Eğitim Nedir? Davranışçı Kuramları, Okullarda Nasıl Uygulayabiliriz?
Sistematik Davranış, Araçsal Koşullanma ve Sosyal Öğrenme Kuramının Okullarda Uygulama Örnekleri...
İnsanın varoluşunda en temel haklarından birisi olarak eğitim hakkı gösterilmektedir. Birey için en temel haklardan olan eğitim, insan davranışlarında istendik değişim ve beceri gerçekleştirme sürecidir.
Eğitim Nedir?
Eğitim üzerine yapılan çalışmalarda eğitimin çeşitli tanımları yapılmıştır: Tyler (1970), eğitimi bireyin davranış örüntülerini değiştirme olarak tanımlamıştır. Eğitim, "davranış değiştirme süreci" olarak görülmesi, eğitimin dinamikliğine ve sürekli bir değişim içinde olması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Çağdaş toplumlara da bakıldığında yeniliklere açıklığı ve değişim süreçlerini bilimsel temellere dayandırarak gelişimi sağladığı görülmektedir. Eğitimin de bu yönüyle toplumu şekillendirmesi kaçınılmazdır. Birey, çocukluktan itibaren eğitim sürecinde aktif olarak rol oynamaktadır.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne de bakıldığında, çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye anlamına geldiği görülmektedir.
Sönmez (1994) ise, eğitimi fiziksel uyarımlar sonucu beyindeki istendik biyokimyasal değişiklikler oluşturma süreci olarak tanımlamaktadır. Eğitimin bu yönüyle de davranışta değişiklikler gerçekleştirerek biyolojik yapıya da etki ettiği çalışmalarla ortaya konulmuştur. Genler aracılığıyla aktarılan yatkınlıklar, eğitim aracılığıyla ortaya çıkarılarak, en üst düzeylerde sergilenmesi sağlanabilir. Ergün'e (1987) göre de eğitim, bireydeki yetenekleri en üst düzeyde geliştirmelidir ve bu geliştirme, bireyin gelecekteki başarılarını sağlama yönünde olmalıdır.
Eğitimin sosyolojik temelli yapılan tanımları bulunmaktadır. Bunlardan birisi, toplumun genç üyelerinin var olan kültüre yetişkin üyelerce bilinçli, amaçlı ve düzenli biçimde hazırlanması süreci olarak tanımlanmasıdır (Ozankaya, 1980, s.45). Toplumdaki genç üyeleri, yaşamın birçok alanında, topluma uyum sağlayan olgun bireylerden eğitim alabilmektedir. Aksi takdirde eğitim sürecine ket vurulabilir, birey toplumdan uzaklaşabilir veya istenmedik davranışların etkinliği söz konusu olmaktadır.
Eğitimin çeşitli tanımlarından elde edilen ortak noktalar; bireyin davranışlarında değişiklik yaratma, bireye yeni davranışlar edindirme ve halihazırda var olan davranışının nasıl geliştirileceği konusunda bireye yardımcı olmasıdır. Eğitimin aynı zamanda birey ve toplum hedefli olduğu da yapılan tanımlarda görülmektedir. Eğitimde hem birey hem toplum odaklı ihtiyaçların karşılanabilmesi önemlidir. Çünkü eğitim, gerçek yaşamdan ve gereksinimlerden uzaklaştığı durumda, insan kaynakları ve maddi kaynaklar boşa harcanmış olacaktır (Âdem, 1981). Her ülkenin kendi değerleri doğrultusunda eğitim sistemlerini düzenlemeleri de, eğitimin hem birey hem de toplum ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleşmesinin doğal bir sonucudur.
Öğrenme Psikolojisi ve Öğrenme Kuramları
Eğitimin belirli değerler ve ihtiyaçlar doğrultusunda istendik davranışları oluşturmada çeşitli alanlardan yararlanmaktadır. Öğrenme Psikolojisi de, kuramlarıyla eğitime katkıda bulunan alanlardan birisidir.
