Optik İllüzyonlar: Zihnimiz Bizi Nasıl Kandırıyor?
Sizler İçin, İnsanı Kendinden Şüpheye Düşüren İlginç Göz Yanılgıları ve İllüzyonları Derledik!
Optik illüzyon, göz veya beynin çalışma prensiplerinin doğal veya yapay şekillerde manipüle edilmesi, kandırılması veya yanıltılması yoluyla, gerçekte olandan farklı bir görüntü, renk veya hareket algılama olarak tanımlanabilir. Görsel bir yanılsama yaşadığımızda, orada olmayan veya orada olan bir şeyi farklı bir şekil veya renkte görebiliriz. Algılama ve gerçeklik arasındaki bu kopukluk nedeniyle görsel yanılsamalar, beynin fiziksel dünyayı yeniden yaratmada başarısız olabileceği yolları gösterir. Algıladığımız şey aslında zihnimizin yaptığı yorumdur. Bu yorumlar gerçekle uyuşmadığı zaman optik illüzyonlar oluşmuş olur. Aslında bir bakıma kandırılmış oluruz.
Optik İllüzyonlar
Siz de mutlaka bir optik illüzyon deneyimlemişsinizdir; çünkü insanlık, evrimsel tarihi boyunca bu tür yanılgılara bolca düştü. Zihnimizin, gördüğümüz nesneler hakkında aceleci çıkarımlar yaptığını zaten pareidolia gibi konular nedeniyle biliyoruz. İllüzyonların fark edilmesine dair ilk kaynaklar, Antik Çağ'a kadar gidiyor. Örneğin MÖ 350'de Aristoteles, “Duyularımıza güvenilebilir ancak kolayca kandırılabilirler” derken, muhtemelen bu tür illüzyonlardan ve yanılgılardan bahsediyordu. Bu yazımızda, çeşitli hareketli fotoğraflardan (GIF) ve sabit fotoğraflardan oluşan çok sayıda göz yanılgısını sizlerle paylaşacağız. Yazımızın sonunda da neden böyle bir deneyim yaşadığımızı biraz daha detaylı izah edeceğiz.
Beynimiz, aslında çok hızlı çalışan bir sistem olmasına rağmen, çoğu zaman etraftan gelen bütün verileri işleyemez; yani veri işleme konusunda kusursuz değildir. Bu kusurunu örtmek için, bazı "yama yöntemlerine" başvurur. Örneğin tam olarak göremediğiniz cisimlerin kabaca neye benzediğini hafızanıza ve gelen görsel verilere dayanarak tamamlar; ancak aslında cisim, sıra dışı bir cisim olabilir ve bu sebeple beyniniz tamamen kandırılır. Bu, türümüzün algısal kusurlarını gösterir.
Aslında şu anda olandan çok daha güçlü bir görsel yeti, çok daha üstün bir işlem kapasitesine sahip, çok daha az kusurlu bir beyin evrimleşebilirdi. Ancak evrim plan yapmaz. Elde olanın en iyisi hayatta kalır, gerisi elenir. Dolayısıyla, şu anda sahip olduklarımız, hayatta kalmamıza yeterlidir.
Ola ki vahşi yaşama dönersek ve çok daha güçlü görsel yetinin oluşması yönünde çevresel bir baskı oluşursa, o zaman popülasyonumuz içerisindeki en güçlü görsel kapasiteye ve en becerikli işlem hacmine sahip beyni barındıran bireyler daha kolay hayatta kalıp, daha çok üreyeceklerdir. Böylece, şu andakinden bile güçlü beyinler ve gözler evrimleşebilecektir. Ancak bu, bir diğer makalenin konusu...
Optik İllüzyonların Sınıflandırılması
Optik illüzyonlar; değişmez optik illüzyonlar, fizyolojik ve bilişsel illüzyonlar olmak üzere temelde üçe ayrılır. Aşağıda bunlara kısaca değineceğiz; sonrasındaysa daha fazla örnek ve daha alt kategorilerle konuya daha da detaylıca bakacağız.
