Hapı Yutanlar: Prozium
‘Rüyalarımı serdim ayaklarının altına, usulca bas, zira bastığın rüyalarımdır’
William Butler Yeats
İnsanlar ikiye ayrılırlar aziz dostum; hapı yutanlar, yutmayanlar.
John Preston’u hatırlayın, Kurt Wimmer’in İsyan’ını. (Equalibrium, 2002) Hesapçı dünyanın rahibi Preston’u. Yalnız rahip mi? Hayır. Tüm rahipler kadar yargıç, tüm rahipler kadar cellat.
Domuzların ayakları altına serilmiş bir şaheser İsyan. Bu yüzden de layık olduğu ilgiyi göremedi. Fahrenheit451 (François Truffaut, 1966) ile Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (Michael Radford, 1984) arasında bir öykünmenin ürünüymüş. Eleştirmenler, modern yargıçlardır. Tepinir dururlar o canım eserlerin üzerinde. Bir kez olsun hissetmek kaygısına düşmezler sanatçıyı, Yusuf El Ezdi’den aldıkları sancağı sallar dururlar. Bir tarafta Hallac bir tarafta İmam Muktedir Billah. Hapı yutanlar, yutmayanlar. Vesselam.
Her şeyin bir bedeli vardır, duygulanmanın bile. Düşünmek ve duygulanmak, birisi şeytanın payına düştü tarih boyu, diğeri yaftası boynunda olanların. İstiklali elde etmenin ön koşuludur duygulanım ve fakat bedeli ağır, kıllet ve istiklal öp öz kardeştirler çünkü, her istiklalin beraberinde gelen kıllettir, azalıştır, bir bütünden kopuş. Hakikate şehrahlardan gidilmez, sanatçı hakikate patikalardan gider, düşe kalka.
Preston, duyguların, duyguya dair olanın yasak olduğu bir dünyanın en sadık rahibi, patikalara giriyor ama ne için? Avlanmak. Göz yaşının, tebessümün ve en nihayetinde aşıkların celladı. Bir diğer rahip Partridge (Sean Bean) ile birlikte avlıyorlar ruhları. Mağaradan ilk çıkan Partridge. William Butler Yeats’in şiiri ile açığa vuruyor duygularını, Rüyamsın.
‘Benim olsaydı göğün sırmalı kaftanları,
O kah altın, kah gümüş ışıklarla dokunmuş,
O kah mavi, kah açık, kah koyu kaftanları,
Güneşin, ayın, gecenin ipliğiyle dokunmuş,
Kaftanları serseydim ayağının altına.
Bense züğürdün biri, varım rüyalarımdır.
Rüyalarımı serdim ayaklarının altına,
Usulca bas, zira bastığın rüyalarımdır.’ (çev: Can Yücel)
Dedi ve celladına, rahip Preston’a teslim etti canını. Aziz Petrus gibi aşıktı ve Roma’dan kaçmadı.
Prozium ile duygulardan arınıyor bu distopyanın insanı, bizse prozacla. Saçlarımız sinir uçlarımıza kadar batmış, hissetmiyor ve anlamıyoruz. Aşktan ve ızdıraptan kaçıyoruz, kendimizle yüz yüze gelmek en büyük korkumuz, korkmaktan da kaçıyoruz.
Ne ki Preston talihli. Yusuf gibi, Faust gibi. Adandıkları için kurtuldular cehennemden, tek erdemleri adanmışlık, Faust her ne kadar ahlaki bir çöküşte de olsa, bencil ve kötü bir adam da olsa bilgeliği istedi, hikmeti. Bu yüzden de Tanrı katına ulaştı, böylece Mefistofeles’e kanı ile imzalayıp verdiği sözleşmenin sonuçlarından onu tanrı korudu. Alması gereken dozu yere düşürdü Preston ve insanlığın ilk alameti göründü onda, merhamet. Tanrı Preston’u şehirde ziyaret etti.
Avladıklarından birisi oldu Preston. O da Aziz Petrus gibi Roma’ya geri dönüyor ancak bir farkla, Aziz Petrus çarmıha gerilmek için dönmüştü, Preston ise Roma’yı yakmak.
Sanatı, sanatçıyı yağma et. Duyguları mengenede sık, parçala. Patikaları ateşe ver, ara sokakların talihini ve tarihini sıfırla. Şehrahlarda yürüt insanlığı, her şey düzen için. Tüm bunların tabii sonucu barış değil, Equalibrium, İsyan.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 25/04/2024 04:56:16 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13446
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.