Öğrenme kuramları, bilimsel araştırmalara dayanan öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini açıklamaya çalışan kuramlardır. Öğrenme sırasında bilginin nasıl edinildiği, edinilen bilginin nasıl kodlanacağını ve yeri geldiğinde bilginin nasıl işleneceği hakkında bilgiler sunar. Öğrenme Kuramları yardımıyla Öğretici ile öğrenen arasındaki ilişkinin nasıl kurulması gerektiği konusunda yararlanılmaktadır. Böylece eğitimin bağlama oturtulması ve daha etkin kılınması amaçlanmıştır.
Eğitimin, öğrenme kuramlarından yararlanılmasının yanı sıra, bireyin gelişim özellikleri de dikkate alınarak, planlı bir şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir. Okullarda gerçekleştirilen sistemli eğitim türüne formal eğitim denmektedir. Belirli bir müfredat uygulanarak, öğretim süreciyle eğitim gerçekleştirilir. Ayrıca bir kişiyi mesleğe hazırlamak amacıyla, okul benzeri kurumlarda gerçekleştirilen eğitimler de formal eğitimin birer uygulamasıdır.
Bu çalışmanın da amacı, öğrenme kuramlarının eğitimde en önemli kurumlar olan okullarda uygulamalı örneklerini ortaya koymaktır. Bu amaçla sosyal öğrenme kuramı, araçsal koşullanma ve sistematik davranış kuramlarının kavramlarıyla okullardaki uygulama örnekleri incelenecektir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Sosyal Öğrenme Kuramı
Bazı bilim insanları, davranışçı kuramların açıklayamadığı davranışları açıklamak ve öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini anlamak adına sosyal öğrenme kuramını savunmuşlardır. Davranışçı kuramlardan olan edimsel ve klasik koşullanma, insan ve hayvanların davranışlarının verilen uyarıcılara gösterdikleri tepkilerle davranışın sıklığını gerçekleşme sayısını açıklamaktadır. Fakat insan davranışlarında değişken bazı durumları açıklamada, davranışçı kuramlar yetersiz kalmıştır. Çünkü bazı durumlarda, pekiştirme olmaksızın davranışın gerçekleştiği gözlenmiştir. Buna örnek olarak öğrenciler parmak kaldırarak söz istemeyi, öğretmen geldiği zaman sessiz durmayı genellikle doğrudan pekiştireç almaksızın öğrenirler (Erden & Akman, 1998).
Davranışçı kuramlar, zihinsel süreçleri kuramlarında kullanmasalar da bazı davranışçıların açıklayamadıkları zihinsel süreçler kuramlarına yerleşmiştir. Sosyal öğrenme kuramı, bu yönüyle davranışçı ve bilişsel öğrenme kuramları arasında bir köprü veya geçiş olarak kabul edilmektedir (Bayrakçı, 2007). İlk defa Albert Bandura sosyal-bilişsel bir bakış açısıyla davranışın bilişsel süreçlerine önem vermiştir (İnanç ve Yerlikaya, 2016).
Kuramlarında zihinsel süreçleri göz ardı eden davranışçı kuramlar, insan davranışlarını hayvan davranışları ile aynı olarak görmüşlerdir. Sosyal öğrenme kuramında ise insanların etkileşimde bulunmaları ve başka insanları gözlemlemeleri sonucunda davranışlar öğrenilir. İnsanlar gözlemleri sonucunda, davranışları pekiştirilir ya da gözlem sonucunda yapılan davranış cezalandırılmasıyla davranışın gerçekleştirmemesi gerektiği öğrenilir. Öğrenme, deneme yanılma yoluyla gerçekleşebilir. Ancak deneme yanılma ile öğrenme her zaman gerçekleşmemektedir. Örneğin zehirli bir yılanın tanınmasında deneme-yanılma ile öğrenemeyiz (Korkmaz, 2003; Ültanır, 1997).
Sosyal öğrenme kuramını önemli kılan bir diğer özelliği ise gözlem yoluyla öğrenme düşünüldüğü gibi direkt görerek öğrenme değildir. Bireyin önceki gözlemleri, sonrasında gözlemlediği davranışın sonuçlarına bakarak kendisi için yararlı bulduğu davranışları gerçekleştirdiği düşünülmektedir. Birey gözlem yaptığı davranışın olumlu taraflarını da alarak kendi davranışlarını geliştirebilir ya da gözlem yaptığı davranışın olumsuz yanlarını ortadan kaldırarak benimseyebilir. Bundan dolayı sosyal öğrenme kuramı, insan davranışlarının, bilişsel, davranışsal ve çevresel faktörlerin karşılıklı etkileşimi ile gerçekleştiğini savunmaktadır (Ergün, 2004).
