Bir Akşam Yemeğinde "Sokrates Öncesi Felsefe Tarihi"
Son akşam yemeği değil sonsuz bir akşam yemeği

- Blog Yazısı
Thales: Merhaba sevgili dostlar, daha önce sizlerle bir masa etrafında toplandığımızı hatırlamıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.
Diğerleri: (Herakleitos hariç) Hoş bulduk diye selamlarlar.
Thales: Neden konuşmaların başlatıcısının ben olduğumu bilmiyorum. İşin aslı akşam yemeği için mi burada toplandık yoksa doyumsuz bir sohbet için mi onu da bilmiyorum. Ama “zaman en bilge şeydir.” ve muhtemelen zamanla neden burada oturduğumuzu anlayacağım.
Pythagoras: Thales haklı. Zaman yolculuğunda önde olanı saygıdeğer sayıp büyüklere saygı gösterilmelidir . Thales de bizim büyüğümüz olarak, bizden daha bilgedir ve ona saygı göstermeliyiz.
Herakleitos: Teutamas oğlu Bias’ ın logos (saygınlık anlamında)’u diğerlerinden daha çoktur. O senin söylediğinin aksine Thales’ ten daha bilgedir.
Parmenides: Herakleitos yine sınıftaki diğer çocuklarla uyum sağlayamayan bir çocuk gibi konuşuyorsun.
Oluş Sorunu
Herakleitos: Uyum sandığın gibi bir şey değil. Uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar, her şey çatışma sonucunda meydana gelir ey Parmenides. En bilge sayılan kişinin bildiği ve tutunduğu şey sanılardır. Adalet yalanları uyduranları da, yalanlara tanıklık edenleri de yakalayacaktır. Ey bilge kişi sen boş ver şimdi o konuları. Bir şey duydum doğru mu? Sen “Yekparedir evren, zira var olan yapışır var olana” demişsin bir yerlerde.
Parmenides: Evet. O oluşmamıştır ve bozulamaz, zira eksiksiz, sarsılmaz hem de ereksizdir söylediğimiz gibi, ne bir zamanlar vardı ne de olacak. Madem halihazırda vardır evren; hemhal, bir, sürekli…
Herakleitos: Çok şey öğrenmek anlayışlı olmayı öğretmez. Öğretseydi, Hesiodos ile Pythagoras’a ve de Xenophanes ile Hekataios’a öğretirdi . Evren; İhtiyaç ve tokluktur. İhtiyaç veya açlık, oluş sürecinde nesnelerin ortaya çıkmasına ve ateşin kozmik düzenine işaret eder. Tokluk ise bir nesnenin ölümü, dağılması, ateşe dönüşmesi anlamına gelir. Kozmik düzen aynı anda hem ihtiyaç hem de tokluktur. Ölüm ve yaşam birlikte mevcuttur. Her şey ateşle takas olur, ateş de her şeyle; tıpkı altın ile malların ve mallar ile altının takas edilmesi gibi
Parmenides: Peki ne tür bir doğuş arayacaksın ki ona? Bu sebepten ne oluşa icazet vermiştir Dike, ne de bozuluşa, bırakmak suretiyle zincirleri. Nasıl öyleyse hazır olabilir var olan? Nasıl varlığa gelebildi? Zira eğer varlığa geldiyse yoktur ya da eğer günün birinde yazgılıysa var olmaya… Böylece yok oluş sönüktür ve bilinemezdir bozuluş.
Pythagoras: Herakleitos, sakın ola “Ateşi bıçakla karıştırma!”
İnsan Nedir
Thales: Ermişler sakin olalım. Kendini Tanımak en zorudur . Biz burada bir anlamda kendimizi tanımaya çalışıyoruz. Biliyorum “başkasına akıl vermek en kolayıdır.” Ama sakinleşelim. Biz sohbet ediyoruz bunu unutmayalım. Bu konuda benimle aynı düşüncede olacağınızı düşünüyorum.