Değişmez Optik İllüzyonlar
Değişmez optik illüzyonlar, onları oluşturan nesnelerden farklı olan görüntülerdir. Bu tür illüzyon en basit olanıdır ve anlaşılması kolaydır. Bu illüzyonların çoğu sanatta kullanılır ve bu nedenle bir illüzyon olarak görülmezler.
Fizyolojik İllüzyonlar
Fizyolojik illüzyonlar; belirli bir süre parlaklık, eğim, renk veya hareket gibi bir şeye maruz kaldıktan sonra beyin veya gözler üzerindeki etkilerden oluşur.
Aşağıdaki videoda iki illüzyon ortaya çıkıyor. Artı işaretine yaklaşık 20 saniye baktıktan sonra, tüm leylak renkli daireler kayboluyor ve yeşil bir daire dönmeye başlamış gibi görünüyor.
Bu, 1804 yılında Ignaz Paul Vital Troxler adlı İsviçreli bir doktor tarafından keşfedildi. Etki, beynimizin değişmeyen şeylerin daha az farkına varması ve değişen şeylerin daha fazla farkına varması nedeniyle olur. Videoda, yanıp sönme etrafta dolaşırken daireler hareket etmez. Bu, hareket etmeyen leylak renkli dairelerin farkındalığını kaybederken, beynimizin boş noktalara odaklanmasına neden olur.
Açık yeşil daire, yanıp sönen animasyonun yerini alır çünkü retina, leylak rengi kaybolduğunda bunun yerine tamamlayıcı (zıt) renk olan yeşili algılar.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bilişsel İllüzyonlar
Bilinçsiz çıkarımlar olarak da adlandırılır. Bakış açınızın, dünya hakkındaki varsayımlarınız yüzünden bozulmasıyla ortaya çıkar. Bu tür illüzyonlar, üçü arasında en yaygın olanıdır. İlk olarak, 19. yüzyılda Hermann Helmholtz tarafından ortaya atılmıştır.
Aşağıdaki şekildeki damalı gölge illüzyonu, 1995 yılında MIT'de görsel bilimler profesörü olan Edward Adelson tarafından yaratılmıştır. İki karonun farklı renkler gibi görünmesinin nedeni, gölgeli bir şey gördüğümüzde beynimizin gerçekte olduğundan daha koyu göründüğünü bilmesidir. Beyin, gölgeli yüzeyi gerçekte olduğundan daha açık olarak yorumlayarak bunu telafi eder.
Aşağıdaki şekildeki Ponzo illüzyonu ise, 1911'de Mario Ponzo adlı bir İtalyan psikolog tarafından yaratılmıştır. Çizgilerin farklı boyutlarda gibi görünmesinin nedeni, beynimizin arka plana göre bir nesnenin boyutunu yargılamasıdır. Beyin, iki dikey çizgiyi mesafe içine çekilen paralel çizgiler olarak algılar. Bundan dolayı beyin, üstteki sarı çizginin daha uzakta olduğunu düşünür ve bu, çizgiyi gerçekte olduğundan daha uzun olarak algılamasına neden olur.
Optik İllüzyonlara Örnekler ve Detaylı Kategoriler
Şimdi, gözünüzü ve beyninizi zorlayak ne kadar kolay kandırılabileceğinizi sizlere gösterelim.
1. Göz Hareketlerine Dayalı İllüzyonlar
Her şeyden önce, ana görseldeki "atım illüzyonu", tipik bir örnektir. Bu tür bir illüzyon, aslında gözlerinizin hiçbir zaman bir noktaya sabit bakamadığı gerçeğini manipüle etmektedir. Bir noktaya odaklandığınızda, aslında gözlerimiz "mikro-yalpalanma" olarak tanımlayabileceğimiz, sağa sola gitme hareketleri yapar. Bunlar, çok çok ufak hareketlerdir ve gözü saran kaslardan kaynaklanır. Bu nedenle, görsele baktığınızda, bu mikrohareketleri hesaba katarak tasarlanmış çizgiler, hareket izlenimi verir. Halbuki yukarıdaki görsel, bir gif değildir. Duran bir fotoğraftır; ancak gözünüzün hareketleri ve çizgilerin/renklerin konumları, beyninizin hareket algılamasına neden olur!
