George Washington Kimdir? Birleşik Devletler Tarihi İçin Neden Önemli Bir Figürdür?
George Washington, 1732 yılında Virginia’lı zengin bir ailede dünyaya gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk başkanıdır ve iki dönem görev yapmıştır. Birleşik Devletler Anayasası'nı yazan konvansiyona başkanlık etmiştir. Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nda kıta ordusuna başkomutanlık yapmış ve Amerika’nın bağımsızlığını kazanmasındaki rolü sebebiyle Amerika Birleşik Devletleri’nde en çok sevilen ve saygı duyulan şahsiyetlerden biri haline gelmiştir.
Washington, henüz 11 yaşındayken babasını kaybetmiş, 14 yaşına geldiğinde ise yer ölçümü ve haritacılık alanında çalışmaya başlamıştır. 16 yaşında bir keşif gezisine katılarak Shenandoah topraklarının araştırılmasına yardım etti. Kendine ait araziler satın alabilmesine olanak sağlayacak paralar kazandı. Tidewater bölgesinin ötesine, batıdaki vahşi doğaya yolculuklar yaptı. Bu deneyim, ona becerikli ve dayanıklı olmayı öğretti. 21 yaşına geldiğinde milis kuvvetlerine katılmış ve askeri kariyerinde başarı göstererek yükselmeye başlamıştır.
1750’li yıllarda, Washington yakın ilişkilerinden de faydalanarak Virginia milis kuvvetlerine komutan olarak atandı. Fransa-Yerliler Savaşı'nda önemli rol oynadı. Daha sonra George Washington, Virginia’nın bütün milis güçlerinin başına gelmiştir. 1759 yılında Washington görevinden istifa etmiş ve Mount Vernon’a dönmüştür. 1759 yılında Martha Dandrige Custise adında zengin bir kadınla evlilik yapmıştır. Sonraki yıllarda mısır gibi mahsuller yetiştirerek yoğun ve başarılı bir şekilde çiftçilikle ilgilenmiştir.
Amerikan Devrimi ve Bağımsızlık Mücadelesi
İngilizler, Yedi Yıl Savaşları'ndan yenik ayrılmıştı ve maddi kayıplarını Koloniler ile karşılamak istemiş, yeni vergi ve yasalar çıkarmıştı. 1760’ların sonlarına gelindiğinde George Washington, İngilizler'in Koloniler'e uyguladığı yüksek vergilere bizzat şahit oldu. Bunun karşısında, İngiliz Sömürgeciliği'ne ve İngiliz Hükümeti'nin baskılarına karşı çıkarak, bağımsızlığı savundu. Bu düşünce, Amerikan Devrimi'ni başlatacaktı.
1773 yılında Britanya'dan yüksek vergilerin uygulandığı ürünlerden olan çay yüklü gemiler geldi. Koloniler, Gemilerde bulunan tonlarca çayı Boston Limanı'ndan denize dökerek, Büyük Britanya'yı protesto ettiler. Bu olay, "Boston Çay Partisi" olarak anılır ve Bağımsızlık Savaşı'nın fitilini ateşleyecek olaylardan birisidir.
Bunun ardından Britanya'ya karşı bir dizi protesto ve boykot eylemleri daha gerçekleşti. Bunun Üzerine Britanya, daha sert politikalar uygulamaya başladı. George Washington, 1774 yılında Philadephia’da gerçekleşen Birinci Kıta Kongresi’ne delege olarak katıldı. Bir yıl sonra, İkinci Kıta Kongresi toplandığında, Koloniler'in bağımsızlık savaşı başladı ve George Washington, Kıta Ordusu’na Başkomutan olarak atandı.
Savaşın detaylarına geçmeden önce, 4 Temmuz 1776 yılında yayınlanan Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'ne yakından bakmak gerekir. Bu belge ile İngilizler'e bağlı 13 koloni, Büyük Britanya İmparatorluğu’ndan ayrılarak bağımsızlıklarını resmi bir belge ile ilan ettiler ve geri dönülemeyecek bir bağımsızlık mücadelesine girdiler. Amerikan Bağımsızlık bildirisinde bahsi geçen demokratik ilkeler, 1789 Fransız Devrimi’ne de ilham oldu. Bu belgede, Thomas Jefferson şunları diyor:
Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz: Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve mutluluğu arama hakları yer alır, bu hakları korumak için insanlar arasında meşru, iktidar hak ve yetkilerini yönetilenin rızasından alan hükümetler kurulmuştur. Herhangi bir hükümet şekli, bu amaçları tahrip eder bir nitelik kazanırsa, onu değiştirmek veya kaldırmak ve temelleri kendi güvenlik ve refahlarını sağlamaya en uygun görünecek ilkeler üzerine dayanan, güç ve yetkiyi aynı amaçla örgütleyen yeni bir hükümet kurmak, o halkın hakkıdır.