Empedokles: Kendini tanımak derken ne anladığımız önemli. Muhtemelen Delphoi’ deki kehanetten bahsediyorsun. Kendini tanımak’ ı insanı tanımak olarak ele alırsak, İnsan nedir sorusunun cevabını bulmamız gerekecek. Bana kalırsa insanın insan olma süreci şudur: Kökence " her türlü biçime sahip ve seyri şaşkınlık veren sayısız yaratık oymakları sağa sola dağılmıştı. Boyunsuz başlar, omuzsuz kollar, alınsız gözler, başka bir organla birleşmek isteyen tek tek organlar vardı. Bu nesnelerin her biri rasgele birleşti. Sayısız elleri, ayrı yönlere bakan yüzleri, göğüsleri ile vücutları öküz yüzleri insan, yüzleri öküz vücutları insan biçiminde acayip pek çok yaratık çıktı ortaya. Aralarında, erkek ve kadın özelliğini taşıyan kısır hünsalar da bulunuyordu. Sonunda belirli biçimler yaşadı yalnız.”
Thales: Yani hakikaten hayvan değil, insan olduğum için talihe minnet borçluyum diyebilirim . Peki, insan konusunda farklı görüşlerde olanlarınız var mı?
Anaksimandros: İnsanın suyu bırakıp karaya geçen bir balıktan gelişmiş olduğunu varsayıyorum. “Kesin olmasa da, canlı yaratıkların güneşten buharlaştığı sırada yeryüzündeki nemden evrimleştiği görüşündeyim.” Benim bu kuramım, daha önceden oluşmuş üç fikre dayanıyor: ortak köken, devamlı hareket ve zıtların çatışması.
Pythagoras: Bu konuda tek bildiğim şey: Canlılar birbirlerinden tohumlar sayesinde çoğalırlar, topraktan kendi kendine çıkan hiçbir şey yoktur . Daha fazla şey bilen varsa bu konuda şöyle buyursun.
Zenon: İnsan topraktan oluşmuştur.
Thales: Bu konudaki görüşlerin biraz eksik gibi. Ben seni ayrıntı vermeye zorlamayacağım fakat bu konuda övülmek yerine aşağılanabilirsin. Bu görüş diğerlerine saçma gelebilir.
Zenon: Eğer bu konuda beni aşağılamaya kalkarlarsa gereken cevabı veririm. Çünkü; “Aşağılanınca hiçbir şey olmamış gibi durursam, övüldüğüm zaman da duyarsız kalmam gerekir.”
Herakleitos: Köpekler tanımadıklarına havlarlar, sorgulamadan kabul eden insanlar hem hakikatten uzaklaşır hem de direnip muhalefet etmeye kalkarlar. Bilgisizliği gizlemek en iyisidir. Ancak bu, içki masalarında gevşemişken çok zordur.
/evrimagaci.org%2Fpublic%2Fcontent_media%2Fa2b0121acc3008f6d22c8bd2f13a6ae7.jpeg)
Zenon: Hangi hakla bana bu hakaretleri yağdırıyorsun. Gerçekten insanın ne olduğunu biliyorsan açıkla o halde?
Herakleitos: Delphoi’ deki tanrının kehaneti ne açıklıyor ne de gizliyor, yalnızca işaret ediyor.
Anaksagoras: Ermişler tartışmıyoruz. Sohbet ediyoruz, bunu unutmayalım. Bana kalırsa: Canlılar ıslak, sıcak ve toprak öğelerden oluşmuş, sonra birbirlerinden üremişlerdir: erkekler sağ taraftan, dişiler de sol taraftan. Buna göre, dış dünyada gördüğümüz her fiziki ya da duyusal nesne, dünyadaki gerçek maddelerin hepsinin parçacıklarını içeren bir karışım olmak durumundadır. "Saç" dediğimiz şeyde pırasa maddesinin parçacıkları, cam maddesinin parçacıkları, inek maddesinin parçacıkları, vs. -çevremizde gördüğümüz bütün maddelerin parçacıkları- vardır. Aynı şekilde, "et" te de saç maddesinin parçacıkları, pırasa maddesinin, cam maddesinin, ağaç maddesinin ve elbette et maddesinin parçacıkları vardır. Bunlardan birincisinde, her ne kadar o duyulur evrendeki bütün varlık ya da maddelerden parçacıklar ihtiva etse de, saç; ikincisinde ise et maddesi bir şekilde baskın çıkmıştır ve görme yetimizin kaba ve yetersiz olması nedeniyle, biz onları baskın olan şeyin adıyla çağırırız .
