Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Duyusal İşleme Bozukluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

52 dakika
1,952
Duyusal İşleme Bozukluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir? Little Hands
Tıbbi İçerik Uyarısı

Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.

Daha Fazla Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat
Duyusal İşleme Bozukluğu
  • Türkçe Adı Duyusal İşleme Bozukluğu
  • İngilizce Adı Sensory Processing Disorder
  • DSM DC:0-3R Axis 1
  • Diğer İsimleri Duyusal İşleme Disfonksiyonu, Duyusal Entegrasyon Bozukluğu, Duyusal Entegrasyon Disfonksiyonu

Duyusal işleme; duyularımız aracılığıyla bilgi alma, bu bilgileri yorumlama ve anlamlı bir yanıt organize etme yeteneğimizdir. Çoğu çocuk için bu süreç otomatiktir. Birinin bizimle konuştuğunu veya bir kuşun ötme sesini duyduğumuzda (işitsel uyaranlar), beynimiz bu bilgiyi konuşma veya bir hayvan sesi olarak yorumlar ve bilgiye uygun şekilde -örneğin, dinlemek için başımızı çeviririz- yanıt veririz. Birisi omzumuza dokunduğunda (dokunsal uyaran) dikkatimizi o kişiye çeviririz.

Bir otobüste veya trende ayakta dururken hareket etmeye başladığımızda (vestibüler uyaran), düşmemek için otomatik olarak ağırlığımızı değiştiririz. Duyusal İşleme Bozukluğu olan bireyler; duyusal girdileri doğru bir şekilde algılayamaz, düzenleyemez, yorumlayamaz ve/veya duyusal girdilere yanıt veremez. Duyusal İşleme Bozukluğu'nun semptomları hafiften şiddetliye kadar geniş bir spektrumda ortaya çıkar ve çeşitli davranışsal, motor ve sosyal semptomlarla kendini gösterir.

Genel Bilgiler ve Sınıflandırma

Yaşamdaki tüm faaliyetler bir dereceye kadar duyusal uyaran içerir. Duyusal uyaranlar çevremizdeki her şeyi kapsar; nesneler, ışık, sesler, renkler, rüzgar, yağmur, insanlar, kıyafetler, kokular... Liste sonsuzdur. İnsan beyninin birincil işlevi, her gün temas ettiğimiz duyusal uyaranları işlemek, yorumlamak ve ardından uygun yanıtı seçmektir. Duyusal uyaranları işlemekte yaşanan zorluklar; bireyin öğrenme, konsantrasyon, duyguların düzenlenmesi, sosyalleşme gibi bir çok becerisini etkiler.

Tüm Reklamları Kapat

Sekiz duyu sistemi mevcuttur ve Duyusal İşleme Bozukluğu bu sistemlerden birinde veya bir kombinasyonunda ortaya çıkabilir. Duyu sistemleri şunlardır:

  • Vizüel (Görsel) Sistem: Görsel sistem, duyusal bilgileri gözlerimiz aracılığıyla nasıl aldığımız ve işlediğimizdir. Gözler ve beyin, gördüklerimizi kullanarak fiziksel çevremizi yorumlamamıza yardımcı olmak için iletişim kurar ve birlikte çalışır.
  • Oditif (İşitsel) Sistem: İşitsel sistem, çevredeki sesleri nasıl duyduğumuzu ve anladığımızı işler. Periferik ve merkezi yapılar bu organ sistemini oluşturur. Dış, orta ve iç kulak; periferik işitsel yapılardır. Merkezi işitsel yapılar koklar çekirdekler, superior olivary çekirdekler, lateral lemniscus, inferior colliculus, medial geniculate çekirdekler ve işitsel korteksi içerir.
  • Olfaktorel (Kokusal) Sistemi: Koku alma (olfaksiyon), gaz halindeki maddelerin kimyasal olarak hissedilmesidir. Koku alma sistemi burun boşluğunun tepesinde, etmoid kemiğin delikli bir kısmı olan ve serebrumun ön lobunu burun boşluğundan ayıran kribriform plakada yer alır.
  • Gustatuar (Tatsal) Sistem: Tat alma duyusu olarak da bilinen bu sistem, tat ve lezzet algısından sorumlu duyusal sistemdir. İnsanlarda tat alma sistemi, ağızdaki tat hücrelerinden (beş tat modalitesini algılayan tuzlu, tatlı, acı, ekşi ve umami) birkaç kraniyal sinirden ve tat alma korteksinden oluşur. Gustatuar sistem, koku alma sistemiyle çok yakın çalışır.
  • Taktil (Dokunsal) Sistem: Dokunma duyusu olarak da bilinen taktil sistem, derimizdeki reseptörlerden aldığımız bilgilerin yorumlanmasıyla ilgilenir. Çevremizdeki bir nesneyi hissettiğimizde sinir sistemimiz bu bilgiyi alır ve nesnenin basınç, sıcaklık, doku ve diğer dokunsal niteliklerini anlamamıza ve ayırt etmemize yardımcı olur. Ayrıca dokunduğunuz şeyin tam olarak ne olduğunu belirlememizi sağlar.
  • Vestibüler Sistem: Bu sistem, denge ile hareketi koordine etmek amacıyla denge ve uzamsal yönelim hissini yaratan bir duyu sistemidir. İşitme sisteminin bir parçası olan kokla birlikte çoğu memelide iç kulak labirentini oluşturur. Bu duyu sistemi, dengemizi korumamızı ve yerçekimsel (düşmeden pozisyonumuzu koruyabileceğimize dair) güvenliği deneyimlememizi sağlar. Ayrıca gözlerimizi etkili bir şekilde kullanmamıza ve çevremizdeki sesleri işlememize yardımcı olarak diğer tüm duyu sistemleriyle birlikte çalışır.
  • Proprioseptif Sistem: Vücut farkındalığı hissini veren ve kuvvet ile basıncı algılayan/kontrol eden bu sistem; vücutta deri, kaslar, eklemler ve tendonların içinde bulunan reseptörler tarafından yönlendirilir. Bu reseptörler daha sonra sinir sistemi aracılığıyla beyne bağlanır. Yani görme yetisi olmasa bile kişi, vücudunun ne yaptığını bilir. Örneğin, gözleriniz kapalıyken işaret parmaklarınızı birbirine dokundurabilmenizin ve ayaklarınızı görememenize rağmen karanlıkta yürüyebilmenizin nedeni bu sistemin düzgün çalışıyor olmasıdır.
  • İnteroseptif Sistem: Bu sistem bize vücudumuzun içinde neler olup bittiğini hissetme yeteneği verir. İç organlarımız, kemiklerimiz ve cildimiz dahil olmak üzere vücudun her yerinde özel sinir reseptörleri bulunur; bunların yaklaşık %90'ı serbest sinir uçlarıdır. Bu reseptörler beyne bilgi gönderir, insular korteks de bu bilgiyi nasıl hissettiğimizi belirlemek için kullanır. Beynimizin bu bölgesi aynı zamanda çok modlu duyusal işleme, otonomik kontrol, algısal öz farkındalık ve sosyal davranışın duygusal rehberliğinde de rol oynar. Ayrıca sempatik (savaş-kaç içgüdüsü) ve parasempatik (rahatlama tepkisi) sistemlerinin düzenlenmesine yardımcı olur. İntroseptif sistem; açlık, susuzluk ve iç rahatsızlık gibi vücudumuzun fiziksel durumuna ilişkin genel duyulardan sorumludur.

Bu duyu sistemlerinin sadece düzgün çalışması değil, aynı zamanda birlikte iyi çalışması da kritik önem taşır.

Alt Tipler

Mevcut tanısal taksonomi Duyusal İşleme Bozukluğu'nun altı alt tipi olduğunu göstermektedir. Duyusal İşleme Bozukluğu olan hemen hemen tüm bireyler birden fazla alt tipten semptomların bir kombinasyonuna sahiptir. Duyusal İşleme Bozukluğu'nun üç ana örüntüsü ve bunların alt tipleri aşağıdakileri içerir:

  1. Duyusal Modülasyon Bozukluğu
  2. Aşırı Duyusal Tepkili
  3. Yetersiz Duyusal Tepkili
  4. Duyusal Arayış
  5. Duyu Temelli Motor Bozukluk
  6. Dispraksi
  7. Postürel Bozukluk
  8. Duyusal Ayrım (Diskriminasyon/Algı) Bozukluğu
  9. Vizüel Ayrım Bozukluğu
  10. Oditif Ayrım Bozukluğu
  11. Olfaktorel Ayrım Bozukluğu
  12. Gustatuar Ayrım Bozukluğu
  13. Taktil Ayrım Bozukluğu
  14. Vestibüler Ayrım Bozukluğu
  15. Proprioseptif Ayrım Bozukluğu
  16. İnteroseptif Ayrım Bozukluğu

Belirti ve Bulgular

Duyusal İşleme Bozukluğu olan çocukların vücutları duyusal bilgileri düzgün bir şekilde organize ve entegre edemez, bu da çocukların çevrelerine uygun tepkiler vermelerini zorlaştırır. Buna bağlı olarak çok çeşitli şekilde kafa karıştırıcı ve bazen de olumsuz davranışlar ortaya çıkabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Bozukluğu olan kişiler dokunma, ses ve hareket gibi günlük duyusal bilgileri yanlış yorumlar. Kendilerini bilgi bombardımanı altında hissedebilir, yoğun duyusal deneyimler için can atabilir veya başkalarının hissettiği duyumların farkında olmayabilirler. Ayrıca, güçsüz bir vücut veya sakarlık ya da gecikmiş motor beceriler gibi duyusal-motor semptomlara da sahip olabilirler.

Duyusal İşleme Bozukluğu'nun semptomları, etkilenen duyuya, bu duyunun nasıl etkilendiğine ve durumun ciddiyetine bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Bozukluk her bir duyusal sistemde ortaya çıkabilir ve semptomlar yukarıda belirtilen alt türe bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle Duyusal İşleme Bozukluğu'nu anlamak ve teşhis etmek çok zordur. 8 farklı duyu sistemi ve bunların 6 farklı alt tipi olduğu düşünüldüğünde Duyusal İşleme Bozukluğu'nun onlarca farklı dışavurum biçimi vardır. Bu nedenle her çocuk bireysel olarak değerlendirilmelidir; tedavi hiçbir zaman her çocuk için aynı olmaz.

Hiperaktivite veya Dikkat Dağınıklığı

Duyusal İşleme Bozukluğu olan çocuklarda en sık başvurulan şikayet nedeni hiperaktivite veya dikkat dağınıklığıdır. Çocuklar hareketsiz duramazlar ve tüm zamanlarını hareket ederek geçiriler. Bir görevi gerçekleştirmek için tek bir hedefe odaklanma veya dikkat çabası gerektiren faaliyetlerde bağlantı kurmakta zorluklar vardır çünkü çocuklar aynı anda mevcut olan diğer tüm uyaranların bağlantısını kesemezler.

Zayıf Özgüven

Yukarıdaki sorunları yaşayan bazı çocuklar kendilerini yeterince iyi hissetmezler. Bu tür sorunları olan zeki çocuklar, bazı görevlerin kendilerine diğer çocuklardan daha zor geldiğini bilebilir ancak bunun nedenini anlayamazlar. Bu çocuklar tembel, sıkılmış veya motivasyonsuz görünebilir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Bu özelliklere sahip bazı çocuklar zor görevlerden kaçınmanın yollarını bulabilirler. Bu durumda çocuklar genellikle sorunlu veya inatçı olarak değerlendirilir. Bir sorun zor veya anlaşılmaz olduğunda ebeveynler ve çocuklar kendilerini suçlu hissedebilir ve aile stresi, zayıf benlik algısı ve genel olarak umutsuzluk hissi hakim olur.

Vizüel Entegrasyon Sorunları

Görsel sistem tam olarak çalıştığında çocuklar otomatik olarak çevrelerindeki en önemli ayrıntılara odaklanırlar, böylece önemli olmayanları filtreleyebilirler. Örneğin, bir saklambaç oyunu sırasında çocuklar, harika bir saklanma yeri olacağını bildikleri bir nokta (bir koltuğun veya kapının arkası gibi) dışında etraflarında gördüklerinin çoğunu filtrelerler.