Gözlem Yoluyla Öğrenme Süreçleri
Bireyin gözlem yoluyla bir davranışı model alabilmesi için önemli olan dört aşama bulunmaktadır. İlki, dikkat aşamasıdır. Birey model alacağı davranışın farkında olabilmesi için dikkat etmesi gerekir. İnsanlar genellikle kendisinden yüksek statüye sahip ya da olumlu bakış açısına sahip oldukları kişilere dikkat etmektedir.
İkinci kısım, hatırlamadır. Bireyin davranışa dikkat ettikten sonra davranışı sembolik olarak belleğine kodlamasıdır. Yeri geldiğinde sembollerle kodladığı davranışı çağıracaktır.
Üçüncü kısım, yeniden üretmedir. Birey model alınan davranışı kendi davranışı olarak gerçekleştirmesidir. Birey çevre şartları ya da fiziksel özellikleri gibi yetersizliklerden dolayı model alınan davranışı gerçekleştiremeyebilir.
Dördüncü kısım ise motivasyondur. Bireyin bir davranışı modellemesinde son aşamadır. Birey modelden öğrendiği davranışı gerçekleştirir. Davranış beğenilirse gerçekleşme ihtimali artmakta beğenilmediği ya da onaylanmadığı durumda azalmaktadır.
Sosyal Öğrenme Kuramının Temel Kavramları
Dolaylı Pekiştireç
Bireyin modeli izleyerek modelin davranışının pekiştirildiği durumda kendisinin de davranışı gerçekleştirdiği gözlemlenmiştir. Dolaylı pekiştirecin okullarda uygulama örneklerinden birisi sınıf arkadaşının derse katılımından dolayı öğretmenin yüksek not vermesi ya da sözlü olarak övmesi durumunda sınıftaki diğer öğrencilerin de derse katılımı artacaktır.
Dolaylı Ceza
Bireyin modeli izleyerek modelin davranışlarının cezalandırıldığı durumda kendisinin de davranışı gerçekleştirmediği gözlemlenmiştir. Dolaylı cezanın okullarda uygulama örneklerinden birisi öğrencilerin öğretmeninin göremeyeceği bir durumda sigara içmesi veya diğer arkadaşlarına karşı saldırgan davranması gibi (Korkmaz, 2003). Dolaylı cezanın uygulanmasında öğretmenlere düşen bir diğer görev ise cezanın şiddetidir. Eğer öğretmen şiddetli bir ceza verirse öğrenci bunu benimseyebilir ve oda şiddet içeren davranışlarda bulunacaktır. Örneğin bir öğretmenin öğrencini tokatla cezalandırması durumunda sınıftaki öğrencilerin şiddet içeren davranışları benimseme ihtimali artar.
Dolaylı Duygusallık
Bireyin modelin davranışını gözlemlerken modelde ortaya çıkan duyguyu kendisinin de davranışlarına aktarmasıdır (Neill ve Fleming, 2003). Duygular gözlem yoluyla aktarılmıştır. Örneğin; annesinin böcekten korktuğunu gören bir çocuk, böceklerden korkmayı annesini gözlemleyerek öğrenebilir. (Aydın, 2005, Nobel, s240).
Dolaylı Güdülenme
Bireyin modelin davranışlarını gözlemlemesi sonucu hoşuna giden bir sonuçla karşılaşırsa kendisinin de bu davranışı yapmaya istek duymasıdır. Böylece kendisini tetikler ve harekete geçemeye karar verir. Okullarda kullanımına örnek olarak başarılı olmuş kişilerin hayatlarının anlatılması, hedeflerine ulaştıklarının gösterilmesi öğrenciyi çalışmaya başlaması için harekete geçirebilir. Başka bir örnek olarak da sınıf arkadaşının çok çalıştığı yazılıdan iyi not aldığını gören öğrencinin daha çok ders çalışması örnek olarak olarak gösterilebilir.