Bazı diğerleri de aşağıdadır. Bunların hepsi hareketsiz fotoğraflar; ancak beyniniz hareket algılıyor (inanmıyorsanız, dosya uzantılarını kontrol ederek GIF olmadıklarından emin olabilirsiniz):
2. Göz İçerisindeki Hücrelerin Çalışmasına ve Yorulmasına Dayalı İllüzyonlar
Sıradaki ise, efsane sayılabilecek kadar etkili bir video. Videoda gözlerinize gönderilen karmaşık bir sinyalle beyninizin geçici olarak halüsinasyon görmesini sağlayabilirsiniz. Aslında halüsinojenler genellikle kimyasallar olarak tanımlanırlar ve burada elbette kimyasal bir etki bulunmamaktadır. Buna rağmen etkiler arasındaki benzerlik çarpıcıdır. Aşağıdan izleyebilirsiniz:
Videodaki temel prensip, gözlerinizi bir noktaya odaklayarak retinanızın hep aynı kısımlarından beyne kendisini tekrar eden sinyaller göndermektir. Beyniniz kendisini tekrar eden bu sinyale alıştığında, sinyal dursa bile devam etmesi beklentisi içerisinde olduğundan, bu görüntüyü gözleriniz önünde yaratmaya çalışır. Ancak görsel girdi olmadığı için, üretebildiği şey sadece baktığınız şeylerin videodaki görsel uyarana benzer biçimde (dalgalanarak ve süzülerek) hareket etmesi olacaktır.
Yeri gelmişken bir parantez açalım: Aslında harflerin doğru veya yanlış okunmasının hiçbir önemi yoktur. Tek amacı, sizi sabit bir noktaya odaklamaktır. Bu sayede gözlerinizi pek fazla hareket ettiremezsiniz ve uyaranlar hep aynı reseptörleri uyarır. Harfleri birleştirdiğinizde "We don't live in a world of reality but in a world of perceptions.", yani "Gerçeklik dünyasında değil, algı dünyasında yaşıyoruz." cümlesi çıkmaktadır. Ve hayır, "bilinçaltı yükleme" ya da "bilinçaltı mesaj" gibi şeyler gerçek değildir; dolayısıyla bu videoda da yapılamaz.
Her neyse, konumuza dönelim: Şimdi, benzer bir illüzyonun, fotoğraflarda nasıl etki yarattığı ile devam edelim. Aşağıdaki GIF'e 30 saniye kadar odaklanın:
Şimdi, Inception (Başlangıç) filminden alınmış bu sahneye bir göz atın:
Bu defa renklerle gözümüzü yoracağız. Merkeze gözlerinizi kırpmadan odaklanın. Bir süre sonra resim siyah-beyaza dönüştürülecek; ancak siz halen renkler görmeye devam edeceksiniz:
Eğer inanmıyorsanız, yukarıdaki fotoğraf siyah-beyaza döndükten sonra gözlerinizi kırpıştırın. Şimdi aslında renksiz olduğunu görüyor musunuz?
Buna benzer bazı illüzyonlar da, renklerin ve tonların akıllıca ayarlanması sonucu oluşur. 2016 yılında internette fenomen haline gelen aşağıdaki görsel, bunun en güzel örneklerinden birisidir. Bu görselde 12 adet siyah nokta bulunmaktadır; ancak bunların hepsini aynı anda görmek imkansıza yakındır.
