Hukuk Fakültesi 101

Merhaba müstakbel üniversiteli. Tercih sonuçları açıklandı ve hukuk fakültesi yazmayı mı düşünüyorsun? Tercihlerini onaylamadan önce son kez seni uyarmak istedik. Dur! Yapma! O düğmeye basarsan hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Öncelikle tebrik ederiz. Hukuk fakültesi yazacak kadar yüksek bir sıralamaya girdiysen başarılı bir sonucun var demektir. Belki yıllarca çalıştın, belki mezuna kaldın... Bu sıralamayı bunca emekle başarıp hukuk fakültesi yazmayı düşünüyorsun. Peki, değer mi? Üniversitedeki en havalı bölümlerden biri olduğu ve ortamlarda "Hukukçuyum." denildiğinde gözlerin sana döndüğü bir gerçek. Mezun olduktan sonra iş bulmak diğer bölümlere göre nispeten daha kolay. Ayrıca özel sektörde veya kamu sektöründe iş bulmak yerine kendi ofisini de açabilirsin. Kendi ofisini açtığında sabit bir çalışma saati olmadığı için keyfine göre çalışma sistemini de oluşturabilirsin. Maaşın asla sabit olmadığı için bir ay asgari ücret bir ay 5-6 sıfırlı paralar da kazanabilirsin. Her şey göründüğü gibi mi? İşte hukuk fakültesini okumamak için nedenler:

1-)Öncelikle şunu bilmeni isterim: kitap okumayı seviyorsan bu bölüm bir şekilde okunuyor. Ama kitap okumayı sevmiyorsan dünyada cehennemi yaşıyor gibi eziyet çekebilirsin. Bu bölümün tek materyali kitap. Binlerce sayfalık kitapları 3-4 aylık kısa bir sürede öğrenmeye (ezberlemeye) çalışmak zaten bu bölümün zor olan ilk kısmı. Sosyal hayata vakit ayırmak gerekli; ama üniversitede diğer bölümleri okuyanlar kadar sosyalleşemeyeceksiniz ders çalışmaktan.

2-)İkinci zor kısmı da o kadar çalışmaya rağmen 10-20 gibi düşük puanlar alacağın gerçeği. Bu gerçekle yüzleştikçe "Ben salak mıyım? Bu bölüm bana göre değil mi? Acaba yol yakınken bölüm mü değiştirsem?" gibi sorular ikinci dönemde/ senede insanların bu bölümü bırakmasına sebep oluyor. Her dönem 5-6 kişi bölümü bırakıp başka bölüme geçiyor. İnsan psikolojisini zorlayan bir bölüm gerçekten, depresyonda olan girmemeli.

3-)Bir şekilde mezun oldunuz diyelim. Bu sefer hukuk mesleklerine giriş sınavı diye bir sınava giriyorsunuz. Bu sınavın zorluğunun bilinmemesi, bu sene (2024) ilk defa girileceği için her şeyin muamma olması ve kaç kişinin başarılı olacağı en büyük sorun.

4-)Bu bölümden sonra avukat, hakim, savcı, noter, kaymakam, akademisyen, memur, müdür... olabiliyorsunuz. Hepsi birbirinden havalı gelse de hepsi birbirinden farklı zorlukları içeriyor: Avukat olduğunuzda iş bulabilmek diğer sektörlere göre nispeten daha kolay olsa da maaş ne yazık ki yeni mezunlar için asgari ücret düzeyinde. (hatta altında) Ofisinizi açmak isterseniz giderler gelirinizin de üstünde ayrıca yeni mezunken müvekkil bulabilmek de kolay değil. Hakim, savcı olmak isteseniz sınavı kazanmanız yetmediği gibi mülakat adı altında sağlam bir referans (torpil?) bulmanız gerekiyor. Noterlik için bir sıraya giriyorsunuz ve 80-90 yaşınıza kadar yaşarsanız "belki" size sıra gelebilir.

5-)Çok fazla sorumluluk alıyorsunuz. Kiminin hayatı, kiminin parası, kiminin vicdanı sizin ağzınızdan çıkacak bir cümleye bakıyor bazen. Karakolda polisle, adliyede memurla, hacizde borçlularla kavga edebiliyor ve hatta şiddete maruz kalabiliyoruz. Öldürülen, sakatlanan meslektaşlarımız var. Bu kadar riskin sonucunda alınan para asla değmiyor.

6-)Size asla mutlu insan gelmiyor. Her zaman en mutsuz ve/veya en sorunlu tiplerle uğraşacaksınız. Kazandığınız parayı etrafınızda biraz mutlu insan görebilmek için harcayacaksınız. Onlar da sizin avukat olduğunuzu öğrenince hemen dert anlatmaya başlayacak. Bu yüzden günün sonunda ne iş yaptığınızı saklarken bulacaksınız kendinizi.

Bu kadar soruna rağmen neden hâlâ Türkiye'de avukatlık yapıyorsunuz diyebilirsiniz. Üç cevabı var bu sorunun. Birincisi: Başka seçenek yok. Bugün birçok avukat başka seçeneği olduğunda mesleği bırakıyor ve başka bir sektöre geçiyor. İkincisi: Avukatlık ciddi anlamda emek verilen bir meslek ve kadar emek verdikten sonra bırakmak istemiyorsunuz. Üçüncüsü: Bu meslek birilerinin hayaliydi.

Bu bölümü yazmadan önce sizlere son kez uyarıda bulunmak istedik. Hâlâ "Benim hayalim" diyerek bu bölümü yazacaksanız sizlere geçmiş olsun ve hoş geldiniz müstakbel meslektaşlarımız.