Sosyal Öğrenme Kuramının Dayandığı Temel İlkeler
Karşılıklı Belirleyicilik
Bireysel faktörler, bireyin davranışları ve çevre karşılıklı olarak birbirlerini etkilemesine dayanmaktadır. Bu etkileme bireyin davranışlarını değiştirmektedir. Bandura, pekiştirme ve cezaların çevrede yer aldığını savunmaktadır. Fakat bunlar açık bir şekilde yer almazlar. Potansiyel ceza veya pekiştireçlerin ortaya çıkmasında davranışların etkili olmaktadır. Yani davranış çevreyi etkilemektedir. Örneğin sürekli problem yaratan birey olumsuz bir sosyal çevre yaratmaktadır. (Staddon, J. E. R. 1984, Social Learning Theory and the Dynamics of Interaction. Psychological Review, 91, 502-507 akt. Alim Kaya, 2007). Okullarda uygulanmasına örnek vermek gerekirse öğrenci dersi dinlemeye çok isteklidir fakat sınıftaki gürültü dersin dinlemesini etkilemektedir. Bu yönüyle eğitimin verileceği bağlamın uygunluğu çok önemlidir.
Sembolleştirme Kapasitesi
Bandura sembollerin düşünce için bir mekanizma olarak işlediği ve dünyayı sembolik olarak gördüğümüzü savunmaktadır (Bandura A., 1986, Ön. Ver. Akt: Alim Kaya). Sembol olarak kelime gibi söylendiğinde zihinde canlanan imajlar kullanılmaktadır. Böylece geçmişi zihinde taşıyabilmekte ya da gelecek hakkında düşünebilmektedir. Aynı zamanda model alırken de ne yapacağını düşünmesidir. Okullarda uygulanma örneği olarak uygulamalı derslerde öğretmenin yaptıklarını öğrencinin zihninde sembolleştirmesi ve sonrasında bunu uygulayabilmesidir.
Öngörü Kapasitesi
Bireyin düşünmesi ve ardından planlar yapabilmesi, başkalarının nasıl davranacağını öngörebilmesidir. Öngörüleri doğrultusunda harekete geçecektir. Okullarda uygulama örneği olarak matematiği çok seven bir öğrencinin matematikle ilgili bölümlerden birisini seçmesidir. Burada önemli olan ise çevrenin baskısıyla ilgisi olmadığı bir bölüme gitmesi geleceği öngörememesine neden olmaktadır.
Dolaylı Öğrenme Kapasitesi
Bireyin model aldığı davranışı gözleyerek öğrenmesidir. Dolaylı öğrenmenin avantajı deneme-yanılma yolu olmadan öğrenmenin gerçekleşmesidir. Okullarda uygulanmasına baktığımızda aslında etkileşime girilen davranışların büyük çoğunluğu dolaylı olarak öğrenilmektedir. Örneğin öğretmenin sınavda yüksek alan öğrencisini alkışlamasıyla diğer öğrencilerinde alkışlama davranışını dolaylı olarak öğrenmektedir. Özellikle ilköğretimde öğrencilerin daha çok çevreyi gözlem yapmaları nedeniyle okullarda model olabilecek davranışlar önemlidir.
Öz Düzenleme Kapasitesi
Bireyin davranışlarını kontrol edebilmesi ve yaşam koşullarına göre revize edebilmesidir. Bandura da insanların gösterdikleri davranışlar genellikle kendi içsel standartlarına ve kendi güdülenmelerine dayandığını söylemektedir (Bandura A. 1986, Ön. Ver, akt. Alim Kaya). Öz düzenleme kapasitesi özellikle eğitimde öğretilmesi gereken özelliklerden birisidir. Bireyin şartlara göre kendini düzenleyebilmesi stresli durumlarla karşılaştığında baş etme stratejileri geliştirmesine yarar sağlamaktadır. Okullarda uygulamalarına örnek vermek gerekirse tuvalete sık giden bir öğrencinin sınav süresi boyunda tuvalet ihtiyacını erteleyebilmesidir. Aynı zamanda ödevler, projeler gibi sorumluluk gerektiren uygulamaları yapabilmeleri de öz düzenlemeyi içermektedir.