George Washington, askeri strateji ustalığından ziyade, iyi bir general olduğunu kanıtladı. Gücünün dayandığı nokta, ordusunu bir arada tutabilme yeteneğiydi. Ordunun eğitimi zayıftı ve ordu, yiyecekten yoksundu; fakat Washington, onları iyi bir şekilde yönlendirerek motive edebiliyordu.
Harp, isyancıların levazım depolarını yok etmek için General Thomas Gage'in Boston'dan Corncord'a birlik göndermesiyle başladı. 1775 yılında isyancılar, Boston'u kuşattı. Amerikalı general Henry Knox'un Ticonderoga Kalesi'nde elde ettiği toplarla gelerek, Gage'in yerine geçmiş olan General William Howe'u kenti boşaltmaya zorladı ve 1776'da kuşatma bitti.
General Richard Montgomery, komutasında bulunan Amerikan kuvvetleri ile 1775 sonbaharında Kanada'yı işgal etti ve Montreal'i aldı; fakat Quebec'e yapılan başarısız bir saldırının sonucu olarak, General Montgomery öldü. Amerikalılar, İngiliz yedek kuvvetleri gelene kadar kenti kuşatma altında tuttu, sonra da Ticonderoga Kalesi'ne çekildiler. İngilizler, Amiral Lord Richard Howe'u (General William Howe'un kardeşi), General Howe'un güçlerine katılması için, oldukça geniş bir filo ile New York'a gönderdi. Howe kardeşler, Amerikalılar ile temasa geçerek kendilerinin teslim olmaları halinde İngiliz Hükümeti tarafından affedilebileceklerinin garantisini verme yetkisine sahiptiler. Nitekim öyle de yaptılar.
4 Temmuz 1776 yılında Bağımsızlık Bildirgesi'ni yayınlayarak bağımsızlıklarını resmi bir belge ile ilan etmiş olan Amerikalılar'ın, yollarından geri dönmeye hiç niyetleri yoktu; bu sebeple barış görüşmelerini geri çevirdiler. Bu kesin ve net tavra karşı General Howe, ordusuyla beraber Long Island'a yürüdü ve Kıta ordusunun başkomutanı George Washington'un kuvvetlerini yenilgiye uğrattı. George Washington'un Manhattan içlerine çekilmesiyle beraber General Howe, onu kuzeye sürdü ve askerlerini Chatterton Hill'de de bozguna uğrattı. Akabinde George Washington'un Manhattan civarında bıraktığı garnizonu bozguna uğratarak, fazlaca silah ve erzağa el koydu ve birçok kişiyi tutsak aldı.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Lord Cornwallis, George Washington'un Lee Kalesi'nde bulunan garnizonunu tutarak, Amerikan ordusunu New Jersey boyunca Delaware ırmağının doğu yakasına püskürttü. Ayrıca New Jersey'de karargah kurdu. Bu zafer pek uzun sürmeyecekti. George Washington, Noel gecesi Delaware ırmağını geçti ve Lord Cornwallis'in Trenton'da bulunan garnizonuna saldırdı. Bu hamleyle çok fazla sayıda tutsak elde etti. Sonrasında Priceton'da bulunan ve İngilizler'e ait yedek kuvvetleri de bozguna uğrattı.
George Washington'un Trenton-Princeton zaferi, büyük bir heyecana sebebiyet vererek bağımsızlık savaşına motivasyon ve canlılık kattı. Bunun önünü almak için General John Burgoyne Komutasında bulunan bir İngiliz ordusu, 1777 yılında Kanada'dan güneye doğru yürüdü. Yarbay Barry, St. Leger komutasında bulunan daha küçük bir ordunun St. Lawrence ırmağını izleyerek Albany'de General Burgoyne komutasında bulunan ordu ile birleşmesi planlıyordu. General Burgoyne, Ticonderoga Kalesi'ni ele geçirip, at ihtiyacını karşılaması için Bennington'a Alman paralı askerlerden oluşan bir birlik gönderdi. Fakat bu birlik, New England birlikler tarafından bozguna uğratıldı.