Görsel sistem bir bisiklet tekerleği olarak düşünülebilir; tekerleğin merkezinde görme yeteneği bulunur. Merkezden çıkan tüm jant telleri; görsel ayırt etme, görme keskinliği, görsel hafıza, görsel form, görsel motor yetenekler ve benzeri dahil olmak üzere görmenin birçok yönünü temsil eder.

  • Duyusal Ayrım Sorunları: Ayrım (diskriminasyon) ve algılama sorunları, beyin duyusal girdiyi yorumlamakta ve anlamlandırmakta zorlandığında ortaya çıkar.
  • Beyaz tahtadan veya bir kitaptan kelimeleri kopyalamakta zorlanma,
  • Görme keskinliği gerektiren (bulmacalar, labirentler, kelime arama gibi) aktivitelerden kaçınma veya bu aktivitelerde zorlanma,
  • Okurken veya yazarken harfleri veya kelimeleri ters çevirme; benzer harfler ve sayılar arasındaki farkı ayırt edememe (Örneğin, çocuk "1" rakamını "I" harfi ile karıştırabilir; alfabeyi öğrenirken de zorlanabilir),
  • Yaş seviyesine göre gelişimsel olarak beklenenin altında okuma seviyesi.
  • Modülasyon Sorunları: Modülasyon, çevredeki bir örüntünün hedef örüntünün algılanması ya da bu örüntüye verilen sinirsel tepkiler üzerindeki etkisini ifade eder. Modülasyon sorunları beyin duyusal girdiye aşırı veya yetersiz yanıt verdiğinde iki şekilde ortaya çıkar:
  • Aşırı Duyarlılık (Hipersensitivite)
  • Parlak ışıklardan ve güneş ışığından kaçınma veya hoşlanmama,
  • Gözlerini kapama veya kısma,
  • Hareketli nesnelerden korkuyor gibi görünme,
  • Doğrudan göz temasından kaçınma,
  • Grup hareket aktivitelerinden kaçınma,
  • Uzun süreli görsel uyarım (TV izlemek, tablet kullanmak gibi) sonrası baş ağrısı veya mide bulantısı,
  • Mesafeleri tahmin edememe,
  • Yoluna çıkan nesneleri gözden kaçırır veya bir şeylere takılır/çarpar.
  • Yetersiz Duyarlılık (Hiposensitivite)
  • Parlak ve titrek ışıklara dikkatli şekilde bakma,
  • Okuma veya yazma sırasında başı hareket ettirme ve sallama,
  • Hareketli nesnelere gözlerini dikip bakma (örneğin, vantilatörler, fırıldaklar, topaçlar),
  • Nesnelere çok yakından bakma,
  • Görsel olarak uyarıcı görüntülerden hoşlanma (örneğin, nesneler, optik illüzyonlar, parlak renkler).
  • Praksis Sorunları: Vücudun daha önce yapmadığı motor hareketleri planlama ve yürütme ile ilgilidir.
  • Atılan topu yakalamama veya topa vuramama,
  • Bardağa içecek doldururken taşırma,
  • Çizgileri/harfleri takip etmekte zorlanma,
  • İnce motor aktivitelerde zorlanma (örneğin, ipe boncuk dizme)

Oditif Entegrasyon Sorunları

Sağlıklı işitsel sistemlere sahip çocuklar seslere doğal olarak tepki verebilir, isimleri söylendiğinde bakabilir veya bakışlarını bir sese doğru çevirebilirler. Öğretmen veya ebeveynlerinde gelen sözlü talimatları takip edebilirler. Duyusal açıdan işitsel sistemi çalışan bir çocuk, yan masadaki bir arkadaşının kalemini masaya vurması gibi önemli olmayan sesleri filtreleyebilirken, öğretmenin bir talimatı veya tv izlerken annesinin onu yemeğe çağırması gibi önemli olan seslere uyum sağlayabilir.

Çoğu çocuk gürültülü ortamlarda hiçbir şey kaçırmadan çalışır; sırdan sesler ne dikkatlerini dağıtır ne de onları bunaltır. Okul zili veya saat alarmı gibi tanıdık sesler duyduklarında ne yapacaklarını bilerek otomatik olarak tepki verirler. Sağlıklı işitme sistemine sahip çocuklar çevrelerinin farkındadır, seslere uygun şekilde yanıt vermek için motor planlama becerileri geliştirir ve tehlikeli durumlara karşı korucu tepkiler üretirler.

  • Ayrım Sorunları
  • Kulağa benzer gelen iki kelime arasındaki farkı söylemekte zorlanma,
  • Çevredekilerin ne söylediğini anlamada zorlanma (bu durum gürültülü ortamlada daha da kötüleşir),
  • Okuma ve hecelemede zorlanma (örneğin, kelimelerdeki sesleri yanlış sırada yazmak veya söylemek,
  • Dikkatle dinliyor gibi görünmek fakat daha sonra yönergeleri doğru anlamadığını gösteren davranışlar,
  • Az önce söylenileni tekrar etmesi istendiğinde kelimeleri doğru sırada söyleyememe.
  • Modülasyon Sorunları
  • Aşırı Duyarlılık
  • Yüksek seslerden hoşlanmama, kulakları sık sık kapatma (tiz seslerde bu durum daha kötü olabilir),
  • Çoğu insanın farketmeyeceği arka plan seslerine tepki verme,
  • Evdeki yüksek seslere (örneğin, elektrik süpürgesi, blender, köpek havlaması) tepki olarak saklanma veya ağlama,
  • Saatin tik tak sesleri veya musluktan damlayan su gibi küçük seslerden rahatsız olma veya dikkatin dağılması,
  • El kurutma makineleri, sifon sesleri nedeniyle umumi tuvaletlerden korkma,
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Her zaman yüksek sesle konuşma,
  • Yüksek sesli müzik veya televizyon tercih etme,
  • Sessiz bir ortamda bulunulduğunda kendi seslerini çıkarma,
  • Bir nesneyi masaya vurarak veya mırıldanarak gürültü yaratma,
  • Genel arka plan seslerini sevme/isteme (örneğin, her zaman vantilatörün çalışmasını isteme),
  • Kulağı ses çıkaran şeylere (oyuncak, hoparlör, kurutma makinesi gibi) dayama,
  • Teneffüs zili veya ebeveynin ismini söylemesi gibi önemli seslere tepki vermeme.

Olfaktörel Entegrasyon Sorunları

Sağlıklı koku alma sistemine sahip çocuklar, çevrelerindeki yiyecekleri ve diğer kokuları koklamayı tölere edebilirler. Hatta hoş olmayan kokluları bile (makul ölçülerde) aşırı tepkiler vermeden tahammül edebilirler. İşleyen bir koku alma sistemi, çocukların "iyi" kokular (hoş veya olumlu duygularla ilişkili olanlar) ile "kötü" kokular (hoş olmayan veya olumsuz deneyimlerle ilişkili olanlar) arasındaki fakrı bilmelerine yardımcı olur.

Tüm Reklamları Kapat

Koku epitelinden koku ampülüne iletilen sinyallerde anormal bir artış veya azalma olduğunda atipik (normal olmayan) koku işleme meydana gelebilir. Atipik koku işleme ayrıca, duyusal reseptörler veya nöronlar beyne yanlış sinyaller ileterek farklı (genellikle hoş olmayan) kokular almaya veya olmayan şeylerin kokusunu almaya neden olduğunda da ortaya çıkabilir.

  • Ayrım Sorunları
  • Koku ayırt etme sorunları genellikle tat alma sorunlarıyla beraber görülür çünkü bu iki sistem birbiriyle çok yakından bağlantılıdır.
  • Kokuları veya kaynağını tanımlayamama,
  • Kokularda distorsiyon (bozulma); genellikle bu olduğunda, çoğu insan için hoş olan bir koku son derece nahoş kokar.
  • Modülasyon Sorunları
  • Aşırı Duyarlılık
  • Başkalarına hafif gelen bir kokuda öğürme,
  • Kokuları nedeniyle yiyeceklerden kaçınma,
  • Birçok farklı koku nedeniyle halka açık yerlerden kaçınma,
  • Yemek seçme; ya çok sınırlı şeyleri yeme ya da çok yavan (tatsız) yiyecekleri tercih etme,
  • Diğer insanlara koktuklarını söyleme,
  • Diğer insanların (çok hafif olduğu için) kokusunu almadığı şeylerin kokusunu alma,
  • Belirli kokulara karşı güçlü tepkiler hatta saldırganlık.
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Sık sık insanları ve nesneleri koklama,
  • Yoğun ve güçlü kokulardan hoşlanma,
  • Kimyasallar, gaz gibi "tehlikeli" kokuları fark etmeme,
  • Belirli kokulara karşı istek duyma.

Gustatuar Entegrasyon Sorunları

Gustatuar sistem, koku alma ve trigeminal sistemlerle ve birlikte hareket ederek gıdanın yutulup yutulmayacağını belirtir. Gıdanın kimyasal bileşenleri ağza girdikten sonra, dildeki tat tomurcukları adı verilen epitelyal özelliklerde bulunan tat hücrelerindeki reseptörlerle etkileşime girer. Tat hücreleri bu uyarıları iletir ve maddenin kimliği, konsantrasyonu ve hoş ya da nahoş niteliği hakkında ek bilgi sağlar.

Bu bilgi aynı zamanda tükürük salgılanmasına ve yutkunmaya (veya madde zararlı ise öğürme ve regürjitasyon) neden olarak gastrointestinal sistemi gıdayı almaya hazırlar. Gıdanın sıcaklığı ve dokusu hakkındaki bilgiler ağızdan somatik duyu reseptörleri aracılığıyla trigeminal ve diğer duyusal kraniyal sinirlerden talamusa ve somatik duyu kortekslerine iletilir ve aktarılır.

Tüm Reklamları Kapat

Ek olarak, duyusal işleme güçlükleri olan çocuklar için çok önemli olan dir diğer sistem de oral motor sistemidir. Oral motor sistemi duyulardan biri değildir. Esasen, duyuların birbine bağlanma ve ağız içinde birlikte birlikte çalışma şekliyle ilgilidir. Bu sistem tat almamıza ek olarak çiğnememizi, yutmamızı ve iletişim kurmamızı da sağlar.

Aynı zamanda beyne bir şeyin sıcak ya da soğuk, çiğnenebilir ya da lapa gibi olup olmadığını söyleyen sistemdir. Bu dokular ve sıcaklık, tat alma sistemi tarafından algılanan gerçek lezzet ve koku ile birlikte, insanların farklı gıdalara nasıl tepki vereceğini belirleme konusunda büyük bir rol oynar.

  • Aşırı Duyarlılık
  • Çiğneme veya yutma ile ilgili sorunlar
  • Yemek yerken sık sık tıkanma veya yemeğin boğaza kaçması,
  • Pipet kullanmada sorun yaşama,
  • Yeni yiyecekleri denememe,
  • "Yumuşak/lapa" yiyeceklerden veya gevrek yiyecekleren kaçınma,
  • Çok salya akıtma,
  • Çiğneme veya yutma ilgili sorunlar,
  • Birden fazla dokuya sahip gıdalardan kaçınma,
  • Diş fırçalamaktan hoşlanmama,
  • Yemek yeme, diş fırçalama gibi taleplere karşı güçlü duygusal tepkiler verme.
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Bebeklik ve yürüme dönemi geçtikten sonra gıda dışı maddelerin ağza alınması (küçük çocuklar için bu gelişimin normal bir parçasıdır),
  • Giysi kalem, mobilya, oyuncak gibi eşyaları çiğneme,
  • Kendini veya başkalarını ısırma,
  • Baharatlı yiyeceklerden hoşlanma veya bunlara karşı duyarsızlık,
  • Çıtır ve çiğnenebilir yiyeceklerden hoşlanma,
  • Ağızla başkalarını rahatsız edecek sesler çıkarma,
  • Dişleri gıcırdatma, veya dudakları yada yanakları ısırma.

Taktil Entegrasyon Sorunları

Taktil sistem iyi çalıştığında, çocuklar bedenlerinde güvendedirler; her gün karşılaştıkları tüm duyusal girdileri algılayabilir ve yanıt verebilirler. Kıyafetlerinin vücutlarında bıraktığı his, yüzlerine çarpan esinti hissi gibi her an deneyimledikleri sürekli dokunsal girdiler dikkatlerini dağıtmaz. bunun nedeni, hangi dokunsal bilginin önemli hangisinin önemsiz olduğunu filtreleyebilmeleridir.

