Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Mitoloji ve Dini İnançların Tarihsel İşlevi

İnançların Toplum ve İnsan için Anlamı Nedir? Ne Amaçla Ortaya Çıkmışlardır? Antik Dönem ile Daha Geç Dönemlerde İnanç Sistemlerinin Arasındaki İşlevsel Farklılıklar Nelerdir?

9 dakika
109
Mitoloji ve Dini İnançların Tarihsel İşlevi
  • Blog Yazısı
Blog Yazısı
Tüm Reklamları Kapat

İnsanın ''kültürel'' bir varlık olarak ortaya çıkışının en erken dönemlerinden itibaren gerek toplumsal (M.Ö. c. 9600-9000 yılları arasında tarihlenen Göbeklitepe höyüğünün ortaya çıkarılmasıyla o tarihlerden beri insanların gruplar halinde etkileşimde bulunduğu ve yavaş yavaş sosyolojik bir oluşumun gelişmeye başladığı düşünülmektedir.) gerekse bireysel ihtiyaçlar, evrene ve içinde bulunulan çevreye dair sorular ve bunları çözmeye, cevaplamaya dair birçok atılım gerçekleşmiştir. İşte mitoloji dediğimiz antik dönem inançları da bu doğrultuda ortaya çıkmıştır. Dünyanın her yerindeki, farklı coğrafyalardaki insanların içinde bulundukları çevresel ve coğrafi faktörlerin başlıca özelliklerine göre bu inanç sistemleri değişkenlik göstermiştir.

Mitoloji Nedir?

Mitoloji kavramı, ‘’mythos-logia’’ olarak ‘’mythos’’ ve ‘’logos’’ kelimelerinin bir araya gelmesi ile ortaya çıkar. Eski Yunan dilinde bu iki kavram aslında çok zıt niteliktedirler. Mythos; dilden dile dolaşan, masallaşmış ve öyküsel biçimde olup ‘’algıların sözü’’ anlamındadır. Zaman ve mekân kavramından yoksun olmasından ötürü -genel bir kavram olarak mitolojinin de olduğu gibi- her yer ve her şeyde, her zaman için geçerlidir. Tanrısal bir söz niteliği taşıyan mythoslar, inanılabilir fakat deneyimlenemezler. Var olanın dışındaki bir dünyayı temsil eder.

‘’Logos’’ kavramı ise tam tersi deneyimlenebilir olup insanoğluna, evrene ait olan söz anlamına gelir. Deneyimlenebilir evrenin her bir alanı için geçerli olan logoslar, bu yüzden bilimin de sözü niteliğindedir. Günümüzde de bilimsel çalışma alanları ve konularını belirtmek için kullandığımız sözcüklerde ‘’logos’’, ‘’logia’’ son ekini kullanıyoruz (sosyoloji, biyoloji, zooloji…).

Tüm Reklamları Kapat

Mythos ve logos dışında tüm bunları dile getirmenin yolu olarak nitelendirebileceğimiz söz ‘’ephos’’u unutmamak gerekiyor. Ephos; düzen ve ölçüt sahibi olmasının yanında bir dizgesi olmayan, ozanlar tarafından sesli ve şiirsel biçimde söylenmiş, destansı söz olarak açıklanabilir. Gerçekte olup olmadığı, yaşanıp yaşanmadığı sorgulanmayandır. Ki zaten bu özellik, tüm destanlar için geçerlidir.

İlkel zamanlarda yaşamış toplumlar, dönemin şartlarından ötürü cevaplandıramadıkları fakat yaşamın ve evrenin reddedilemez kanunlarına tarih boyunca cevap aramışlardır. Bu, toplumun ve medeniyetin geliştiği her millet için, hatta millet olarak değerlendirilmeyen kavimler için de geçerlidir. Türk, Kelt, Yunan, Hint, Çin…

Doğa olaylarını, evreni, yaşamı anlayabilmek ve açıklayabilmek adına insan, bu sorulara cevap olarak deneyimleyip gözlemleyebildiği kadar bilgisi ve dönemin mecbur bıraktığı birikim ile algı kapasitesi doğrultusunda birçok ‘’söz’’ söylemiştir. Mitolojinin ne olduğu ve neden; nasıl ortaya çıktığı ile ilgili birçok görüş ortaya atılmış olsa da, insanı ve kültürel bir varlık olarak insan davranışlarını en gerçekçi açıklayan birkaç görüşü şu şekilde sunabilirim;