Bu tipteki göz yanılgılarına sinirbilimde Harikulade Izgara İllüzyonu adı verilmektedir. Buna sebep olan unsura "yanal baskılama (lateral inhibisyon)" adı verilmektedir ve ilk olarak 1990'lı yıllarda keşfedilmiştir. Bu olgu çerçevesinde uyarılan bir sinirin komşuları daha az uyarılmaya meyillidir. Bir diğer deyişle, her ne kadar sağduyuya aykırı gözükse de, uyarılan bir sinirin komşuları, normalden daha az uyarılmaya meyilli olmaktadır. Hatta bir sinir, uyarıldıktan sonra komşularının faaliyetini azaltmaktadır bile! İşte bu nedenle, yukarıdaki gibi illüzyonlarda bir noktayı gördüğünüz anda, diğer noktaları kısmen ya da tamamen yitirmektesiniz. Çünkü o noktayı görmenizi sağlayan nöron, diğer noktalara denk gelen nöronları baskılayarak onu görmenize engel olmaktadır.
Bu tip illüzyonların üstesinden gelmenin de birkaç yolu tespit edilmiştir. Örneğin kafanızı 45 derece kadar öne eğip bakarsanız daha fazla noktayı bir arada görme ihtimaliniz doğmaktadır. Benzer şekilde, görsele normalden çok fazla yaklaşıp veya çok fazla uzaklaşarak da tüm noktaları bir arada görebilirsiniz. Bir diğer yöntem de, eğer ki laptop gibi taşınabilir bir araç kullanıyorsanız, ekrana bir kenardan çok eğik bir açıyla bakmaktır. Özellikle LCD ekranlarda bu kadar düşük bakış açısı gri kontrastının düşmesine ve noktaların bir arada görünmesine yarayacaktır.
Buna bir diğer klasik örnekle devam edelim: Aşağıdaki fotoğrafta (ki yine bir GIF değildir), köşelerde beliren gri bir noktaya doğrudan bakmayı başarabiliyor musunuz? Yoksa her odaklanmaya çalıştığınızda, gri noktalar da gözünüzün baktığı yerden kaçıyor mu?
Göz yorulmasının bir diğer hoş tarafı, hemen eski hale dönemiyor oluşudur. Bu da manipüle edilebilir. Aşağıdaki kadının burnuna 10 saniye kadar odaklanın. Sonrasında kafanızı beyaz bir duvara çevirerek gözlerinizi hızla kırpın.
Sıradaki örneğimiz bir "göz yorulması" değil; ancak şaşılıktan kaynaklanan çift görmenin manipülasyonunun harika bir örneği! Gözlerinizi şaşı yaparak bakın (merak etmenin, "şaşı kalırsın" lafı bir mittir). Tanıdınız mı?
3. Hareket ve Titreşim Yanılgıları
Şimdi, bu illüzyonları birleştirerek daha da çılgın bir şey yapalım: aşağıdaki GIF'teki yanıp sönen yeşil noktaya bir müddet odaklanın. Sarı toplar bir süre sonra kayboldu mu? Şaşırtıcı olan şu: sarı noktalar asla kaybolmuyorlar! Sadece gözünüzdeki koni hücreleri, yeşil uyaran dolayısıyla yoruluyorlar ve yeşilin eşleniği olan sarı renk de görülememeye başlıyor.
Bir diğer örnek daha aşağıda: önce tek tek ilerleyen boşluğa bir göz atın. Gerçekten boşluk hareket ediyor, değil mi? Şimdi siyah artıya odaklanın.
Yeşil mi oldu?
Bu da ilginç bir diğer versiyonu: aslında toplar bir yöne doğru kayarak renk değiştirmiyorlar. Oldukları yerde ileri geri hareket ediyorlar; ancak beynimiz bir dalga olarak algılıyor:
Bunlara benzer; ancak temelde biraz daha farklı bir illüzyonu, gri skalasında çizilmiş sabit çizimler üzerinden siyah şeritler geçirerek elde edebiliriz. Bu şeridin hızına ve kendisini tekrar eden siyah-beyaz desenine bağlı olarak, alttaki gri skaladaki çizim hareketliymiş gibi algılanır. Aşağıdaki kedi çizimine bir bakalım:
Bir diğer örneği, farklı renkteki cisimleri manipüle etmek. Sizce aşağıdaki kutulardan sarı olan daha düzgün ve hızlı, mavi olan daha tekleyerek ve yavaş mı gidiyor? Tekrar bakın:
4. Açısal Yönelimden Kaynaklı İllüzyonlar
Beynimiz, derinliği pek de iyi algılayamaz. Bu sebeple, derinliği tam olarak belli olmayan görsel uyaranlar için, hafızamız içerisindeki en uygun bilgileri kullanarak olası bir cevap üretir. Ancak bu cevapların hatalı olması çok muhtemeldir. Aşağıda, bunların örneklerini göreceğiz:
Bunun sabit versiyonlarının çok fazla örneği var; özellikle sokak sanatçıları muazzam işler çıkarıyorlar. Ancak az bilinen bir örneğini burada verelim. Aşağıda, Paris'te bulunan dev bir küre görülüyor:
Evet, doğru tahmin ettiniz. Aslında bir küre değil:
Bir diğer örnek... Aşağıdaki arabaların boyutları birbirinden farklı gibi, değil mi?