Taktil sistemi sağlıklı olan çocuklar oyuncaklarının bulunduğu kutudan bakmadan en sevdikleri oyuncağı çıkarabilir. Dokunmaktan veya dokunulmaktan korkmazlar; etraflarındaki her şeye dokunmakla meşgul olmazlar.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
PSİKOLOJİ
Devamını Göster
₺1,020.00
PSİKOLOJİ
  • Dış Sitelerde Paylaş

  • Ayrım Sorunları
  • Sakarlık (özellikle ellerde),
  • Nesneleri çok sıkı tutma ya da yeterince sıkı tutmama,
  • Sıradan bir nesneyi sadece dokunarak tanımlayamama,
  • Biri dokunduğunda hissetmek fakat vücudun hangi kısmına dokunulduğunu belirleyememe,
  • Hafif ile sert dokunmayı ayırt edememe,
  • Zayıf motor becerileri,
  • Karanlıktan korkma,
  • Dağınık giyinme (örneğin, gömleğin yarıya kadar açık olduğunu veya pantolonun bir paçasının düz diğerinin katlanmış yukarıda olduğunu farketmemek).
  • Modülasyon Sorunları (farklı reseptörler farklı dokunma türlerini algıladığı için, bazı dokunma türlerine karşı az duyarlı bazılarına da aşırı duyarlı olmak mümkündür)
  • Aşırı Duyarlılık
  • Saçın taranmasından, yıkanmasından, kurutulmasından ve kesilmesinden hoşlanmama,
  • Aşırı derecede gıdıklanma,
  • Parmak uçlarında yürüme,
  • Hafif dokunuşlara duygusal yoğunluka tepki verme (örneğin, sırtına hafifçe vurulduğunda acı veriyormuş gibi davranma),
  • Belirli hislerden tamamen kaçınır (ayakları kuma sokmak veya parmak boyasına dokunmak gibi),
  • Kıyafetlerin etiketlerinin veya dikilerinin hissettirdiklerinden rahatsız olma; bazı kumaş türlerini giymeyi reddetme,
  • Kum, çamur, köpük gibi kirli oyunlardan hoşlanmaz.
  • Tırnakları kesildiğinde tedirgin ve endişeli davranma,
  • Soğuk veya sıcak havayı son derece rahatsız edici bulma.
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Karşı koyamıyormuş gibi sürekli herseye dokunma,
  • Yüksek acı eşiği; incindiğinde fark etmeme,
  • İstemeden de olsa başkalarını incitmek; diğerleri bu kişiler için "güçlerinin farkında olmadıklarını" söyleyebilir.
  • Başkalarının hafifçe dokunmasını fark etmeme,
  • Yüzü kirlendiğinde vay burnu aktığında fark etmeme,
  • Isırma, çimdikleme, kafa atma gibi kendine zarar verici davranışlarda bulunma,
  • Sıcaklığı fark etmeme veya etkilenmiş görünmeme (örneğin, soğuk havada montsuz dışarı çıkmak fakat soğuktan şikayet etmemek veya yazın uzun kollu giyinmek ve sıcaktan rahatsız olmamak).

Vestibüler Entegrasyon Sorunları

Vestibüler sistemi iyi gelişmiş çocuklar, hareket aktiviteleri sırasında ayakları yerden kesilse bile kendilerini güvende hissederler. Hareke aktivitelerini sakin ve kontrollü bir şekilde başlatabilir ve durdurabilirler. Tırmanma, sallanma, takla atma ve zıplama konusunda rahattırlar çünkü vücutlarının uyum saplayacağını bilirler.

True Sport

Vestibüler sistemde bir sorun olduğuna dair belirtiler, proprioseptif sisteme benzer şekilde genellikle davranışsal sorunlar olarak algılanır. Akademik sorunlara, kas gelişmesiyle ilgili sorunlara ve dikkatle ilgili sorunlara yol açabilir. Ayrıca, bir çocuğun sürekli olarak ellerini çırpması veya vücudunu sallaması (İng: "stimming") hareket etme ihtiyaç duyması olabilir. Bunula birlikte, diğerleri için hareket anksiyete ve mide bulantısına neden olabilir.

  • Ayrım Sorunları
  • Zayıf denge,
  • Kolayla yönünü kaybetme,
  • Hareketi algılamada güçlük (örneğin, hangi yöne düştüğünü anlamadığı için kolları doğru yöne uzatamama); ya da düşmeye başlandığını hiç hissetmeme,
  • Garip postür (duruş),
  • Sakarlık (sık sık ama istemeden nesnelere ve insanlara çarpmak),
  • Modülasyon Sorunları
  • Aşırı Duyarlılık
  • Kaydıraklardan, salıncaklardan, atlıkarıncadan korkma,
  • Asansörler ve yürüyen merdivenleri sevmeme veya bunlardan kaçınma,
  • Düşme riski olmasa bile düşme endişesi,
  • Merdivenleri kullanmaktan veya engebeli yüzeylerde yürümekten kaçınmak veya korkmak,
  • Zıplamaktan veya ayakların yerden kesildiği herhangi bir aktiviteden hoşlanmama.
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Hiperaktivite; her zaman hareket halinde olma,
  • Sürekli mobilyaların üzerinde zıplama; ilgiyle TV izlerken bile hareketsiz oturamıyor gibi görünme,
  • Dönmekten hoşlanma, hiç başı dönmüyor gibi görünme,
  • Yoğun hareket içeren deneyimleri arzulama (örneğin, lunaparka gitmeyi veya ofis koltuğunda dönmeyi sevmek).
  • Praksis Sorunları
  • Yeni atletik aktivitelerde zorlanma (spor, bisiklete binme, tırmanma gibi),
  • Motor hareketleri planlamak için ekstra zamana ihtiyaç duyma,
  • Beden eğitimi dersinde düşük performans,
  • Basit motor hareketleri öğrenirken bile ek zaman ihtiyaç duyma,
  • Emekleme, yürüme, ayakta durma gibi hareketlerle ilkgili gelişimsel aşamalara geç ulaşma.

Bilateral Koordinasyon Sorunları

Bilateral koordinasyon, vücudumuzun her iki tarafını koordineli bir şekilde kullanma becerisidir. Hayattaki birçok aktivite iki taraflı koordinasyon gerektirir. Örneğin; bu yazının yazılabilmesi, yani her iki el klavye üzerindeyken akıldan geçen kelimelerin yazıya dökülebilmesi iki taraflı koordinasyonun sağlıklı işlemesine bağlıdır.

Bilateral koordinasyon gelişimi gecikmiş bir çocuk sakar olabilir ve bazı kaba motor aktivitelerinde zorlanabilir. Ayrıca, iki elini kullanması gereken işler için sıklıkla tek elini kullanmaya çalışır. Gerçekleştirdiğimiz üç tür bilateral hareket vardır. Çoğu insan bu hareketleri her gün yapar ve doğal geldiği için farkında bile olmaz.

  • Simetrik Hareketler: Her iki kolun veya bacağın aynı hareketi aynı anda eşit miktarda kuvvetle yapması gereken hareketlerdir. Örneğin oklava kullanmak, alkışlamak, ip atlama veya iki elle itme/çekme hareketleri simetrik hareketlerdir.
  • Karşılıklı Hareketler: Hareketlerin önce bir el veya ayaklar sonra diğeriyle ritmik bir şekilde gerçekleştirildiği hareketlerdir. Bisiklete binme, sürünme, merdiven çıkmak gibi hareketler bu gruptadır. Bilateral koordinasyon zayıf olduğunda bu hareketler doğal ve akıcı yerine sarsak ve düzensiz görünecek veya kişi bunları hiç yapamayacaktır.
Pinterest
  • Öncü El ve Destekleyici El: Baskın olan el ile daha becerikli işler yaparken diğer el ile bir nesneyi sabitlemeniz gereken görevler için öncü ve destekleyici el eylemlerini birlikte koordine etmeniz gerekir. Görevin tamamlanmasında her iki el de eşit derecede önemlidir çünkü bir elin yeterli stabilizasyonu olmadan diğer el işi doğru şekilde yapamayacaktır. Örneğin, makas ile bir kağıdı kesmek, ufak bir not kağıdına yazı yazmak, ayakkabıları bağlamak, dikiş dikmek veya bir ipe boncuk dizmek öncü el ve destekleyici el koordinasyonunu gerektirir.

Bilateral koordinasyon gecikmeleri yaşayan çocukların ince veya kaba motor becerileri zayıf olabilir. Ayrıca el-göz koordinasyonu da zayıf olabilir. Ek olarak, bilateral koordinasyon vestibüler sistemdeki duyusal entegrasyonun bir bileşeni olduğu için vestibüler sistemle ilgili zorluklar da fark edilebilir. Diğer işaretler aşağıdakileri içerebilir:

  • Bir elle yazı yazarken diğer elle kağıdı sabitlemekte zorlanma,
  • Sağ ve sol ayakların hareketinin koordine edilememesi nedeniyle bisikletin pedallarını çevirememe,
  • Zıplama veya iki elle top yakalama gibi hareketlerde zorlanma,
  • İki el gerektiren görevler için tek eli kullanmaya çalışma (ayakkabı bağlamak, motun fermuarını kapamak gibi),
  • Diş macununu diş fırçasına sürememe veya zorlanma.

Proprioseptif Entegrasyon Sorunları

Sağlıklı işleyen bir proprioseptif sistem, çocukların bir kalemi ucunu kıracak kadar sert bastırmadan yazabilmelerini veya plastik bir bardaktan bardağı elleriyle ezmeden su içebilmelerini sağlar. Proprioseptif girdiyi algılayan üç tip duyusal reseptör (proprioseptör) vardır:

  • Kas İğleri: Kasların içine bulunan bu reseptörler gerilme ile uyarılır. Kas iğleri, kas uzunluğu ve hızındaki (kasın hareket hızı) değişikliklerine yanıt verir ve bu bilgiyi bir sinir yolunu izleyerek merkezsi sinir sistemi aracılığıyla beyne iletir.
  • Golgi Tendon Organları: Bunlar, her iki kas lifiyle birlikte tendonların içindeki duyusal reseptörlerdir ve birlikte kasları kemiklere bağlarlar. Bu proprioseptif girdi reseptörleri gerginliği algılar.
  • Eklem Kinestetik Reseptörleri: Bunlar eklemlerde, kemiğin kemiğe bağlandığı yerde bulunur. Eklemlerimizin hareketlerini algılayabilirler. Böylece, hareket ettiğimizde, beyne uzuvlarımızın hangi pozisyonda olduğunu söyleyen bir mesaj gönderirler.

Proprioseptif sistemle ilgili duyusal işleme zorlukları olan çocuklar, bazen yaramazlık/terbiyesizlikle karıştırılan davranışlar sergileyebilirler. Örneğin; hiperaktif ve çok kaba olabilir veya sık sık kişisel alanı işgal edebilirler. Bu davranışlar genellikle kasıtlı yaramazlık, dikkat çekme veya disiplin eksikliği olarak yanlış anlaşılır ancak gerçekte çocuğun duyusal işleme zorluklarıyla başa çıkma yolu olabilir.

  • Ayrım Sorunları
  • İlk denemede parmakları buruna değdirememe,
  • Beslenme güçlükleri (en yaygın olarak, kendi kendine beslenirken ağzın yerini kaçırmak),
  • Ayaklara bakarak yürüme, aksi halde tökezleme,
  • Belirli bir vücut parçasının nerede olduğu sorulduğunda, görülmediği sürece işaret edememe.
  • Modülasyon Sorunları
  • Aşırı Duyarlılık
  • Hareketsiz oturmayı tercih etme,
  • Başkalarına dokunmaktan kaçınma,
  • Merdivenlerden inip çıkarken sorun yaşama,
  • Oyun alanındaki yapılara tırmanamama,
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Sürekli hareket halinde olma, hareketsiz duramama,
  • Kaba hareketler (örneğin, diğer insanlara, duvarlara çarpma),
  • Agresif davranışlar,
  • Yüksek sesli yürüme ("güm güm" sesleri),
  • Eşyaları ve kıyafetleri çiğneme,
  • Battaniye altı, giysilerin içi, masaların altı gibi yerlere saklanmaktan hoşlanma.
  • Praksis Sorunları
  • Yeni beceriler/hareketler öğrenilirken duruş problemler, hareket akışkanlığı ve hareket kontrolü ile mücadele etme,
  • Zayıf atletik performans,
  • Yeni aktivitelerde vücudu doğru konumlandırmakta zorlanma.

