Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Transistörlerden Otoyollara: "Beyin nasıl zihin üretir?"​ sorusu doğru bir soru mu?

7 dakika
26
Transistörlerden Otoyollara: "Beyin nasıl zihin üretir?"​ sorusu doğru bir soru mu?
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

İnsan kendini bildi bileli, kendisini bilmesi hiç mümkün olamadı. Bu yüzden Matris filmindeki kahinin kapısında, Apollon Tapınağının girişinde, Yunus Emre'nin şiirlerinde, akla ve zekaya dair her bir yapıda "Kendini bil, kendini tanı!" tavsiyesi bir uyarı işareti olarak kendine yer bulur. Bu satırları yazmamı sağlayan beyin ve aktiviteleriyle ilgili kesin bir hisse ve içgörüye sahip olamamak gerçekten çok korkutucu aslında. Makinede bir hayalet var ve biz farkında olmadan bizim için kanı pompalıyor, kana oksijen taşıyor, besinleri ayrıştırıp sistemi stabil tutmaya çabalıyor. ADSL ışığından hallice bir nabız ve şişip inen göğsümüz bir gösterge olarak sistemin sorunsuz çalıştığını haber veriyor. Oldukça basit, sessiz sedasız, olabilecek en az enerji ihtiyacı ve mükemmel bir kaynak tasarrufuyla insan bedeni muazzam bir makine. Kendini bilmek, tanımak, bu kapalı kutuyu açıp tamamen çözerek çok daha iyisini yaratmak gayesi.. Çok çok eski ve çok çok imkansız bir hayal insanlık için. Yapay zekayı yaratmak.. Bunun neden imkansız olduğunu iki örnek vererek açıklamaya çalışacağım.