Halbuki 3'ü de aynı boyutta! İnanmıyor musunuz? Buyrun:
Bunun daha "doğal" bir örneğini ise aşağıda görebiliriz:
Bu görsel illüzyonu özel kılan en önemli şey, herhangi bir şekilde "özenle ve insan algısını kandırmaya yönelik olarak hazırlanmış" görseller içermiyor oluşu. Yani "İnsanı Kendinden Şüpheye Düşüren İlginç Göz Yanılgıları" başlıklı yazımızdaki örneklerin aksine, sanatçılar ve bilim insanları tarafından tasarlanmış bir yanılgı mekanizması bulunmuyor. Belki tek "sıradışı" nokta, fotoğrafın çekilme açısı veya fotoğraftaki kişinin konumu olabilir; ancak o kadar olur...
Yani bu, sıradan bir doğa fotoğrafı aslında...
Ancak insan beyninin hemen "en kolay cevaba" kaçmasına harika bir örnek teşkil ediyor! Beynimiz, gözümüzden gelen verileri olabildiğince hızlı bir şekilde "bildiği kalıplara" uydurmaya çalışmaktadır. Bu sayede, işlem hızını dikkate değer miktarda artırırken, bu ve bunun gibi örneklerde olduğu gibi hatalı sonuçlara varılmasına neden olabilir.
5. Gölge İllüzyonları
Gölgeler gibi ışığa bağlı ve paralellik geometrik unsurların varlığında da, beynimiz işlem yapmakta zorlanabilir. Örneğin, aşağıdaki fotoğrafta A ve B ile isimlendirilmiş kutuların tonları birebir aynıdır! Ancak B'nin beyaz, A'nın gri olduğundan emin gibisiniz değil mi?
Tekrar bakın:
Hala ikna olmadınız mı? Bir daha deneyelim:
Bir diğer klişe örnek, Cornsweet İllüzyonu olarak bilinen aşağıdaki görsel örneğidir. Kutulardan alttaki beyaz, üstteki gri gibi mi gözüküyor?
Parmağınızı kırmızı okun gösterdiği yere, yatay olarak koyun ve iki kutunun ortasını kapatın. Aynı renktelermiş, değil mi?
6. Paralellik İllüzyonları
Biraz da paralelliklere bakalım... Öncelikle, klişe bir örnek: aşağıdaki yatay çizgiler paralel değil mi?
Aslında tamamen paraleller. Bir defter veya elinizi kullanarak diğer paralel çizgileri kapatıp, tek tek takip ederseniz, yatay çizgiler olduğunu görebilirsiniz.
Daha büyük bir örneğe bakalım: sağdaki Pisa kulesi, soldakinden daha mı eğik gözüküyor?
Aslında ikisi de birebir aynı açıda eğikler. Hatta ikisi, birebir aynı fotoğraf! Normalde birbirine paralel olan çizgiler, gözümüze ufuk noktasında birbirine yaklaşıyormuş gibi görünürler. Beynimiz, ufuk noktasına doğru birbirine yaklaşan çizgileri "paralel" olarak algılar. Ancak aynı fotoğraf yan yana iki defa konduğunda, ufuk noktasında birbirine yaklaşmadıkları ve paralel kaldıkları için, beynimiz bunların birbirinden uzaklaşıyor olduğunu varsayar. Böylece, paralel algılmasına bir açıklama getirmiş olur: birbirlerinden uzaklaştıkları için, bana paralel olarak geliyor; eğer paralel olsalardı, birbirlerine yaklaşıyor gibi gözükürlerdi. Müthiş ve bir o kadar da aptal, değil mi?
