Papirius Dionysius, tahıl arzındaki sıkıntının suçunu Cleander'a yüklemiştir. Halk arasında Cleander'ın tahıl tedarikini kesip stokları kendi çıkarına kullandığı dedikoduları hızla yayılmıştır. Bunun üzerine öfkeli kalabalık, Circus Maximus'ta toplanarak isyan başlatmış ve Cleander'ın görevden alınmasını talep etmiştir.
Kalabalık hızla Commodus'un Quintilli Villası'na doğru ilerlerken, Commodus durumu kontrol altına almaya çalışmış ancak isyanı yatıştıramamıştır. Halkın öfkesi karşısında geri adım atan Commodus, Cleander'ın idam edilmesini emretmiştir. Cleander'ın başı bir direğe asılarak Roma sokaklarında gezdirilmiş ve böylece halkın öfkesi bir nebze olsun dindirilmiştir.
Bu olay Commodus'a hükümet yönetimini tamamen başkalarına devretmenin sonuçlarını acı bir şekilde öğretmiştir. Bu olaydan sonra Commodus nihayet hükümetin dizginlerini kendi eline alması gerektiğini anlamıştır.
Commodus ve Herkül Fantezisi
Commodus'un hükümdarlığında bir noktadan sonra gerçeklik algısı tamamen değişmiş ve kendini yeniden doğmuş bir Herkül olarak görmeye başlamıştır. Bu yeni kimliği benimseyen Commodus; halka açık alanlarda başında aslan postuyla, elinde Herkül'ün ünlü sopasını taşırken görülmeye başlar. Bu görüntü, Yunan mitolojisinde Herkül'ün On İki Görevinden biri olan Nemea Aslanı'nı çıplak elleriyle öldürmesine bir göndermedir.[8] Efsaneye göre Herkül, derisi hiçbir silahla delinemeyen aslanı boğarak öldürmüş ve onun derisini kendine zırh yapmıştır. Commodus da bu hikâyeyi kendi kişisel mitolojisine uyarlayarak kendisini tanrısal bir figür olarak halka sunmak istemiştir.
Commodus, yalnızca Herkül gibi görünmekle yetinmemiş, Senato'ya kendisini yaşayan bir tanrı olarak ilan etmeleri için baskı yapmıştır. Tarihçi Herodianus bu durumu şöyle açıklar:
Önce ailesinin adını terk etti ve artık Marcus'un oğlu Commodus değil, Zeus'un oğlu Herkül olarak çağrılmasını emretti. Roma kıyafetlerini bırakarak Herkül'ün aslan postunu giydi ve sopasını taşımaya başladı… Kendisi hakkında korku ve saygı uyandırmak için şehrin her yerine heykellerini diktirdi.
Büyük Harcamalar ve İsim Değişiklikleri
Commodus'un hükümdarlık dönemi ilerledikçe akıl sağlığı giderek kötüleşmiş, gerçeklikten kopuşu daha da derinleşmiştir. Kendisinin Herkül'ün reenkarnasyonu olduğuna inanan Commodus, bu fikri halka benimsetmek için büyük miktarda para harcamıştır. Kolezyum'un yanında duran 30 metrelik Neron'un Colossus heykelinin başını çıkarıp, yerine kendi başının bir kopyasını yerleştirmiştir. Ayrıca heykele bir sopa ekleyip ayaklarına bronz bir aslan yerleştirerek Herkül'ün sembollerini pekiştirmiştir.
Commodus yalnızca heykellerle değil, takvimle de kendini ölümsüzleştirmeye çalışmıştır. On iki ayın adını değiştirerek hepsini kendisiyle ilişkilendirmiştir. Örneğin Ağustos ayı Commodus, Ekim ise Herculeus olarak adlandırılmıştır. Diğer aylar da kendine verdiği unvanlara göre yeniden isimlendirilmiştir.
Roma'nın Yeniden İnşası ve Commodus'un İsim Takıntısı
191 yılında Roma'da çıkan büyük bir yangın, Barış Tapınağı ve Vesta Tapınağı gibi önemli yapılar dahil olmak üzere şehrin büyük bir kısmını yok etmiştir. Commodus, bu yıkımı kendi adını ölümsüzleştirmek için bir fırsat olarak görür. Bunun üzerine Roma'nın adını Colonia Lucia Annia Commodiana olarak değiştirir. Bu yeni isim, onun tam adı olan Lucius Aelius Aurelius Commodus'tan türetilmiş olup anlamı "Commodus'un Kolonisi"dir.
