Dişlerde Sarı Renkte Birikimlere Neden Olan Diş Taşları, Evrimsel Geçmişimize Işık Tutuyor!
Sarımtırak/beyaz renkte olup, özellikle alt ön dişlerin dil tarafında veya üst arka dişlerin yanak tarafında biyofilm tabakasına penetre olan kalsiyum fosfat kristalleri etkisiyle sertleşen yapılar diş taşları (calculus)’dır.
Diş hekimlerinin diş fırçalamanın yanında diş ipi kullanımını da ısrarla önermesinin sebeplerinden biri olan diş taşları, toplumun büyük kesiminde diş eti kenarlarının üzerinde ve altında birikerek çeşitli diş eti hastalıklarına sebep olmaktadır. 6-12 aylık periyotlar halinde temizlenmesi önerilen diş taşları, türümüzün ve en yakın akrabamız olan türlerin geçmişteki beslenme alışkanlıklarını gün yüzüne çıkarıyor!
Mineralize biyofilmin gelişimi, mineralize olmayan bir biyofilm ile başlayan, uğradığı kalsifikasyon sonucu diş taşı olarak adlandırılan dinamik bir süreci temsil eder. Bu işlemler sırasında, bakteriyel biyofilm mineralize tortular içine hapsedilir. Mineralize olmamış bu biyofilm tabakasında (yani dişlerimizi fırçalasak bile kısa süre içerisinde oluşan tabakada) 800 farklı türün (taksonun) yaşadığı düşünülmektedir.
Viral ve fungal taksonların yanı sıra solunum yollarının hastalıklarıyla ilişkili mikroorganizmalar hem antik dönem biyofilmlerinde hem de daha yakın zamanda mineralize olmuş biyofilmlerde tanımlanmıştır.
Güneybatı Finlandiya, arkeologlar için kalıntıların değerlendirilmesinde iyi bir yer değildir. Kuzey ormanları tabanına düşen çam iğneleri, toprakları asidik hale getirerek, içine gömülebilecek her şeyi yok eder. Üstüne dondurucu soğukluktaki kışlar, bahar çözülmeleriyle birleştiğinde, arkeolojik eserleri zamanla hızlı bir şekilde parçalar. Bölgenin çok değerli makro-kalıntılara sahip olmasına karşın, yazılı belgelere sahip olmadığımız zaman diliminde yerel halkın davranışlarının anlaşılmasını sınırlar.
Mikro-kalıntılar, Finlandiya Demir Çağı bölgelerinde neredeyse hiç incelenmemiştir. Bunun tek istisnası bir kısım mezar örneğinin polen analizi olmuştur. Nadir olmalarına rağmen, bu polen çalışmaları mezar taşları veya süslemeleri için kullanılan bitkiler hakkında yeni bilgiler sağlamıştır. Günümüzde, birçok çalışma, mikrofosil analizini geleneksel yaklaşımlarla birleştiren yaklaşımın arkeolojik analizler için bir norm haline gelmesi gerektiğini göstermektedir. Bu sebeplerle doktora öğrencisi Tytti Juhola ve arkeolog Amanda Henry, Demir Çağı'nda bölgede yaşayan insanlar için hayatın nasıl olduğunu keşfetmeye karar verdiklerinde, beklenmedik bir yere bakmaya karar verdiler: mezarda kalıntıları bulunan insanların dişlerinin arasına!
Yediğimiz her yiyecek ve içtiğimi her sıvı yukarıda söz ettiğimiz biyofilmde izler bırakır. Biyofilmin sertleşmesi ve diş taşına dönüşmesiyle beraber, bu izler arkeologlar için harika bir kaynak oluşturur. Diş taşı analizi ve yapı bu yapının içine saklanan küçük ipuçları nispeten yeni bir alan olsa da Neandertal diyetinin içeriği gibi birçok ilginç arkeolojik soruya yanıt ararken uygulanan tekbiklerdendir. En yakın kuzenlerimizin, sit alanlarında yapılan kazılarda elde edilen duvar çizimler, el aletler ve nitrojen-karbon çalışmaları et odaklı diyetlerini ortaya çıkarmıştır. Bunun yanında, Neandertallerin bitki kaynaklarını da tükettikleri Irak'taki Şanidar ve Belçika'daki Spy sit alanlarından çıkarılan Neandertal diş taşı kalıntılarında bozulmamış olarak bulunmuştur.