Optik illüzyonun nasıl oluştuğuna dair ilk teoriler 19. yüzyılda başlamıştır. Örneğin bu dönemdeki çalışmalardan biri olan Ebbinghaus illüzyonu, beynimizin bitişik nesneleri kullanarak boyut hakkında kararlar verdiğini ortaya koydu. Yine klişe ama eğlenceli bir örnek: hangi turuncu top daha büyük?
Elbette, ikisi de aynı boyutta! Buyrunuz:
Son çalışmalar, Ebbinghaus illüzyonunun algılanmasında yer alan diğer iki kritik faktörün, çevreleyen dairelerin merkez çemberden uzaklığı ve halkanın bütünlüğü olduğunu öne sürüyor. Göreli boyuttan bağımsız olarak, çevreleyen daireler merkez daireye daha yakınsa merkezi daire daha büyük görünür ve çevreleyen daireler uzaktaysa merkez daire daha küçük görünür.
Muller-Lyer illüzyonu ilk olarak 1889'da F.C. Muller-Lyer tarafından bulunmuş ve illüzyon büyük ilgi görmüştür. Bu fenomeni açıklamak için farklı teoriler ortaya çıkmıştır. Araştırmacı Dr. Michael Proulx farklı teorilerin gelişmesini şöyle açıklıyor:
Birçok optik illüzyon çok etkili olabilir çünkü insan beyninin bilgiyi refleks olarak nasıl işlediğinden yararlanırlar. Eğer bir illüzyon dikkati bu şekilde yakalayabilirse, o zaman bu beynin bu görsel ipuçlarını hızla ve bilinçsizce işlediğini gösterir. Bu aynı zamanda şöyle demek oluyor; belki de optik illüzyonlar, beynimizin görmeyi sevdiği şeyleri temsil ediyor.
Muller-Lyer illüzyonundaki çizginin her iki ucundaki okların, zihni üç boyutlu bir sahneye baktığını düşünmesi için kandırmasıdır. Orta çizgideki oklar, kenar çizgisine daha yakındır. Bu da, beyni çizginin daha uzakta olduğunu düşünmeye itiyor ve diğer çizgilerden daha uzun görünmesini sağlıyor.
20. yüzyılda da illüzyonlar ve nasıl algıladığımız hakkındaki arayışlar devam etti. Teknolojik ilerlemeler sayesinde, David Hubel ve Torsten Wiesel beynin görsel korteksindeki belirli nöronların, yalnızca nesnelerin belirli açılarda yönlendirildiğinde tetiklendiğini keşfettiler. Bu buluş onlara 1981'de Nobel ödülü kazandırdı.
2000'li yıllardaki teoriler ise bazı illüzyonların beynin sürekli olarak ne olacağını tahmin etmeye çalıştığını vurguladığını öne sürüyor. Teoriye göre; örneğin, okuduğunuz bu kelimeler beyine ulaşmadan önce ilk önce göze ulaşmalıdır, bu da algıladığımız dünyanın biraz geçmişte kaldığını gösterir. Bu kısa süreyi telafi etmek için geleceği tahmin etmeye çalışırız.
Teorik bir nörobiyolog olan Mark Changizi, Caltech’in Kaliforniya’daki deneysel psikoloji laboratuvarından Shinsuke Shimojo ile yaptığı bir çalışmada, Hering illüzyonu gibi klasik geometrik illüzyonların bu teoriye uyduğunu iddia ediyor.