Bununla da yetinmeyen Commodus, Roma halkını "Commodiani" olarak adlandırmaya başlar. Şehrin dört bir yanına, Herkül'ü çağrıştıran hayvan postları ve sopalarla tasvir edilmiş kendi heykellerini yerleştirir. Roma'nın her detayı, Commodus'un ismi ve kimliğiyle yeniden şekillendirilir. Ancak bu "Commodus'luk" çılgınlığı, Roma'nın sakinleri ve senatosu için fazla uzun sürmeyecektir. Onun bu büyüklük hezeyanı, sonunu getiren en büyük sebeplerden biri olacaktı.
Gladyatör Dövüşlerinde Commodus
Commodus'un saltanatını eşsiz kılan özelliklerden biri, gladyatör dövüşlerine olan yoğun ilgisidir. Bu ilgi, başrollerinde Russell Crowe ve Joaquin Phoenix'in oynadığı, Oscar ödüllü Gladiator filmine de esin kaynağı olmuştur. Ancak filmde, Commodus’un hayatıyla ilgili birçok detay gerçeklerden sapmıştır. Örneğin filmde yer alan Maximus adlı general ve onun Commodus'la olan çatışması tamamen kurgusaldır. Bununla birlikte, film Commodus'un vahşiliği ve gladyatör dövüşlerine olan merakını başarılı bir şekilde yansıtmaktadır.[9]
Tarihsel kayıtlara göre, Commodus hayatı boyunca 700'den fazla dövüşe katılmıştır. Ancak bu dövüşler, imparatorun gücünü ve egemenliğini sergilemek için düzenlenmiş teatral gösteriler niteliğindedir.
Commodus genellikle dövüş alanından uzakta, yükseltilmiş bir platformdan savaşırdı. Zaten rakipleri, onun imparator olduğunu bildikleri için çoğu zaman teslim olmayı tercih ederdi. Gerçek anlamda bir gladyatör gibi savaşması beklenemezdi, zira hayatı bir Roma İmparatoru olarak her şeyden değerli görülüyordu.
Commodus'un Gladyatör Tutkusunun Ardındaki Sebepler
Commodus'un gladyatör dövüşlerine olan tutkusu yalnızca şiddet ve eğlenceye düşkünlüğünden kaynaklanmıyordu. Megaloman kişiliği, ilahi güçlere sahip olduğuna olan inancı ve tanrısallığını kanıtlama arzusu bu ilgiyi besliyordu. Gladyatör olarak dövüşmeyi, hem fiziksel gücünü hem de "tanrısal üstünlüğünü" halka göstermenin bir yolu olarak görüyordu.[10] Ancak, Roma halkı ve soyluları için bir imparatorun arenada dövüşmesi son derece uygunsuz bir davranış olarak görülüyordu. Bir liderin düşmanlarla savaşması beklenirken, halk eğlencesine dönüşen gladyatör dövüşlerinde yer alması küçültücü bir eylem olarak algılanıyordu.
Yine de arena aktiviteleri Romalılar için bir tür eğlenceydi ve kanla, vahşetle dolu gösteriler halk arasında büyük ilgi görüyordu. Bu nedenle, Commodus'un dövüşleri halkın bir kesimi için memnuniyet vericiydi. Ancak gladyatörlük, onun saltanatına bir başka skandal katmanı daha ekliyordu.
Bir Gladyatörün Oğlu İddiası
Commodus'un gladyatör tutkusunu açıklamaya çalışan tarihçiler, bu saplantının kökenine dair çeşitli spekülasyonlar öne sürmüşlerdir. En dikkat çekici iddialardan biri, Commodus'un gerçek babasının bir gladyatör olabileceğidir. Bu teoriye göre annesi Faustina'nın bir gladyatörle ilişki yaşadığı ve Commodus'un bu ilişki sonucu doğduğu ileri sürülmüştür. Ancak bu iddialar dönemin dedikodularından öteye geçmemiştir ve tarihçilerin çoğu bu tür hikâyeleri yalnızca söylenti olarak görmektedir.
Sonuç olarak Commodus'un gladyatör dövüşlerine olan ilgisi, onun egosantrik karakterinin ve gerçeklikten kopuşunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Ancak bu gösterişli ve sıra dışı tutku Roma'nın soyluları ve senatosu için, Commodus'un imparator olarak ne kadar uygunsuz bir figür olduğunun altını çizen bir başka delil olmuştur.