Thales: Epey açıklayıcı oldu gerçekten Anaksagoras. Bu konuda başka görüş belirtmek isteyen var mı?
Protagoras: Ben sanırım bu konuda konuşan son kişi olacağım. Her şeyin ölçüsü insandır, burada genel olarak insanlıktan ya da insandan bahsetmiyorum tek tek bireysel kişilerden bahsediyorum; var olanların var oldukları ve var olmayanların var olmadıkları konusunda. İnsan, özne olarak, her şeyin ölçüsü olduğu için, var olan kendi başına olmayıp bilinç içindir, "Hakikat bilinç için bir tezahürdür. Hiçbir şey kendinde ve kendi için olmayıp, her şey ancak göreli bir hakikate sahiptir."
Leukippos: Son söylediğini örneklendirebilir misin?
Protagoras: "Bir rüzgâr estiğinde, bir kişi üşüyebilir, bir başkası ise üşümeyebilir; dolayısıyla bu rüzgâr hakkında onun kendinde soğuk mu, yoksa sıcak mı olduğunu söyleyemeyiz. Ayaz ve sıcak böylece var olan bir şey olmayıp sadece bir özneyle ilişkilerinde söz konusudur; rüzgâr eğer kendinde soğuk olsaydı, özne için her zaman böyle olması gerekirdi .
Meşhur Arkhe Sorunu
Leukippos: Madem ki sohbet belli bir konu üzerinden ilerlemiyor. Esasında felsefi olarak genelde aklımda tek bir soru oluyor ki o da arkhe nedir sorusu? Ben kendi adıma “arkhe (ilk neden)” nin “atom” olduğunu düşünüyorum. Bir kesitte çeşitli biçimlerde bir sürü atom sonsuzluktan çıkıp büyük boşluğa girer ve bir araya toparlanıp tek bir burgaç oluşturur; cisimler burada birbirlerine çarparak ve her yönde döne döne birbirlerinden ayrılırlar, ancak benzer atomlar birbirleriyle birleşir. Atomlar sayılarının çokluğundan ötürü dengeli devinemediklerinden, hafif olanlar elekten geçer gibi dıştaki boşluğa yönelirler; geri kalanlar bir arada dururlar ve birbirlerine geçip birlikte devinirler, böylece ilk küresel kütleyi oluştururlar.
Demokritos: Aslına bakarsanız söz eylemin gölgesidir. Söyleyeceklerimiz Pythagoras’ın yaptığı ve belki de yapmaya devam edeceği eylemlerle kıyaslandığında ancak o eylemlerin gölgesi olabilir. Ama bir şeyler söyleyeceksek illa: Leukippos’ a katıldığımı belirtmek isterim.
Evrenin ana ilkesi atomlarla boşluktur, bunun dışındaki her şey var sanılan ya da tahmin edilen şeylerdir; dünyalar sonsuzdur, doğar ve yok olurlar. Sonsuz boşlukta üst ve alt bulunmaz .
Leukippos’ a destek olması açısından ve belki de biraz onun düşüncelerini geliştirmek açısından; bana kalırsa Atomlar büyüklük ve sayıca sonsuzdur. Atomlarda hareketin iki türünden bahsetmek doğru olacaktır. Bunlardan birincisi, atomların kozmik süreç başlamadan önceki başlangıç durumunda sahip oldukları doğal hareketleri veya bir başlangıcı olmayan hareketleri; ikincisi atomların bir araya gelmeleri, varlıkları meydana getirmeleri sonucu ortaya çıkan hareketleridir. Atomlar evrende burgaç içinde dönerek devinirler. Böylece, ateş, su, hava ve toprak gibi bütün oluşumlar ortaya çıkar; çünkü bunlar da birtakım atomların kümelenmesidir, bu atomlar sert oldukları için etkilenmez ve değişmezler. Güneşle ay böyle düz ve küresel atom kitlelerinden oluşmuştur, ruh da aynı şekilde; ruhla akıl aynı şeydir.
