Denizel Memelilerin Akciğerleri Yüksek Basınca Nasıl Dayanıyor?
Balinalar, yunuslar ve foklar gibi deniz memelileri, okyanusta inanılmaz derinliklere dalabilir ve uzun süre su altında kalabilirler. Vücutlarının böylesi derinliklerde dayanması gereken muazzam basınç ve yoğun oksijen ihtiyacı göz önüne alındığında, bu, dikkate değer bir başarıdır. Derin okyanusun yüksek basıncı; akciğerlerine ve diğer iç organlarına zarar verebileceğinden, deniz memelileri için benzersiz bir zorluk oluşturur. Peki bu canlılar bu kadar zorlu koşullarda hayatta kalmayı nasıl başarıyor? Gelin, deniz memelileri fizyolojisinin büyüleyici dünyasına bir göz atalım.
Deniz Memelilerinin Solunum Adaptasyonları
Cuvier gagalı balinası (Ziphius cavirostris) gibi canlılar neredeyse 3.000 metreye kadar dalabilir, keza İspermeçet balinaları da 1000 ila 2000 metre arasındaki derin sularda sıklıkla bulunurlar.[1] Ek olarak, genelde ortalama 1 saatten uzun süre boyunca su altında kalabilirler ve birçok deniz memelisi yüzeyde görece az zaman geçirir. Peki o zaman nefeslerini nasıl bu kadar uzun tutuyorlar dersiniz? İlk akla gelen cevap belki akciğerlerinin fazla büyük olmasıdır, ama aslında durum pek de öyle değildir. Hatta vücut büyüklüğüne oranla yapılan karşılaştırmalara göre insanların balinalardan daha büyük akciğerleri vardır.[2]
Bu durumun başlıca sebeplerinden biri deniz memelilerinin karasal memelilere göre akciğerlerini daha etkili bir şekilde çökertip yeniden şişirebiliyor olmasıdır, yani dalış sırasında deniz memelileri akciğerlerini çökerterek hacimlerini ve içeride hapsolan hava miktarını azaltabilirler. Bu durum, daha derine dalarken artan basınçtan akciğerlerin zarar görmesini engellemeye yardımcı olur. Balina yüzeye doğru yükseldikçe ve dolayısıyla basınç düştükçe, akciğerlerin esnekliği onların hızla yeniden şişmesini sağlayarak düşük basınçlı bir ortam yaratır ve taze, oksijen açısından zengin hava içeri çekilir. Bu hızlı yeniden şişirme, deniz memelilerinin oksijen kaynaklarını hızlı bir şekilde yenilemelerine ve kesintisiz dalışlarına devam etmelerine olanak tanır.
Buna karşılık, insan akciğerleri bu kadar esnek değildir; sınırlı bir çökme ve yeniden şişme kabiliyetine sahiptir. Bu, biz insanlarda derin deniz dalışı sırasında olduğu gibi basınç çok hızlı değiştiğinde de akciğerlerde hasara neden olabilir.
Ayrıca deniz memelileri dalıştan hemen önce nefes verme eğilimindedir. Bu nedenle deniz memelilerinin ciğerlerini etkili bir şekilde çökertme ve yeniden şişirme yetenekleri, zorlu sualtı ortamında hayatta kalmalarını ve solunum sistemlerine zarar vermeden derin dalışlar yapmalarını sağlayan en önemli adaptasyonlardan biridir. Bu durumu mümkün kılan yapısal özellik ise deniz memelilerinin akciğerlerinin, karasal memelilerin akciğerlerinden daha fazla kıkırdağa sahip olmasıdır ve bu özellik akciğerlerinin daha elastik yapıda olmasını sağlar.[3], [4], [5]
Bir yüzme havuzunun dibine daldığınızda, fark edebileceğiniz ilk şey kulaklarınızın ağrımasıdır. Bunun nedeni, kulaklarınızın içindeki hava ile sizi çevreleyen su arasındaki basınç farkıdır. Gaz olan hava sıkıştırılabilir, ancak sıvı olan su sıkıştırılamaz. Basınç her 10 metrede 1 atmosfer arttığı için dalış yapan deniz memelileri için alçaldıkları her on metrede bir başka bir basınç bir atm artar. Örneğin, 1.000 metre derinliğe dalan bir erkek deniz fili yüzeydekinin 100 katı basınca maruz kalır.
Evrimsel süreçte çoğu deniz memelisi, dış kulaklarını ve sinüslerini kaybedecek şekilde evrimleşmiştir. Hava dolu kulakların olmaması, dalışlar sırasında değişen basınçtan kaynaklanan rahatsızlığı ortadan kaldırır.