General Benedict Arnold komutasında bulunan ordu, Yarbay St. Leger'i Oriskany'de durdurmayı başardı. General Horatio Gates'in komutasında bulunan diğer bir Amerikan ordusu, Albany'e yürümekte olan General Burgoyne'u tam iki kez yenilgiye uğrattı. General Burgoyne, Saratoga'da komutasında bulunan ordu ile beraber teslim olmaya mecbur bırakıldı. General Howe ise gemi yoluyla New York'tan Chesapeake'e doğru yol aldı, karaya vardığı anda ise Washington'un birliklerini bozguna uğratarak Philadelphia'yı kuşatarak avcuna aldı.
Buna karşılık George Washington, Germontown'a güçlü bir darbe vurduktan sonra, binlerce askeriyle Valley Forge'da bir karargah kurdu. Zorlu şartlar ve erzak sıkıntısına rağmen Amerikan ordusu, Prusyalı subay Friedrich Wihelm Von Steuben yetkisinde oldukça sıkı bir eğitimden geçirildi. Bu eğitim işe yaramış olacak ki George Washington, 1778 yılında Monmouth'da zafer kazandı. Bu savaştan sonra kuzeyde bulunan İngiliz birlikleri New York ve çevresinde kaldılar.
Bu sırada İngiltere ve Fransa, sömürge yarışı içerisindeydiler. Fransa, İngiltere'nin Kolonileri kaybetmesini istiyordu. Bu sebeple Amerikalılara destek verdi ve kıta kuvvetleri, Fransızlar'ın desteğiyle Yorktown Savaşı’nda İngiliz birliklerini ele geçirmeyi başardı. Bu olay, Bağımsızlık Savaşı’nı noktaladı ve George Washington, "ulusal kahraman" ilan edildi.
1783 yılında Amerika Birleşik Devletleri ve Büyük Britanya arasında imzalanan Paris Antlaşması ile Devrim Savaşı son bulmuştur. Böylece koloniler, bağımsızlıklarını elde ederek, federal hükümet sistemiyle yönetilen bağımsız ve yeni bir devlet olan Amerika Birleşik Devletleri’ni kurdular. Amerika Birleşik Devletleri, ülkesini anayasaya bağlı şekilde yöneten bir başkanın seçimle başa geldiği ilk modern demokratik cumhuriyettir. Bu demokratik devletin kuruluşu o dönemde Eşitlik, insan hakları ve kuvvetler ayrılığı gibi birtakım ilkelerin gündeme gelmesine sebep olmuştur.
Bağımsızlık Sonrası Başkanlık
George Washington, görevini tamamladığını düşünerek ailesine ve çiftçilik yaşamına geri döndü, ancak 1787 yılında Philadephia’da Anayasa hazırlama komitesine liderlik etmek için geri çağrıldı. Burada Kurucu Meclis, George Washington’ı oybirliğiyle Kurucu Meclis’in başkanı seçti.
Anayasa tartışmalarında ilk kez ikili parti sisteminin özelliklerini kapsayan politik görüşler belirgin hale geldi. Başkanlık kurumunun oluşumunda yürütme gücünün zayıf olmasını savunanlar ile güçlü olmasını savunanlar arasında birtakım gerginlikler yaşandı. Güçlü olmasını isteyenler, kuvvetler ayrımını gerçekleştirebilmek ve yasama gücüne karşı bir denge oluşturabilmek amacıyla Başkan'ın bağımsız olması gerektiğini söylüyorlardı. Güçlü yasama organları olan bazı eyaletlerde demokratların üst sınıfı korkuttuğu olaylardaki gelişmeler, caydırıcı örnek olarak gösterildi.
Göstermiş olduğu liderlik ile George Washington, bu yönde bir talepte bulunmamış olmasına rağmen, delegeler yeni devletin ilk başkanının George Washington olması gerektiği konusunda çoktan ikna olmuşlardı. Washington, aslında başlarda bunu istemedi ve evinde sakin bir yaşam sürmek istedi; ancak lider olması yönündeki yoğun istek, kararını değiştirmesine sebebiyet verdi. 7 Ocak 1789 yılında yapılan ilk başkanlık seçimini hiç zorlanmadan kazandı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk başkanı oldu. Kendisinden sonra en çok oyu alan John Adams ise ilk başkan yardımcısı oldu.