İnteroseptif Entegrasyon Sorunları

İnsterosepsiyon, vücudun içinden gelen duyumların algılanmasıdır ve kalp atışı, solunum, tokluk gibi iç organ işleviyle ilgili fiziksel duyumların yanı sıra duygularla ilgili otonom sinir sistemi aktivitesinin algılanmasını da içerir. Hissettiğimiz her duygunun vücutta karşılık gelen bir duyum vardır. Bu duyumlar kişiden kişiye değişebilir fakat çoğumuz tarafından deneyimlenen genel benzerlikler bulunur.

Öfkelendiğinizde kalp atış hızını artabilir ve yüzünüzde sıcak basması hissedebilirsiniz. Eğer gerginseniz midenizde "kelebeklerin uçması" benzeri bir deneyim yaşarsınız. Üzgünseniz iştahınızı kaydedebilirsiniz. Örneğin korku da kalbin hızlı çarpmasına neden olur. Fakat bu duygulara karşılık gelen başka fiziksel tepkilerimiz de vardır. Vücut nasıl tepki verirse versin duygularınızı sezgisel olarak tanıyabilirsiniz, aralarındaki farkı anlayabilirsiniz.

İnteroseptif farkındalıktan yoksun bir çocuk duygularını tanımakta zorlanabilir ve temel olarak vücut duyumları ile duyguları arasındaki bağlantıyı kuramayabilir. Çocuğun interoseptif farkındalığı zayıfsa, sadece kalp atışlarını fark edebilir ve vücuttaki diğer ipuçlarını kaçırabilirler; bu duygunun uygun olmadığı durumlarda öfkeyle tepki verebilirler, bunun nedeni ne hissettiklerini söyleyememeleridir.

Tüm Reklamları Kapat

Hastalıkla İlişkili Genler, Etken Faktörler ve Risk Faktörleri

Duyusal İşleme Bozukluğu'nun etiyolojisi bilinmemektedir. Ancak, bozukluğun gelişmesinde; doğum (veya doğum öncesi) komplikasyonları, düşük doğum ağırlığı ve prematüre doğum, ebeveyn stresi, hamilelikte alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi bazı spesifik faktörlerin yanı sıra genetik faktörler, çocukluk döneminde kimyasal maddelere yüksek oranda maruziyet ve yetersiz duyusal uyarım gibi faktörlerin rol oynadığı açıklanmıştır.

Bununla birlikte, Duyusal İşleme Bozukluğu'nun sıklıkla Otizm gibi diğer bozukluklarla birlikte ortaya çıktığı unutulmamalıdır.

Duyusal Hassasiyetin Evrimsel Temeli

Duyusal hassasiyetin çevreye yanıt olarak iki evrimsel stratejiden biri olarak geliştiği düşünülmektedir. Bir teori, çevreye ve diğer ipuçlarına karşı duyarlılıktaki bireysel farklılıkların daha fazla veya daha az adaptasyon ve plastisiteye bağlı olduğunu ve uyaranlara karşı daha fazla veya daha az hassasiyete yol açtığını öne sürmektedir.

Çevrelerine karşı duyusal hassasiyeti daha yüksek olan kişiler, fırsatların (örneğin, yiyecek, eşler ve ittifaklar) yanı sıra tehditlere (örneğin, yırtıcı hayvanlar, statü kaybı, rakipler) karşı da gelişmiş bir farkındalığa ve duygusal tepkiselliğe sahiptir. Yüksek hassasiyete sahip kişiler bilgiyi derinlemesine işleyebilir, karmaşık düşüncelerle meşgul olabilir ve temalar arasında bağlantılar kurabilirler.

Tüm Reklamları Kapat

Bu nedenle, yüksek hassasiyete bireyler, işbirliği içinde davranarak, başkalarının ihtiyaçlarına yanıt vererek ve ayrıca tehditleri algılayarak ortaya çıkan durumlara yanıt vermeye hazırdır. Bu hayatta kalma stratejisinin, artan hassasiyetin faydaları, artan bilişsel ve metabolik talep gibi maliyetlerden ağır bastığı sürece etkili olduğu düşünülmektedir.

Duyusal işleme hassasiyetinin evrimsel temeline ilişkin diğer kanıtlar, böceklerden balıklara ve memeliler, keçiler, sıçanlar, primatlar ve domuzlara kadar değişen türler de dahil olmak üzere 100'den fazla farklı türde ortaya çıktığını gösteren hayvan çalışmalarından gelmektedir.

Duyusal işleme hassasiyetinin pek çok türde görülmesi nedeniyle, bunun evrimsel bir avantajı olması gerektiği öne sürülmüştür. Özelliklerin, birey ve tür düzeyinde uyum başarısına katkıda bulunarak evrimsel bir avantaja yol açıktıklarında doğal seçilim tarafından korunduğu düşünülmektedir.

Diğer teoriler, bir bireyin duyarlılığının yüksek derecede hassas olup olmadığının ve ne derecede hassas olduğunun, esas olarak genetik varyantlar ve endofenotipik özelliklerin gelişimini etkileyen çevresel unsurlar tarafından belirlenen plastisite faktörlerine bağlı olduğunu öne sürmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Geniş bir literatür, genlerle çevre arasındaki sinerjik etkileşimlerin (örneğin, ebeveyn koşulları gibi) bireyin fenotipinin gelişimine katkıda bulunduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, duyusal işleme hassasiyeti ve bununla ilişkilendirilen hassasiyet derecesi büyük ölçüde genetik, çocukluk ve çevresel faktörler tarafından belirlenmektedir.

Duyusal Hassasiyetin Altında Yatan Genler

En az bir ikiz çalışması, duyusal hassasiyetteki bireyler arası farklılıkların %47'sinin genetik etkilerden kaynaklandığını, geri kalan %53'ünün ise büyük ölçüde çevreden etkilendiğini göstermektedir. Dolayısıyla, duyusal hassasiyetin etiyolojisinin yaklaşık yarısı çevresel faktörlerden etkilenmektedir.

Bir görüşe göre, duyusal hassasiyetin hemen ifadesi, paylaşılan çevrelerden ziyade "paylaşılmayan çevrelerden" daha fazla etkilenebilir. Paylaşılmayan çevreler, aile üyeleri arasındaki farklılıklara katkıda bulunan herhangi bir ortam olarak tanımlanmaktadır. Paylaşılmayan faktörlere örnek olarak hastalıklar, kazalar, akran etkileri, romantik partnerler ve (aynı) çevreye ilişkin farklı algılar verilebilir. Çevrenin duyusal hassasiyeti yüksek olan bireyler üzerindeki farklı etkileri, pozitif, negatif ve nötr ipuçlarının duyusal hassasiyeti yüksek olan bireyler tarafından daha ince/hassas bir dereceye kadar fark edilmesi ve buna karşılık gelen duyarlılıkla açıklanabilir. Bu da nihayetinde gelişimi ve duyusal hassasiyet özelliğinin fenotipin olarak kendini nasıl ifade ettiğini etkiler.

Serotonin

Günümüzde, serotonin taşıyıcı (5-HTT) bağlantılı polimorfik bölge (5-HTTLPR) kısa (s) alel varyantı, uzun (l) alel varyantına kıyasla serotonin taşıyıcı geninin azalmış transkripsiyonu ile ilişkili olup duyusal işleme hassasiyeti ile ilişkili olarak tanımlanmıştır. Bir nöromodülatör olarak serotonin, beyinde ve vücutta birçok farklı ve önemli işlevi yerine getirir. Örneğin, serotonin ruh hali, sosyal davranış, beslenme, uyku, öğrenme ve hafıza, bilmiş ve duygu düzenleme ile ilgilidir. Serotonin klasik olarak depresyon ve anksiyete dahil olmak üzere ruh hali bozukluklarındaki rolü ile bilinmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Özellikle, 5-HTTLPR'nin düzenleyici etkisinin ilk araştırması, 5-HTT'nin yaşam stresine karşı tepkiselliği ılımlı hale getirdiğine ve böylece depresif semptomlara yol açtığına dair kanıtlara atıfta bulunmaktadır. Caspi ve arkadaşlarının serotonin, stres ve depresyon arasındaki ilişkiyi araştıran 2003 yılında yaptıkları ilk çalışmalarından bu yana, 5-HTTLPR s-allelinin stres ve depresyon arasındaki ilişkiyi ılımlı hale getirdi hipotezini hem destekleyen hem de karşı çıkan meta-analitik kanıtlar ortaya çıkarmıştır.

Örneğin bir meta analiz, 5-HTTLPR'nin stres ve depresyonun hafiflettiğini, ancak tüm stresli yaşam olaylarına değil yalnızca belirli stresi türlerine (örneğin, çocuklukta kötü muamele), belirli tıbbi koşullara yanıt olarak hafiflettiğini göstermiştir. Meta analizden elde edilen sonuçlardaki farklılıklar, farklı etkileşimlerin araştırılmasından, incelenen farklı stresör türlerinden veya fakrlı istatistiksel modellemerin kullanımlasından kaynaklanıyor olabilir. Duyusal işleme hassasiyeti karışık bulguların bazılarını açıklayabilir.

Bazı araştırmalar serotoninin duyusal işleme hassasiyeti için önemlidir belirteç olabileceğini öne sürmektedir. 5-HTTLPR geninin serotonin taşıyıcı s-allelinin duyusal işleme hassasiyeti ile bağlantılı olduğuna dair en doğrudan kanıt, Cimbi veritabanından elde edilen 18-88 yaş arası 169 bireyle yapılan araştırmadan gelmektedir. Sonuçlar özellikle HSP ölçeği ile ölçülen daha yüksek duyusal işleme hassasiyeti seviyelerinin s/s genetiği ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Ayrıca, kısmı bir regresyon, duyusal işleme hassasiyetinin uyarılma kolaylığı yönü ile 5-HTTLPR s-alleli arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir.

Ayrıca, 5-HTTLPR'nin duyusal işleme hassasiyetinde görülen bir özellik olan farklı duyarlılığa aracılık ettiğine dair kanıtlar vardır. 2010'da yapılan bir çalışma, 5-HTTLPR s-alleli ile depresyon arasındaki potansiyel ilişkiye aracılık edebilecek bir özellik olan nevrotiklik üzerine odaklanmıştır. Kısa alel için homozigot olan katılımcılar için daha olumsuz yaşam olaylarının daha fazla nevrotiklikle ilişkili olduğu, daha olumlu yaşam olaylarının ise daha az nevrotiklikle ilişkili olduğu bulunmuştur.

Tüm Reklamları Kapat

Uzun alel için homozigot olanlarda böyle bir ilişki ortaya çıkmamıştır. Çocuk gelişimi üzerine yapılan çalışmalar da 5-HTTLPR s-allelinin gen ve çevre etkileşimlerinin diferansiyel duyarlılık teorilerine göre kendini ifade ettiğini göstermiştir. Örneğin, olumsuz çocukluk deneyimleri dışsallaştırma ve içselleştirme sorunlarını artırırken, olumlu bir çocukluk dönemi bu sorunları azaltmıştır. Benzer kanıtlar 2012'de yapılan bir derlemedeki iki meta analizden de elde edilmiştir.

5-HTTLPR geni, duyusal işleme hassasiyeti modelleriyle tutarlı olarak sosyal bilişin yönleriyle de ilgilidir. İnsanlarda, iki çalışma 5-HTTLPR s-alleli ile "uyumluluk" kişilik özelliği arasında anlamlı bir negatif korelasyon olduğunu bildirmiştir. Uyumluluk gibi sosyal özellikler, bireyin gerçek veya tehdit altındaki sosyal dışlanmaya karşı tepkilerini düzenleyen 5-HTT bağlantılı anksiyeteden kaynaklanıyor olabilir.