Öz Yeterlilik Kapasitesi
Bireyin neleri yapabileceği hakkındaki düşünceleridir. Bireyin kendisini yeterli görmesi durumunda etkinlikleri yerine getirmede öz yeterliliğe sahiptir. Fakat birey kendini yeterli görmüyorsa öz yeterliliği düşüktür. Okullarda uygulama örnekleri ise öğrencileri basit etkinliklerden başlatılarak öz yeterliliklerini yükseltip daha zor etkinliklere doğru geliştirmektir. Matematik dersinde önce kolay sorular çözülür öğrencinin öz yeterliliğini arttırdıktan sonra zorluk derecesi daha zor olan soruların çözülmesi şeklindedir.
Sosyal Öğrenme Kuramı’nın Eğitime Yansımaları
- Öğretmenin çalışma planı, standardı, ilkeleri ve öğrenciye karşı olumlu tutumu iyi bir model olmasına olumlu katkı sağlar (Korkmaz, 2003).
- Öğretmenin öğrenciler için birer model olması öğretmene davranışlarını gerçekleştirirken daha fazla sorumlu olma bilinci yüklemektedir.
- Öğretmen aynı zamanda model alınabilecek gerçek yaşamdan, filmlerden ya da romanlardan yararlanabilir.
- Öğretmen öğrencilerine problem çözmede, beceri geliştirmede, etkinlikler yapmada model olarak öğrencilerin gelişimini sağlamalıdır.
- Dikkat, dolaylı öğrenmede önemli bir yere sahip olduğundan öğretmenin öğrencilerine kazandırmak istediği davranışları dikkat çekici bir şekilde sunmalıdır.
- Öğretmenin öğrencilerinin kapasitelerinin farkına varması gerekmektedir. Öğrencilerin seviyelerine göre bilgileri nasıl öğreneceğine sembolleştirip nasıl hatırlayacakları konusunda öğretici olmalıdır.
- Öğretmen öğrencilerin öz yeterlilik algılarını bozmamak için yapabilecekleri sorumlulukları vermelidir. Öğretmenler öz yeterliliği yükseltmeye yönelik senaryoları kullanmalıdır.
- Öğrencilerin performanslarını ve katılımlarını arttırmak için sınıf ortamında pekiştireçlere sıkça başvurulmalıdır.
- Öğretmenin öğrencilere belli sorumluluklar vererek öğrencilerinden sorumluluklara göre kendilerini düzenlemelerini sağlamalıdır.
- Öğrencilerin hepsinin bir birey olduğu ve daha da özelleştirilmiş eğitimle her öğrencinin kendi düzenlenmesini yapması sağlanmalıdır. Bir öğrencinin günde 3 saat çalışarak anladığını diğeri 1 saat çalışarak anlaması nedeniyle her iki öğrenci içinde ayrı düzenleme yapılmalıdır. Öğrenciye bu durumun farkındalığı öğretilmelidir.
Araçsal Koşullanma Kuramı
Thorndıke’ın kuramını bir “bağ” kuramı olduğu gibi aynı zamanda bir “pekiştirme” kuramı olarak ta bilinmektedir (Hulse, Deese ve Egeth, 1975). Thorndik bağlaşımcılık kuramını, davranışın kazanılması veya yok olması, duyusal uyarıcılar ile tepkiler arasındaki bağların kuvvetlenmesi veya zayıflaması ile açıklamaktadır (Sönmez, 2007). Thorndike uyarıcı ve tepki arasında sinirsel bir bağ olduğunu düşünüyordu ve uyarıcı ile tepkiyi bir arada tutan şeyinde bu sinirsel bağların olduğuna inanıyordu. Örneğin, kişinin yazılı sınavı varsa ders çalışma davranışı ortaya çıkar.
Thorndike’e göre öğrenmemin en yaygın şekli, deneme yanılma yoludur ve öğrenme ile ilgili üç temel konunu vardır:
Hazırbulunuşluk Kanunu:
Öğrenmeyi güdüsel olarak hazırlayıcı bir uyum yasasırdır. Hazırbulunuşluk düzeyini üç farklı şekilde açıklar;
- Kişi davranışı göstermeye hazır ise o etkinlik kişiye doyum sağlar; öğrenci sözlüye kalkmaya hazır ise sözlüye kalkmak o öğrenciye haz verir.
- Kişi davranışı göstermeye hazır ancak kişi davranışı sergilemesi izin verilmezse bu durum bireyde kızgınlık yaratır; öğrenci sözlüye kalkmaya hazır ama öğretmeni sözlüye kalkmasına izin vermezse öğrencide kızgınlık ortaya çıkar.
