İslam Dünyasının Deist Hekimi: Ebu Bekir er-Râzî
İslam'ın Altın Çağına Damgasını Vurmuş Hekim, Filozof ve Simyacı
Tam adıyla Ebû Bekir Muhammed bin Zekeriyyâ bin Yahyâ er-Râzî, 865 yılında Rey kentinde dünyaya gelmiştir. “Râzî” nisbesi Rey'de doğması sebebiyle verilmiştir. Batı'da ”Rhazes” olarak bilinir. Kökeni tartışmalıdır, Fars veya Türk olduğu düşünülmektedir. O dönemde Rey kentindeki Türk nüfusunun yoğunluğu hasebiyle Türk olması daha muhtemel gözükmektedir. Tıp ilmine yaptığı büyük katkılardan dolayı Batılılar tarafından ”Arapların Galen'i” unvanıyla anılır. [2]
Gençliğinde şiir ve edebiyatla uğraşmış, ud çalıp şarkı söylemiş, aynı zamanda kuyumculuk yaparak hayatını kazanmaya çalışmıştır. Fakat sakal ve bıyıkları çıktıktan sonra “Artık mûsiki ile uğraşmak yakışık olmaz” diyerek musikiden vazgeçip; simya, kimya, tıp ve felsefe alanlarına yönelmiştir. Kuyumculuk yaptığı yıllarda simyaya ilgi duymaya başlamış, bir laboratuvar kurmuştur. Burada deneyler yaparken çıkan gaz sonucunda gözleri rahatsızlanmış bu rahatsızlık hayat boyu sürmüştür. Değersiz madenleri bir takım işlemlerle değerli madenlere çevirebileceğini düşünen Râzî, bir diğer İslam bilgini Kindî tarafından tenkit edilmiştir. Kindî, simyanın halkı aldatmaca olduğunu ve sahte ilim olduğunu söyleyen ilk İslam bilginidir. Râzî, teorik simyayı pratiğe dökmüş, tecrübeye dayalı bilimsel sistem kurmuştur, deneye ve gözleme önem vermiştir. Bu sebeple kimya biliminin kurucularından kabul edilmektedir. Yaşadığı göz rahatsızlığı onu kimyadan uzaklaştırıp tıbba yöneltmiştir. [1]
Çeşitli ilim merkezlerine seyahat etmiş; edebiyat, dil, felsefe, tıp, matematik ve astronomi alanlarında tahsil görmüştür. Bu seyahatleriyle Yunan, Hint, Fars ve İslam tıbbını öğrenmiş ve büyük bir tıp bilgisine sahip olmuştur. Memleketi Rey'e dönünce buradaki hastanenin başhekimliğine getirilmiştir. Bir müddet görev yaptıktan sonra Rey'den ayrılarak Bağdat'a gitmiş ve buradaki büyük hastanenin başhekimi olmuştur. Aynı zamanda saray hekimliği ve devlet işlerinde danışmanlık yapmıştır. Kurduğu nöbetleşme sistemiyle sağlık hizmetinin aksamamasını sağlamıştır. Muayene sırasında hastayı detaylıca analiz etmiş ve bunları not almıştır. Yıllarca biriktirdiği bu notları tıbbî eserlerinde kullanmıştır. Ayrıca hekimlere nasihatler verdiği ve tıbbî etikten bahsettiği ”Ahlaku't-tabip” adlı eserini kaleme almıştır. Yazdığı eserler Latince'ye çevrilmiş ve 18. yüzyıla kadar Avrupa'daki üniversitelerde ders kitabı olarak kullanılmıştır. Tıpta teorik bilgi kadar pratiğe de önem vermiştir. Râzî, çiçek ve kızamık hastalıklarının farklı hastalıklar olduğunu söylemiş, aralarındaki farkları açıklamıştır. Ayrıca, kimyayı tıp alanında etkin bir şekilde kullanan ilk hekimdir. Hayvan bağırsağından ameliyat ipi imal etmiştir. Göz bebeğinin ışığa karşı tepkisini fark etmiştir. Avrupa'da ”Album Rhazes” olarak bilinen beyaz kurşun merhemini eczacılığa kazandırmıştır.
Her ne kadar hekimlik yönüyle öne çıksa da Râzi'nin felsefi tarafı da mühimdir. İslam felsefe geleneğindeki en özgün filozoflardan biri olarak kabul edilir. ”Tabiatçı” ekolün önde gelen temsilcilerinden olan Râzi, tanrı ve ruh hariç hiçbir madde dışı varlığı kabul etmez.