Romantik ilişkilerin incelendiği bir başka çalışmada, bulgular s-allel taşıyıcılarının evlilikle ilgili bir tartışma sonrasında eşlerinin olumlu ya da endişeli ruh halinden daha fazla etkilendiğini göstermiştir. s/s varyantına sahip olmanın diğer avantajları arasında algısal görevlerde üstün bilişsel performans, zor seçimler yapmadan önce daha uzun süre düşünme ve gecikmeli bir örüntü tanıma görevinde daha iyi performans yer almaktadır.

Dopamin

Kanıtlar, dopaminin duyusal işleme hassasiyetini modüle etmede rol oynayan bir diğer önemli nörotransmitter olduğunu göstermektedir. Dopaminin klasik olarak ödül, yeni uyaranlara yanıt ve motivasyondaki rolüyle bilinir. Duyusal işleme hassasiyeti ile ilgili olarak, en az bir ikiz çalışması 478 Çinli üniversite öğrencisinden oluşan bir örneklemde dört farklı dopamin alt sistemindeki 16 geni araştırmıştır.

Tüm Reklamları Kapat

Sonuçlar, dopamin sistemiyle ilgili 7 farklı gen üzerindeki 10 polimorfizmin duyusal işleme hassasiyeti ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Genel olarak, duyusal işleme hassasiyeti ile bağlantılı olarak tanımlanan dopamin genleri, dopamin ve epinefrin sentezinde çeşitli rolleri yerine getiren proteinleri kodlamaktadır. Bununla birlikte, bu genlerin duyusal işleme hassasiyeti etiyolojisindeki kesin rolü ve işlevi gelecekteki çalışmalarda araştırılmaya devam etmektedir.

Diğer Genler

Erken yaşam stresine, ebeveynlik kalitesine, duygusal uyaranlara, algısal işleme ve ruh sağlığı müdahalelerine farklı yanıtlarla ilişkileri nedeniyle duyusal işleme hassasiyeti ile ilişkili olabilecek diğer genler şunlardır:

  • Katekol-O-metiltransferaz (COMT),
  • Alfa-2B adrenerjik reseptör,
  • Serotonin reseptörü 2A (HTRA2),
  • FK506 bağlayıcı protein 5,
  • Sinir büyüme faktörü (NGF),
  • Beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF),
  • Mineralokortikoid reseptörü,
  • μ-opioid reseptörü (OPRM1),
  • Glukokortikoid reseptörü NR3C1.

Periferik Hassasiyet

Duyusal hassasiyet büyük olasılıkla merkezi sinir sistemiyle sınırlı olmayıp, vücudun diğer bölgelerine de yayılabilir ve hormonal denge, glikoz metabolizması, ve artan duyum gibi alanlarda değişikliklere yol açabilir.

Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal Eksen (HPA Aksı)

Duyusal hassasiyette periferik hassasiyetlere aracılık edebilecek yollardan biri, klasik olarak stres yanıtındaki rolüyle bilinen HPA aksıdır. Kısaca, hipotalamusun paraventriküler çekirdeği, kortikotropin salgılatıcı hormonu (CRH) sentezleyen ve salgılayan nöroendokrin nöronları içerir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu peptit hipofiz bezinin ön lobundan adrenokortikotropik hormon (ACTH) salgılanmasını uyarır. ACTH da adrenal kortekse etki ederek glukokortikoid hormonları (esas olarak insanlarda kortizol ve kemirgenlerde kortikosteron) üretir. Glukokortikoidler de enerjiyi düzenlemek ve vücudu harekete hazırlamak için çeşitli organlara etki eder ve negatif bir geri besleme döngüsünde CRH ve ACTH üretimini baskılamak için hipotalamus ve hipofize geri etki eder.

HPA ekseninin işleyişini incelemek için 5-HTT nakavt sıçanların (İng: "knockout rats") kullanıldığı bir hayvan çalışmasında, nakavt hayvanların başlangıçta artmış plazma kortikosteron seviyeleri ve adrenal kortekste ACTH reseptörünün artmış ekspresyonu gösterdiği bulunmuştur. Ayrıca, adrenal bezlerde ACTH'ye karşı daha yüksek bir duyarlılık bulunmuştur. Ancak, HPA ekseninin diğer kısımlarında herhangi bir değişiklik bulunmamıştır. Bu bulgular, HPA ekseninin periferik kısmının duyusal işlem hassasiyeti ile ilgili iç süreçlerin düzenlenmesinde rol oynadığını göstermektedir.

Glikoz Metabolizması ve Duyumlar

5-HTT nakavt sıçanlarda bulunan HPA-eksenindeki değişikliklerin yanı sıra, yüksek duyusal hassasiyete sahip insanların kan şekerindeki ani yükseliş ve düşüşlere karşı çok hassas oldukları ve ayrıca açlık hissine güçlü tepki verdikleri bildirilmiştir. Bu durum, Chen ve arkadaşları tarafından bulunan polimorfizmlerde gösterildiği gibi nörotensin sistemindeki (nörolizin dahil) değişikliklerle açıklanabilir. Örneğin, nörolizin glikoz metabolizmasında rol oynar. Bu nedenle, kontrollere kıyasla tip 1 diyabetli ergenlerde gözlenen daha yüksek duyusal hassasiyet sıklığında rol oynuyor olabilir.

Nörolizin ayrıca ağrı kontrolünde de rol oynar. Bu nedenle, duyusal hassasiyeti yüksek olan bireyler tarafından bildirilen daha düşük ağrı toleransını açıklayabilir. Hem duyusal hassasiyet hem de fibromiyaljinin kronik ağrı durumu 5-HTTLPR'nin s-alleli ile ilişkilidir, bu da seratonerjik işlevdeki değişikliklerin ağrıya karşı artan hassasiyete ve duyusal hassasiyetin yüksekliğine katkıda bulunabileceğini düşündürmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Ayrıca, ağrı işleme, anksiyetenin düzenlenmesi ve otonomik tepkilerle ilgili bir beyin bölgesi olan preiaqueductal gri madde, fibromiyaljide ağrı işlemenin ve yüksek hassasiyetli kişiler arasında uyaranlara karşı hassasiyetinin önemli bir nöral korelasyonu olabilir. 5-HTT nakavt sıçanlar, amigdaladan preiaqueductal gri maddeye yansıyan GABAerjik nöronların değişmiş aktivitesini göstererek, 5-HTT gen varyantının tehdit edici uyaranların algılanmasını etkileyebileceği potansiyel bir mekanizmayı ortaya çıkarmaktadır.

Teşhis Yöntemleri

Duyusal İşleme Bozukluğu'nun geçerli bir tanı olup olmadı konusunda tartışmalar vardır çünkü geçmişte DSM gibi tanısal sınıflandırma referanslarında listelenmemiştir. Ancak son zamanlarda iki tanısal sınıflandırma kaynağına kabul edilmiştir. Her ikisi de Duyusal İşleme Bozukluğu'nun klasik bir modeline Duyusal Modülasyon Bozukluğu'na odaklanmaktadır. Terminolojideki fakrlılıklar kafa karıştırıcı olasa da önemli olan, ilk kez bu bozuklukların artık profesyonel disiplinler tarafından tanınmasıdır.

Sonuç olarak, bu sorunları olan çocuklar tedavi görmek için daha resmi gerekçelere sahiptir. Duyusal İşleme Bozukluğu'nun DSM ve ICD tarafından tanınması için araştırma ve savunuculuk çalışmaları devam etmektedir. Bozukluğun resmi olarak tanınması, bu bozukluğun araştırılması için federal fon alma çabalarına da yardımcı olacaktır.

Değerlendirme Araçları

Çocuklarda duyusal işlemeyi değerlendirmek için en yaygın kullanılan araçlar arasında aşağıdakiler bulunur:

Tüm Reklamları Kapat

  • SIPT: Duyusal Entegrasyon ve Praksis Testi (4-8 yaş)
  • SPM: Duyusal İşleme Ölçümü (5-12 yaş)
  • SP: Duyusal Profil (14 ve üzeri yaş)

Bunlar arasında SP (ve yeni versiyonu SP2), basitliği ve güvenirliği nedeniyle en çok kullanılan değerlendirme araçlarından biridir. Bu anket çocukların duyusal performansını diğer değerlendirmeler, gözlemler ve raporlarla birlikte inceler ve çocukların gelişimi sırasında orada bulunan ve dahil olan yetişkinler (genellikle ebeveynler) tarafından doldurulmalıdır.

Tedaviler veya İdare Yöntemleri

Çocuklar önemli duyusal işleme problemleri sergilediklerinde, günlük duyusal oyun deneyimlerine maruz kalmak davranışlarını yönetmek ve bu davranışların altında yatan nedeni tedavi etmek için yeterli olmayabilir. Bu çocuklar, bir ergoterapist veya başka bir tıp uzmanı tarafından tasarlanmış değerlendirme ve müdahaleye ihtiyaç duyabilir.

Duyusal işleme zorluklarına ilişkin klinik değerlendirmenin sınırlı olduğu göz önüne alındığında, bu alana yönelik müdahaleler de sınırlıdır. Klinik olarak, duyusal işleme sorunları genellikle çocuklarda diğer performans sorunları teşhis edildikten sonra tespit edilir. Örneğin, zayıf öz düzenleme, dikkat süresinde azalma, sosyal etkileşim sorunları veya tipik nöro-motor bulgular gösteren çocukların ebeveynleri bu sorunlar için hizmet arayabilir ve bu noktada duyusal işleme sorunları genel değerlendirmenin parçası olarak tanımlanır.

Duyu Bütünleme Terapisi (OT-SI)

Duyusal entegrasyon olarak da bilinen duyu bütünleme terapisinin amacı, günlük yaşam aktiviteleri, oyun ve okul görevlerinde daha iyi bağımsızlık ve katılım için bir temel sağlayarak duyusal bilgiyi işleme yeteneğini geliştirmektir. Yaklaşım, adaptif davranışı ve işlevsel becerileri en üst düzeye çıkarmaya odaklanır ve diğer bazı profesyoneller de bu müdahale konusunda eğitim almış olsa da (örneğin, fizyoterapistler, konuşma/dil terapistleri) sıklıkla ergoterapistler tarafından kullanılanılır.

Tüm Reklamları Kapat

Bu müdahalenin ustalığı stajyerin denetimli, tedaviye aktif olarak katıldığı didaktik kurs ve mentörlüğü içeren ileri seviye klinik eğitim gerektirir. Duyu bütünleme yaklaşımını kullanan profesyoneller, klinik muhakeme becerilerine rehberlik eden duyusal entegrasyon teorisine dayalı bir dizi ilkeyi takip ederler. Klinik muhakeme, bir çocuğun kişisel özelliklerine ve bağlamına bakmanın ve ardından hangi modifikasyonların çocuğa uygun olacağına karar vermenin yaratıcı ve esnek bir yoludur.

Bu müdahalenin temel ilkeleri aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır:

  • Müdahale duyusal fırsatlar açısından zengindir (özellikle taktil, proprioseptif ve vestibüler duyumlar).
  • Etkinlikler, çocuğun gelişen becerileri için "doğru zorluğu" sağlamak üzere uyarlanmıştır.
  • Müdahale "çocuğa yöneliktir", örneğin, terapist çocuğun ihtiyaçlarını okur ve onu gerekli duyusal aktiviteleri aramaya yönlendiren ipuçlarını takip eder.
  • Müdahale, çocuğun uyarılma düzeyini, öz düzenlemesini ve davranış organizasyonunu destekler.
  • Müdahale bağlamı oyundur.
  • Müdahalenin odak noktası, adaptif cevaplar elde etmektir. Adaptif cevaplar, duyusal bir deneyime yönelik amaçlı, hedefe yönelik bir tepki olarak tanımlanır.

Terapi, çok basitten (pasif uyaranlara yanıt verilir veya çoklu duyusal faaliyetler sırasında organizasyonunu sürdürür), orta derecede zorlayıcı oyunlara (alışılmış hareketler gerektiren bir faaliyeti faaliyeti başlatır ve sürdürür) ve oldukça karmaşık faaliyetlere (tam zamanlama ve çoklu adaptasyon gerektiren alışılmadık karmaşık faaliyetler gerektiren bir faaliyeti başlatır ve sürdürür) kadar değişen eğlenceli faaliyetlerden oluşur.