Ancak örneğin deniz aslanları ve kürklü foklar gibi bazı deniz memelilerinde hâlâ kulak bulunur. Bu canlılarınsa dalış sırasında kulakları kanla dolar, bu da basıncı eşitlemeye ve iç kulak yapılarının zarar görmesini önlemeye yardımcı olur. Yani bir deniz aslanı veya kürklü fok suya daldığında vücutlarını çevreleyen basınç, her zaman olduğu gibi artar. Basınçtaki bu artışa karşı koymak için kan, kulaklarının içindeki hava boşluklarına akar ve orayı kanla doldurur. Bu işlem kalan havayı sıkıştırır ve kulağın içi ile dışarıdaki su arasındaki basıncı eşitleyerek hassas iç kulak yapılarının yaralanmasını önlemeye yardımcı olur.[6], [7]
Vital kapasite, maksimum nefes alma ve maksimum nefes verme sonrasında ciğerlerde kalan hava miktarının toplamıdır. Yani, canlının ciğerlerine alabildiği en fazla hava miktarıdır. Deniz memelilerinde bu hacim insanlara göre daha fazladır ve her nefeste daha fazla karbondioksit dışarı atmalarına ve daha fazla temiz hava almalarına olanak tanır. Bu, uzun dalışlar sırasında bile vücutlarında oksijen ve karbondioksit dengesinin korunmasına yardımcı olur.
Bu canlılar aynı zamanda oksijeni çok dikkatli kullanırlar. Balinalar gibi deniz memelileri dalış yaptıklarında oksijeni korumak ve su altında geçirebilecekleri süreyi uzatmak için bir dizi fizyolojik değişikliğe uğrarlar. Bu değişikliklerden biri kalp atış hızındaki azalmadır. Balinalar kalp atış hızlarını yavaşlatarak vücutlarının tükettiği oksijen miktarını azaltabilir ve bu da onların su altında daha uzun süre kalmalarını sağlar.
Balinaların oksijeni muhafaza etmesinin bir başka yolu da kan akışını seçici olarak kalp, akciğerler, beyin ve bazı kaslar gibi temel organ ve dokulara yönlendirmektir. Bunu yapmak için kan damarlarının duvarlarını daraltırlar, bu da sindirim ve üreme sistemi organları gibi hayati olmayan organlara kan akışını azaltmaya yardımcı olur. Genel olarak, kalp atışlarını yavaşlatma ve temel organlara kan akışını yönlendirme yeteneği, balinalar gibi deniz memelilerinin oksijeni muhafaza etmelerine ve uzun süre su altında kalmalarına olanak tanıyan önemli bir adaptasyondur. Bu adaptasyonlar, mümkün olduğunca az enerji harcarken yiyecek aramak veya avcılardan kaçmak zorunda oldukları okyanus ortamlarında hayatta kalmaları için kritik öneme sahiptir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Denizel memeliler vücutlarında oldukça fazla oksijen tutarlar. Bunun bir sebebi kanlarındaki alyuvar hücrelerinin miktarıdır. Alyuvarlar, aynı zamanda kana kırmızı rengini veren hemoglobin sayesinde kanda oksijen taşırlar. İnsan kanında alyuvarların oranı %40-45'tir. Ancak örneğin balinaların kanında alyuvar oranı %60 civarındandır ve bu nedenle de balinaların kanları çok koyu bir kırmızıdır. Fakat çoğu denizel memeli buna ek olarak kaslarında da oksijen depolar.
Balina kasları; kaslara belirgin, koyu bir renk veren, miyoglobin adı verilen ve yüksek düzeyde kırmızı olan bir protein içerir. Bu yüksek miyoglobin seviyesi, balinaların derin dalış için gerekli olan büyük miktarlarda oksijeni depolamasına olanak tanır.[8] Bir balina daldığında, kaslarında depolanan oksijen yavaş yavaş tükenir ve en sonunda balina nefes almak ve oksijen kaynağını yenilemek için yüzeye çıkmak durumunda kalır. Balinaların kaslarında büyük miktarda oksijen depolayabilmeleri, daha derinlere dalabilmelerini sağlar. Derine daldıkça balinanın etraflarındaki basınç artar ve ciğerlerindeki havanın sıkışmasına neden olur. Ancak balinalar kaslarında depolanan oksijen sayesinde ciğerlerindeki hava sıkışsa bile metabolizmalarını çalıştırmaya ve vücut fonksiyonlarını sürdürmeye devam edebilirler.
Balinalardaki Hava Deliğinin Amacı ve Evrimi
Balinalardaki ilginç özelliklerden birisi de karasal memelilerdeki burun deliklerinin eşdeğeri olarak işlev gören hava deliğidir. Bununla birlikte hava deliği, sudaki yaşamı daha kolay kılan bazı önemli farklılıklara sahiptir.
