Gelişmekte Olan Şehirlerde İnsanlar, Aşırı Sıcaklar Nedeniyle Kavrulmaya Başladı!
Bu haber 3 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Son zamanlarda yapılan bir analize göre aşırı sıcaklık, günümüzde büyük şehirlerde yaşayan insanları, ölümcül olabilecek sıcaklıklara, 1980'lerde yaşamış insanlardan 3 kat daha sık maruz bırakıyor. Bu artışın çoğunluğu Güney Asya, Afrika ve Orta Doğu'da görülüyor. İklim değişikliği bir etken olsa da sıcaklık stresi, gelişmekte olan bazı bölgelerdeki şehirlerde nüfus patlaması ve yoksulluk nedeniyle daha da kötüleşiyor.
Washington Eyalet Üniversitesi'nde sıcaklık dalgaları üzerine çalışan ve araştırmaya dahil olmayan iklim bilimci Deepti Singh'e göre bulgular, siyasilerin şehirleri ekstrem koşullara uygun hale getirmesi gerektiğini gösteriyor. Singh, şöyle diyor:
Her yıl, aşırı sıcaklık sebebiyle büyük çoğunluğu önlenebilecek çok sayıda ölüm gerçekleşiyor.
Dünya'nın bazı bölgelerinde sıcaklık ve nem, insanları birkaç saatte öldürebilecek sınırları şimdiden aştı. Örneğin Hindistan'ın kıyılarında, Batı Afrika ve Basra Körfezi'nde sıcaklık dalgaları neredeyse her yıl ölümcül sınırları geçiyor. Nüfusun arttığı şehirlerde sorun her yıl daha çok hissediliyor, ısıyı emen beton ve asfaltlar ise durumu daha kötü hale getiriyor.
Araştırmayı yöneten Columbia Üniversitesi'nden coğrafyacı ve doktora sonrası araştırmacı Cascade Tuholske, her yıl artan bu sıcaklıkların dünyanın dört bir yanından şehir sakinlerinin üzerindeki etkisini ölçmenin zor olduğunu belirtiyor. Dünya'nın bazı bölgeleri bazı hava olaylarından etkilenmiyorken uydudan yapılan sıcaklık ölçümleri yalnızca geniş alanları taradığından, şehirlerdeki koşulları tek tek göremiyor.
Bu sorunu çözmek için Tuholske ve ABD'li araştırmacılar, Santa Barbara'daki California Üniversitesinden bilim insanlarının yakın zamanda geliştirdiği bir veri setine yöneldi.[1] Bu set, uyduların topladığı verilerle detaylı hava durumu gözlemlerini birleştirerek her 25 kilometrekaredeki günlük maksimum sıcaklığı belirlemeye çalışıyor.
Bilim insanları daha sonra sıcaklığın insan sağlığını tehdit edecek seviyeye vardığı gün sayısını 13.000'den fazla şehrin her birinde yaşayan insanların sayısıyla çarparak bu sonucun her yıl nasıl değiştiğini takip etti. Aşırı ısıya maruz kalma oranını ölçmek için, sıcaklığın 30°C "Islak Termometre Sıcaklığı"na ulaştığı günleri saydılar. 30°C ortalama bir yaz gününün sıcaklığı gibi görünebilir, ancak Islak Termometre ölçümü, yüksek nemin sıcaklığı daha fazla hissettirdiğini gösterir. Bunun nedeni hava nemliyken terin daha yavaş buharlaşması ve insanların buharlaşmanın yarattığı serinlik hissini yaşayamamasıdır. Islak termometrede 30°C, hissedilen sıcaklıkta 41°C' ye eş değerdir.
Ulusal Bilimler Akademisi Bildirilerine göre sadece Hindistan, ilk 25'teki diğer 24 ülkenin toplamından daha fazla etki göstererek, Dünya'daki aşırı sıcaklığa maruz kalma oranındaki artışın yarısını oluşturuyor.[2] Artış listesinde ilk 10'daki şehirlerden 4'ü Hindistan'da bulunuyor: Yeni Delhi, Kolkata, Mumbai, ve Madras. Avrupa ve Kuzey Amerika'daki hiçbir şehir ilk 50'de yer almıyor. Aşağıdaki harita, Dünya'daki sıcak noktaları gösteriyor.
