Kapitalizmin Çözülüşü Üzerine I - Batık Ekonomi ve Demokrasi Çıkmazı

- Blog Yazısı
Kapitalist düzenin kendi içine gömülerek yıkılacağını düşündüğümüzde, bu sav sadece böyle düşündüğümüz için değil, tarihsel ve maddi gerçekliklerin üst üste binmiş çatlaklarıyla bize seslenmesinden ileri geliyor. Bir sistemin çöküşü yalnızca dışsal bir baskıyla değil, kendi iç dinamiklerinin diyalektiğiyle olur. Kapitalizm, bu anlamda kendi celladını kendi bağrında büyütür. Emeğin metalaşmasıyla başlayan bu serüven, artık sınıfsal bir çöküşün de girdabını beraberinde getirmektedir.
Artı Değerin Yıkıcı Akışı: Üretim ile Yıkım Arasındaki Doğru Orantı
Marx’ın Kapital’de temellendirdiği artı değer teorisi, kapitalist sistemin can damarını oluşturur. Sermaye, emeğin karşılığı ödenmeyen kısmını sömürerek büyür. Ancak bu büyüme sonsuz değildir. Çünkü bu sömürü, aynı zamanda piyasayı daraltır. Emekçinin satın alma gücü düşerken, üretim artar. Bu çelişki Marx’ın deyimiyle “bir çöküş mekanizması” doğurur.[1] (Marx, Kapital, Cilt I, s. 628). Bu mekanizma, içten içe çatlamaya başlayan binayı andırır. Gördüğümüz şey, hem büyüme hem krizdir. Çelişkilerin eşzamanlılığı, yıkımın paralelliğini oluşturur.
Daha çok üretim, daha az tüketici. Daha çok emek, daha az yaşam. En çok sarsıcı olan da bu düzenin, kendi içinde rasyonel gibi görünmesine rağmen insana, doğaya ve hatta kendi devamlılığına irrasyonel bir biçimde yaklaşmasıdır.

Finansallaşma ve Uydurma Sermaye: Reel Olmayanın Hakikate Dönüşü
Kapitalizmin son evrelerinde finansal sermaye, üretken sermayenin önüne geçti. Artık değer, nesnel bir üretim değil, algoritmalar ve borsa manipülasyonları üzerinden şekilleniyor. Reel ekonomiden kopmuş bir balon gibi. Uydurma sermaye, Marx’ın deyimiyle “gelecek artı-değerin bugünden satışı”dır.[2] (Marx, Kapital, Cilt III, s. 379). Ancak bu satış, aynı zamanda geleceğin ipotek altına alınması anlamına gelir.
Bugünün krizleri, yalnızca geçmişin borçlarının değil, geleceğin gaspının da bedelidir. İşte tam da burada, kapitalizm kendi yok edicisini yaratır: krizi yönetemeyen, onu sürekli ertelemeye çalışan ama sonunda daha büyük çöküşler doğuran bir yapı haline gelir.
İşçi Sınıfının Bölüntülenmesi: Birleşemeyen Parçalar mı, Yoksa Yeni Bir Özne mi?
Biliyorum, birçok Marksist için işçi sınıfı artık klasik anlamda tanımlanamaz hale geldi. Ne var ki sınıf, yalnızca mavi önlüklü fabrika işçileri değildir. Esnek çalıştırılan, güvencesizleştirilen, algoritmalara hizmet eden beyaz yakalılar, hatta TikTok içerikleri üreten içerik üreticileri, yeni proletaryanın parçalarıdır. Açıkçası yeni dönemin işçi sınıfına mensup işçileridir.
Bu parçalanmış sınıfın en büyük sorunu, kendini tanıyamamasıdır. Aslında kendilerini tanımlayamamaları noktasında haksız da değiller. Zira emeği karşılığında elde ettikleri primler, promosyonlar hatta kıdemler sınıf gerçekliğiyle aralarında sis perdesi oluşturmaya yetiyor da artıyor bile.Kapitalizm yeni sınıf tipolojileri yaratırken, kendi karşıtını da yeniden tanımlıyor adeta. Gramsci’nin dediği gibi: “Eski dünya ölüyor, yenisi doğamıyor; bu arada canavarlar ortaya çıkıyor” [3](Gramsci, Hapishane Defterleri, s. 276). Ve evet, canavarların çağındayız. Kimisi de kendi içimizden peyda oluyor maalesef ki.
Kapitalist Düzende Hukuksuzluk ve Demokrasi Çıkmazı
Eğer kapitalizm yalnızca ekonomik bir sistem olsaydı, çöküşü teknik bir mesele olurdu. Fakat o, aynı zamanda hukukla ve siyasetle örülmüş bir ağdır. Demokrasi, bu ağın cilasıydı. Ancak gelinen noktada, bu cila fazlasıyla aşınıyor. Yüzeyde halk egemenliği görüntüsü var, sandık var, seçim var. Fakat özde, hukukun araçsallaştırılması, adaletin sermaye çıkarlarına tabi kılınması söz konusu. İşte bu, kapitalizmin en çürütücü çelişkilerinden biridir.
Hukukun Yozlaşması: Adalet mi, Sermaye Çıkarı mı?
Neo-liberal sistemin yükselişiyle birlikte hukuk, bir meta haline geldi. Şirketlerin ve siyasi iktidarın lehine kararlar alan mahkemeler, işçi direnişlerini kriminalize eden yasalar ve muhalefeti susturmak için düzenlenen anayasa değişiklikleri…
Hukuk artık soyut bir adalet mekanizması değil; sermayenin kılıcı haline getirilmiştir. Poulantzas’ın deyimiyle “devlet, sınıf mücadelesinin yoğunlaşmış biçimidir” [4](Poulantzas, Politik İktidar ve Toplumsal Sınıflar, s. 134). Ve hukuk bu yoğunlaşmada, burjuvazinin araçsal aklını temsil eder.

