Daha Önce Hiç Görmediğiniz İnsanları Rüyanızda Görebilir misiniz?
Daha önce beyninizin tamamen yeni bir insan hayal edemeyeceğini duymuş olabilirsiniz. Bu fikre inananlar, rüyalarımızda daha önce gördüğümüz insanların bir "karışımından" oluşan yeni insanlar gördüğümüzü iddia ediyor. Peki bu iddiayı nasıl ispatlayabiliriz veya ispatlayabilir miyiz?
Ne yazık ki bu ilgi çekici soruyu deneysel olarak cevaplamak mümkün değil. Bu hipotezi deneysel yolla test etmek için rüyada görülen kişinin bir "portresine" ve rüyayı gören kişinin bu portrenin sahibine herhangi bir şekilde denk gelip gelmediğine dair bilgiye ihtiyacımız var. Hemen fark edilecek birkaç nedenden dolayı bunları sağlamak oldukça zor.
İlk olarak, genelde rüyalarımız odaklanılan kişinin yüz veya vücut hatlarını ayırt edebileceğimiz kadar canlı olmazlar. Tanıdığınız birini rüyanızda gördüğünüzde gerçekten o kişinin yüz hatlarını mı görüyorsunuz, yoksa bir şekilde rüyadakinin tanıdığınız kişi olduğunu "biliyor" musunuz?
İkinci neden ise rüyalarımızı genelde çok kısa süre hatırlamamızdır. Uyandığımız andan itibaren rüyalarımızı unutmaya başlarız, bu da rüyada görülen bir kişinin veya yüzün doğru bir şekilde hatırlanmasını imkânsız hale getirir. Daha da kötüsü, bir şeyi net olarak hatırlayamadığımızda beynimiz deneyimdeki boşlukları, geçmiş deneyimleri veya yaşanmış benzer olayları kullanarak doldurmaya çalışır. Yani gerçekten var olmayan eşsiz bir insanı rüyanızda görseniz bile, uyandığınızda bu kişinin özelliklerini hatırlamıyorsanız beyniniz eksik olan boşlukları tanıdığınız insanların özellikleriyle dolduracak!
Üçüncü zorluk; her insanın her gün işe veya okula gidip gelirken, televizyon veya film izlerken onlarca, hatta belki yüzlerce insan görmesidir. Görülen bu insanların çoğu bilinç düzeyinde bize yabancıdır, ancak yine de yüzleri ve silüetleri beynimiz tarafından algılanır ve işlenir. Bu nedenle de rüyanızda gördüğünüz birini daha önce hiç görmediğinizi söylemek imkânsız hale gelir.
Daha birçok başka neden yüzünden bu teori, anlamlı bir şekilde test edilebilir değildir. Yine de rüyaların doğası ve beyin hakkındaki bilgilerimizden yola çıkarak bazı tahminlerde bulunabiliriz. Elimizdeki bilgilere göre, beynin rüya esnasında yeni yüzler yaratmaktansa daha önce görülen yüzleri bir nevi "dönüştürmesi" kuvvetle muhtemeldir.
Uyanıkken düşüncelerimiz iç ve dış dünyadan alınan girdilerden etkilenir. Bu girdiler görülen insanlar, duyulanlar, etkileşimler ve anılar olabilir. Buna karşın uyku esnasında beyin dışarıdan çok az girdi alır, bu da rüyaların tek kaynağı değilse bile ana kaynağının anılar olduğu anlamına gelir.
Peki bunu nereden biliyoruz? İlk olarak uyku ve rüyaların ana amacına odaklanalım. Her ne kadar uykunun birçok işlevi olduğu raporlansa da bunların en önemli ve en çok incelenmişlerinden birisi yeni anıların pekiştirilmesidir. Hafızanın işlevi, üç aşamadan oluşur: Edinme, pekiştirme ve hatırlama. Edinme esnasında yeni bilgiler silik izler olarak hipokampüse depolanır. Çoğunluğu uykuda gerçekleşen pekiştirmede ise bu silik kayıtlar güçlendirilir ve halihazırda var olan ağlara ve uzun dönem hafızaya entegre edilmek üzere kortekse aktarılır.[1], [2] Edinme ve pekiştirme sırasında aynı nöral devreler rol oynadığından bazı araştırmacılar rüyaların (özellikle de kişinin yaşanmış bir olayı tekrar yaşadığı rüyaların) hafızadaki pekiştirme sürecinin bir parçası olduğunu öne sürmüştür. Bu hipotez evrensel olarak kabul edilmiş olmasa da bazı araştırmacılar rüyaların pekiştirme esnasında oluşan korteks aktivitesinin bir yan etkisi olduğunu ve biyolojik hiçbir anlamının olmadığını savunmaktadır.