  1. Transistörler örneği: Şimdi dünyanın en ilkel zamanlarını düşünmenizi istiyorum. Taşı taşa çarpıp ateş çıkardığımız, mızrakla avlandığımız, bir yaprakla çorak arazilerde uçsuz bucaksız ormanlarda dolandığımız zamanlar. Tıpkı bir uzay macerası filminde beliren garip metal sütun gibi bir obje beliriyor arazinin ortasında. Bu bir bilgisayar! Ne düşünürdünüz? Bunun ne olduğunu, ne işe yaradığını, hatta bir işe yarar olup olmadığını, bir bilgisayarın gerçekte ne olduğunu ve neye hizmet ettiğini hatasız bir şekilde nasıl anlayabilirdiniz? İçine bakarak mı? Çünkü insan mekanizması için yapılan tam olarak budur. İçine bakmaya, anatomiyi çözmeye, düşünce merkezini keşfedip bu merkezin beyin olduğuna kanaat getirip onu oluşturan hücrelere bakmaya çalışıyorlar. Peki, bilgisayarı açtık, içinde transistörler olduğunu ve bu karmaşık yapının en önemli bileşeni olduğunu bir şekilde sezdik. Şimdi o binlerce transistör içinden birkaç tanesini taklit edip tıpkı bilgisayar gibi çalıştığını iddia ettiğimiz ufak tefek cihazlar da yapabildik diyelim. Üç transistörle çalışan ilkel bir hesaplama aracı ya da belki de radyo yaptık ama yaptığımız şeyin gerçekte ne olduğunu bilmekten bile çok uzak olacağız. Çünkü etrafta bu icadın işe yaradığını anlayacağımız ne bir elektrik kaynağı, ne bir sinyal ne bir frekans dalgası olacak. Eminim bilgisayarın ne olduğunu artık çözmüş olacağımızı düşüneceğiz ama bilgisayarın ne olduğu konusunda ve nasıl çalıştığı konusunda en ufak bir fikrimiz olmadığı gibi tamamen saçma sapan bir strateji içinde debelenip duruyor olacağız. Milyonlarca nöronu olan beynin iki üç nöron modellemesiyle icat ettik dediğimiz o yapay zeka programlar ve her türlü bizi şaşkınlığa sürükleyen yazılımlar, ilkel insanın bilgisayarı çözdüm artık demesiyle ne yazık ki aynı. Aslında beynin nasıl çalıştığını anlama konusunda en ufak bir fikrimiz bile yok. Bakış açımızı değiştirmediğimiz sürece kıyısından kenarından bile geçemeyeceğiz. Bütünsel bir bakış açısı gerekiyor. Açık sistem olduğumuzu keşfetmek, sadece donanıma değil bu donanımı işler kılan besinlere, suya, oksijene, kısacası çevreye hak ettiği rolü vermek zorundayız. Ne yazık ki tıpkı bilgisayardaki transistörün ne işe yaradığını tam anlamıyla çözebilmek için elektriği, kabloları, suyun akışından enerji depolamayı, interneti, ağ yapısını, virüs programından işletim sistemine kadar iç içe geçmiş yazılım ve programları, son olarak da bunu çalıştıracak kullanıcıyı çözmemiz gerekiyor. Günümüz bilgisayarlarının işe yaramasını sağlayan organizasyonun bir parçası da insan neticede. İnsanı anlamadan bilgisayarı anlamak yine mümkün olmazdı. Yani ilkel zamandaki insanın bile ilk kez gördüğü bilgisayarı anlaması için milyonlarca yıl sonraki kendini anlaması gerektiği paradoksu[3].. Çok mu karıştırdım kafanızı. O halde ikinci örneğe geçelim.
  2. Otoyollar: Şimdi çok uzak bir geleceği hayal edelim. Dünyada tüm insanlık yok olmuş, geriye hiç bir şey kalmamış. Bize ve icat ettiklerimize dair her şey yanmış, çürümüş, imha edilmiş olsun. Sonra üstün bir ırk gezegenimize uğruyor. Burada insan adında bir tür yaşadığını sezdiklerini düşünün ama insan olmaya dair en ufak bir fikirleri yok. İnsanların nasıl bir ırk olduğunu anlamak için araştırmaya koyuluyorlar. Bu uzaylı üstün ırk aslında enerjiden ibaret, meta varlıklar olsun. Zaman, mekan, beden gibi kavramları hiç düşünmek zorunda olmamışlar. Dünyaya baktıklarında devasa otoyollar görüyorlar. İnsanı anlamak için bu otoyolları çözersek insanı da çözeriz diyorlar. Ama bu iş sandıklarından da zorlu olacak. Çünkü otoyolların haritaları çıkardıkça bazı yolların daha geniş, bazılarının toprak, bazılarının taşlı, bazılarının ansızın biten, bazılarının başlanılan yere geri döndüren şekilde olduğunu keşfediyorlar. Sonra diyorlar ki bu bağlantıların tümünü yapay olarak yaratalım, patikalara, toprak türüne, taş cinsine, eğime kadar her detayı haritalayalım. O zaman insanın ne olduğunu bu yol ağını anladığımız anda çözmüş olacağız. Sonsuza kadar bu ağı yapay olarak canlandırmak üzerinde çalışabilirler ama insan zihnini asla anlayamayacaklardır. Ta ki içlerinden biri "durun insanların aslında bedenleri vardı ve ışınlanmayı henüz keşfedememişlerdi. Bir yerden bir yere gitmek için yollar inşa etmek zorunda kalmış olmalılar!" diyene kadar. İşte o zaman otoyollarla uğraşmayı bırakacak, insanların ne tür araçlar kullandıklarına, bu araçların özelliklerine göre yollar inşa ettiklerine odaklanabileceklerdir. Ve bu bakış açısının ortaya çıkması esasında bir mucize kadar imkansızdır.

Hiçbir fikri olunmayan konularda ahkam kesmenin kolaylığı, kolektif saçmalama potansiyelimiz ve ata sporumuz olan negatif seleksiyon kültürümüz bu yeni bakış açılarının görünür kılınmasına en büyük engel. Dünya yuvarlak olabilir diyeni taşlayarak öldürme potansiyeli olan bir dehalar topluluğundan söz ediyoruz, insanlara daha iyi davranmalıyız diyenin çivilenerek öldürüldüğü, bilim ve felsefenin yönetimde etkin olması gerekir diyen bilim kadınının, kendi dinini yayanı çivileyen topluluk tarafından kendi dinlerine zarar veriyor bahanesiyle parçalara ayrılabildiği bir ırkın geçmişinden söz ediyoruz. Geleceğin çok daha farklı olacağını düşünüyorsanız bilim insanlarının artık yakılmadığını, doğru söyleyenin onuncu köyü ihya edeceğini filan.. Meydanın ortasında öldürülmüş zeki, vicdanlı, ahlaklı insanları, uçağı düşen dehaları, arabasına bomba konulan aydınları düşünün. Dünyada işler hala eskisi gibi yürüyor. Bu yüzden hala beyin nasıl zihin üretir sorusunun cevabını bulamıyoruz.