Caligula ile Aynı Doğum Günü: Şüphe ve Paranoya
Commodus'un doğum günü olan 31 Ağustos; kötü şöhretli İmparator Caligula'nın doğum günüyle aynı tarihtedir ve bu tesadüf, Commodus için bir takıntı haline gelmiştir. Caligula gibi çılgınlıklarıyla tanınan bir imparatorla bu tür bir bağlantı Commodus'un imajını daha da zedelerken, onun paranoyak eğilimlerini artırmıştır. Caligula'ya dair yazılmış bir biyografiyi okuyan bir adamı vahşi hayvanlara atarak cezalandırması, Commodus'un bu tür karşılaştırmaların farkında olduğunu ve bu tür benzetmelere karşı son derece hassas davrandığını gösterir.
Tıpkı Caligula gibi bir suikasta kurban gitme korkusuyla, Commodus hem halkın hem de senatörlerin düşüncelerine karşı paranoyak bir duyarlılık geliştirmiştir. Bu paranoya onun despotik yönetim tarzını daha da güçlendirmiş, çevresindeki güvensizlik ortamını büyütmüştür.
Cassius Dio ve Tarihin Taraflılığı
Bahsettiğimiz üzere Commodus'un dönemine dair en kapsamlı anlatımlar, tarihçi Cassius Dio'ya aittir.[5] Dio, Commodus'un hükümdarlığını kişisel olarak deneyimlemiş ve bu süreçte imparatorun baskıcı tavırlarıyla yüzleşmiştir. Ancak Dio'nun anlatıları, onun kişisel önyargılarını da taşır. Commodus'un arenadaki davranışlarını alaycı bir dille ele alan Dio, bu tür olayların Roma tarihine dahil edilmesinin bile tarihsel onuru zedelediğini savunur.
Dio Commodus'un gladyatör dövüşleri ve hayvan avları gibi etkinliklerini küçümserken, imparatorun bu davranışlarının yalnızca bireysel bir sapkınlık olmadığını, aynı zamanda Roma'nın siyasi ve sosyal dokusuna zarar verdiğini belirtir.
Bununla birlikte, Dio'nun anlatımlarında kendi aristokrat bakış açısının etkisi açıkça görülür. Commodus'un halk üzerindeki etkisini küçümsemesi ve onun popülerliğini görmezden gelmesi, Dio'nun tarihsel anlatısının nesnelliği konusunda şüphe uyandırır. Ancak yine de Cassius'un aktarımları; Commodus'un hükümdarlığının derinlemesine bir portresini sunar ve onun paranoyasını, güvensizliğini ve megaloman eğilimlerini anlamamıza önemli bir katkı sağlar.
Arena Tutkunu Commodus'un Görkemli Gösterisi
MS 192 yılının sonlarında, Roma İmparatoru Commodus, saltanatının en büyük ve en çılgın gösterilerinden birini düzenlemeye karar verdi.[11] Hayvan avına olan düşkünlüğüyle tanınan Commodus, Colosseum'da bir gergedan öldürmeyi hayal ediyordu. Bunun yanı sıra kaplan, fil ve su aygırı gibi egzotik hayvanları avlamayı da planlamıştı. Bu nedenle, 14 gün sürecek görkemli ve benzeri görülmemiş oyunlar organize etti. Gösterilerin yıldızı ise bizzat imparatorun kendisiydi. Bu haber duyulur duyulmaz, insanlar İtalya'nın dört bir yanından bu olağanüstü gösteriyi izlemek için Roma'ya akın etti. Çünkü tarihte ilk kez bir imparator arenada dövüşecekti.
Commodus'un Gösterişli Girişi
Gösteri, Roma senatörlerinin Commodus'u resmi selamlamalarıyla başladı. Commodus, bu törende altın işlemeli uzun kollu beyaz ipek bir tunik giyiyordu. Ardından saf mor renkte altın yıldızlarla süslenmiş bir cübbe ve aynı renkte bir pelerin giyerek sahne aldı. Başında Hindistan'dan getirilen mücevherlerle süslenmiş altın bir taç vardı ve elinde Tanrı Merkür'ün asasına benzer bir asa tutuyordu. Ancak Commodus, halkın karşısına Herkül'ün sembolleri olan aslan postu ve sopasıyla da çıktı.