Bir balina su altına daldığında, ciğerlerine su girmesini önlemek için hava deliğini sıkıca kapatır. Balina yüzeye çıktığında hava deliği açılır ve hava büyük bir güçle dışarı atılır. Bunun nedeni, az önce bahsettiğimiz üzere, vücudun içi ve dışı arasında bir basınç farkı oluşturan akciğerlerin hızlıca küçülmesi yani çökmesidir. Bu patlayıcı nefes verme eylemi insanlar tarafından genelde ilgi çekici bulunur. Dışarı çıkan hava akciğerlerden gelen sıcak hava, mukus ve solunum sisteminden gelen bakterilerin bir karışımıdır. Bu sıcak hava soğuk dış hava ile temas ettiğinde, sıcaklık değişimi nefesteki nemin su damlacıkları halinde yoğunlaşmasına neden olur. Bu nedenle, bir balinanın üflemesini bir su sisi veya püskürmesi olarak görürüz. Bu püskürmenin deniz suyundan değil, bunun yerine solunum sisteminden gelen sıcak hava, mukus ve bakterilerin bir karışımı olduğunu not etmek önemlidir. Bu olay balinanın ciğerlerinin ve solunum sisteminin dalış sırasında biriken fazla hava, mukus ve bakterilerden temizlenmesine olanak tanır.
Hava deliğinin başlıca avantajlarından biri de balinanın kafasının üstünde yer almasıdır. Bu konumlandırma, balinanın hızlı bir nefes almak için hızla yüzeye çıkmasına olanak tanır. Buna karşılık, burun delikleri yüzün ön tarafında olsaydı balina nefes almak için kafasının tamamını sudan çıkarmak zorunda kalırdı. İlginç bir şekilde, Pakicetus gibi ilk balinaların karasal memelilere benzer şekilde yüzlerinin önünde burun delikleri vardı. Zamanla burun deliklerinin konumu kademeli olarak geriye doğru kaymıştır. Örneğin, Dorudon'un kafatasının ortasında bulunan burun delikleri vardı. Modern balinaların hava delikleriyle gözlerinin çok arkasındadır.
Hava deliğinin geriye doğru kaymasına rağmen, balinaların embriyo evresinde hava delikleri hâlâ kafalarının önünde bulunmaktadır. Canlı büyüdükçe, hava delikleri başlarının üzerinde daha yüksek bir konuma hareket eder.
Sonuç
Denizel memelilerin derin dalışlar ve su altında uzun süreler kalmak için geliştirdikleri adaptasyonlar oldukça ilgi çekicidir. Bu canlılar memeli olmalarına rağmen sulara oldukça iyi adapte olmuş; hatta katil balina gibi bazı türler, yaşadıkları ortamların en üst yırtıcıları konumuna gelmişlerdir.
Denizel memelilerinin adaptasyon ve evrimlerini anlamak, yalnızca bu inanılmaz canlıları daha iyi anlamamıza yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda su altı teknolojisinde yeniliklere ilham verme potansiyeli de gösteriyor. Kim bilir? Belki bir gün biz insanlar da derin denizin ezici basıncına uyum sağlama yeteneğine sahip olabilir ve yüzeyin altında yatan uçsuz bucaksız ve gizemli dünyayı keşfedebiliriz.
Ancak maalesef bu canlıların büyük çoğunluğu habitat kaybı, okyanus kirliliği ve küresel ısınma gibi sebeplerden ötürü tehlike altındadır.[9] Bu deniz canlılarını korumak ve gelecek nesillerin, bugün yaşadığımız merak duygusunu yaşayabilmelerini sağlamaksa bizim elimizde.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 5
- 4
- 3
- 3
- 3
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Natural History Museum. How Deep Can A Whale Dive?. Alındığı Tarih: 11 Şubat 2023. Alındığı Yer: Natural History Museum | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Faber. Whales Lungs | Whales Forever. Alındığı Tarih: 11 Şubat 2023. Alındığı Yer: Whales Forever | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Moore, et al. (2014). A Comparative Analysis Of Marine Mammal Tracheas. Journal of Experimental Biology, sf: 1154-1166. doi: 10.1242/jeb.093146. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. L. Kooyman. (1973). Respiratory Adaptations In Marine Mammals. Integrative and Comparative Biology, sf: 457-468. doi: 10.1093/icb/13.2.457. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Fahlman, et al. (2020). Comparative Respiratory Physiology In Cetaceans. Frontiers in Physiology. doi: 10.3389/fphys.2020.00142. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. S. L. Stenfors. (2009). How Can The Hooded Seal Dive To A Depth Of 1000 M Without Rupturing Its Tympanic Membrane? A Morphological And Functional Study. Acta Oto-Laryngologica, sf: 689-695. doi: 10.1080/00016480152583629. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. A. Kastelein, et al. (2018). Hearing Thresholds, For Underwater Sounds, Of Harbor Seals (Phoca Vitulina) At The Water Surface. The Journal of the Acoustical Society of America, sf: 2554. doi: 10.1121/1.5034173. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Arregui, et al. (2021). Myoglobin Concentration And Oxygen Stores In Different Functional Muscle Groups From Three Small Cetacean Species. Animals, sf: 451. doi: 10.3390/ani11020451. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Albouy, et al. (2020). Global Vulnerability Of Marine Mammals To Global Warming. Scientific Reports, sf: 1-12. doi: 10.1038/s41598-019-57280-3. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:29:14 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14022
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.