Doğru cevabı bulmanın tek yolu ise yanlış bir soru sorduğumuzun farkına varmak.. Doğru soruları bulmak zorundayız. Öyle daha güzel bir dünya, daha mükemmel bir kapitalizm inşa etmek için filan da değil. Kendimizi tanımamız için. Belki o zaman insan ırkının varlığının, koca bir yanlıştan ibaret olduğunu, bütün ömrümüzü bu yanlışı doğru kılmak için harcamamız gerektiğini fark edebiliriz. Eskiden olsa materyalist olmak, pragmatist olmak belki bir sorundu ama artık hümanist olmak da ciddi bir sorun haline gelmeye başladı. Dahası varlık bilimi bile varlığın varoluşunun başlı başına bir kaos kaynağı olduğunu seziyor. Gelecek nihilistlerin daha iyi anlaşılmaya başlanacağı bir ortam sunabilir. Var olma mücadelesinin yarattığı kaos, neden yok etmenin de yaratıcılığın bir göstergesi olduğunu anlamamıza yol açacaktır. O zaman duvara asılan muzun sanat, o muzu satın alan insanın o muzu yemesinin ise daha büyük bir sanat olduğunu fark edebilirsiniz. Bunları yapan insanların zihnini çözmek.. İnsan olunduğu sürece mümkün olmayabilir. Döngünün dışında yer alan makineler bizi çözmüş bile olabilirler ama biz onların bizi çözüp çözmediğini anlayamayacak kadar fazla insanız ne yazık ki[2]. İşte işler burada karışmaya başlıyor..

Tüm Reklamları Kapat

Uzayda zeki canlılar var mı ve onlarla iletişim kurabilir miyiz diye kendini paralayan insana tavsiyem: Evinizde sizinle birlikte yaşayan evcil hayvanınızla iletişim kurmayı denediniz mi hiç? Peki bir örümcekle? Onu öldürme fikrinden önce onunla konuşmak fikrini geliştirmediğiniz sürece kendi beyninizi anlamanız imkansız. Öldürmek kadar konuşmak da bir iletişimken hele.. Varlığın var olduğunu kabul etme biçimleri.. Yaratıcı beyinler ne demek istediğimi anlamış olmalılar. Anlamayanlar hiç üzülmesin, ben de kendimi anlayamıyorum ki mesele de bu değil mi zaten!

not: Transistör ve otoyol örnekleri isimlerini hatırlayamadığım iki dehanın örneğiydi. Tezimde kendilerine atıf yaptım ancak bu akademik bir yazı olmadığı için sadece örneklerin benim fikrim olmadığını belirtmekle yetiniyorum. Yazarları merak edenler bu konularla ilgili okumalar yapınca hemen keşfedeceklerdir onları zaten. Fikirlerini en ufak ayrıntısına kadar biliyorum ancak isim hafızam oldukça zayıf. Bir filmin tüm hikayesini, bir kitabın tüm anlatımını, bir şiirin verdiği tüm hissi, fikirleri, olayları ve bana ne hissettirdiğini hiçbir zaman unutmayan korkunç bir hafızam var. Ama ne yazık ki film isimlerini, yazar isimlerini, fail isimlerini hiç aklımda tutamıyorum. Çocukluğumdan beri kişilerle değil fikirlerle ilgilenme alışkanlığı edindim. Herkese de tavsiyemdir. Kişilerle değil fikirlerle ilgilenin! Sahibini tanımasanız da olur. Çünkü birini tanımanın en sağlam yolu fikirlerini tanımaktır! Bir paradoks daha:) (evrimağacı için yazarı ekliyorum: örnekler Hawkins'e ait ama ben biraz değiştirip geliştirdim. Her araştırmacının yaptığı gibi:))[1]

Okundu Olarak İşaretle
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • Muhteşem! 0
  • Tebrikler! 0
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ J. Hawkins; S. Blakeslee, et al. (2004). On Intelligence. Yayınevi: Times Book.
  • ^ D. Hofstadter. (2001). Gödel, Escher, Bach: Bir Ebedi Gökçe Belik. Yayınevi: Kabalcı Yayınevi.
  • ^ A. Clarke. (2000). 2001: A Space Odyssey. Yayınevi: ACE.
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 29/04/2025 14:01:59 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11758

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close