/evrimagaci.org%2Fpublic%2Fcontent_media%2Ffd2b81679c40aedc0c5aa69ca634cd02.jpeg)
Empedokles: Ateş, su, toprak ve hava olmak üzere dört öge vardır. Her tikel şey bu dördünün bir tür birleşmesi yoluyla ortaya çıkmaktadır. “Parlak Zeus, yaşam kaynağı Hera, Aidoneus ve ölümlü yaşam kaynağını gözyaşlarıyla ıslatan Nestis;” burada Zeus’tan ateşi, Hera’dan toprağı, Aidoneus’tan havayı, Nestis’ten de suyu kastediyorum. “Bunların sürekli değişimi hiç bitmez”, sanki bu düzen sonsuzmuş gibi. Ve Güneş ateşten yapılmış büyük bir kütledir ve aydan daha büyüktür. Ay diske benzer, gök de kristal gibidir.
Anaksagoras: Ana maddeler, birbirine eş parçalardan ibarettir: Altın nasıl “kırıntı” denen şeylerden oluşmuşsa, evren de birbirine eş küçük kütlelerden oluşmuştur. Hareketin başlangıcı us’ dur; kütleler içinde toprak gibi ağır olanlar aşağıda yer alırlar, ateş gibi hafif olanlar da yukarıda; su ile havaya gelince, bunlar da bu ikisinin arasında bulunur. Bu nedenle, ıslaklık güneşin etkisiyle buharlaştıktan sonra, denizin bulunduğu yer, toprağın düz kısmının üstüdür. Her şey bir aradaydı sonra us bunları düzene soktu. Eğer us onların içine karışmış olsaydı onlara karşı bir egemenlik kuramayacaktı. Us önceleri darmadağınık olan her şeyi bir araya getirdi. Akıl apaçık bir şekilde, her şeyle karışmayan tek şeydir, zira sadece belli varlıklarda az veya çok miktarda bulunur. Kendinde arı, özgür süreç olarak düşünce kendini-belirleyen evrenseldir diyebilirim.
Elementler konusunda Empedokles, seninle iki ayrı fikirdeyiz. Kökensel ilkeler olarak ateş, toprak, hava ve suyu alıp, tüm şeyler bunların birleşmesinden doğuyor diyorsun. Oysa et, kemik vb. gibi benzer parçalardan oluşan şeyler yalın materyallerdir. Su ve ateş gibi şeyler ise kökensel elementlerin karışımıdır. Benzer ancak benzerden gelir, karşıta hiçbir geçiş olmayıp karşıtların birliği olanaklı değildir. Tüm değişim benzer olanın bir ayrılması ve birleşmesinden ibarettir. Gerçek değişim olarak değişim kendisinin olumsuzundan bir oluş olacaktır.
Thales: Bana kalırsa yanıtları biraz kısaltalım. Bu kadar yemek yersek en son çatlayacağız. Bence “Her şeyin başlangıcı sudur ve her şey suya geri döner.” Su düşüncenin yalın özüdür . Evrenin canı vardır ve daimonlarla doludur, yani bu şu anlama gelir: Her şey, yaşayan gizemli güçlerle doludur; canlı ve cansız doğa arasındaki ayrımın gerçekte hiçbir dayanağı yoktur, zira her şeyin bir ruhu vardır.
Anaksimandros: İlk neden Sonsuzluk’ tur (apeiron). O, tüm oluşun ve yok oluşun ilkesidir; uzun zaman aralıklarında sonsuz dünyalar veya tanrılar ondan doğarlar ve gene onda yok olurlar."
Anaksimenes: İlke hava ve sonsuzluktur . Havanın içine duman ve karanlığı katabilirim. Mutlak, reel bir formdadır. Hava sudan daha az cisimseldir bu onun avantajıdır, Hava bir ruha sahipmiş gibidir.