Oval arenaya inmeden önce Herkül'ün aksesuarlarını bir kenara bırakan Commodus, altın kaplama bir sandalyeye oturdu. Şimdi sadece bir tunik giymişti ve Merkür'ü andırıyordu. Fakat arenaya sıradan bir avcı gibi girmeyi reddetti. Onun yerine, arenanın uzunluğunu kaplayan yüksek bir geçit inşa edilmişti. Commodus, bu geçitte yürüyerek adeta büyülenmiş seyircilerin önünden geçti.
Avdan Çok Bir Gösteri
Commodus'un gösterisi bir avdan çok, izlenmek için düzenlenmiş bir performans niteliğindeydi. Arenada hayvanlar bölmelere ayrılarak aşağıda tutuluyordu. Commodus, yüksek noktadan okları ve mızraklarıyla bu hayvanları kolayca hedef alıyordu. İlk gün tam yüz ayıyı öldürdü. Her isabetli atışı kalabalık tarafından büyük coşkuyla alkışlandı.
Gösterinin ortasında yorgun düşen Commodus, Herkül'ün sopası şeklindeki bir kupadan tatlı ve soğuk şarap içerek enerji topladı. Bu hareketi bile seyirciler arasında büyük tezahüratlara neden oldu. Commodus'un her hareketi onun "büyüklüğünü" ve "ilahiliğini" vurgulamak için özenle planlanmıştı.
İmparatorun Arenadaki Ustalığı: Commodus'un Gergedan Avı
Bir gergedanı öldürmek, yalnızca fiziksel bir güç değil, aynı zamanda büyük bir beceri ve çalışma gerektiriyordu. Commodus, bu zor hedefini gerçekleştirmek için en yetenekli Pers okçularını ve en isabetli Faslı cirit ustalarını hocaları olarak görevlendirdi. Yeteneği ve sıkı çalışması sayesinde, sonunda hepsini geride bırakarak usta bir avcı haline geldi. Lanuvium'daki villasında, binlerce ok ve yüzlerce mızrak fırlatarak hem cansız hem de canlı hedeflere nişan alıp antrenman yaptı. Commodus'un nişancılığı o kadar ileriydi ki rakipsiz bir seviyeye ulaştı.[11]
Bahsi geçen şenliklerde; yalnızca ayılar ve gergedanları değil, geyik, karaca ve her türden boynuzlu hayvanı da hedef aldı. Daha uysal hayvanlarla karşılaştığında, onların peşinden geçidinden arenaya inerek kovalamaya cesaret ediyor ve kaçışlarını öngörerek öldürücü darbeler indiriyordu. Ancak aslan veya leopar gibi daha tehlikeli hayvanları avlarken genellikle yüksek terasında kalmayı tercih ediyordu. Anlatılara göre Commodus bir hayvanı öldürmek için nadiren ikinci bir mızrağa ihtiyaç duyardı. Bir hayvan sıçradığı anda alnına ya da kalbine bir atış yaparak onu anında öldürürdü.
Gösterilerin en unutulmaz anlarından biri, yerden çıkar gibi bir kapaktan yüz aslanın serbest bırakılmasıydı. Commodus, her birini tek bir mızrakla öldürdü. Halk Commodus'un hem bu eşsiz yeteneklerinden hem de gösterinin egzotik hayvan çeşitliliğinden etkilenmişti.[11] Bu hayvanlar; Hindistan, Etiyopya, Britanya'nın kuzeyi ve Ren Nehri'nin ötesindeki Alman topraklarından özel olarak getirilmişti.
Commodus'un Hayvan Gösterileri: Zulmün Tarihçesi ve Roma Eğlence Geleneği
Commodus'un arenadaki hayvan avları, Roma eğlence kültürünün sıradan bir parçasıydı. Ancak bu tür gösteriler Commodus ile başlamamıştı. Örneğin, bir asır önce Colosseum'un açılışı sırasında Titus, turnalar ve filler arasındaki dövüşlerle kutlama yapmıştı. Titus'un oyunlarında dokuz bin hayvan öldürülmüştü. Commodus'un gösterilerinden yıllar sonra, MS 202'de, Septimius Severus'un düzenlediği oyunlarda altmış yabani domuz birlikte dövüştürülmüş, bir fil öldürülmüş ve egzotik bir tür olduğu iddia edilen Crocotta sergilenmişti. Ancak günümüzde bu hayvanın Hint mitolojisine ait efsanevi bir yaratık olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla muhtemelen başka bir yırtıcı hayvandır.