George Washington’a yılda yaklaşık olarak 25.000 dolar maaş ödenmesi kararlaştırıldı. 25.000 dolar 18. yüzyılda büyük bir paraydı. George Washington varlıklı biriydi ve halka hizmet eden lider imajında olmak istediği için, parayı reddetti; ancak Başkanlık seçimlerinin gelire ihtiyacı olmayan zengin kesim tarafından domine edilmesinden korkuluyordu, çünkü ilerleyen yıllarda başkan adayı olacak kişilerin, sadece zenginler arasından değil, geniş kitlelerden çıkması isteniyordu. Sonunda George Washington, doğru bir örnek olabilmek için, bu maaşı almaya razı oldu.
Washington, Avrupa soylularının saraylarda yaşadığı şatafatlı hayatlardan ziyade, Cumhuriyet’e uygun tarzda yaşadı. "Ekselansları" gibi daha yüce ve kibir dolu unvan ve yakıştırmalardansa, kendisine "Mr. President", yani "Bay Başkan" veya "Sayın Başkan" diye hitap edilmesini tercih etti.
İlk Başkan Olarak Washington'un ABD Üzerindeki Etkisi
Washington, görev başına geldiğinde Amerika, 11 eyalet ve yaklaşık 4 milyon nüfusu ile küçük bir ulustu. Başkanın iç ve dış işlerini nasıl yürütmesi gerektiği konusunda bir emsal yoktu. Yapacağı her şeyin, ülkeyi ve kendisinden sonra gelecek başkanları ve o başkanların ülkeyi nasıl yöneteceğini etkileyeceğini bilen Washington, büyük bir adalet, sağduyu ve şeffaflık örneği oluşturmak için çalıştı. Dış işlerinde diğer ülkelerle samimi ilişkileri gözetti, ancak dış çatışmalarda tarafsızlığı tercih etti. İç siyasette denge sağlamaya çalıştı. George Washington, "partisiz" bir başkandı ve Amerikan siyasetinde partizanlık olmamasını umut ediyordu.
Bakan ve danışmanları ise, ilerleyen süreçte oluşacak siyasi partilerin zeminini hazırlayacak iki gruba bölünmüşlerdi. Ülkenin ekonomisini kuvvetlendirmek için zamanına göre uçuk planları olan Maliye Bakanı Alexander Hamilton, merkezci ve elitist Federalist Parti'nin temellerini atmıştı. Thomas Jefferson ise (Jeffersoncu Cumhuriyetçiler'in kurucusu ve Amerika Birleşik Devletleri İçişleri Bakanı), Hamilton'un planlarına kat'i suretle karşı gelmişti. George Washington, tarafsızlığını korumaya çalışsa da, kendisini Hamilton’a daha yakın görüyordu.
George Washington, Başkanlık döneminde Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi'nin ilk başyargıcı olarak John Jay'i aday gösterdi. Ayrıca ilk ulusal banka olan Bank of The United States'in kurmasını sağlayacak bir yasa tasarısına imza attı.
Döneme damga vurmuş bir diğer "ilk" ise, George Washington'ın yazarların haklarını koruyan, Birleşik Devletler'in ilk telif hakkı yasasını imzalamasıdır. Bir diğer önemli adımsa, ülkeden daha da yaşlı olan ve 1775 yılında kurulan Birleşik Devletler Posta Servisi'ni bir bakanlığa çevirerek 20 Şubat 1792'de Birleşik Devletler Posta Ofisi Bakanlığı'na çevirmiş olmasıdır. 12 Ağustos 1970'te Richard Nixon tarafından bakanlık mertebesinden alınıp, bağımsız bir devlet koluna dönüşen Birleşik Devletler Posta Servisi ("USPS") olana kadar bu bakanlık hizmet vermiştir.
Washington'un liderliğinde eyaletler, Haklar Bildirisi'ni (Bill of Rights) onayladı. Bunun yanı sıra Kuzey Carolina (1789), Rhode Island (1790), Vermont (1791), Kentucky (1792) ve Tennessee (1796), Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni eyaletleri haline geldi.
Asırlara Yayılan Şükran Günü Kavgası
1789 yılında Amerikan Kongresi'nin ilk temsilcileri George Washington ile görüşerek, Şükran Günü'nün ulusal bir bayram olarak ilan edilmesini istediler. Bu aslında basit ve masum bir talep gibi görünse de Kongre'de başkanın sahip olduğu yetkiler ile Kongre'nin hakları üzerine gergin tartışmalara sebebiyet verdi. Bu meseleye yüksek reaksiyon verenlerin iki çekincesi vardı: Birincisi, Şükran Günü dini bir bayram olması sebebiyle başkanın yetki alanı dışına çıkıyordu. Diğer çekince ise, Şükran Günü'nü bir bayram ilan etme yetkisinin, başkandan ziyade valilere ait olduğunun düşünülmesiydi.