Pythagoras: Her şeyin başı birliktir; birlikten sonsuz ikilik çıkar: nedeni olan birliğin altında madde olarak bulunur. Birlikten ve sonsuz ikilikten sayılar çıkar; sayılardan noktalar, bunlardan çizgiler, bunlardan da düzlem şekiller çıkar. Düzlem şekillerden üç boyutlu şekiller, bunlardan da duyumlanır cisimler çıkar: Bunların ateş, su, toprak ve hava olmak üzere dört öğesi vardır: Bu öğeler tamamıyla aralarında değişirler ve birbirlerine dönüşürler; bunlardan canlı, akıllı ve küre biçimli evren oluşur, merkezinde kendisi de küre biçimli ve her tarafında insanların yaşadığı yer vardır. Bir de antipodlar vardır: Bizim altımızda olan onların üstünde bulunur. Evrende ışık ve karanlık, sıcak ve soğuk, kuru ve yaş eşit ağırlıklıdır.
Ölüm Üzerine
Herakleitos: Aslında Densizliği yangından daha çabuk söndürmeli. Ve Büyük konular hakkında rasgele tahminde bulunmamalı. İlk ilke konusunda görüşlerinizi belirttiniz ve tartışmalarınızı yaptınız. Dikkatli dinleyenler biraz önceki konuşmamda bu konudaki görüşlerimi anlamışlardır. Ama ben şimdi sizi ilk olandan belki de son olana yani ölüm’ e götürmek istiyorum ve diyorum ki: Ölümde insanları ummadıkları, hayal edemedikleri şeyler bekler.
/evrimagaci.org%2Fpublic%2Fcontent_media%2Fb6ecc53b5c367e7f179d253b96b2644e.jpeg)
Pythagoras: Ölüm ilginç bir kavram. Bedenin ölümlü olduğunu fakat ruhun ölümsüz olduğunu düşünüyorum. Sıcaklıktan pay alan ne varsa, hepsi canlıdır; bu nedenle bitkiler de canlıdır, ama hepsinin ruhu yoktur. Ruh soğuk esîrden de pay aldığı için, yaşamdan farklıdır; ölümsüzdür, çünkü parçası olan şey de ölümsüzdür.
Demokritos: Gizem dinlerinde öğretildiği türden bir ölümden sonra yaşama hiçbir şekilde inanmıyorum. Çünkü bana göre doğanın meydana getirdiği her şey bir gün ölmeye veya daha sadık bir şekilde ifade edersek yok olmaya mahkumdu. "Ölümlü doğanın yok olması hakkında hiçbir şey bilmeyen, ama kötü yaşam tarzlarının gayet iyi farkında olan bazı kişiler, ölümden sonra gelecek bir hayat hakkında aldatıcı mitler icat ederlerken, bütün hayatları boyunca sıkıntı ve endişelerle boğuşup dururlar.”
Pythagoras: Biraz önce “söz eylemin gölgesidir” dedin ve yaptığım eylemlerden dolayı beni övdün şimdi hakaretler yağdırıyorsun. Yükü kaldırana yardım et, indirene değil .
Tanrı konusu
Thales: Pythagoras sana bir önerim var: Eğer başkalarında kınadığımız şeyi kendimiz yapmazsak, çok doğru ve iyi yaşamış oluruz. Senin bir yerde “yüreğini kemirme (ruhunu üzüntülerle tüketme dediğini duymuştum. Sana önerim de bu olacaktır. Ermişler konuşulacak konu bitmez. Sohbet denilen şeyin, eğer bilge kişiler arasındaysa güzel olan tarafı budur. Hadi son birkaç konudan daha konuşalım ve evlerimize ya da nereye gideceksek oralara doğru ayrılalım. Şimdi belki de en büyük meseleden bahsedeceğim, o da Tanrı meselesi. Benim için Başı sonu olmayan şeydir Tanrı . Ve bir yandan da varlıkların en eskisidir, çünkü oluşmamıştır. Xenophanes hiç söz hakkı almadı çok yemek yediğini de görmedim. Şimdi burada sözü ona vermek istiyorum. Muhtemelen bu konuda söyleyeceği şeyler olacaktır?