- Kişi davranışı göstermeye hazır değil olmadığı halde yine de davranışı sergilemesi zorlanırsa kişide kızgınlık yaratır; öğrenci sözlüye hazır değildir ama sözlüye kalkması için zorlanırsa öğrenci kızgınlık duyar.
Tekrar Kanunu:
Uyarıcı-tepki bağı, tekrarlandıkça güçlendiğini, kullanılmayan davranışların ise zayıflanacağını oraya koyar. Tekrar ancak öğrenilmiş bir davranışın güçlenmesini sağlanmaktadır; Okuldan sonra akşam evde, işlenen konuların tekrar edilmesi konu ile bağın güçlenmesini sağlayacaktır.
Etki Kanunu:
Birey davranışı sonucu haz alırsa uyarıcı tepki arasında bağ kuvvetlenir ve davranışın gerçekleşme sıklığı artar. Diğer bir şekilde açıklamak gerekirse, Davranışın sonu pekiştirilirse, davranış sergileme sıklığı artar, eğer tepki cezalandırılırsa uyarıcı tepki arasındaki bağ zayıflar; öğrenci parmak kaldırdığı için öğretmeninde artı alırsa davranış gerçekleştirme sıklığı artar.
İkincil Yasalar
Thorndike, üç ana yasasına ek olarak ikincil yasalar önermiştir bunlar;
Tepki çeşitliliği
Birey bir sorunla karşı karşıya kaldığında bir tepkide bulunur. O tepki çözüm getirmez ise başka bir tepki dener; öğrenci bilgisayar açmayı bilmiyordur, bilgisayar kasasında ki tüm tuşlara basarak açması tepki çeşitliliğine bir örnektir.
Dikkat çekici uyarıcılar
Bireyin davranışını yönlendiren uyarıcıya dikkat çekici uyarıcılar olarak adlandırılır. Birey baskın olan uyarıcıları seçme eğiliminde bulunur. Diğer önemsiz ayrıntıları eler.
Etkinin yayılması:
Doğru davranışın pekiştirilerek tekrar edilme olasılığını sağladığı gibi, pekiştirilmeyen ancak pekiştirilen doğru davranış ile birlikte yer alan yanlış davranışında tekrarlaması olasılığının artırtılmasına etki yayılması denir. Örneğin sınıfta hem parmak kaldırım hem “öğretmenin, öğretmenim” diye bir kişiye söz hakkı verirsek parmak kaldırma davranışının yanında onaylanmayan “öğretmenin, öğretmenim” kelimesini de pekiştirmiş oluruz.
Öğrenmede küçük adımlar:
Thorndike deneme yanılma ve öğrenmeye yasalarından yola çıkarak davranışın yavaş yavaş meydana geldiği sonucuna ulaşmıştır. Bunun için bir davranışı öğretilirken davranış en küçük parçaya bölünüp adım adım öğretilmelidir.
Thorndike’ın Eğitime İlişkin Görüşleri
Eğitimin bilimsel bir niteliğe sahip olması gerektiğini düşünmektedir. Thorndike psikolojinin eğitime uygulanması gerektiğini düşünmektedir bunu da bir örnekle açıklıyor; botanik ve kimya bilgisini tarıma uygulandığımızı düşünelim ve iki eşit koşul oluşturalım sonuçta botanik ve kimya bilgisini tarıma uygulayan çiftçi daha başarılı olacaktır. Bu örnekte ki gibi bir öğretmen insan doğasının bilimi olan psikolojiyi okul problemlerinin çözülmesi için uygularsa, öğretmen uygulamada daha başarılı olacaktır (Thorndike, 1906; Hergenhahn, 1988).
Thorndike öğrenmeyi sağlamada öğretmenin bir şeyi söylemesi veya göstermesi ile öğrencinin öğrenemeyeceğini söylemiştir. Peki, Thorndike göre iyi öğrenme nasıl sağlanır. Öncelikle öğretmen ne öğretmek istediğini bilmeli çünkü ne öğretmek istediğini bilmezsen hangi materyali kullanacağını, karşı taraftan hangi tepkiler alacağını bu tepkileri nasıl pekiştireceğini bilmezsin (Hergenhahn, 1988; Hill, 1990).