Görülebileceği gibi bu dönem, bağımsızlığını henüz yeni elde etmiş bir devlet için zorlayıcı zamanlardı. 13 koloni, Büyük Britanya İmparatorluğu'na karşı bağımsızlıklarını elde etmişti, fakat henüz tam birlik sağlanamamıştı. Dolayısıyla Ulusal Şükran Günü'nü ilan etmek, birlik ve kenetlenmeyi sağlamanın iyi bir yolu olabilirdi.
Sonuç olarak George Washington Bildirgeyi imzalayarak "Ulusal Şükran Günü" ilan etti. Washington'un bu konuya muhalif yaklaşanlar için de bir çözümü vardı: Washington bu bildirgeyi 13 eyaletin valilerine göndererek, onlardan Kasım ayının son perşembesini Şükran Günü ilan etmeyi onaylamalarını istedi.
Elbette bu, tartışmaları bitirmedi. Amerika Birleşik Devletleri'nin 3. Başkanı Thomas Jefferson, Virginia Valisi olarak ilanlara katılmış olmasına rağmen, Şükran Günü Bildirgesi'ne imza atmadı. Amerika Birleşik Devletleri'nin 2. başkanı John Adams ve 4. başkanı James Madison, "Oruç, Dua ve Şükran Günleri" adı altında bildirgeler çıkardılar.
Sonrasında 45 yıl boyunca, yani 16. başkan Abraham Lincoln'a değin hiçbir Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, Şükran Günü Bildirgesi yayınlamadı ya da ilanda bulunmadı. Abraham Lincoln'ün Şükran Günü bildirgesi yayınlamasının sebebi ise, iç savaşın içine düşmüş milletine birlik ve beraberlik duygularını anımsatmaktı. Lincoln, halkı tek yürek ve kenetlenmiş bir halde bu bayramı kutlama çağrısında bulunacaktı.
1939 yılına gelindiğinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin 32. başkanı Franklin D. Roosevelt Şükran Günü bayramının tarihinde bir değişiklik yapmak istedi. Roosevelt, Kasım ayının son perşembesi tarihini, Kasım ayının üçüncü perşembesine çekmek istiyordu. Bu şekilde bakıldığında herhangi bir mantığa oturtulamayacak bir düşünce gibi görünse de aslında Başkan Roosevelt, Noel ve Şükran Günü tarihlerini birbirine yakınlaştırarak alışverişi sezonunu uzatmayı hedefliyordu, çünkü Büyük Ekonomik Buhran'dan çıkmış olan ülkenin ekonomisini kalkındırmak istiyordu. Fakat bir kesim, bu karardan hiç hoşlanmadı. Bayramın ne zaman kutlanacağı meselesi derin bir konu haline gelerek, gerginliklere sebep oldu. Bazı eyaletler Şükran Günü'nü yeni tarihte kutladı, diğerleriyse eski tarihten vazgeçmedi. Roosevelt, en nihayetinde bu karardan geri adım attı.
Kongre tarafından 1941 yılında geçen yasaya göre, Kasım'ın son perşembesi resmi bayram olarak ilan edildi. Böylece yıllardır tartışılan bu konu nihayete ermiş oldu. Şükran Günü hala günümüzde milyonlarca Amerikalı'nın kutladığı, aile ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, sevilen bir bayramdır.
Ayaklanmalar ve Soykırım
George Washington, Amerikan Yerlileri'ne karşı sert bir siyaset izlemiş, yerlilere uygulanan soykırımda önemli rol oynamıştır. Hatta tümgeneral John Sullivan’a Iroquoilora saldırmasını ve bölgedeki yerleşim yerleri yıkılıp harabeye dönene kadar barış amaçlı görüşme isteklerini reddetmesi yönünde emirler vermiştir. Sullivan, kendisine verilen emri uygulamış ve bölgede yerlilerin geçim kaynakları yok edilerek, onların vahşi hayvanlar gibi avlandıkları rapor edilmiştir. Gerçekleşen bu vahşet, George Washington tarafından da onaylanmıştır. George Washington, yerlilerin beyazlardan yalnızca yıkım görmeyi hak eden vahşi hayvanlar olduklarını düşünüyordu.[1]
1791 yılına gelindiğinde Kongre’nin alkollü içeceklere uyguladığı tüketim vergisi Pennsylvania’da protestolara sebebiyet verdi. Bu protestolar, "Whiskey Rebellion", yani "viski isyanı" olarak ABD tarihine geçti. Washington, protestocuların eyalet mahkemesine çıkarılması için talimat verdi. Geniş çapta ayaklanmalara dönüşen bu olayda, gelişmelere karşı tedbir olarak Washington, 1792 yılında yürürlüğe giren bir yasaya ve federal ordunun yeterli kuvvete sahip olmadığına dayanarak, bazı eyaletlerden milis güçler topladı. Neyse ki olaylar bir iç savaşa dönüşmeden yatıştı. Federal Hükümet, yeni anayasa çatısında otorite sağlamak için ilk kez vatandaşlar üzerinde askeri güç kullanmış oldu.
