Bilimsel Bir Bakış İle Uluslararası İlişkiler
Ülkemizde, Uluslararası İlişkiler alanının ne olduğu konusunda büyük bilgi eksikleri ve hatalar vardır. Öyle ki, bu mesleğin erbablarının ne iş yaptığı ve ne tarz bir uzmanlıkları olduğu bile tam olarak bilinmemektedir. Birçokları, Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunlarının, ülkemizin Dış İşleri Bakanlığı’nda çalıştığını düşünür; halbuki bu bölümün mezunlarının birçoğu özel sektörde kendilerine yer bulur. Birçok üniversite adayı, bu bölümü genellikle ismin çekiciliğinden ötürü, bilinçsiz bir şekilde seçmektedir.
Dolayısıyla bu yazı, Uluslararası İlişkiler'in ne olduğu ve tarihsel olarak ne gibi konularla ilgilendiğine kısa bir giriş yapmak amacıyla hazırlanmıştır.
Uluslararası İlişkiler Nedir?
Uluslararası İlişkiler, en genel tanımıyla, "aktörlerin aktörler ile olan ilişkilerini" inceleyen sosyal bir bilim dalıdır. Aktörler, uluslararası arenadaki ilişki uzmanlarının incelediği her türlü yapıdır. Aktör tanımı, geçmişten günümüze genel literatürde “devletler” olarak tanımlanmıştır. Ancak aktörleri bireylere indirgeyen uluslararası ilişkiler teorileri de mevcuttur.
Uluslararası ilişkiler, insanlar arası ilişkilerin üst boyutu gibi geliyor olabilir. Dolayısıyla doğuştan gelen bir yetenek gibi bu ilişkileri anlayabileceğinizi de düşünüyor olabilirsiniz. Halbuki uluslararası ilişkiler bilimi, uluslararası arenadaki ilişkileri incelerken çeşitli bilimlerden ve bu bilimler çervesinde geliştirilen çok sayıda teoriden yararlanır. Özellikle siyaset bilimi, siyaset felsefesi, iktisat, psikoloji ve sosyoloji gibi bilimler bunların başında gelir.
Disiplinin Kısa Bir Tarihi
Uluslararası ilişkilerin keskin bir başlangıcı bulunmamaktadır. Ancak insanlar tarafından geliştirilen devlet yapıları arasındaki ilk yazılı barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması (M.Ö 1280), uluslararası ilişkilerin de başlangıcı olarak sayılabilir. Bu başlangıç, elbette ki oldukça ilkel bir başlangıç olarak görülmelidir.
Gerçek manada devletler arası politik ilişkileri, Yunan site devletlerinde görmekteyiz. Bilimin ateşini yakan Yunanlar, temel uluslararası ilişkiler teorisi olan Realizm’in de öncüsü olmuştur (Thucydides-Pelopenessian Savaşı). Ancak bu dönemde de devletler birbirlerinden kopuk ve kapalıydı. Hatta Yunan, Pers, Mezopotamya, Roma, Çin ve Hint uygarlıklarının bu devirdeki genel olarak hepsi uygar-barbar anlayışına sahipti. Hatta her bir devlet birbirine öylesine kapalıydı ki, hepsi kendi dışındaki toplumları "barbar" görürdü. Bu devirden sonra Yunanlar her ne kadar bilim ve felsefenin ateşini yakmış olsa da, tek tanrılı dinlerin yayılmasının göreceli bir sonucu olan Ortaçağ ile bilim ve özgür düşünce tekrardan uykuya dalmıştır. Devletler ve krallar, din ile Papa tarafından yönetilmiş, bunun sonucunda ise doğal olarak devletlerin kapalı olmasından dolayı uluslararası ilişkiler anlayışından bahsetmemiz güçleşmiştir. Ortaçağ, sadece bilime ve özgür düşünceye değil, modernleşmemiş uluslararası ilişkiler disiplinine de darbe vurmuştur.
Ortaçağ’dan sonra gelişen dönemi çok dikkatli bir şekilde incelemeden önce, büyük bir önemle bu devri bitirenin ne olduğuna bakmak gerekir. Bu devrin biteceğini ilk olarak "Erken Reform Dönemi'nde" anlıyoruz. Ortaçağ'a aydınlanmayı getiren şüphesiz ki kilisedeki din adamları olmuştur (12. ve 13. Yüzyıl Thomas Aquinos ve Fransisken Skolastikler). Bunun sebebi ise onların okuma yazma bilgisi ve halka yasak olan bilgilere erişmeleriydi. Antik Yunan bilimini ve felsefesini kabul eden, çeviren ve geliştiren Müslüman imparatorlukları'nın Avrupa’ya kadar ilerlemesi ve kısa sürede oradaki Avrupalı toplumları Antik Yunan ve diğer Arap toplumların keşifleriyle tanışmaları, bu bilgilerin Latinceye çevrilmesiyle Avrupalılar'ın aydınlanmasına vesile oldu. Bu bilgilere ulaşan din adamları, aydınlanmayı getiren oldu.