19. yy. bilim insanlarından Alman A. Kuln, İngiliz Max Muller, ve Fransız Michel Breal, mitlerin temellerini dil bilimsel çalışmalarla beraber ‘’dilden’’ aldıklarını savunurlar. Tabiatın bilinmezliklerine ve insanın bu konularda aradığı cevaplara karşın dil, düşünce, ve bizzat da insanın kendisinin mitleri oluşturduğu kanaatindedirler. Bir başka bilim insanı olan İngiliz mitolojist A. Long, mitlerin kaynağının ve doğduğu yerin insanın kendi imgeleminde bulunduğunu öne sürer. Fransız Ressam Jean-Baptiste Regnault (1754-1829) ise mitlerin doğuşu konusunda iptidai insanın psikolojik hallerinden meydana geldiğini, tecrübesiz, görgüsüz, ve bilgisiz olan iptidai insanın gördüğü hadiselerin ani etkilerinden ilham alarak hayaller kurduğunu söyler. Yani, ilkel olarak tanımladığımız insanlar aynı günümüz toplumları gibi cevaplar arayıp bir nedensellik oluşturmaya çalışsa da ilkel dönemlerde bu hadiselerin aklî, bilimsel açıklamasını yapabilecek gelişime hiçbir açıdan sahip olmadığından cevapları tabiatüstü, ‘’tanrısal’’ varlıklar aracılığıyla vermişlerdir.

Tüm Reklamları Kapat

Mitolojiyi pek çok farklı bağlamda ele almak mümkündür. Sonuçta, insanoğlunun zihninin ve algısının bir bakıma söze yansımasıdır. İnsanlık, evrim süresince yalnız bedenen ve biyolojik açıdan değil, zihnen de gelişip değişir ve adapte olur. Bu süreçteki ihtiyaçları, sorunları ve çözüm şekilleri her dönemde ve coğrafyada farklılaşmaya gitmiştir. İnsanın var olduğu, toplumların ortaya çıktığı her an kültürler de değişim ve gelişim gösterir. İnsan zihninin var ettiği bu kültürel yapılar, örf-adetler, alışkanlıklar en başta insana hizmet etmektedir çünkü insan; huzur bulacağı ve iyi hissedeceği, onun yaşam mücadelesinde hedefleri ve istekleri doğrultusunda işine en çok yarayacak yola sapar. İnançlar, dinler ve mitolojiler de işte aslında bu amaca hizmet eden sistemlerdir.

Çoğunlukla kendilerinden üstün, insan doğası gereği gücünün yetmediği, bir bakıma çaresiz kaldığı ve müdahale edemediğinden korktuğu her duruma yetecek ve bu üstünlüğün vermiş olduğu yetki ve sorumluluktan ötürü insanın her bir eylemini sonuca vardıran ‘’doğaüstü’’, ‘’insanüstü’’ veya ‘’tanrısal’’ varlıklar, olaylar işte bu anlara cevap vermek, bu durumları açıklamak adına doğmuştur.

İnsan algısı, kendinden ve çevresinden olmayan başka hiçbir şeyi açıklayamaz. Kısacası insan için deneyimleyebildikleri gerçektir. Dünyada yaşamış, ölmüş milyarlarca insanın olması aynı sayıda milyarlarca algının olduğunu gösterir. Bu da milyarlarca gerçeklik olduğunun kanıtı sayılabilir. Her nasıl doğuştan kör biri ‘’mor’’ rengini kendi imgeleminde oluşturamadığından açıklayamayacağı gibi, ona açıklandığında ise sadece bir aktarım yöntemi olan dil aracılığıyla yalnızca işitsel olarak öğrenmiş olacaktır. Çünkü sadece görsel olarak deneyimlenebilecek bu şey, kör insan için imkânsız olduğundan onun için gerçek olmayacaktır. Dil açısından bakacak olursak da, ‘’dil’’ dediğimiz yapı insanın deneyim ve birikimi doğrultusunda olmuşmuş bir şey olduğundan, deneyimlenmeyen olay veya oldu dil aracılığı ile dışa vurulamaz.