Demokrasi mi, Sandık Fetişizmi mi?
Demokrasi, yalnızca sandığa indirgenemez. Ama kapitalist siyasal sistemde demokrasi, çoğu zaman sandığa hapsedilir. Sandığın egemenliği, halkın egemenliğinin yerine konur. Sandığa konsolide olmuş bir öfke, kapitalizmin standart hezeyanlarından biridir. Günü kurtarır, halkı oyalarlar. Sandık, sadece biçimdir. İçeriği ise egemen sınıf belirler.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bir noktadan sonra, bu sistem kendi antitezini yaratır: halkın adıyla kurulan iktidarlar, halkı susturur. Çoğunlukla gelen liderler, çoğunluğa yaslanarak azınlığı ezer. Bu, liberal demokrasinin kendini yeme sürecidir. Ve kapitalizmin demokratikliği bu noktada bir yanılsamadır. Neoliberal otoriterlik dediğimiz şey tam da budur: serbest piyasa + tek adam.
Çözülüş Bir Zorunluluktur
Kapitalizm bir sistem olarak sürecini tamamlamıştır. Ancak bu tamamlanmış olma, derinleştiği ve yerleştiği anlamına gelmez. Tam tersine: kapitalizmin doruk noktası, onun çöküşünü hızlandırır. Emek sömürüsüyle, hukuk manipülasyonlarıyla, sınıf çelişkilerini bastıramayacak kadar geniş bir yarık açtığı su götürmez bir gerçektir.
Halk bu yarığın sesini duyuyor. Hatta tam da bu yarığın içinde, en dibinide. Öyle bir yarık ki bu; İçinde hem yıkımı hem umudu barındıran bir ses. Kapitalizm çözülüyor. Yavaş, sancılı, ama kaçınılmaz bir çözülüş bu. Ve bizler, bu sürecin tanıkları değil; öznesi olmak zorundayız. Aksi halde, çöküşün altında kalacağız.
- 3
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/06/2025 22:36:59 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20325
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.