Amfitiyatrolarda yapılan oyunlarda, sabah avları (venatio) yaygın bir gelenek haline gelmişti. Bu avlar ok ve mızraklarla hayvanları öldüren uzman avcılar tarafından gerçekleştirilirdi. Bazen köpeklerle yapılan kovalamacalar bazen de hayvanların birbirleriyle dövüştürülmesi bu etkinliklerin parçasıydı. Popüler kombinasyonlardan biri, boğa ile ayının dövüştürülmesiydi. Dövüşen hayvanlar ya da insanlar, kırbaçlar ve kızgın demirlerle saldırıya teşvik edilirdi.
Roma Arenasında İhtişam ve Zulüm
Ancak hayvanlara yapılan zulüm her zaman öldürmekle sınırlı değildi. Bazı hayvanlar sadece sergilenmek için kullanılıyor, bazıları ise daha ilginç hale getirilmek amacıyla süsleniyordu. Örneğin, boğalar beyaza boyanıyor, boynuzları altınla kaplanıyor ya da koyunların yünleri kırmızı veya mor renklere boyanıyordu. Eğitimli hayvanlar kalabalığı eğlendirmek için çeşitli gösteriler sunuyordu.
Commodus, geleneklere uygun olarak şenliklere hayvan avlarıyla başlamıştı. Ancak gösterinin başlamasından önce arenada birçok etkinlik düzenlenmişti. Bir gece önce, Commodus gladyatörlere bir ziyafet vermişti. Bu ziyafet, gladyatörlerin belki de son yemekleriydi. Bazıları yemekleri iştahla yerken, bazıları ise korkudan iştahsızlık gösteriyordu.[12]
Gösterişli Geçit Törenleri ve İhtişamlı Eğlenceler
Oyunların başladığı gün, Commodus büyük bir geçit töreni ile arenaya girdi. Törende müzisyenler, performans sanatçıları ve tanrıların ya da tanrılaştırılmış imparatorların heykellerini taşıyan platformlar yer aldı. Gladyatörler, altın işlemeli renkli mor pelerinler giyerek geçit törenine katıldı. Arkalarında silah ve zırhlarını taşıyan köleler onları takip ediyordu.
Geçit töreninin ardından, Roma devletine ilahi desteğin devamını talep etmek için bir kurban töreni düzenlendi. Commodus, imparatorluk locasına geçtiğinde kalabalık sabırsızlıkla eğlencelerin başlamasını bekliyordu. Arenanın kum kaplı tahta zemin altında hapsedilmiş hayvanların sesleri, seyirciler için gerilim dolu bir atmosfer yaratıyordu. Kalabalığa gösterilerin sırasını anlatan afişler dağıtıldı. Görevliler, izleyicilere bedava atıştırmalıklar sundu ve üzerlerine reçine kokulu su püskürttü.
Gösterinin bir duraklama anında, bir piyango düzenlendi. Kalabalığın üzerine küçük ahşap toplar yağdı. Bu toplar, altın, köle, at veya mülk gibi ödüller kazandıran kuponlar içeriyordu. Ancak, bu topları kapmak için mücadele eden seyirciler arasında yumruklar ve tekmeler savruluyordu. Commodus'un arenada avcı olarak sahne aldığı bu oyunlar, hem ihtişamı hem de vahşetiyle Roma tarihinin unutulmaz bir parçası haline geldi.
Roma Arenasındaki Korkunç İnfazlar
Avlar sona erdiğinde, arenada daha ürkütücü bir gösteri başladı: infazlar. Öğle vakti yaklaşırken, bazı izleyiciler bir şeyler atıştırmak ya da kısa bir mola vermek için yerlerinden kalkmaya başlamıştı. Ancak kalan kalabalık için eğlence, sınıfsal olarak daha alt tabakaya hitap eden bir hal aldı. Arenaya getirilen mahkûmlar acımasız bir şekilde hayvanların önüne atılıyordu.
Mahkûmlar arasında ilk olarak, silahsız ve küçük bir arabaya dik bir şekilde bağlanmış bir suçlu arenaya sürüklendi. Karşısına bir leopar salındı. Leopar kırbaçların sesiyle adeta deliye dönmüş ve doğrudan adamın üzerine atlamıştı. Adam elleri arkasına bağlı olduğu için hiçbir şekilde karşı koyamadı ve vahşi hayvanın pençeleri altında can verdi. Kalabalık bu mahkûmun hangi suçtan ötürü böyle bir cezaya çarptırıldığını bilmiyordu. Bir katil, savaş esiri ya da kaçak bir köle olabilirdi.