Çalışmaya göre bir şehirdeki sıcaklığa maruz kalmadaki artışın iki sebebi olabilir: artan sıcaklıklar veya nüfus artışı, yani sıcaklığa maruz kalan daha çok insan. Küresel anlamda bu etkenler, genel artışın ancak yarısını açıklayabiliyor. Çalışma, belirli bir şehirdeki sıcaklık artışının ne kadarının iklim değişikliğinden kaynaklandığını veya şehirlerin neden etraflarındaki kırsal alanlardan daha fazla ısı tutuğunu açıklamıyor.[3]
Aşırı sıcaklık üstüne çalışırken uydu verilerini ve meteoroloji merkezlerinin gözlemlerini kullanan Singh, araştırmanın yaklaşımının verideki boşlukları doldurmak için ilginç bir stratejiye dikkat çektiğini söylüyor.[4] Ancak Singh, farklı veri setlerini birleştirmenin ve on yıllarla ölçülen bir sürenin günlük sıcaklıklarını ölçmeye çalışmanın ortaya çıkardığı belirsizliğe de dikkat çekiyor. Singh, sonuçların gelişen Dünya'nın kalabalık şehirlerinde ve çoğu yoksulluk içinde yaşayan, ağır işlerde çalışan insanları sıcaklık dalgalarından korumanın zorluklarını vurguluyor.
Bu şehirlerde birçok evsiz insan var, hayatta kalabilmeleri ise bu koşullara maruz kalmalarına sebep olan işlere bağlı.
Mumbai'de kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Dünya Kaynakları Enstitüsü'nde şehir planlamacısı olarak çalışan Lubaina Rangwala, bu tehditleri ilk elden ele almanın zorluğunu belirtiyor. Mumbai, 1983'ten beri sıcaklığa maruz kalma oranı en çok artan 5. şehir. Araştırmaya göre bu artışın %46'sı aşırı sıcak gün sayısının artışından, % 54'ü ise nüfus artışından kaynaklanıyor.
Rangwala, Mumbai'deki yönetimin sıcaklık dalgalarının etkisini azaltmak için çözümler aramaya başladığını söylüyor. Bu çözümlerden bazıları, ağaç dikmek veya güneş ışığını yansıtmaları için çatıları beyaza boyamak kadar basit önlemler bile olabilir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ancak dikkatli bir planlama yapılmazsa, örneğin inşa edilen yeni konutlarla bu çabalar boşa çıkabilir. Rangwala, yüksek binaların yeniden planlamaya uygun bir model olduğunu söylüyor. Ancak bu binalar sakinlerini havalandırması yeterli olmayan bunaltıcı dairelere de hapsedebilirler, ki bu da iklimle başa çıkma konusunda yarardan çok zarara yol açar.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 5
- 3
- 3
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Science | Arşiv Bağlantısı
- ^ www.chc.ucsb.edu. Chirtsdaily | Climate Hazards Center - Uc Santa Barbara. Alındığı Tarih: 7 Aralık 2021. Alındığı Yer: www.chc.ucsb.edu | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Tuholske, et al. (2021). Global Urban Population Exposure To Extreme Heat. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: e2024792118. doi: 10.1073/pnas.2024792118. | Arşiv Bağlantısı
- ^ www.science.org. Scientists Map Urban Heat Islands—And Track How Communities Are Affected. Alındığı Tarih: 7 Aralık 2021. Alındığı Yer: www.science.org | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. D. W. Rogers, et al. (2021). Recent Increases In Exposure To Extreme Humid-Heat Events Disproportionately Affect Populated Regions. Geophysical Research Letters, sf: e2021GL094183. doi: 10.1029/2021GL094183. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/12/2024 21:49:04 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11198
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Science. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.