Adaptif cevaba odaklanma, her faaliyetin biraz zorlayıcı olmasını ama aynı zamanda çocuğun başarılı olmasını (genellikle terapistin yardımı veya yönlendirici desteği ile) sağlar. bu kriterleri karşılayan bu faaliyetler "doğru zorluğu" sağlar ve öğrenme ve gelişimi kolaylaştırmak için en iyi şansı sunar.

Tüm Reklamları Kapat

Duyu bütünleme (duyusal entegrasyon) terapisi benzersiz bir müdahaledir çünkü sadece beceri performansındaki zorluklardan ziyade işlev bozukluğunun altında yatan temelleri (örneğin, nörolojik olgunlaşmamışlık) ele alır. Terapötik ortam, asılı salıncaklar, yastıklar, matlar ve toplarla büyük bir oyun odası veya spor salonunu andırır ve ekipman çocuğun içsel oyun dürtüsünden yararlanır.

Umkatula

Terapi, taktil, vestibüler ve proprioseptif duyumlar açısından zengin duyusal ve motor aktivitelere katılım için fırsatlar sağlar. terapist çocuğun davranışlarını ve ilgi alanlarını tespit etmek ve yorunlamak için keskin gözlem becerilerini kullanır ve ardından çocuğun aktif olarak başarılabilir zorlukların peşinden gittiği sürekli değişen bir oyun ortamı yaratır.

Örneğin; taktil ve vestibüler girdiye aşırı hassasiyeti olan bir çocuk için duyusal entegrasyonu kullanan bir ergoterapi, asılı bir trapez salıncağa erişmek için bir ip merdivene tırmanmak, trapez çubuğunu tutarken oda boyunca sallanmak ve ardından (güvenlik için matlar ve yastıklarla çevrili) büyük bir top havuzuna düşmek gibi bir aktivite içerebilir. Bu aktivite sırasında çocuk, vestibüler (sallanma), proprioseptif (tırmanma) ve taktil (top havuzu) girdiler açısından zengin bir oyuna teşvik edilir; böylece oyun yoluyla duyusal uyaranlara karşı aşırı duyarlılık modüle edilir.

Terapist, he bireyin ihtiyaç duyduğu spesifik adaptif cevaplara odaklanır; bunlar, duyusal talepleri tolere etmekten, motor tepkileri düzenlemeye başlatarak zorluklara uyum sağlamaya doğru evrilir. Oyun, çocuğun ilgisini çekmek için bir araç görevi görür, böylece çocuk başlangıçta tereddüt etse de renkli, eğlenceli bir ortamda oyanama dürtüsü tereddütten ağır basar ve katılımcı teşvik eder.

Tüm Reklamları Kapat

Böylece çocuk, duyusal sistemleri uyaran, motor sisteme meydan okuyan eve bilişsel, dikkatsel, sosyal ve duygusal görevlerin performansını kolaylaştıran zorlu ama eğlenceli aktivitelerle yönlendirilir. Nihayetinde, çocuk duyusal bilgiyi daha tipik yollarla işlemeye başlar ve bu gelişmiş duyusal entegrasyon; daha organize ve yetkin oyun, öz düzenleme, öz saygı, öğrenme ve günlük rutinlere katılım için temel sağlar. Terapist, çocuğa doğrudan müdahalenin yanı sıra ebeveynler, öğretmenler ve çocukla ilgilenen diğer kişilerle de işbirliği yapar ve onları eğitir.

Alandaki son gelişmeler, ergoterapinin duyusal bütünleştiri bir yaklaşımla kullanılmasına yönelik protokolü kısmen geliştirmiş ve rafine etmiştir çünkü müdahalenin tekrarlanabilirl bir şekilde tanımlanması tedavi etkinliği çalışmaları için gereklidir. Müdahalenin etkinliğini ele alan mevcut literatür, tekrarlanabilir müdahale eksikliği (örneğin manüelleştirilmiş bir yaklaşım) de dahil olmak üzere yorumlamayı ve faydayı metodolojik problemlerle doludur.

Son zamanlarda, ergoterapi klinisyenleri ve araştırmacılarından oluşan işbirlikçi çok bölgeli bir grup, "Tedaviye Sadakat" (İng: "Fidelity to Treatment") adını verdikleri bir ölçek geliştirmiştir. Bu ölçek, müdahalenin temel ilkelerini ve felsefesini özetlemekte ve ayrıca müdahalenin duyusal bütünleştirici bir yaklaşım kullanıp kullanmadığını değerlendirmek için bir mekanizma saplamaktadır. Bu araç, müdahalenin etkinliğini inceleyen gelecekteki çalışmalarda faydalı olacaktır.

Müdahaleyi tekrarlanabilir ve geçerli bir şekilde tanımlamaya yönelik bir başka çaba da, duyusal duyu bütünleme yaklaşımının ilkelerini terapistin klinik muhakemesine ve ebeveyn eğitimine rehberlik eden bir müdahale protokolüne dönüştüren Dr. Lucy Jane Miller ve arkadaşlarının çalışmasıdır. "A SECRET" adı verilen bu model, organizasyonel bir çerçeve sağlar ve aşağıdaki sekiz unsuru içerir:

Tüm Reklamları Kapat

  • Dikkat (İng: "Attention")
  • Duyum (İng: "Sensation")
  • Duygu düzenleme (İng:"Emotion regulation")
  • Kültür (İng: "Culture")
  • İlişkiler (İng: "Relationships)
  • Çevre (İng: "Environment")
  • Görevler (İng: (Tasks)

İlk üç unsur çocukları içsel olarak etkileyen bireysel özelliklerdir. Son dördü unsur ise çocukları dışarıdan etkileyen bağlamsal unsurlardır. Terapist bu ölçeği kullanarak ebeveyn ve çocuk için çocuğun performansını, sosyal katılımını ve öz güvenini/saygısını artıran terapi "sırlarını" dener ve ardından bir "alet kutusu" sunar. Son olarak, ailenin diğer özel hedefleri ve öncelikleri ele alınır.

Duyu bütünleme yaklaşımı kullanarak yapılan müdaheleler hızlı bir "düzeltme" değildir. Çocuğun duyusal bilgiyi nörolojik olarak işleme yeteneğini geliştirmek için tasarlanmış, öğrenme ve oyun oynama yeteneğini geliştirerek çocuğun yaşam kalitesini artıran terapötik bir programdır.

Tedavi çeşitli ortamlarda gerçekleştirilebilir: devlet okulları, hastaneler ve poliklinikler ve özel muayenehaneler. Tüm bu ortamlarda müdahalenin rolü, çocuğun sosyal olarak etkileşime girme, kendini düzenleme, öz saygısını koruma ve günlük yaşam becerilerinde bağımsız olma becerisini geliştirmektir. Doğrudan hizmet veren bir özel terapi programına kıyasla okul temelli bir programdaki terapötik yöntemler farklıdır. Çocuğun tedavi deneyimi, terapi ortamından önemli ölçüde etkilenir.

Çocuklar için Duyusal Aktiviteler

Duyusal aktiviteler, çocuğunuzun duyularını harekete geçiren herhangi bir etkinliktir. Bebeğiniz büyümeye ve gelişmeye başladıkça, duyusal oyunlar yoluyla kendi dünyalarını aktif olarak keşfetmeleri için fırsatlar sunmak duyusal işlemenin gelişimi için çok önemlidir. Öğrenmenin büyük bir kısmı bilgiyi muhafaza etmek için duyularımızı kullanma becerimiz sayesinde gerçekleşir.

Tüm Reklamları Kapat

Duyusal aktiviteler aynı zamanda beynin yollarında sinir bağlantıları kurmaya yardımcı olarak bilişsel büyüme, dil gelişimi, ince ve kaba motor becerileri, sosyal etkileşim becerileri ve problem çözme yeteneklerinin gelişmesine yardımcı olur.

Aşağıdaki aktiviteler duyusal oyun ve keşif amaçlıdır. Bu aktivitelerin hiçbiri, Duyusal İşleme Bozukluğu'nu ele almak için terapinin yerine geçmez. Tüm bu aktiviteler bir yetişkin tarafından kolaylaştırılmalı ve denetlenmelidir. Aktivitelerde kullanılan bazı materyaller veya yiyecekler, bunlara karşı alerjisi ya da hassasiyeti olan çocuklar için uygun olmayabilir.

Vizüel Aktiviteler

Aşağıdaki aktiviteler çoğu çocuk (özellikle de duyusal zorlukları olanlar) için uygundur. Her aktivite çocuğun bireysel gelişim ve eğitim alanını tamamlayacak şekilde uyarlanabilir.

Ayna, Ayna

Bu aktivite çocukların görsel becerileri geliştirirken aynı zamanda vücut farkındalığı, koordinasyon ve sosyal beceriler üzerinde de çalışır.

Tüm Reklamları Kapat

  • Gereken Malzemeler
  • En az iki kişi,
  • Oynamak için açık bir alan.

Çocukların eşleşmesini sağlayın (ya da bir yetişkin bir çocukla eşleşebilir) ve her bir eş grubunun "lideri" olarak bir kişi belirleyin. Her eş grubunu yüz yüze duracak şekilde konumlandırı. Lider vücudunun pozisyonunu değiştirdiğinde (örneğin, bir kolunu kaldırdığında ya da bir bacağını yana attığında) eşinin de bu pozisyonu taklit etmesi gerekir. Lider her hareketi taklit ederken pozisyon değiştirmeye devam eder. Daha sonra eşler değiştirin ve tekrarlayın.

(İpuçları: Lider olarak hareket etmesi için bir çocuğu bir grup çocuğun önüne yerleştirin. Liderin hızlı bir şekilde pozisyon değiştirdiği, her bir pozu bir seferde sadece birkaç saniye tuttuğu hızlı bir tur oynamayı deneyin)

Duyusal Alfabe Kutusu

Bu aktivitede, öğrenmeye ilham verirken görsel sistemi de işin içine katmak için bir duyu kutusu kullanıyorsunuz. Bu etkinlik harika bir uygulamalı öğrenme deneyimidir ve çocuklar rakip bir arka planda belirli bir nesneyi bulmak için gözlerini ve ellerini kullanmaya zorlar.

  • Gereken Malzemeler
  • Ayakkabı kutusu büyüklüğünde (veya daha büyük) plastik bir kap,
  • Alfabe makarna (kutuyu yaklaşık 1/3 oranında dolduracak kadar),
  • Harf magnetleri.

Plastik kutuyu alfabe makarnası ile doldurun. Bir avuç harf magneti alın ve görünmeyecek şekilde alfabe makarnasının içine gömün. Çocuğunuzun ya da çocuklarınızın harfleri bulmasına izin verin. Nasıl oynayacağınıza dair birkaç seçeneğiniz var:

Tüm Reklamları Kapat

  • Bir harf söylersiniz ve çocuk doğru harf mıknatısını bulana kadar kazmak zorundadır.
  • Çocuklar bir harf magneti çıkarır ve sizin için onu tanımlamak (ve/veya harfin sesini söylemek) zorundadır.
  • Boş bir kağıdın her yerine harfler yazın. Çocuklar çöp kutusundan bir harf magneti çıkarır ve onu kağıttaki aynı harfle eşleştirmek zorundadır.
  • Harf magnetlerini kutudan çıkarın ve çocuklara yukarıdaki etkinliklerden hangisini denemek istediklerini sorun. Ancak bu sefer magnetler yerine belirli bir makarna harfini aramak zorundalar.
  • Çocukların kutuyu kendi başlarına keşfetmelerine ve oynamalarına izin verin.

Oditif Aktiviteler

İster aşırı tepkisellik ister yetersiz tepkisellik olsun, işitsel işlem zorluklarını tanımak ve ele almak, çocuğunuzun etkileşim ve öğrenme becerisini önemli ölçüde geliştirebilir. Özel düzenlemeler ve duyusal stratejiler, bu işitsel işlem farklılıklarının yönetilmesine önemli ölçüde yardımcı olabilir.

Aşağıdaki aktiviteler, işitsel bir keşif deneyiminin yanı sıra sağlıklı bir proprioseptif girdi sağlar.