Razi için “Felsefeyi bir yol, bir hayat tarzı olarak gören ilk İslâm Ahlak filozofudur.” diyebiliriz. “Filozofça Yaşam“ adlı eserinde bir filozofun nasıl yaşaması gerektiğini “Felsefe, insanın gücü yettiği ölçüde Tanrı'ya benzemesidir.” temelinde anlatır. Razi'ye göre dünyadaki haz ve acının geçici, öte dünyadaki hazzın ise ebedi olduğunu ve bunu kavrayan filozofun dünyadaki geçici hazzı istemeyeceğini belirtir. Hazlardan tamamen uzak kalınmasını değil, nefsi terbiye etmek gerektiğini söyler. Bu dünyadaki geçici hazza kapılanlar ise aldanan ve filozofça yaşamdan uzak insanlardır. Razi'ye göre insan öncelikle kendini bilmelidir ve ister dostundan ister düşmanından olsun eleştiriye açık olmalıdır. İnsan kendini beğenmiş veya buna müsait bir varlık olduğundan kendini nesnel olarak eleştiremez ve yanlışlarını göremez. Yanlışlarını görememek ise insanın öz gelişimi önündeki en büyük engeldir. Hayvan haklarına da değinen filozof, hayvanların korunması gerektiğini vurgular. Reenkarnasyon inancına sahip olan Razi, insan harici canlıların öldükten sonra ruhunun başka bir canlıya geçtiğini ve bunun insan bedenine geçene kadar devam ettiğini ve insandan sonra ilahi aleme varabileceğini söyler. [3]
Razi, tanrının varlığını kabul eden lakin peygamberliği ve vahiyi kabul etmeyen yani Deist olarak nitelendirebileceğimiz bir filozoftur. Razi'ye göre tanrının insana bahşettiği akıl ve adalet duygusu insanın yaşamı için yeterlidir ve ilahi bir rehbere ihtiyaç yoktur. Ayrıca tanrının akılla bulunabileceğini söyler. Peygamberin olması insanlar arasındaki eşitliği bozacağından ve peygamber gelen topraklarda din temelli savaşlar olmasından dolayı Razi peygamberliği kabul etmez. Razi'ye göre onca insanın dine bağlanmasının nedeni geleneğe olan saygı, din adamlarının gücü ve dini ritüellerin insanları etkilemesidir. Bu nedenle kendisinden mülhid veya zındık diye bahsedilir.
Razi, yoktan yaratılışı tutarsız bulur. Her şeyin başka bir şeyden meydana geldiğini bu sayede yoktan yaratılışın mümkün olamayacağını ve Tanrı'nın hiçlikten bir şey yaratamayacağını söyler. Ona göre her şey ezeli ve ebedi olan, bölünemeyen, küçük ve belirli bir kütlesi ile hacmi olan ''heyula'' adlı parçacıklardan meydana gelmiştir. Bu parçaların birleşmesinden madde oluşur. Parçaların yoğunluğuna göre de maddenin cinsi değişir.
Hayırsever, cömert, alçak gönüllü olarak bilinen ve hayatını hastanelerde insanlara hizmet etmekle geçirmiş bu büyük bilim insanı 27 Ekim 925 tarihinde 60 yaşında vefat etti. Kimyevi gazlardan ve uzun süreler az ışıkta kitap okumaktan gözleri zarar gören Razi, hayatının sonlarına doğru kör olmuştur. Bilime karşı tutkusunu, çalışmaya olan bağlılığını yaşamı boyunca sürdürmüştür. Gözleri kör olduğunda dahi başkasına okutup yazdırarak çalışmalarına devam etmiştir.
- 3
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Mahmut Kaya. Râzî, Ebû Bekir - Tdv İslâm Ansiklopedisi. Alındığı Tarih: 19 Eylül 2024. Alındığı Yer: TDV İslâm Ansiklopedisi WEB SİTESİ | Arşiv Bağlantısı
- ^ Hüseyin Karaman. (2004). Bir Biyografi Denemesi: Ebû Bekir Er-Râzî. DergiPark, sf: 28. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Aygün AKYOL. (2019). Ebû Bekir Râzî Ve Felsefî Düşünce Sistemi. Journal of Islamic Research. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 17:06:33 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18625
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.