Xenophanes: Tanrılar ve insanlar arasında en büyüğüdür. Sadece Tanrı, ne tinde ne de biçimde benzer ölümlülere. O her yeri görür her yeri düşünür ve her şeyi işitir . Tanrının özü küre biçimlidir ve insana benzer hiçbir yanı yoktur; baştan aşağı göz, baştan aşağı kulaktır, ama soluk almaz; tümden akıldır, düşüncedir ve sonsuzdur. Tanrı tüm şeylere yerleşmiştir, o değişmez olup başı ortası ve sonu yoktur.
Tanrı ... hep baki kalır
Aynı yerde hiç kıpırdamadan durur,
Yakışmaz ona yer değiştirmek
Bir yerden bir başka yere gitmek .
Pythagoras: Tanrı diğer şeyler gibi “uyum” dur. Yabancıyız bu dünyada. Beden tinin mezarıdır. Yine de kendimizi öldürerek · kaçmamalıyız bu mezardan (intihar olgusu). Çünkü, çobanımız olan tanrının köleleriyiz biz. Onun buyruğu olmaksızın bedenden kurtulmaya hakkımız yok.
Bu yaşantıda, üç tür insandan biri ve onların en iyisi; yalnız seyretmek için gelmiş olanlar sınıfıdır (bilgi sever). Dolayısıyla en büyük arınlanma tarafsız bir bilgidir. Kendini ona adayan gerçek filozoftur. Gerçek filozof kendini doğuş çarkından kurtarmıştır.
Melissus: Çok güzel konuşuyorsunuz ama onlar hakkında bir şey bilmediğimiz için herhangi bir şey ileri sürmemeliyiz .
Herakleitos: Konuşmaktan zarar gelmez, illa ki vardır bir fikrin. Her neyse: Tanrı, gece ve gündüz, yaz ve kış, savaş ve barış, tokluk ve açlıktır. Yani “bütün” karşıt şeylerden oluşur .
Bazıları kana bulanarak arındırmaya çalışıyorlar kendilerini, çamura batmış birinin kendini çamurlu suyla yıkaması gibi. Çamurla temizlenen birine herkes deli der. Karşılarındaki tanrı heykellerine yakarıyorlar, konuşur gibi duvarlarıyla evlerin. Ne tanrılar ne de kahramanlar hakkında bir şey bildikleri var .
Protagoras: Saçmalama Herakleitos. "İnsanda Tanrısallıktan bir pay olduğu için, Tanrı' ya yakınlığı dolayısıyla, bütün canlı varlıklar arasında tanrılara ilk önce o inandı ve tanrılar için sunaklar ve tasvirler yapmaya koyuldu. Bu dünyada sadece insan bir şekilde dine ve ibadete aşinadır. ‘Din’, esasen uygarlık ve toplumsal yapı içinde anlaşılması gereken “antropolojik bir olgu” olarak görülmelidir .
Bu arada "Tanrılarla ilgili olarak ne var olduklarını söyleyebilirim ne de var olmadıklarını; çünkü bunu bilmeyi engelleyen çok şey var: belirsizlik ve insan yaşamının kısa oluşu.”
Ne yapmalıyım
Thales: İnsanlar Tanrıdan gizli suç işlemeyi aklından bile geçiremez , ben buna inanıyorum. Dolayısıyla şu sohbetimiz, yaptıklarımız ve yapacaklarımızdan Tanrı haberdardır. Ermişler yine gerilmeye başladı. Sohbeti yavaş yavaş sonlandıracağız. Ama son olarak renkli bir konu ile sohbeti sonlandırmak isterim. Mutluluk. Belki de herkesin aradığı şey olan Mutluluk nedir? ve bununla birlikte “nasıl yaşamalıyız”. Nitekim bu soru bizi mutluluğa ulaştırıyor olabilir. Ulaştırmayacak olsa bile en azından yaklaştırıyordur.