Thorndike’ın Öğrenme Kuramının Eğitime Uygulanması
- Eğitimde bilimsel bir nitelik olmalı, nitelikli ola bilmesi için ise gözlenebilir ve ölçülebilir davranışlar olmalı. Bu nedenle öğrenimin düzelmesi için öncelikle, öğretim görevlisinin öğrenciye ne kazandırmak istediğini bilmeli yani öğrenciye kazandırılacak hedef davranış bilinmeli.
- Hedef davranışlar belirlenirken, öğrencilerin özellikleri ve hazır bulunuşluk düzeyleri dikkate alınmalıdır. Thorndike’ın hazır bulunuşluk kanunu yukarıda bahsetmiştik eğer birey bir şey yapmaya hazır ise bu durumda haz alır. Bu durumda öğrenciye kazandırılması hedeflenen davranışlar, öğrencinin ilgisini veya tutumunu değiştirmesine sebep olacak sonuç olarak öğrenci bu durumda haz alacak ve tatmin olacaktır. Sonucunda ise haz alınan davranışı tekrar etme sıklığı artacak, böylece daha etkili bir öğreneme gerçekleşecektir.
- Thorndike göre, öğrencinin davranışını ilk başta içsel güdülenme değil, dışsal pekiştireçler sebep olmaktadır. Bu sebeple öğrenciye kazandırılması hedeflenen davranış öğrencinin ihtiyacını karşılayacak ve haz uyandıracak şekilde tasarlanmalı.
- Thorndike göre öğrenme hemen biranda değil, küçük adımlar halinde oluşmaktadır. Buna göre öğrenme adım adım ve kolaydan zora doğru olmalıdır.
- Thorndike, öğrencilerin dikkat çeken uyarıcıları ve baskın olan uyarıcılara dikkat ederek onlara tepkide bulunduğunu ayrıca diğer dikkat çekmeyen uyarıcıları elediğinden de bahsetmiştir. Bu sonuca göre öğrenciye kazandırılması planlanan davranış ortamında seçilen uyarıcıların dikkat çekici ve hedef davranışa yönlendirici nitelikte olmalıdır.
- Thorndike öğrenme kuramında, doğru davranışlar hemen pekiştirilmeli yanlış davranışlar ise tekrar edilmeden hemen geri dönüt verilmesi gerektiğini vurgular bunun için ise sınav yapılması gerektiğini söyler sıvan sonuçlarına göre doğru davranışlar pekiştirilip yanlış davranışlar düzeltilmelidir. Thorndıke’ın kuramında ceza yoktur. Çünkü cezanın uyarıcı ile tepki arasındaki bağın zayıfladığını söyler. Bu nedenle de öğrencilerin davranışlarının şekillendirilmesinde pekiştirmeye başvurulur.
- Ayrıca Thorndike öğrenme ortamlarında öğrenci, öğretmenin anlattıkları ve gösterdikleri ile değil kendi kendine yaptığı çalışmalarla öğrenmelidir. Bu nedenle öğretmen herkese bilgi aktarmak yerine öğrenciler ile bire bir ilgilenmesi gerektiğini söylemektedir (Curzon, 1992; Bower ve Hilgard, 1981; Hergenhahn, 1988)
Hull’ın Kuramının Eğitim Açısından Önerileri
Hull’ın kuramına kısacası dürtü ve belirtileri azaltma olarak nitelendirebiliriz. Örneğin okul ortamında yer alan uyarıcılar öğrencinin ihtiyaçlarını ve tatmin edici bir şekilde ilgisini çekecek şekilde düzenlenmeli. Hull, sınıf ortamındaki kaygıya da değinmiştir. Hull eğitim ortamında belli bir düzeyde kaygının olması organizmayı harekete geçireceğinden gerekli olması gerektiğini görmüştür. Hull dürtü olmadığı zaman birey bu davranışı azaltmak için harekete geçmesi de gerekli olmadığını söylemiştir. Hull aşırı derece kaygınında öğrenmeyi engelleyeceğini söylemiştir. Yani Hull’un açıklamalarına göre en iyi öğrenme, belli miktarda kaygıyla oluşmaktadır.