Bazı mahkûmlar hafifçe silahlandırılmış olsa da, eğitim almamış bu kişiler vahşi hayvanlarla yüzleşmekte hiçbir şansa sahip değildi.[12] Bu yüzden bazıları, arenada böyle bir sonla karşılaşmak yerine kendi yaşamlarına son vermeyi tercih ediyordu. Bir mahkûm, Romalıların temizlik için kullandığı bir sünger çubuğunu boğazına sokarak intihar etmiş, bir diğeri ise arabaya götürülürken başını tekerleğin çubukları arasına sıkıştırıp boynunu kırarak hayatına son vermiştir.
Mitoloji ve Tarihin Yeniden Canlandırılması
Her infaz basit bir ölümle sonlanmıyordu. Bazıları, izleyicilere tarihsel ve mitolojik hikâyeleri sahnelemek için dramatik bir tiyatro haline getiriliyordu. Mahkûmlar, mitolojik kahramanları veya trajik figürleri canlandırmak üzere arenada başrol oyuncuları haline geliyordu. Örneğin bir mahkûmun kolu, erken Roma Cumhuriyeti'nin efsanevi kahramanı Mucius Scaevola'yı temsil etmek için ateşe tutuluyordu. Zamanında Mucius, Romalı askerlerin cesaretini kanıtlamak için kendi elini ateşe sokmuştu.
Daha çarpıcı sahnelerden biri ise tanrıça Kybele'nin rahibi Atys'in mitolojik hikâyesiydi. Kybele'ye sadakatsizlik yapan Atys, tanrıçanın lanetiyle deliye döner ve kendini hadım eder. Mahkûmlar, bu tür mitolojik olayları canlandırmak için zorlanıyordu. Daha grotesk (Fr: "grotesque") bir örnek olarak, boğa-insan Minotaur'un doğuşunu anlatan Pasiphae'nin hikâyesi bile sahnelenmeye çalışılmıştı.
Bu gösteriler, yalnızca eğlence için değil, aynı zamanda yasaların çiğnenmesi durumunda karşılaşılabilecek cezaların dramatik bir şekilde halka sunulması içindi. Ancak halkın bu ölüm festivallerine ilgisi o kadar büyüktü ki, bu tür infazlara ev sahipliği yapmak için devasa amfitiyatrolar ve arenalar inşa edilmişti.
Arenada Kan ve Zafer: Gladyatör Dövüşleri
İnfazlardan sonra, sahneye Roma halkının en sevdiği gösteri türü olan gladyatör dövüşleri çıktı. Commodus'un sahneye çıkışıyla seyirciler ayağa kalkarak adını tezahüratlarla haykırdı. Borazanların sesi dövüşlerin başlayacağını haber verirken, flütler atmosferi doldurdu. Arenada ışıklar, renkli süslemeler ve müzik, heyecanı artırmak için kullanılıyordu.
Gladyatörler arenada altın işlemeli pelerinlerle geçit töreni yaptıktan sonra imparatorun huzuruna çıkarıldı. Başlangıçta, seyircilere ısınma gösterisi sunmak için tahta silahlarla mücadele ediyorlardı. Daha sonra, gerçek silahların ölümcül olup olmadığını göstermek için testler yapıldı. Borazanların çalmasıyla birlikte, mücadeleler resmi olarak başladı.
Roma'da her gladyatörün kendine özgü ekipmanları vardı ve dövüşler genellikle farklı donanımlara sahip rakipler arasında düzenleniyordu. Karşılaşmalar seyircilerin ilgisini yüksek tutacak şekilde dikkatle planlanıyordu. Kolay zaferler kimse için tatmin edici değildi. Ne izleyiciler ne de gladyatörler, değersiz bir rakibi yenmeyi istemezdi.
Bir gladyatör dövüşü, yalnızca zafer veya ölümle sona eriyordu. Commodus'un bu dövüşlere olan ilgisi, halk arasında büyük heyecan uyandırıyordu. İmparatorun, dövüşlerin ardından bile arenaya döndüğü ve sık sık Secutores adı verilen zırhlarla dövüştüğü biliniyordu. Solak olmasıyla gurur duyan Commodus, genellikle halkın seçtiği rakiplerle ya da değnekle silahlanmış gladyatörlerle mücadele ediyordu.