Başkanlığının İkinci Dönemi
George Washington, Fransız Devrimi sırasında pasif bir tutum göstererek eleştirilerin odağı haline gelmiş olsa da 1792 yılında tekrar oy birliğiyle ikinci kez başkanlığa seçildi. 1792-1797 yılları arasında ikinci dönem başkanlık görevini yürüttü ve bir daha aday olmayacağını duyurarak, adaylığını ilan etmedi.
İkinci Başkanlık döneminde, 1793 yılına tarihlenen Büyük Britanya ve Fransa savaşına dahil olmak istemeyerek tarafsızlığını ilan etti. 1795 yılında, Amerika Birleşik Devletleri ve Büyük Britanya arasında Dostluk, Ticaret ve Seyrüsefer Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma sayesinde Amerika'nın Britanya ile savaşa girmesinden kaçınılmış oldu. Uluslararası boyutta Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa arasında önceden yapılmış olan birtakım antlaşmaların çiğnendiğini düşünen Fransızlar, ABD-Fransa ilişkilerini sıkıntıya soktu. Bunu çözmek isteyen George Washington yönetimi, Fransa ile iki önemli uluslararası antlaşma daha imzalayarak ilişkileri düzeltmeyi başardı..
San Lorenzo Antlaşması olarak bilinen bir diğer antlaşma sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya arasında dostane ilişkiler inşa edildi. Kuzey Amerika'da bulunan Amerikan ve İspanyol topraklarının sınırları sağlamlaştırıldı ve Mississippi, Amerikalı tüccarlara açıldı.
ABD-Osmanlı Sürtüşmesi
ABD ile Osmanlı İmparatorluğu arasında da bazı temaslar oldu. Bunun bir örneği, Trablus (Tripoli) Antlaşması, Amerika Birleşik Devletleri ve Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı bir eyalet olan Trablus (Libya) arasında imzalanmış olan ticaret antlaşmasıdır.
Trablus, o dönemde Osmanlı'ya gevşek bir bağ ile bağlıydı. Bu antlaşma ile vergi karşılığında Amerikan gemileri Akdeniz'e yasal biçimde girebilme hakkı elde etti. Kuzey Afrika'da bulunan Tunus, Cezayir ve Trablus gibi beylerbeylikler Akdeniz'e giren batılı devletlerin gemilerine saldırıyorlardı. Zamanla buraya giren devletler, savaşmak yerine vergi ödemeyi uygun buldular. Genç ve taze kurulmuş olan Amerika Birleşik Devletleri de vergi ödeyeceği bir antlaşma yapmaya karar verdi.
Ne var ki ilerleyen yıllarda Trablusgarp Beylerbeyi, vergi miktarını arttırdı. Amerika Birleşik Devletleri'nin 3. Başkanı Thomas Jefferson, başkanlığı devraldığında daha fazla vergi ödemeyi uygun bulmadı. Bir donanma kurmanın hiç bitmeyen taleplerden daha ucuza geleceğini düşündü.
Bunun bir sonucu olarak Trablusgarp Beylerbeyliği ve Amerika Birleşik Devletleri savaşa girdiler. Burada altı çizilmesi gereken nokta, bir Osmanlı eyaletinin yabancı bir devlete savaş ilan etmiş olmasıdır. Birinci Berberi Savaşı olarak adlandırılan bu savaşı ABD kazandı. Devamı niteliğindeki İkinci Berberi Savaşı da yine Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Kuzey Afrika'da bulunan Berberi Devletler ve Amerika Birleşik Devletleri arasında meydana geldi ve yine ABD kazanan taraf oldu. Bu savaş, Akdeniz'de bir Berberi tehdidi olmaksızın Avrupa'nın deniz kuvvetlerini ve ticaretlerini güçlendirmesini mümkün kıldı. Bunun bir sonucu olarak, 1830 yılında Cezayir, 1881 yılında Tunus, Fransa'nın kolonisi haline geldi.
