Empati Farkı: İnsanlar, Farklı Ülkelerdeki Terör Olaylarına Neden Farklı Tepkiler Verirler?

- Çeviri
- Toplum Psikolojisi
- Sosyoloji
2015 yılında Paris’te gerçekleşen bir dizi korkunç terörist saldırının en az 129 insanın ölümüne ve 352 kişinin yaralanmasına yol açmasından sonra, tüm dünya ortak bir üzüntü ve yasla birleşmişti.
Fransa'ya 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana yapılan en ölümcül saldırı niteliğindeki bu olaylar, küresel ölçekli bir öfke, dayanışma ve üzüntüye yol açtı. İnternet üzerinde de; Facebook, kullanıcıların profil resimlerinin üzerini kaplayan bir Fransız bayrağı ve Paris’teki bireyler için bir ‘güvenlik bildirimi’ eklerken, sosyal medya üzerinde #PrayforParis (Paris için dua et) ve #StayStrongParis (Gücünü koru Paris) hashtag’leri (iliştiri) yayıldı. Bu arada, dünyanın farklı yerlerinde mum ışıklı anma törenleri yer aldı ve Empire State Building, Londra’nın Gözü ve Tokyo Kulesi binaları gibi meşhur uluslar arası anıtlar da kırmızı, beyaz ve mavi ışıklarla aydınlatıldı.
Çok geçmeden, dünyadaki başka insanlar, herkesi sadece Paris için değil, dünya için olacak başka bir anmaya davet etti. Delhi’den bir blogçu olan Karuna Ezara’nın bir Instagram iletisi, internette viral oldu:
Paris’ten sadece iki gün önce gerçekleşen Beyrut bombalamalarının basında hiç yer almadığı bir dünya bu. Bağdat’ta bir cenazede patlayan bir bombanın olduğu ancak kimsenin durumunu ‘Bağdat’ olarak güncellemediği bir dünya.
Lübnanlı doktor Elie Fares ise bloğunda şöyle yazdı:
Benim halkım öldüğünde hiçbir ülke, ünlü anıtlarını halkımın bayrak renklerinde aydınlatma zahmetine girmedi.”
Haklılar. Facebook’taki ortalama bir haber kaynağı ya da bir haber sitesine bakarak, insanların çoğunun, henüz bir gün önce ve yine IŞİD kaynaklı bir trajediye kurban gittiğine ilişkin bir fikri olmadığı görülebilir; Beyrut’ta 40’dan fazla insanın ölüp 239’dan fazla kişinin yaralanmasını içeren bir trajedi. Hatta bundan daha da az dikkat çeken, Paris saldırıları ile aynı gün Bağdat’ta 18 kişinin ölümüne yol açan cenaze bombalanmasıydı. Bir benzeri, 10 Ekim 2015'te Ankara'da yaşanan ve 103 kişinin ölümü, 500 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırılardır.
Lübnan halkı, korkunç terörist saldırılarından sonra kendilerini “Bizim bayrağımız nerede? Facebook’ta güvenlik bildirimimiz nerede? Dayanışmamız nerede?” derken buldu. Lübnan yalnız değil. Türkiye halkı da Facebook'u insanlığın ortak acılarına taraflı olarak uzun bir süredir suçlamaktaydı. Birçok yorumcu, uluslar arası camianın tepkilerindeki ayrımcılıktan bahsederek, ırkçılık ve Batı’nın yanlılığına değindi.
Evet, bu bir yanlılık. Stanford’s Center for Compassion and Alturism Research and Education (Stanford Merhamet ve Özgecilik Araştırma ve Eğitim Merkezi) müdürü Emma Seppälä, "ABD’de insanların çoğunluğu Lübnan’ı harita üzerinde bile gösteremez.” açıklamasında bulundu. İyi ama bu yanlılık nereden geliyor?
Seppälä’nın açıklamasına göre bu “empati farkı”nın oluşum nedeni; kendimizi benzer ya da aşina hissettiğimiz kişiler ve yerleri etkileyen felaketler ile haklarında daha fazla ayrıntı bildiğimiz kurbanlar ve durumlar için daha fazla merhamet hissetmemizin doğal olması. Seppälä, The Huffington Post’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Araştırmalar, kendimize benzer insanlar için daha fazla empati hissettiğimizi göstermiştir. Birçok insan Paris’te bulunmuştur ve Cuma günü Amerikalı bir grupla birlikte bir konser salonunda olmayı tahayyül edebiliyorlar. Paris için bir yakınlık hissetmemizin birçok nedeni var – birçok noktada bizler için Beyrut’tan çok daha fazla aşinalık içeriyor.