Doktora öğrencisi Tytti Juhola ve arkeolog Amanda Henry, 1968-1992 yılları arasında kazıların yapıldığı Luistra mezarlığından 32 diş örneğine ve orijinal kazılarda “tanımlanamayan organik madde” veya daha basitçe “kir” olarak sınıflandırılan bir avuç tortu örneğine yakından bakmışlardır. Bu örneklerde esas olarak bitkilerin yaşamları boyunca oluşturdukları inorganik iskelet fosili olan fitolitler araştırıldı. Fitolitin şekli bitki hücrelerinin türüne bağlıdır. Bu nedenle bu küçük şekiller genellikle arkeolojik bir alanda ve çevresinde büyüyen bitkileri veya bölgede yaşayanlardan birinin dişleriyle bitkiyi ısırdığını tanımlamak için kullanılabilmektedir.
Örnekleri inceleyen ekip, diş taşlarında fitolitlere rastlamamıştır. Fitolitler, dişlerden uzakta, mideye yakın bir konumda olan kolda bulunan bilezikte tespit edildi. Her ne kadar bu mikro-artıkların kişinin midesinden gelmesi mümkün olsa da kanıtlar kesin olarak değerlendirilememiştir. Fitolit olmamasına rağmen diş taşları, kuş tüylerinin mikro-kalıntılarını, bağırsak parazitlerinin yumurtalarını ve hayvan kılı parçalarını içeriyordu. Kuş tüyü mikro-artıklarının, bir kuştüyü yastığından veya bir kuşu yolarken nefes alıp-verme esnasında ağzına girmiş olabileceği değerlendirildi. Bağırsak paraziti türlerinin varlıkları, bu Demir Çağı insanları arasında bazı sindirim sorunları veya sağlık ve hijyen sorunları olabileceğine işaret etmektedir. Bazı hayvan kılları koyun veya keçilere ait olarak tanımlanmıştır. Demir Çağı’nda Finlandiya'da geleneksel mezar örtüsü olarak kullanılan postlardan gelen birkaç geyik kılı da olabileceği şeklinde değerlendirilmiştir.
Bu ayrıntılar küçük olsa da, uzun zaman önce yaşamış olan bu insanların yaşamları hakkında bize daha fazla bilgi kazandırdı. Belki de Luistari'ye gömülen bazı insanlar günlerini yün çevirerek geçirdi ya da bazılarında kalıcı bir karın ağrısı vardı. Bu insanlar öldüğünde, onlar için yas tutanlar tarafından, elk postları, dokuma kumaş, kuştüyü yastıklar veya fitolitleri saklayan bilezik gibi yüksek kaliteli eşyalarla gömüldüler.
Bulunan bu yeni kanıtlar her ne kadar çok değerli olsa da insan davranışlarının aydınlatılmasında tek başına belirleyici olmaktan çok, büyük resmin küçük bir parçasıdır. Daha önceleri anlamsız olarak değerlendirilen arkeolojik kanıtlar, teknoloji ve bakış açısının gelişmesiyle geçmiş zamana ışık tutabilmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 39
- 17
- 16
- 13
- 10
- 5
- 3
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- Max Planck Society. Dental Calculus Analysis Reveals Mushrooms Were Consumed As Early As The Upper Palaeolithic. (17 Nisan 2015). Alındığı Tarih: 12 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Phys.org | Arşiv Bağlantısı
- R. C. Power, et al. (2015). Microremains From El Mirón Cave Human Dental Calculus Suggest A Mixed Plant–Animal Subsistence Economy During The Magdalenian In Northern Iberia. Journal of Archaeological Science, sf: 39-46. | Arşiv Bağlantısı
- C. D. Marshall-Day, et al. (1955). Periodontal Disease: Prevalence And Incidence. Journal of Periodontology, sf: 185-203. | Arşiv Bağlantısı
- L. S. Weyrich, et al. (2017). Neanderthal Behaviour, Diet, And Disease Inferred From Ancient Dna In Dental Calculus. Nature, sf: 357-361. | Arşiv Bağlantısı
- A. Goldfield. Do I Have Microremains In My Teeth?. (5 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 12 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Sapiens | Arşiv Bağlantısı
- A. Akcalı, et al. (2017). Dental Calculus: The Calcified Biofilm And Its Role In Disease Development. Periodontology 2000, sf: 109-115. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:46:58 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8692
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.