Bu aydınlanma 15. ve 16. Yüzyıllarda başladı. Aydınlanmanın etkisinin bir sonucu olaraksa "30 Yıl Savaşları" yaşandı. Avrupa’nın gördüğü en yıkıcı savaşlardan biri olarak kabul edilen bu savaş sonucunda imzalanan barış antlaşması, uluslararası ilişkiler alanından çok önemlidir. Vestfalya Barışı dediğimiz bu barış, Avrupa devletlerinde yepyeni bir düzen kurmuştur. 1648 yılında imzalanan bu antlaşma; kilise ve devletin arasındaki bağı koparmıştır. Bu antlaşmanın getirdiği Vestfalyan Devletler Düzeni denilen sistemin modern dünya siyaseti için önemi, herhangi bir üst otoriteyi kabul etmemesidir. Bu da uluslararası arenada anarşik bir ortamın doğmasına neden olup, aktörlerin ilişkileri de çıkar ve güce dayalı olmuştur. Bu ise bariz bir şekilde günümüz modern devlet anlayışıdır. Bu nedenle, bu tür bir devlet anlayışı olmasaydı, “modern uluslararası ilişkiler” doğmazdı diyebiliriz.
Vestfalyan düzenin Avrupa’da başlayıp tüm dünyaya yayılmasından sonra yaşanan bir diğer kırılma noktası ise Fransız İhtilali’dir. Büyük oranda ekonomik nedenlerle olgunlaşan Fransız İhtilali, Avrupa’da ulus-devlet anlayışı ve nasyonalizmi (ulusalcılığı) yaymıştır. Fransız İhtilali’ni; aydınlanmanın fazlasıyla yayıldığı Avrupa’da gelişen siyasi fikir akımlarının, bu fikirlerin halka yayılmasıyla birlikte halkın otoriter rejimlere daha fazla boyun eğmeyi reddetmesi olarak tanımlamak mümkündür.
Gerçekten de, 15. Yüzyıl’dan itibaren Avrupa’da siyasi olarak bol miktarda yeni fikir ortaya çıkmıştır. Öncelikle iktisadi bir teori olan Liberalizm’in epistemoloji (bilim felsefesi) dahil tüm düşünsel dünyayı etkilemesi, Realizm’in temel yönetim ve siyaset biliminde kullanılması (Machievelli ve Thomas Hobbes) bunların sonucunda Liberal İngiliz Ampiristlerin (John Locke,David Hume) siyasi düşünceler üzerine yazdıkları yazılar ve bu yazılardan etkilenen Jean Jacques Rousseau gibi düşünürlerin de halkı ihtilale yönelten Toplum Sözleşmesi gibi halk egemenliği teorileri içeren kitap yazması, zincirleme olarak Fransız İhtilali’nin başlamasının ana sebeplerinden bazıları olmuştur.
İhtilalin en temel sebebi ise, Yedi Yıl Savaşları’na katılan Fransa’daki halkın kıtlık çekmesi ve bunun üzerine savaş sebebiyle kralın vergileri ağırlaştırması olmuştur. 1789’da olan bu ihtilal ile kralın egemenliği tamamıyla yıkılmış ve ulus egemenliği temeline dayalı ulus-devlet anlayışı gelmiştir. Elbette ki bu anlayış kısa sürede tüm Avrupa’ya yayılmış ve sonrasında ulus egemenliğine dayalı yeni devletler kurulmuştur. Bu, tüm dünya düzenini yeniden değiştirmiştir. Krallıklar ve imparatorluklar 20. Yüzyıla kadar bir bir yıkılmış, yerlerine ulus devletler kurulmuştur. Bu zincirleme olaylar da, modern uluslararası ilişkilerin doğmasına sebep olmuştur.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Modern Uluslararası İlişkiler
Uluslararası ilişkilerin bir bilimsel disiplin olarak incelenmesi ise 20. Yüzyıl içinde gerçekleşmiştir. Birinci Dünya Savaşından sonra petrolün fazlasıyla değerli kazanmasının sebeplerinden biri, ABD başkanı Woodrow Wilson’un idealizmin temelleri olarak diyebileceğimiz 14 noktayı açıklamasıyla gerçekleşmiştir. Uluslararası barışın korunması için peşpeşe açılan Uluslararası İlişkiler kürsüleri, ileride çıkacak savaşlarda devletlerin birbirlerinin zayıf noktasını araştırmaya dönecek olan strateji merkezlerinin temelleri olmuştur.
1930’larda başlayan İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tekrardan Realizm yükselişe geçmiş ve Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliği gibi devlet-üstü aktörlerin de yükselişine de ön ayak olmuştur.
Soğuk Savaş döneminde ise Uluslararası İlişkiler disiplininde özellikle farklı bilimlerden de yararlanarak çok farklı teori ve çalışma alanları gelişmiştir: Marksizm, Eleştirel Teori, Konstrüktivizm ve daha birçokları buna örnek sayılabilir.
Günümüzde Uluslararası İlişkiler çalışmalarının merkezinde, Soğuk Savaş'ın bitmesi ve "ikinci milenyum"un (2000'li yılların) başlaması ile birlikte yükselişe geçen küreselleşme ve dünya genelinde görülen liberal ekonomi anlayışı bulunmaktadır.
Sonuç
Sosyal bilimler, diğer bilimsel disiplinler arasında genellikle dışlanmaktadır. Halbuki devletler ve devlet-üstü aktörleri inceleyen Uluslararası İlişkiler, sosyal bilimlerin ışığında bilimsel bir perspektiften incelenebilmektedir. Bu da, içinde yaşadığımız modern sistemlerin nasıl çalıştığını daha iyi anlamamızı mümkün kılabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 10
- 5
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Şaban Kardaş, et al. (2016). Uluslararası İlişkilere Giriş. ISBN: 978-605-5383-80-0. Yayınevi: Küre Yayınları.
- Bertrand Russell. (2017). Batı Felsefesi Tarihi. ISBN: 978-605-171-300-7. Yayınevi: Alfa.
- Fahir Armaoğlu. (2017). 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi. ISBN: 978-605-08-1413-2. Yayınevi: Timaş Yayınları.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 14/11/2024 06:14:03 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7330
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.