Commodus ve Engelli İnsanların Korkunç Kadere Mahkûm Edilmesi
Commodus'un saltanatı sırasında, özellikle fiziksel engelli bireyler için hayat daha da zor ve tehlikeli hale gelmişti. İmparator bu savunmasız bireyleri arenada korkunç bir eğlencenin parçası yapmaktan çekinmiyordu. Engelli bireyler toplanır, ellerine hiçbir savunma aracı işlevi taşımayan süngerler verilirdi. Commodus, bu savunmasız insanları acımızasızca elindeki balyozla öldürürdü.
Bir seferinde Commodus, Roma'da kazalar veya hastalıklar sonucu ayaklarını kaybeden tüm engelli bireyleri toplattı. Bu talihsiz kişilerin dizlerine yılan benzeri figürler bağlandı ve ellerine süngerler verildi. Commodus, bu zavallıları bir sopa veya balyozla döverek arenada vahşice katletti.
Senatoya Tutumu ve Devekuşu Başı Mesajı
Commodus'un arenadaki gösterileri, yalnızca halkı eğlendirmek için düzenlenen etkinlikler değildi. Aynı zamanda siyasi mesajlar içeren tehditkar sahnelere de ev sahipliği yapıyordu. Tarihçi Dio Cassius'un aktardığına göre, MS 192'de düzenlenen oyunlardan birinde Commodus, bir devekuşunun kesik başını kaldırarak arenadaki senatörlere yönelik bir mesaj verdi. Devekuşunun başını kaldırarak yaptığı bu hareket, senatörleri hem tehdit etmek hem de halk önünde küçük düşürmek amacı taşıyordu.
Dio'ya göre, Commodus bu davranışıyla senatoya şunu ima ediyordu: "Tıpkı başını kuma gömen devekuşu gibi, senato da tehlike karşısında çaresiz ve işe yaramaz bir kurumdur. Onun devrilme zamanı gelmiştir." Bu alaycı ve tehditkar tutum, Commodus'un senatoya duyduğu küçümsemeyi açıkça ortaya koyuyordu.
Yün Pelerin ve Ölüm İmâsı
Commodus'un senatörlere yönelik sembolik alayları bununla sınırlı değildi. Bir başka oyunda, senatörlere yün pelerinler giydirildi. Bu pelerinler, yalnızca bir imparatorun ölümü sırasında giyilen geleneksel kıyafetlerdi. Bu sembolik hareket, senatörler arasında Commodus'un kendi ölümünü ima ettiği veya belki de onlarınkini işaret ettiği yönünde bir korkuya yol açtı. Commodus, bu tür sembolik hareketlerle hem iktidarını vurguluyor hem de rakiplerine gözdağı veriyordu.
Commodus'un Son Günü: Suikast
Commodus, MS 193 yılının Yeni Yıl Günü'nde Roma'nın yeniden doğuşunu kutlamak amacıyla arenada dövüşmeye karar verdi. Bu tür gösteriler Commodus için alışılmadık değildi. Ancak, bu kez farklı bir şey yapmak istiyordu. İmparator gibi ayrıcalıklı bir konumda değil, gerçek bir gladyatör gibi dövüşmek arzusundaydı. Fikrini yakın çevresiyle paylaştığında, Marcia (metresi), Electus (kahyası) ve Quintas Aemilius Laetus (Praetorian Muhafızları komutanı) büyük bir endişeye kapıldı. Commodus'un bu çılgın planından vazgeçmesini istediler, ancak bu öneri onu öfkelendirdi. Commodus, itiraz edenleri idam etmekle tehdit etti ve bu tehdit, çevresindekiler için son damla oldu.
Commodus'un despot yönetimi ve megaloman tavırları zaten birçok kişiyi ona karşı düşman etmişti. İdam tehditleri, Marcia ve diğerlerinin Commodus'a karşı bir suikast planlamasına yol açtı.
Suikast planı, Marcia tarafından başlatıldı. Commodus'a banyosundan önce her zamanki gibi bir bardak şarap sundu. Ancak bu kez şarap, ölümcül bir zehir içeriyordu. Commodus, şarabı içti ancak zehir beklenildiği gibi etkili olmadı. Suikast girişimi başlamıştı ve geri dönüş yoktu. Zehir işe yaramayınca, suikastı tamamlamak için Commodus'un spor koçu ve güreşçisi Narcissus devreye girdi. Güçlü bir profesyonel güreşçi olan Narcissus, Commodus'u elleriyle boğarak öldürdü.