Kölelik Kurumuyla İlişkisi
George Washington, köleliğin yasal kabul edildiği bir zamanda doğmuştu ve daha sadece 11 yaşındayken kendisine 10 köle miras kalmıştı. Kendisinin köleliğe karşı sergilediği tutum, başlangıçta o dönemde yaşayan herhangi bir insanın tavrından farklı değildi.
Öte yandan 1774 yılında Fairfax kararlarının benimsenmesi yolunda önemli bir katılımcıydı. Belgenin tamamının imzacısı olduğundan ötürü, köle ticaretinin ahlaki açıdan uygunsuz ve zalimce olduğunu söyleyen maddeyi de kamuoyu önünde onaylamıştır. Bu belge aslında, Koloniler zamanında İngilizlerin Amerikan Kolonilerine karşı otoritesini reddeden radikal bir belgeydi.
George Washington göreve geldiğinde, kölelik yanlısı çıkarlar, kölelik karşıtı Devrimci tavırlardan daha güçlü bir konumdaydı. Hiçbir eyalet, Anayasa'nın hazırlanması ve onaylanması sırasında köleliği bir sorun olarak görmemiş, hatta Güney Eyaletler kölelik yasalarını daha da güçlü hale getirmiş ve kölelik karşıtı figürlerin kamuoyu önünde sessizliği sağlamışlardı. Dolayısıyla Washington, köleliğin kaldırılmasına ilişkin çok az destek olduğunu gördü. Kölelik gibi yerleşik, kabul görmüş ve bölücü bir konuyla yüzleşerek tehlikeye girmek istemedi.
George Washington, hükümet olarak 1791 yılında Fransızların Saint Domingue köle isyanını bastırma girişimlerine finansal destek sağlamıştır. Buna ek olarak 1793 yılında kölelik yanlısı bir kanun olan Kaçak Köle Yasası'nı hayata geçirdi.
Öte yandan, kölelik karşıtı kararları da mevcuttu: 1789 yılında, 1787'den sonra geniş bir federal bölgeye getirilen her yeni kölenin serbest kalmasını sağlayan Kuzeybatı Yönetmeliği'nin yeniden yürürlüğe girmesine imza atmıştır. Bununla beraber Washington 1794 yılında, Amerika Birleşik Devletleri'ne ait gemilerin ve Amerikan ihracatının Uluslararası Köle Ticareti'ne karışmasını yasaklayan Köle Ticareti Yasası'na imza atmıştır.
George Washington, Başkanlık dönemi boyunca açık bir şekilde kölelik ile ilgili hiç konuşma yapmamış, aldığı kölelik karşıtı dilekçelerin hiçbirine cevap da vermemiştir. Biyografi yazarı James Thomas Flexner'a göre Washington, Alexander Hamilton'un ekonomik planlarını Jefferson'ın tarım ekonomisi planına tercih ederek köleliği zayıflatmıştır.
Washington, ömrü boyunca toplamda 300 köleye sahip olmuştur, fakat ölmeden önce köleliğe karşı çıkmış ve eşinin ölümünden sonra bütün kölelerinin serbest bırakılmasını vasiyet etmiştir.[2]
Veda Konuşması
George Washington, ikinci başkanlık döneminin sonlarına doğru bir veda olarak kendi deyimiyle "Friends and the Fellow Citizens", yani "Dostlara ve Vatandaşlara" (veya daha bilindik adıyla "Washington'un Veda Konuşması" veya İngilizce olarak "Washington’s Farewell Address") yazdı. Alexander Hamilton da yazılan bu metne katkıda bulundu
Bu mektupta Washington, coğrafi bölücülük, dış güçlerin ülkenin içişlerine karışması ve partizanlık gibi Cumhuriyet'in istikrarını tehdit edebilecek unsurlara karşı uyarılarda bulundu Mektubun, Amerikan halkına ve Washington’ın haleflerine devlet yönetiminde bir rehber olarak hizmet etmesi amaçlandı. Amerikan halkına, bölgesel çıkarlarını bütün ulusun ortak çıkarlarının üzerine koymamaları çağrısında bulunarak birlik, beraberlik ve birbirine kenetlenmenin önemine vurgu yaptı.