İşte tam da bu esnada karşımıza demin de bahsettiğim insansı, insan suretinde olup ölümsüzlüğün atfedildiği üstün güçlere sahip tanrılar, tanrısal varlıklar karşımıza çıkıyor. Tabiat, okyanuslar, gökyüzü gibi evreni oluşturan yapılar ile bu varlıkların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan yapı; bizim dünyamız dışında, zaman ve mekan kavramından yoksun durumdaki, her yerde ve her şeyde geçerli olup masalsı, epik bir biçimde dilden dile dolaşan öykülerdir. Yani ‘’mitoloji’’. Mitoloji, eski çağ toplumlarının inanç sistemleri olarak da görülebilir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Antik Dönemde İnanç Sistemlerinin İşlevi

Tarihsel boyutta dinin, mitolojinin işlevini insanoğlunun bilinen ilk yazılı ürünü olan Gılgamış Destanından öğrendiklerimiz ile dönemin jeolojik, coğrafi özellikleri ve kültürel yaşamını karşılaştırdığımız zaman çözümleyebilmemiz mümkün olmuştur. Birçok farklı bilim dalının yardımlarıyla da (psikoloji, sosyoloji, arkeoloji...) daha anlaşılır hale getirilmiştir.

Bu konuda elimizde bulunan en eski ürün olması nedeniyle ele alacak olduğumuz Gılgamış Destanı ile Mezopotamya halkının, başta Sümer halkının, yaşamlarını ve bakış açılarını anlayabiliyoruz. Dönemin şartları ve bölgenin coğrafi özellikleri bu toplumu bir tarım toplumu olarak karşımıza çıkarmaktadır. Tarihte yer alan diğer tarım toplumlarına da baktığımızda bu ekonomik sistemin bir sonucu olarak ''Bereket Kültü'' nün öne çıktığını görüyoruz. Doğanın insan için temel ihtiyaçlarını karşılayabildikleri bir kaynak olması, özellikle toprağın kadınla, doğurganlıkla özleştirildiğini görüyoruz.

Anadolu'da Kibele (Frigler'de Kubaba olarak adlandırılır), Mezopotamya'da İnanna, Grek coğrafyasında ise Gaia olarak karşımıza çıkan ana tanrıçalar birbirlerine paralel olarak doğurganlığı, bereketi, tarımı, yaşam döngüsünü temsil etmektedirler. Yaratılış mitlerine bakıldığı zaman hiçlikten meydana gelen ana tanrıça, ve ana tanrıçanın bakire olarak yer ve gökyüzünü doğurması sonucunda evrenin yaratıldığını görüyoruz.

Tüm bunlardan mitolojinin ve dinin insanlığın elinde bulunan imkanlar, sahip olunan bilgiler ve tüm bunların getirisi olarak dönemin algı kapasitesi doğrultusunda; insanın gücünün yetmediği, kendi eylemleri dışında oluşan ve fiziksel olarak hem çevreye hem de canlılığa büyük etkileri olan eylemlerin kaynağına ulaşma, bu olayların ve durumların nedenlerini anlama ve tüm bunlarla başa çıkma amacıyla, dönemin bilgi ve algı kapasitesinin yeterliliği çerçevesinde ortaya konulan alegorik söylemler olduğu sonucuna varabiliriz.

Tüm bu nedenlerle uzun sürelerce sözlü bir biçimde oluşan ve yayılan sözler, mitler, tarih ilerledikçe daha da sistematik bir biçim almış ve büyük uygarlıkların ortaya çıkıp gelişmesiyle beraber değişen ihtiyaçlar doğrultusunda biçimlenmiştir.

Orta Çağ

Dinin işlevinin günümüzdeki durumunu daha iyi anlayabileceğimiz için Ortaçağ'a değinmemiz gerekiyor. Roma'da 306-337 yılları arasında hüküm süren Flavius Valerius Constantinus'un 313 senesinde Milano Fermanı sonucunda dinsel hoşgörü ilan etmesi ile Hıristiyanlık büyük bir hacim kazanmıştır. Roma'nın 395 yılında Doğu Ve Batı olarak ayrıldığı dönemde I. Theodosius (hem Doğu hem de Batı Roma'yı yöneten son imparator. 379-395 yılları arasında hüküm sürmüştür.) 391 yılında Hıristiyanlığı resmî din ilan etmiş ve bu dönemi takiben artık kilisenin siyasi bir kurum olarak İmparatorluk'ta baskın güç olması kaçınılmaz olmuştur.