Yeni edindiğimiz hatıralar uzun süreli saklanacakları kortekse gönderilirken halihazırda var olan hatıra devreleri de aktifleşir. Çünkü bu esnada beyin, yeni bilgiyi var olan bağlamlara entegre etmeye çalışmaktadır. Örneğin arkadaşlarınızla bir konsere gittiğinizde, bu yeni anı beyne kaydedilirken aynı arkadaşlarınızla daha önce yaptığınız aktivitelere dair anılar da etkinleşebilir. Eski ve yeni anılar aynı anda aktifleşirken insanlar, mekanlar, deneyimler ve duygular bu devrelere eklenir ve yeni, garip anılar ortaya çıkarabilir. Böylece rüyanızda kompleks, farklı anıların bileşenlerinden oluşan deneyimler yaşayabilirsiniz. Uyku araştırmacısı Corrado Cavallero, durumu şöyle açıklıyor:[3]
Rüya görürken bir "yaratma" eyleminde bulunmayız, ortada daha çok bir "birleştirme" vardır. Bu birleşim orijinal bir şekilde oluşturulabilir ve bileşenleri eski uzun dönem anılardan alınmış olabilir.
Bu hipotez, rüyalarımızın içeriğinin büyük oranda günlük yaşantıları taklit ettiğini gösteren 1960 ve 70'lere dayanan çalışmalar tarafından da desteklenmektedir.[4], [5] Bu çalışmalardan birinde araştırmacılar 16 katılımcının rüyalarını analiz etmiştir. Katılımcılar rüyalarındaki fiziksel çevrenin, karakterlerin, aktivitelerin ve sosyal etkileşimlerin gerçek hayatta gerçekleşmeye müsait veya daha önce deneyimlenmiş olup olmadığını 1 ve 6 arasında bir ölçekte, her rüya için puanlamıştır. Çalışmada herhangi bir rüyanın elementlerinin yarısından fazlasının kişinin uyanık hayatında deneyimlediği versiyonlarının tıpatıp bir kopyası olduğu veya bunlara küçük değişikliklerle oldukça benzer olduğu tespit edilmiştir. Buna karşın, fiziksel çevrenin yalnızca %15'i ve karakterlerin yalnızca %5 civarı kişiye yabancıdır ve gerçek hayatta karşılaşılmaları ya çok düşük olasılığa sahip ya da imkansızdır. (Böyle bir rüyaya dokuz ayaklı bir insan görülmesi örnek verilebilir.)
Yani rüyaların büyük çoğunluğu kişilerin uyanık hayatındaki insanlar, mekanlar ve deneyimlerden türemiştir. Peki ya öyle olmayanlar, özellikle de yabancı insanlar? Onlar nereden geliyor?
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Çalışmanın başka bir bulgusu fiziksel çevre elementlerinden %42 kadarı ve karakter bileşenlerinden %37 kadarının kişiye yabancı olmalarına rağmen gerçek hayatta gayet sıradan olduklarını gösteriyor. (Mesela tanımadığınız bir çiftin soğuk bir havada kalın kıyafetlerle sokaktan geçmesi gibi.) Makalenin yazarları bu son kategorinin önemini şöyle açıklıyor:
Muhtemelen bize yabancı görünen ancak bunun dışında bariz olmayan detaylar, uyanık hayatımızda hatırlayamadığımız eski deneyimlerin anılarını temsil ediyor.
Yani az önceki örnekte, kişi bahsedilen çifti başka bir bağlamda gerçekten görmüş olabilir; ancak bu önemsiz bir olay olduğundan bu deneyimin anısı bilinç düzeyine erişememiş veya unutulmuştur. Bu çifte dair cılız bir hatıra, kişinin soğuk bir havada sokaktan geçişine dair başka bir anıyla birleşerek yeni bir deneyim ortaya çıkarmış olabilir.
Yani başlangıçta sorduğumuz sorunun cevabı şöyle verilebilir: Rüyalarımızın büyük çoğunluğu günlük yaşantımızdaki sıradan elementleri içerdiğinden rüyalarımızdaki yabancıların da, biz onları tanımasak bile, gerçek hayatımızdan olmaları mümkündür.
Elbette beyinlerimiz, daha önce gördüğümüz yüz ve bedenleri kullanarak "yeni" kişiler yaratma becerisine sahiptir ve uykudaki beyni bundan alıkoyacak hiçbir neden yoktur. Ancak rüyaların içeriğinin genelde günlük hayattan geldiği düşünüldüğünde, rüyalarımızdaki yabancıların gerçekte gördüğümüz insanların birer türevi olması daha muhtemeldir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 6
- 3
- 3
- 3
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Wu Tsai Neurosciences Institute | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Diekelmann, et al. The Whats And Whens Of Sleep-Dependent Memory Consolidation - Search Results - Pubmed. Alındığı Tarih: 7 Şubat 2024. Alındığı Yer: PubMed | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. A. Lewis, et al. (2018). How Memory Replay In Sleep Boosts Creative Problem-Solving. Elsevier BV, sf: 491-503. doi: 10.1016/j.tics.2018.03.009. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Dorus, et al. (1971). The Incidence Of Novelty In Dreams. Archives of General Psychiatry, sf: 364-368. doi: 10.1001/archpsyc.1971.01750160076014. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Cavallero. (2009). The Quest For Dream Sources. Wiley, sf: 13-16. doi: 10.1111/j.1365-2869.1993.tb00054.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Vallat, et al. (2017). Characteristics Of The Memory Sources Of Dreams: A New Version Of The Content-Matching Paradigm To Take Mundane And Remote Memories Into Account. PLOS ONE, sf: e0185262. doi: 10.1371/journal.pone.0185262. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 17:37:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15726
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Wu Tsai Neurosciences Institute. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.