  • Gereken Malzemeler
  • En az iki çocuk (biri yetişkin de olur),
  • Her çocuğun önüne koyması için bir sehpa veya masa
Kırmızı Işık, Yeşil Işık

Herkes elleriyle önündeki masaya/sehpaya orta hızda vurarak oyuna başlar. Bir kişi lider olarak hareket eder ve "kırmızı ışık" ya da "yeşil ışık" diye bağırır. "Kırmızı ışık", herkesin olabildiğinde çabuk vurmayı bırakması gerektiği anlamına gelir; "yeşil ışık" herkesin olabildiğince hızlı şekilde tekrar vurmaya başlaması gerektiği anlamına gelir. Herkesi orta hızda vurmaya yönlendirmek için de "sarı ışık" diye bağırmaya deneyebilirsiniz.

Ritmimi Tekrar Et!

Masaya basit bir ritim vurarak başlayın (sadece birkaç vuruş). Çocuğun/çocukların ritmi taklit edip edemeyeceklerine bakın. Vurmaya devam ederken ritimleri giderek karmaşık hale getirmeyi deneyin. Çocukların sırayla liderlik etmelerine izin verin.

Tüm Reklamları Kapat

Aynı oyunları el çırpma, parmak şıklatma, ayak vurma veya dil şaklatma gibi farklı sesler kullanarak deneyebilirsiniz. Kalem, yemek çubuğu gibi farklı nesneleri baget olarak kullanabilirsiniz.
Aynı oyunları el çırpma, parmak şıklatma, ayak vurma veya dil şaklatma gibi farklı sesler kullanarak deneyebilirsiniz. Kalem, yemek çubuğu gibi farklı nesneleri baget olarak kullanabilirsiniz.
Mother Baby Child

Olfaktorel Aktiviteler

Koku alma duyusu güçlü bir şeydir, o kadar güçlüdür ki kokladığımız nesneleri görmeden veya onlara dokunmadan bile zihnimizde imgeler yaratabiliriz. Aşağıdaki basit etkinlikler çocukları gerçek hayattaki nesneler ile kokunun yarattığı zihinsel imgeler arasında bağlantı kurmaya teşvik edebilir.

Bil Bakalım Ben Ne Kokuyorum?
  • Gereken Malzemeler
  • Bitkisel yağ,
  • Elma, kiraz, nane, tarçın, vanilya ve badem gibi yağlar veya özler,
  • Küçük kaplar

Her bir kapta 1/4 fincan yağ ve her bir kokudan 1 çorba kaşığı karıştırın. Küçük çocuklar için sadece üç kokuyla başlayın; daha büyük çocuklar birden fazla kokuyu tahmin etme zorluğunu sevecektir.Kokular karıştıktan sonra çocuğunuz her bir kabı burnuna doğru hafifçe sallasın ve kokuyu tahmin etmeye çalışsın. Ona şu soruları sorun:

  • Kokuyu nasıl tarif edersin?
  • Tatlı mı yoksa ekşi mi?
  • Yoğun mu yoksa hafif mi?
  • Baharatlı mı?
  • Sana bir şey hatırlatıyor mu?

Son olarak çocuğa kokunun ne olduğunu tahmin edip edemeyeceğini ve kaç tane kokuyu doğru bileceğini sorarak ona meydan okuyun.

Kokla ve Bul!
  • Gereken Malzemeler
  • Göz bağı,
  • Boş kaplar,
  • Pamuk topları,
  • Limon, elma, tarçın, portakal ve benzeri kokulu yağlar veya özler,
  • Limon, elma gibi her bir kokuya uygun gerçek nesneler

Her bir pamuğun üzerine her bir yağdan veya özden 1-2 damla dökün ve ayrı ayrı kaplara koyun. Gerçek nesneleri de çocuğunuzun önündeki bir masaya yerleştirin. Ne gördüğünü ve her bir nesnenin adını tartışın. Daha sonra çocuğunuzun gözlerini göz bağı ile kapatın. Sonra ona koklaması için kokulu kaplardan birini verin ve eşleşen nesneyi bulmak için masanın etrafında dolaşmasını sağlayın.

Tüm Reklamları Kapat

(İpuçları: Daha küçük çocuklar için muz, portakal ve dut gibi çok tanıdık kokularla başlamayı deneyin)

Gustatuar Aktiviteler

Yemek yapmak çocukların işlevsel becerilerini geliştirmeye ve bağımsızlığı öğrenmelerine yardımcı olur.

Meyveli Yoğurtlu Smoothie
  • Gereken Malzemeler
  • 1 su bardağı süt,
  • 1 su bardağı yoğurt,
  • 1 bardak dondurulmuş yaban mersini,
  • 1 bardak portakal suyu,
  • 1 bardak buz,
  • 1 çorba kaşığı bal

Çoçuğunuzun her bir malzemeyi ölçmesini sağlayın ve sütten başlayarak tüm malzemeleri blendera dökün. Tüm malzemeler birbirine karışana ve buz kipleri olabildiğince küçülene kadar karıştırın. Bardaklara dökün ve tadını çıkarın.

(İpuçları: Çocuğunuzu smoothie'yi bir pipetle içmesi için teşvik edin. Emme, odaklanmayı ve dikkati artırmak için harika bir duyusal aktivitedir)

Tüm Reklamları Kapat

Lezzet Turu

Birçok çocuk için tatlar ve dokular uyanıklık, dikkat, davranış ve uyarılma seviyeleri üzerinde farklı etkilere sahip olabilir. Her çocuk oral duyusal deneyimleri kendine özgü bir şekilde işlediğinden, çocuğun tatlı, ekşi, çiğnenebilir, gevrek ve benzeri yiyeceklere verdiği tepkileri gözlemlerken küçük bir "tat testi" yapmak yararlı olabilir.

  • Gereken Malzemeler
  • Tatlı herhangi bir şeker gibi yiyecekler,
  • Ekşi sakız benzeri yiyecekler,
  • Patates cipsi gibi tuzlu yiyecekler,
  • Nane veya tarçınlı şeker gibi baharatlı yiyecekler,
  • Havuç çubukları, kereviz çubukları, elma dilimleri veya çubuk kraker gibi gevrek/kıtır yiyecekler,
  • Meyve kabuğu veya kurutulmuş meyve gibi yiyecekler,
  • Dondurulmuş yoğurt veya buz küpleri gibi soğuk yiyecekler,
  • Et suyu veya sıcak çikolata gibi sıcak içecekler,
  • Pipetler,
  • Su,
  • Smoothie benzeri kıvamlı içecekler.

Her yiyecek veya içecekten küçük kaplara koyarak farklı tadım istasyonları kurun. Her bir istasyonda, yoğun sıvıyı bir bardağa dökün ve çocuğunuzun pipetle içmesine izin verin. Tüm istasyonlarda çocuğunuza her bir yiyeceği denemesi için birkaç dakika verin. Tepkisini gözlemleyin ve beğendiği ve beğenmediği şeyleri not edin. Belirli br tat, doku veya sıcaklığın daha sakin bir tepkiye neden olup olmadığını kontrol edin. Başka bir tat, doku veya sıcaklığın çocuğu daha uyanık veya aktif hale getirip getirmediğine bakın.

(İpuçları: Gözlemlerinizin bir listesini çıkarın ve hangi yiyeceklerin hangi davranış türleriyle ilişkili olduğunu belirtin. Sakin veya uyarılmış davranışı teşvik etmek için gün boyunca atıştırmalık veya duyusal molalar olarak kullanacağınız bu yiyecekleri el atında tutun)

Taktil Aktiviteler

Su Altındaki İnciler
  • Gereken Malzemeler
  • Küçük bir havuz gibi kullanabileceğiniz yarısında kadar suyla doldurulmuş bir kova veya kap,
  • Misketler,
  • Boş bir kap/kutu.

Misketleri suyla doldurduğunuz kabın içine dökün. Çocuğunuzu bir sandalyeye oturtarak ayaklarını suya sokmasını sağlayın. Misketlerin okyanusun dibindeki inciler olduğunu ve sadece ayak parmaklarını kullanarak hazineleri toplaması gerektiğini söyleyin. Biraz pratik yapıp alıştıktan sonra, ayaklarını kaldırmasını ve "incileri" kenardaki bir kovaya bırakmasını söyleyin.

Tüm Reklamları Kapat

Dokunarak Okuyalım!

Dokunma duyusuna hitap eden bir kitap yaparak çocukların dokunsal deneyimlerini tanımlamak için kelimen dağarcığı geliştirmelerine yardımcı olun. Çocuklar engebeli, pürüzsüz, pürüzlü, yumuşak ve daha fazlasının anlamını öğrenirken kitaplarını dokunarak okumayı sevecektir.

  • Gereken Malzemeler
  • Renkli Mukavva,
  • Zımba veya delgeç,
  • İplik,
  • Her biri dokunsal tanımı temsil edecek malzemeler veya ev eşyaları:
  • Yumuşak: Tüy, kumaş, pamuk top vb.
  • Pürüzsüz: Alüminyum folyo, yağlı kağıt, kraft köpük,
  • Pürüzlü: Zımpara kağıdı, çuval parçası vb.
  • Sert: Plastik parçası pişmemiş makarna.

Çocuğunuzun her dokunsal tanım için bir sayfa oluşturmasına ve açıklamaları sayfaların en üstüne yazmasına yardımcı olun. Kitabın sayfalarını zımbalayacak veya delikler açıp iplikle bağlayarak birbirine tutturun. Tüm duyusal malzemeleri masanın üzerine yerleştirin. Çocuğunuz teker teker bir nesneye dokunsun, nesneyi tarif etsin ve kitabın doğru sayfasına yapıştırsın.

(İpuçları: Her sayfadaki açıklamaları kullanarak ve nesneleri hissederek kitaba sık sık geri dönün. Siz okurken, çocuğunuzun her bir tanıma uyan başka nesneler düşünüp düşünmediğine bakın)

Vestibüler Aktiviteler

Çocuklar için vestibüler girdi aktiviteleri, çok fazla hareket içeren aktivitelerdir. Çocuklar genellikle bunu kendi başlarına yapmanın bir yolunu bulabilirler ancak bu genellikle, koltukta takla atmak gibi istenmeyen şekilde veya etraflarındaki insanların dikkatini dağıtacak şekilde olur. Gün boyunca düzenli aralıklarla planlanmış aktiviteler, en önemli olan bir anda duyusal arayışa girme ihtiyacını önleyebilir.

Tüm Reklamları Kapat

Çocuklar için salıncakta sallanmak mümkün olan en eğlenceli aktivitelerden biridir; bu aktivite aynı zamanda inanılmaz duyusal faydalarla doludur. Vestibüler girdi, dengeyi geliştirmek ve çocukların keşfederek oynarken kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olmak için önemlidir. Sallanmak, çocuğunuza bu tür bir duyusal girdi sağlamanın harika bir yoludur.

Salıncak
  • Gereken Malzemeler
  • Salıncak (Kendi yaptığınız veya herhangi bir parktaki salıncakları kullanabilirsiniz)
  • Atlama ipi,
  • Boş karton kutular veya ayakkabı kutuları

Superman: Çocuğunuzun salıncakta karnı üzerine yatmasını ve kollarıyla bacaklarını mümkün olduğunca yukarı kaldırarak Superman gibi uçtuğunu hissederek sallanmasına yardımcı olun.

Halat Çekme: Çocuğunuzun salıncağa karnı üzerine yatmasını sağlayın. Bir atlama ipinin bir ucunu siz tutun, diğer ucunu da iki eliyle tutması için çocuğunuza verin. Salıncaktan birkaç metre uzakta durun ve sallanması için yavaşça ipi çekin.

Kule Devirme: Çocuğunuzun boş karton kutular veya ayakkabı kutuları kullanarak salıncaktan birkaç metre uzağına uzun bir kule inşa etmesine yardımcı olun. Daha sonra, çocuğunuza sallanırken tekme atarak kuleyi yıkması için meydan okuyun.

Tüm Reklamları Kapat

Hortum: Çocuğunuzun salıncağa oturmasını sağlayın. Yakınında durun ve salıncağını birkaç kere çevirerek döndürün, ardından salıncağın bir hortum gibi dönmesine izin verin.

Hayvan Yürüyüşü

Proprioseptif ve vestibüler girdiyi günlük olarak dahil etmenin en kolay yollarından biri hayvan yürüyüşleridir. Çocuklar en sevdikleri hayvanlar gibi yürümeye ve hareket etmeye bayılırlar ve bu, günlük rutine biraz proprioseptif ve vestibüler girdi eklemenin eğlenceli bir yoludur.