Tüm Reklamları Kapat

Eski çağlardan beri süregelen tanrı-kral geleneği bu dönemde de farklı bir sistemle devam etmiştir. bu durumun başını çeken kurum ise Avrupa'da kilise olmuştur. Artık bu gelenek kişilere yüklenen birer nitelik olmasa da kurumlara yüklenmeye başlamıştır. Günümüzde de devam eden bu sistem, çok daha sistematik bir hale getirilmiştir.

İmparatorluğun sınırlarının genişlemesiyle nüfusun artması sonucunda, başta ordunun daha sonra halkın artan temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla atılan adımlar her ne kadar siyasi ve ekonomik amaç teşkil etse de artan nüfusu kontrol altında tutmak, ordunun çıkılan seferler ve girilen savaşlarda daha kesin ve olumlu sonuçlar alabilmesi amacıyla kilise tarafından dini bir temele oturtulmuştur. Bunun en büyük örneklerinden biri olarak Haçlı Seferlerini gösterebiliriz.

Kısacası bu tarihlerden itibaren din, siyasi bir nitelik kazanmış ve siyasi kurumların devamlılığının sağlanması yolunda kontrol altında tutulması amacıyla (özellikle Roma'da) kullanılan bir araç haline getirilmiştir. Başta daha kültürel bir nitelik taşısa da sonraları adeta bir ''anayasa'' görünümünü almıştır. Bu durum sadece Avrupa'da değil, Orta Doğu topraklarında da karşımıza çıkıyor.

Tüm Reklamları Kapat

Orta Doğu

Günümüze hakim olan üç semavi dinin (Yahudilik, Hıristiyanlık, İslam) ortaya çıktığı coğrafya olan bu toprakların, ortaya çıktıkları dönemdeki sosyal, siyasi, ekonomik yaşantılarına baktığımız zaman karşımıza çıkan durum; çağın şartlarına göre sistematik bir hâle getirilmeye çalışıldığını söyleyebileceğimiz dinlerin ilk başta tüm bu düzenin değiştirilmesi, toplumun kültürüne de uygun olarak birçok konudaki usulsüzlükleri ortadan kaldırmaya yönelik birer ''kanun'' niteliği taşıdığını söylemek mümkündür. Daha sonraları ise bu üç semavi din farklı coğrafyaların kültürüne adapte olacak ve adapte olduğu bölgelerde yaşayan insanların yaşamlarına göre evrilecektir, çünkü bu tartışılamaz bir doğa kanunudur.

Fransız Devrimi sonucunda ortaya çıkan milliyetçilik akımı (Osmanlı İmparatorluğunda din ve mezhepsel farklılıkların temel alındığı ve II. Mehmet'in uyguladığı millet sisteminin karşıtı olarak inançların ve mezheplerin değil, ulusların çıkarlarının gözetildiği ve sınırların da buna göre çizildiği sistemdir) sonucunda din, çok daha modern ve çağımız ihtiyaçlarına uygun düşen bir hale getirilmiştir.

[1], [2], [3], [4], [5], [6], [7]

Okundu Olarak İşaretle
4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Yukarı Zıpla
Bu Blog Yazısı Sana Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 1
  • Tebrikler! 1
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • ^ Ekrem Memiş. (2023). Eskiçağda Mezopotamya. ISBN: 978-625-6460-28-7. Yayınevi: Ekin.
  • ^ Muazzez İlmiye Çığ. (2010). Kur'an, İncil Ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni. Yayınevi: Kaynak Yayınları.
  • ^ B. İplikçioğlu. Hellen Ve Roma Tarihinin Anahatları. Alındığı Tarih: 5 Nisan 2024. Alındığı Yer: Goodreads | Arşiv Bağlantısı
  • ^ Anonymous. (2015). Gılgamış Destanı. ISBN: 9786053323563. Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
  • ^ Karen Armstrong. (2005). Mitlerin Kısa Tarihi. Yayınevi: Merkez Yayıncılık.
  • ^ Ahmet Nuri Yurdusev. Fransiz Devrimi Ansiklopediler - Tübitak. Alındığı Tarih: 5 Nisan 2024. Alındığı Yer: tubitak | Arşiv Bağlantısı
  • ^ İsmail Aydoğuş. Kapitalizm Ansiklopediler - Tübitak. Alındığı Tarih: 5 Nisan 2024. Alındığı Yer: tubitak | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 10/09/2025 20:22:27 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17298

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close