George Washington, iç meseleleri içeren bir mektup yazsa da Amerika’nın ileride izleyeceği dış politikanın da iskeletini oluşturmak istiyordu. Örneğin dış ilişkilerle ilgili olarak "birtakım uluslara karşı kalıcı antipatilere" karşı yaptığı uyarıya bakıldığında, bunun gereksiz bir savaşa sebebiyet vereceğini ifade etmişti.[3] Mektup, aslında o dönem Amerika Birleşik Devletleri’nin karşı karşıya olduğu iç bölünmeler, güçlü ulusların istilası gibi tehlikelere ve zorluklara karşı uyarıcı niteliğindeydi. Amerika Birleşik Devletleri’nin George Washington’dan sonra gelen ikinci Başkanı ise John Adams olmuştur.
İç Savaş yıllarına takiben bir gelenek olarak her yıl Amerika Senatosu’nun bir üyesi, Washington’ın doğum gününü kutlamak için Veda Mektubu'nun tam metnini yüksek sesle okur. Veda mektubu, gelecekteki Amerika Birleşik Devletleri Başkanları için de bir yol gösterici olmuştur. Abraham Lincoln'den, Dwight D. Eisenhower’e, Ronald Reagan’dan Barack Obama’ya ilham kaynağı olmuş, bilgelik dolu ve ileri görüşlü bir belge olduğu söylenebilir.
George Washington’un veda mektubu yazması, ilerideki Amerikan başkanlarının da görevlerinden ayrılırken bir veda mektubu bırakmalarına önayak olmuştur. George Washington’un patlak vermesinden korktuğu iç savaş, Amerika Birleşik Devletlerinin 16. Başkanı Abraham Lincoln döneminde gerçekleşmiş, fakat bölünme tehlikesinin üstesinden gelinebilmiştir ve buna ek olarak kölelik de son bulmuştur.
George Washington, 1799 yılında, bir boğaz enfeksiyonu nedeniyle hayata gözlerini yumdu. Öldüğünde 67 yaşındaydı. Arkadaşı Henry Lee, Washington ile ilgili şunlar söylemiştir:
Savaşta birinciydi, barışta birinciydi ve yurttaşlarının kalbinde de birinci olarak kalacak.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 10
- 4
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ R. Drinnon. (1997). Facing West: The Metaphysics Of Indıan-Hating & Empire - Building. ISBN: 978-0806129280. Yayınevi: University of Oklahoma Press. sf: 608.
- ^ History. George Washington: Facts, Revolution & Presidency. (15 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 15 Ağustos 2021. Alındığı Yer: History | Arşiv Bağlantısı
- ^ U.S. Department of State. Washington's Farewell Address,1796. (15 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 15 Ağustos 2021. Alındığı Yer: U.S. Department of State | Arşiv Bağlantısı
- R. Chernow. (2010). Washington: A Life. ISBN: 978-1-59420-266-7. Yayınevi: Penguin Press. sf: 904.
- J. Avlon. How Washington's Farewell Address Inspired Future Presidents. (15 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 15 Ağustos 2021. Alındığı Yer: History | Arşiv Bağlantısı
- Senate. Washington's Farewell Address. (15 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 15 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Senate.gov | Arşiv Bağlantısı
- S. Pruitt. George Washington's Farewell Address Included Three Main Warnings. (15 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 15 Ağustos 2021. Alındığı Yer: History | Arşiv Bağlantısı
- J. Bassett. (1906). The Federalist System, 1789-1801. ISBN: 2940008805239. Yayınevi: Harper & Brothers.
- H. G. Unger. (2013). "Mr. President": George Washington And The Making Of The Nation's Highest Office. ISBN: 9780306822414. Yayınevi: Da Capo Press.
- R. Chernow. (2010). Washington: A Life. ISBN: 9781594202667. Yayınevi: Penguin Press.
- W. S. Randall. (1997). George Washington. ISBN: 9780805027792. Yayınevi: Henry Holt & Company.
- H. Hughes. First In War, First In Peace And First In The Hearts Of His Countrymen. (21 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 21 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Mountvernon.org | Arşiv Bağlantısı
- Vikipedi. Amerikan Bağımsızlık Savaşı. (22 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 22 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Vikipedi | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. American Revolutionary War. (22 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 22 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- Amerika'nın Sesi. Abd Tarihinin Birleştirici Bayramı: Şükran Günü. (28 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 22 Ağustos 2021. Alındığı Yer: Amerika'nın Sesi | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 08:00:10 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10856
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.