Commodus'un ölümünden sonra birçok kişi, onun cesedini Roma sokaklarında sürüklemek ve halkın önünde aşağılamak istedi. Ancak yeni imparator olacak Pertinax, bu durumu engelledi ve Commodus'un cenazesinin Hadrianus Mozolesi'ne gömülmesini sağladı.
Ölümden Sonra Unutturulma Çabası
Commodus'un ölümünün ardından senato, onun anısını tamamen silmek için harekete geçti. İlk iş olarak heykelleri yıkıldı, unvanları iptal edildi ve Commodus'un adı resmi kayıtlardan silindi. Commodus'un Roma'yı kendi adıyla yeniden adlandırma çabaları tersine çevrildi ve şehir tekrar "Roma" olarak adlandırıldı.
Ancak bu çabalar uzun sürmedi. Septimius Severus'un iktidara gelmesiyle Commodus'un itibarı kısmen iade edildi. Septimius Severus, Commodus'u Antonin Hanedanı'nın bir üyesi olarak anmaya devam etti.
Sonuç
Commodus'un saltanatı, Roma tarihindeki en çalkantılı dönemlerden biri olarak hatırlanır. Caligula ve Neron gibi diğer çılgın imparatorların aksine, Commodus'un yönetimi başlangıçtan itibaren kötüydü ve bu çizgide devam etti. Yönetimi istikrarsızlık ve zorbalıkla damgalanmış, Roma İmparatorluğu üzerinde derin ve kalıcı etkiler bırakmıştı.
Commodus'un megaloman kişiliği, Roma halkı ve aristokrasisiyle ilişkilerini zehirlemiş, güven ortamını ortadan kaldırmıştır. Hem politik hem de sosyal anlamda kaotik bir döneme zemin hazırlayan Commodus, saltanatı boyunca halkın güvenini yitirdiği gibi çevresindekilerin de sadakatini kaybetmiştir.
Trajik ölümü, onun yönetim tarzının bir sonucu olarak görülürken, Commodus; ardında tuhaflıklarla dolu, ancak bir o kadar da ilgi çekici bir tarih bırakmıştır. Yönetiminin mirası, ardından gelen imparatorlar döneminde bile hissedilmiş, Roma İmparatorluğu'nun gelecekteki istikrarını derinden etkilemiştir. Commodus'un hikâyesi, güç ve kontrolün çarpıcı bir şekilde kötüye kullanılmasının tarihsel bir örneği olarak yaşamaya devam etmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ T. E. O. E. Britannica. Nero | Biography, Claudius, Rome, Burning, Fate, Accomplishments, & Facts. (29 Ekim 2024). Alındığı Tarih: 23 Kasım 2024. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. E. O. E. Britannica. Caligula. (28 Ekim 2024). Alındığı Tarih: 23 Kasım 2024. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ O. Reference. The Oxford Dictionary Of The Classical World. (11 Şubat 2014). Alındığı Tarih: 16 Ocak 2025. Alındığı Yer: Oxford Reference doi: 10.1093/acref/9780192801463.001.0001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. L. Wasson. (2013). Commodus. World History Encyclopedia. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b D. L. Wasson. Cassius Dio. (10 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 16 Ocak 2025. Alındığı Yer: World History Encyclopedia | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Daugherty. Was Commodus The Worst Emperor In Ancient Roman History?. (18 Ağustos 2022). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2024. Alındığı Yer: HISTORY | Arşiv Bağlantısı
- ^ Herodian. (1969). History Of The Empire, Volume I: Books 1-4. ISBN: 978-0674995000.
- ^ K. Johns. Why Did Emperor Commodus Wish To Become Hercules?. Alındığı Tarih: 24 Kasım 2024. Alındığı Yer: TheCollector | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Dimuro. Commodus, The Unhinged Roman Emperor Who Went Mad With Power. Alındığı Tarih: 24 Kasım 2024. Alındığı Yer: All That's Interesting | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. McElduff. Case Study Ii: Commodus (161-92 Ce). (3 Eylül 2020). Alındığı Tarih: 24 Kasım 2024. Alındığı Yer: Pressbooks | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c J. Toner. (2015). The Day Commodus Killed A Rhino: Understanding The Roman Games. ISBN: 978-1421415864.
- ^ a b M. Grant. (1995). Gladiators. ISBN: 978-1566199582.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/01/2025 04:36:09 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19080
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.