Changizi'ye göre, Hering illüzyonunun gerçek dünyada gördüğümüz sahneye benzer şekilde hareket yanılsamasını hissettiren radyal çizgiler içerdiğini söylüyor. Beynimiz bu nedenle, bu radyal çizgileri hareketliymiş gibi algılıyor. Aslında bu şekilde gördüğünüz bütün çizgiler doğrusaldır.
7. Mesafe ve Odak Noktasına Dayalı İllüzyonlar
Gözümüzün odaklandığı mesafe de, görsel illüzyonlar yaratabilir. Örneğin aşağıdaki fotoğrafa sabit bir mesafeden bakarsanız, herhangi bir şey olmaz. Ancak kafanızı ekrana yaklaştırıp uzaklaştırmayı deneyin:
Aşağıdakinde de, ekrana yaklaştıkça ışığın parlaklığı artacak. Ancak ne ekranınızda, ne de fotoğrafta değişen hiçbir şey yok!
Bir başka örnek... Aşağıdaki kutulardan oluşan daireler birbirini kesiyor mu, yoksa her biri birbirinden bağımsız daireler mi?
Aslında kesmiyor! Hepsi ayrı daireler:
8. Yön ve Hız Yanılgıları
Hareketleri akıllıca ayarlanmış cisimler, beynimizin baskın lobuna göre farklı yönlere doğru gidiyormuş gibi algılanır. Bunun aynı zamanda göz yorulması ve göz kırpma ile de ilgisi olduğu bilinmektedir. Bir örneğe bakalım: Aşağıdaki tren, tünele giriyor mu, çıkıyor mu?
İlk etapta hangisini görüyorsanız, yeterince uzun baktığınızda veya gözlerinizi kırptığınızda, ters tarafa gittiğini de görebilirsiniz.
Diğer popüler örnek, balerin illüzyonudur. Ortadaki balerin, sola mı dönüyor, sağa mı?
Cevap: İkisi de! Soldaki ve sağdaki animasyonlar bunu güzel bir şekilde gösteriyor.
Aşağıdaki illüzyonda, eğer duvarları iki elinizle kapatacak olursanız, hareketin hızı azalacaktır; elinizi çekince tekrar hızlanır:
Neden Böyle?
Parlaklık, renk, gölgeleme, göz hareketi ve diğer faktörlerin gördüğümüz şeyler üzerinde güçlü etkileri olabilir. Optik illüzyonları ve nedenlerini detaylı olarak sınıflandırıp açıklamadan önce, nasıl gördüğümüze ve aslında mükemmel göremediğimize bakalım.
Aslında gördüğümüz, gerçek olarak algıladığımız hiçbir şey tamamen gerçek değil ve aslında gördüğümüzü düşündüğümüz şeyi görmüyoruz.
Gözlerimiz, baktığımız cisimden yansıyan ışık demetlerini tek bir noktada odaklar ve bunların gözün arka iç yüzeyinde bulunan sinir hücrelerini uyarmasını sağlar. Oluşan elektriksel akım, optik sinirler yoluyla beyne ulaştırılır ve daha sonra görsel korteks tarafından yeniden yorumlanır. Görsel korteks beynin en arka bölgesindedir; yani aslında gören, yani yorumlayan gözlerimiz değil beynimizdir.
Algılama ve gerçeklik arasındaki bu kopukluk nedeniyle oluşan optik illüzyonlar, beynin fiziksel dünyayı yeniden yaratmada başarısız olabileceği yolları gösterir.
Biyolojik olarak, tüm bu görsel kavrama süreci saniyenin onda biri kadardır. Bu süre çok kısa bir süre gibi algılansa da aslında türlerin hayatta kalması açısından yavaş bir süredir. Beyin, binlerce yıllık evrim boyunca, saniyenin onda biri kadar olan bu boşluğu telafi etmek için bazı yöntemler geliştirmiştir. Birçok optik illüzyon, bu yöntemlerin kullanılması sırasında ortaya çıkar. Aşağıdaki Türkçe altyazısı olan TED-Ed videosunda Nathan S. Jacobs, birçok örnek üzerinden optik illüzyonları açıklıyor. Ayarlardan Türkçe altyazıya ulaşabilirsiniz.