Yengeç Yürüyüşü: yere yakın çömelerek başlayın. Geriye doğru eğilin ve ellerinize arkanızda yere koyun. Şimdi yanlara doğru yürüyün, bu sırada kalçanızı yerden kaldırın ve sırtınızı düz tutun.

Ayı Yürüyüşü: Ayakta durma pozisyonda başlayın. Eğilin ve iki elinizi de yere koyun. Sağ kolunuzu ve sağ bacağınızı aynı anda ileri doğru hareket ettirerek bir adım atın. Ardından sol bacak ve sol kolla birlikte bir adım atın. Ek bir zorluk içine kollarınızı ve bacaklarınızı düz tutmayı deneyin.

Tüm Reklamları Kapat

(İpuçları: Hayvan yürüyüşü söz konusu olduğunda seçenek sınırsızdır. Daha fazla duyusal eğlence için çocuğunuzun kendi hayvan hareketlerini yaratmasına izin verin)

Proprioseptif Aktiviteler

Proprioseptif sistem, duyusal işlemenin kritik bir bileşenidir ve vücudun uzaydaki konumunu ve hareketini algılar. Proprioseptif aktiviteler kaslara ve eklemlere yoğun girdi sağlamayı içerir.

İnteroseptif Aktiviteler

İnteroseptif bir aktivite; çocuğun kas sistemi, nefes alma, sıcaklık, nabız veya dokunma gibi içsel benliğinin bazı yönlerinde bir değişiklik yaratmaya ve bunu farketmeye odaklanır. Yoga, vücudu dinlemeye odaklanması nedeniyle interosepsiyon için oldukça uygun bir aktivitedir.

Çocuklar için farklı yoga pozları. İnterosepsiyon için faydalı bir aktivite olan yoga, aynı zamanda vestibüler ve proprioseptif girdi de sağlar.
Çocuklar için farklı yoga pozları. İnterosepsiyon için faydalı bir aktivite olan yoga, aynı zamanda vestibüler ve proprioseptif girdi de sağlar.
Besige Breintjies

Müddet Tahminleri (Prognoz)

Bir spektrum bozukluğu olarak Duyusal İşleme Bozukluğu'nun prognozu, bu bozukluğa sahip bireylerin karşılaştığı duyusal zorluklarla ve bu zorlukların ne kadar şiddetli olduğuna bağlıdır; her bireyin deneyimi benzersizdir, bu nedenle sonuçlar da son derece değişkendir.

Tüm Reklamları Kapat

Bozukluktan etkilenen bazı bireylerkendi başa çıkma mekanizmalarını geliştirebilir ve zamanla uyum sağlayabilir. Ancak bazı bireyler yaşamları boyunca duyusal zorlukları yaşamaya devam edebilirler. Bununla birlikte, erken teşhis ve müdahale sonuçları önemli ölçüde iyileştirebilir.

Görülme Sıklığı ve Dağılımı (Epidemiyoloji)

Klinisyenler ve eğitimciler çok sayıda çocuğun zayıf duyusal modülasyondan etkilendiğini düşünse de, yakın zamana kadar yaygınlık verileri mevcut değildi. Miller ve meslektaşları yakın zamanda, ABD'nin bir banliyö devlet okulu bölgesinden gelen anaokullarında Duyusal İşleme Bozukluğu oranlarını tahmin etmek için bir anket gerçekleştirmiştir. Ankete yanıt vermeyenlerin tümünün Duyusal Modülasyon Bozukluğu için pozitif kriterleri karşılamadığı varsayılarak, yaygınlık konusunda ihtiyatlı bir tahmin yapılmıştır.

Bu ihtiyatlı tahmin, anaokulu kayıtlarının yaklaşık %5'inin Duyusal İşleme Bozukluğu için tarama kriterlerini karşıladığını göstermiştir. Bu oranlar, literatürde yayınlanan varsayımsal tahminlerle tutarlıdır.

Önlem Yöntemleri

Duyusal işleme Bozukluğu'nu önlemenin bilinen bir yolu yoktur. Bununla birlikte, etkilenen duyu sistemine göre çocuğunuza yardımcı olmak için aşağıdaki önerileri uygulayabilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

Vizüel Öneriler

  • Aşırı Duyarlılık
  • Dağınıklığı minimumda tutun.
  • Evinizde çok fazla görsel uyaran yaratmamaya çalışın (Örneğin, duvarda çok sayıda fotoğraf, çok sayıda renk gibi).
  • Işıkları kısın veya kapatın.
  • Yerde ileri geri top yuvarlama veya renkleri sıralama gibi oyunlarla duyusal entegrasyonu geliştirmeye çalışın.
  • Kılavuzlu okuma şeritleri kullanın.
  • Gerektiğinde görsel girdiye ara verin.
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Görsel girdi için çok sayıda fırsat yaratarak duyusal ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı olun.
  • LED ve renk değiştiren ışıklar kullanın.
  • Çocuğunuzu optik illüzyonlarla tanıştırın.
  • Evinizi aynaları renk ve desen içeren fotoğraflar ile dekore edin.
  • Kaleidoscope gibi görsel olarak uyarıcı oyuncaklar kullanın.

Oditif Öneriler

  • Aşırı Duyarlılık
  • Ortamı sessiz tutmaya çalışın.
  • Mümkün olduğunca elektrik süpürgesi, tuvalet sifonu gibi yüksek sesler hakkında önceden uyarıda bulunun.
  • Ortamı sessiz tutmak mümkün olmadığında, kulaklık veya desibel düşürücü kulak tıkaçları kullanın.
  • Sakız veya gevrek atıştırmalıklar önerin ya da rahatsız edici sarka plan seslerinden uzaklaşmak için hafif müzikler çalın.
  • Otomatik olarak çalışan sifonlardaki sensörün üzerini yapışkanlı bir not ile kapatın.
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Bol miktarda işitsel girdi içeren oyuncaklar sunun (davullar, müzikli oyuncaklar, yankılı mikrofonlar).
  • Yeni becerileri öğrenmeyi geliştirmek için şarkıları kullanın (ABC, şekiller ve renkler ile ilgili şarkılar yeni öğrenme kavramlarını pekiştirmeye yardımcı olabilir).
  • Sesli kitaplar kullanın.
  • Arka planda müzik çalın.
  • Çocuğunuzun isterse vantilatör veya müzik eşliğinde uyumasına izin verin.

Olfaktorel Öneriler

  • Aşırı Duyarlılık:
  • Çocuğunuzun koku hassasiyetine saygı gösterin; kokular sizi rahatsız etmese de bu durum çocuğunuz için oldukça gerçek ve rahatsız edicidir.
  • Yoğun parfümlerden, kolonyalardan, kokulu mumlardan kaçının.
  • Hafif kokulu veya kokusuz temizleyiciler, çamaşır deterjanları ve el sabunları kullanın.
  • Farklı kokuları karıştırmaktan kaçının (örneğin, yoğun baharatlı bir kızartma yemeği hazırlıyorsanız vanilya kokulu bir mum yakmayın).
  • Yetersiz Duyalılık:
  • Evinizde aromatik uçucu yağlar kullanın.
  • Kokulu oyun hamuru, keçeli kalemler ve çıkartmalar kullanın.
  • Yatma vaktinde hoş kokulu bir pelüş oyuncak verin.
  • Birlikte yemek hazırlayan ve fırına verin. Çocuğunuzun çeşitli aromaları deneyimlemesi için kokulu baharatlar kullanın.

Gustatuar Öneriler

  • Aşırı Duyarlılık
  • Dişlerin daha kısa sürede fırçalanabilmesi için üç taraflı bir dış fırçası kullanın.
  • İçecekleri ısırma vali olan bir su şişesinde sunmayı deneyin.
  • Yemek yaparken daha az miktarda baharat kullanın ya da hiç kullanmayın (çünkü bunları sizden çok daha güçlü şekilde tadabilirler).
  • Yemekten hemen önce buz emmek, tat tomurcuklarını hafifçe uyuşturarak tatlara karşı aşırı hassas olan bazı çocuklara yardımcı olabilir.
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Elektrikli diş fırçası kullanın.
  • Çiğnenebilir oyuncaklar sunun.
  • Ekşi şekerler veya baharatlı yiyecekler gibi tatları yoğun yemekler sunun.
  • Elma püresi, smoothie'ler, milkshake'ler veya kıvamı yoğun diğer içecekleri içmesi için pipet verin.
  • Diş gıcırdatma ve ısırma davranışına alternatif olarak sakız çiğnemesi için yönlendirin.

Taktil Öneriler

  • Aşırı Duyarlılık
  • Yemeklerden önce baloncuk üfleme gibi oral motor oyunlarını teşvik edin.
  • Yeni kıyafetlerin tüm etiketlerini çıkarın, yumuşak ve/veya dikişsiz giysiler satın alın.
  • Çocuğunuzu giydirmeden önce uzuvlarına masaj yapın veya daha büyükse kendisinin yapması için teşvik edin.
  • Sınıfta çocuğunuzun son sıraya oturabilmesi için öğretmende destek isteyin (bu yararlıdır çünkü başkalarının kazara çarpma ve dokunma olasılığını azaltacaktır).
  • Okuldaki sanat ve el işi etlinliklerinin daha az dokunsal girdi olacak şekilde değiştirilmesi için gerekli kişilerden destek isteyin (Oyun hamuruyla oynarken oklava kullanılması veya parmak boyama aktivitesi yerine boya fırçası kullanılması gibi).
  • Yetersiz Duyarlılık
  • Çocuğunuzun park gibi alanlarda bir ağacın kabuğu, çimenler veya taşlar gibi dokuları hissetmesi için yönlendirin ve bu deneyim hakkında konuşun.
  • Mümkün olan zamanlarda dokunsal girdi sağlayan oyunlar oynayın.
  • Yeni kavramları öğretirken dokunmayı da dahil edin (Örneğin, şekilleri anlatırken fakrlı şekil bloklarını kullanarak anlatmayı deneyin).
  • Plaj gibi alanlarda parmaklarıyla kuma harfleri çizmelerini sağlayın.

Etimoloji

"Sensory" teriminin kökeni Latince'ye dayanmaktadır ve "algı" veya "his" anlamına gelen "sensus" kelimesinden türetilmiştir; "process" terimi, Latince "ilerleme" anlamına gelen "processes" kelimesinden türetilmiştir; "disorder" terimi Eski Fransızca "desordre" kelimesinden gelir. Terim, "zıtlık/yokluk" anlamına gelen "des-" ile "düzen" anlamına gelen "ordre" kelimelerinin birleşiminden oluşur.

Duyusal entegrasyon uzmanlığı ilk olarak hem ergoterapist hem de eğitim psikoloğu olan Güney Kalifornia Üniversitesi Chan öğretim üyesi Dr. Jean Ayres tarafından geliştirilmiştir. Dr. Ayres, çocuklarda duyusal işleme zorluklarının belirlenmesi ve düzeltilmesi için teorik bir çerçeve, bir dizi standart test ve klinik bir yaklaşım geliştirmiştir. Duyusal entegrasyon konusundaki yayınları 1960'lardan 18980'lere kadar 30 yıllık bir dönemi kapsamaktadır ve psikometri çalışmalarının yanı sıra klinik deneyler ve tek vaka çalışmalarını da içermektedir.

Dr. Ayres'in fikirleri çocuklara yönelik yaklaşımın ve çocukluk döneminde ortaya çıkan gelişimsel, öğrenme ve duygusal sorunların çoğunu anlamanın yeni bir yolunu göstermiştir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 2
  • Merak Uyandırıcı! 1
  • Muhteşem! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 12:01:06 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16611

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
B. Albayrak, et al. Duyusal İşleme Bozukluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?. (4 Mart 2024). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/16611
Albayrak, B., Uçar, D. Ş. (2024, March 04). Duyusal İşleme Bozukluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/16611
B. Albayrak, et al. “Duyusal İşleme Bozukluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?.” Edited by Damla Şahin Uçar. Evrim Ağacı, 04 Mar. 2024, https://evrimagaci.org/s/16611.
Albayrak, Burak. Uçar, Damla Şahin. “Duyusal İşleme Bozukluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?.” Edited by Damla Şahin Uçar. Evrim Ağacı, March 04, 2024. https://evrimagaci.org/s/16611.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close