Hull’a göre, tepki dürtüleri azaltıcı nitelikte olmalıdır. Yani ihtiyacı tatmin eden davranışlar pekiştirilirse öğrenme gerçekleşir. Hull pekiştirme ile performans artışı arasında doğru orantı olduğuna değinmiştir.
Hull’un uyarıcı genellemesi önermesine göre eğitim ortamına öğrencilerin eski bilgileri ile bağlantı kura bilmesi için yeni bilgiler ile benzer nitelikteki bilgiler verilmesine özen gösterilmesi gerektiğini söyler.
Hull’un eğitime en önemli katkılarından biri öğrenme ortamında öğrencinin yorgunluğu giderilerek dinlenme araları verilmelidir. Aralıklı tekrarlar performansta artış gösterir; ayrıca aynı konular bütün gün değil, belli saatlerde yer almalıdır. Örneğin haftalık ders programı bir günde Türkçe, matematik, resim derslerinin birbiri ardına gelmesi buna örneklerindendir.
Sonuç olarak, öğrenme ortamında öğrenime duyulan ihtiyaç, güdülenme, pekiştirilen tepki ve uyarıcı yoğunluğu ne kadar artarsa; yoğunluğun ortaya çıkardığı engellemeler, diğer öğrenmeyi engelleyici faktörlerin etkisini ne kadar azaltırsa o kadar etkili bir öğrenme gerçekleşir.
Not: Bu yazıya katkı sağlayan Bayram Ali Gök'e teşekkür ederiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 3
- 2
- 2
- 2
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- M. Adem. (1981). Eğitim Planlaması. A.Ü. Eğitim Fakültesi Eğitim Araştırmaları Merkezi Yayımı.. | Arşiv Bağlantısı
- A. Betül, et al. (2005). Gelişim Ve Öğrenme.. Yayınevi: Nobel Yayın Dağıtım.
- K. Alim, et al. (2007). Eğitim Psikolojisi. Yayınevi: Pegem Akademi Yayıncılık.
- M. Bayrakçı. (2007). Sosyal Öğrenme Kuramı Ve Eğitimde Uygulanması. Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, sf: 201,206. | Arşiv Bağlantısı
- Y. Çerkez, et al. (2012). Eğitim Psikolojisi.
- M. Erden, et al. (1998). Gelişim-Öğrenme-Öğretme, Eğitim Psikolojisi. Yayınevi: Arkadaş Yayınevi.
- D. Ergün. (2020). Sosyoloji Ve Eğitim.. Yayınevi: V Yayını.
- M. Ergün. (2004). Sınıfta Motivasyon. (Ed. Karip, Emin) Sınıf Yönetimi. Yayınevi: Pegem Akademi Yayıncılık.
- B. R. Herbenhahn. (2020). Introduction To Theories Of Learning. -. | Arşiv Bağlantısı
- S. Hulse. (2020). The Psychology Of Learning. Yayınevi: McGraw- Hill Book Company..
- B.,Y. İnanç, et al. (2016). Kişilik Kuramları. Yayınevi: Pegem Akademi Yayıncılık.
- İ. Korkmaz. (2020). Sosyal Öğrenme Kuramı. (Ed. Yeşilyaprak, Binnur) Gelişim Ve Öğrenme. Yayınevi: Pegem Akademi.
- J. Neill, et al. (2003). Social Learning&Social Cognitive Perspectives On Personality –Lecture Notes. -. | Arşiv Bağlantısı
- Ö. Ozankaya. (2020). Toplumbilim Terimleri Sözlüğü. Yayınevi: Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
- N. Senemoğlu. (2007). Gelişim Öğrenme Ve Öğretim: Kuramdan Uygulamaya.. Yayınevi: Gönül Yayımcılık.
- V. Sönmez. (2020). Program Geliştirmede Öğretmen El Kitabı. Yayınevi: Anı Yayıncılık.
- V. Sönmez. (2007). Öğretmen Adayları Için Kpss Eğitim Bilimleri. Yayınevi: Çağdaş Öğretmen Yayınları.
- TDK. Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü. (14 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 5 Mayıs 2020. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Tyler. (2020). Basic Principles Of Curriculum Development And Instruction, Chicago. University of Chicago Press, 5.. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/12/2024 20:31:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8712
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.