Aslında Mükemmel Görmüyoruz!
Gözlerimizde 126 milyon ışığa duyarlı hücre iş başındadır. Gözlerimize yansıyan fotonlar farklı yönlerde geliyor ve beynimizde farklı şekillere, renklere, parlaklığa dönüşerek dünyamızı şekillendiriyorlar. Ama o kadar da mükemmel değiller.
New York Üniversitesi'nde psikoloji ve nöral bilimler profesörü Michael Landy şöyle diyor:
Fark edebileceğiniz her şeyin bir eşiği var; yapabileceğiniz ve yapamayacağınız en düşük seviye.
Retina hücrelerindeki opsinler veya pigment molekülleri, fotonlardan gelen elektromanyetik enerjiyi emer ve elektriksel bir dürtü oluştururlar. Bu sinyal optik sinir yoluyla beyne gider, burada bilinçli renk ve imge algısı yaratılır.
Sağlıklı bir insan gözü, her biri yaklaşık 100 farklı renk tonu kaydedebilen üç tip koni hücresine sahiptir fakat renk algısı kişiden kişiye değişen son derece öznel bir yetenektir. Ayırt edebileceğimiz ortalama renk sayısı yaklaşık bir milyon civarındadır.
Sonuç
Öyle görünüyor ki, optik illüzyonlar hakkındaki araştırmalar ve keşifler devam edecek ve yeni teoriler ortaya konulacak. Teknolojik ilerlemeler sayesinde, artık bilim insanları biz illüzyonları deneyimlerken, beynimizin içinde devam eden temel mekanizmaları anlayabiliyorlar. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI), araştırmacıların beynimizdeki nöronların bireysel illüzyonlara nasıl tepki verdiğini analiz etmelerini sağlıyor. İllüzyonlar hakkında yeni bilgiler gelmeye devam edecek gibi görünüyor.
Bu yazıdaki illüzyonlar, çoğu zaman biz size söylediğimiz için fark edebildiğiniz illüzyonlar. Ancak siz bu beyin ve bu gözlerle yaşamınızı sürdürüyorsunuz! Sizce bir gün içerisinde beyniniz algılarınızı kaç defa kandırıyor? Daha doğrusu, beyniniz, çevreden gelen uyarılara günde kaç defa yanlış cevaplar üretiyor?
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 36
- 26
- 19
- 16
- 10
- 8
- 3
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- BBC Future. How Your Eyes Trick Your Mind. Alındığı Tarih: 21 Temmuz 2020. Alındığı Yer: BBC Future | Arşiv Bağlantısı
- A. Hadhazy. What Are The Limits Of Human Vision?. (27 Temmuz 2015). Alındığı Tarih: 27 Temmuz 2020. Alındığı Yer: BBC | Arşiv Bağlantısı
- S. L. M. S. Martinez-Conde. The Neuroscience Of Illusion. Alındığı Tarih: 7 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Scientific American doi: 10.1038/scientificamericanillusions0913-6. | Arşiv Bağlantısı
- J. Suzdaltsev. How Optical Illusions Trick Your Brain. (9 Kasım 2016). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Seeker | Arşiv Bağlantısı
- Illusions Project. Optical Illusions. Alındığı Tarih: 9 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Illusions Project | Arşiv Bağlantısı
- C. B. Germann. Ebbinghaus Illusion. Alındığı Tarih: 10 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Cognitive-Liberty | Arşiv Bağlantısı
- K. Cherry. Muller-Lyer Illusion History And Use In Psychology. (10 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 10 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Very Well Mind | Arşiv Bağlantısı
- M. Pygas. You Will Never Trust Your Brain Again After These Insane Optical Illusions!. (29 Mayıs 2014). Alındığı Tarih: 13 Mart 2019. Alındığı Yer: Distractify | Arşiv Bağlantısı
- B. Press. 21 Insane Optical Illusions That Will Blow Your Mind. (1 Haziran 2014). Alındığı Tarih: 13 Mart 2019. Alındığı Yer: BlazePress | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 19:30:38 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2881
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.