Bu sadece Amerikalıların, Fransızların kendilerine benzer bir kültüre sahip olduğuna inanmasıyla ilgili değil. Bu aynı zamanda, medya ve kültürel akış yoluyla Fransız etkisinin Amerikalılara çok daha fazla görünür olmasıyla da ilgili. Çelişki açık: Her yıl Paris’i 1.6 milyon Amerikalı ziyaret ederken, tüm Lübnan’ı 2013 yılında ziyaret eden –ve pek azı Amerikalı olan- herkesin toplamı 1.3 milyondu.
Bu, Amerikalıların Paris’le ilgili çağrışımlarını ve yakınlık duygularını açıklıyor. Bu arada, Beyrut’un kültürü ve halkı ile ilgili olan genel bilgi eksikliği, insanlarda bir tür psikolojik mesafe yaratıyor. Bu da, orada vuku bulan trajedinin kurbanları için Amerikalıların merhamet hissetmesini zorlaştırıyor.
Yine de bunu değiştirmek için bir şey yapılabilir. İlk akla gelen, medyanın konu alanının genişletilmesiyle. Neden birçoğumuz Paris’e Beyrut’tan daha fazla aşinayız? Muhtemelen, eğer Beyrut’ta ölen insanların hikâyelerini daha çok okumuş olsaydık ya da Lübnan filmleri ya da kitapları yoluyla kültürel olarak daha içli dışlı olsaydık, aynı çelişki yaşanmayacaktı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Beyrut ve Bağdat ile ilgili oluşan uluslar arası sessizliğe yol açan başka bir etken de, Psikolog David Ropeik’in “istatistiksel hissizlik” olarak adlandırdığı, insanların birçok isimsiz insanın sorunundan çok, belirli bir insanın sorununa daha çok dikkat etme eğilimi. Örneğin araştırmaların gösterdiğine göre, insanlar, sekiz çocuğu korumak için 5$ vermektense, bir çocuğu korumak için 11$ vermeyi tercih ederler.
Biz, ortadoğuda olan şiddetli çatışmaların olağan bir durum olduğu görüşüne sahibiz ve bu yüzden bunlara karşı duyarsızız – oysaki Beyrut’ta olan terörist saldırı, iç savaşın sona ermesinden sonraki 25 yıl boyunca olan en şiddetli saldırıydı. Bu aynı zamanda, bir sürü insanın neden Paris’e bu kadar dikkat ederken, Suriye mülteci krizinin yol açtığı şok edici trajediyle göreli olarak ilgilenmediklerini açıklıyor. Ropeik, Psychology Today’de şunları yazdı:
Gerçek bir insan ile devasa sayıda ancak soyut rakamlardaki insanları kıyaslayınca, rakamların aynı duygusal gücü taşıyamadıkları ve de taşıyamayacakları görülür. Bir ölüm, bizi her zaman bir milyon ölümden çok etkiler. Bu, insan denilen hayvan türüne ait ‘temel bir insaniyet yetersizliği’dir.
O zaman, acı çeken tüm insanlar için merhameti teşvik etmek için ne yapabiliriz? Seppälä’ya göre, başlangıç olarak, kendi varsayımlarımız ve küresel olaylara tepkilerimiz hakkında daha bilinçli olmalıyız. Seppälä şunları belirtiyor:
Biz, insanlar olarak, başa çıkamayacağımız büyüklükte bir durumla karşılaşınca, ya bu duruma ait insani içeriği boşaltarak algılamaya ya da algımızı bu duruma karşı kapatmaya eğilimliyiz. Bu eğilimin farkında olabiliriz, aynı zamanda bunun, teröristlerin bizlere yaptıkları bir şey olduğu konusunda bilinçli olabiliriz. Onların da bu tuzağa düştüğünü bilerek, kendimizi bu akışa bırakmamanın ne kadar önemli olduğunu hatırlamalıyız.
Bir başka adım ise, herhangi bir saldırının kurbanlarının, Fransız, Iraklı, Lübnanlı ya da hangi milletten olurlarsa olsunlar tek tek bireyler olduğunu unutmamak. Ropeik’in Rahibe Teresa’dan alıntıladığı gibi:
Eğer kitlelere bakarsam asla eyleme geçmem. Ancak bir kişiye bakarsam geçerim.
Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...
O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...
O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.
Soru & Cevap Platformuna Git- 7
- 4
- 2
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- Çeviri Kaynağı: Huffington Post | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/02/2025 13:35:18 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/4683
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Huffington Post. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.