Pythagoras: Çok konuştuğumu biliyorum fakat bu konudaki görüşlerimi de ileterek konuşmayı sonlandırmak istiyorum. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim bana bu fırsatı verdiğiniz için.
Etiğin (törebilimin) kaynağında sayı-gizemciliği bulunmaktadır. Biz, dünyaya ilişkin olarak olgular ile, dünya ile ilintili olmayan olgular arasında paralellik bularak, yorumlarımızı bu açıdan yaparız. Sevgi, arkadaşlık, kurallar, erdem, sağlık, vb. olgular sayılar üzerine temellenmiştir sevgi ve arkadaşlık sekiz sayısıyla ifade edilmektedir mesela, çünkü sevgi ve arkadaşlıkta bir uyum vardır
Erdem uyumdur, sağlık, her türlü iyilik ve tanrı da öyle; bu yüzden evren de uyum kurallarına göre kuruludur. Adalet, yeminle bağlanan şeydir, bu nedenle de Zeus yeminin koruyucusudur. Dostluk ise uyumlu bir eşitliktir. Ölçülü olmalısın, doğal olarak sarhoşluk tek sözcükle beladır ve içmede de yemede de ölçüyü kaçırmamak gerekir. Ve daimonlardan önce Tanrılara, insanlardan önce kahramanlara, insanlar arasında da önce ana babana saygı göster.
Ayrıca şu düsturlara uyarsanız mutluluk çok uzak değil:
Terazinin üstüne basma (adaleti ve eşitliği çiğneme),
Tahıl kilesinin üstüne oturma (gelecek için de aynı şekilde kaygılan),
Yaygıların her zaman derli toplu olsun,
Tanrının resmini yüzüğünde dolaştırma,
Küle kazanın izini bırakma,
Sandalyede meşaleyle temizlik yapma,
Güneşe karşı işeme,
Yolun dışında yürüme,
Sağ elini kolayca uzatma,
Kendinle aynı çatı altında kırlangıç barındırma,
Kanca tırnaklı kuş besleme,
Tırnak ve saç kesiklerinin üstüne işeme ve basma,
Sivri bıçağı kendinden uzak tut,
Yurdundan ayrılırken dönüp sınıra bakma
İnsan yaşamında en önemli şey ruhu iyiye ya da kötüye yönlendirmektir. İnsanların mutluluğu ruhların iyi olmasına bağlıdır ama ruhları kötüyse hiçbir zaman huzur bulamazlar ve aynı yolda ilerleyemezler . İşte ben ve benim gibi düşünenlerin mutluluk hakkında söyleyecekleri bunlar. Tarikatımda bu konularda daha yapacak çok işlerim var.
Herakleitos: Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar. Her şey çatışma sonucunda meydana gelir bunu söylemiştim. Dolayısıyla mutluluk ve mutsuzluğun çatışması sonucu mutluluk meydana gelir. Yasaya uymak durumundayız: Ve her sürüngen kırbaçlanarak otlağa güdülür diyebilirim. (Otlak olarak çevrilen nematai terimi yasa anlamına gelmektedir. Cengiz Çakmak’a göre; burada Herakleitos kelime oyunu yapar). Domuzlar temiz su yerine pis sudan hoşlanırlar ama “ölçülü olmak en büyük erdemdir. Ve unutmayın ki ihtiyarlar İnsanın karakteri kaderidir. İnsanın kaderini belirleyen kendi yaşama tarzıdır.
Anaksagoras: Senin sandığın bir kimse değil, sana garip görünen biri. Acıdan uzak, adalet açısından tertemiz yaşayan ya da tanrısal bir theoria' ya katılan birinin bir insan olarak kutlu olduğu söylenebilir.
Thales: Evet ermişler bana kalırsa arada gerginlikler olsa da gayet güzel bir sohbet oldu. Son olarak mutluluk konusunda ben de bir kelam edip sohbeti sonlandırmak isterim: Bedence sağlıklı, ruhça becerikli, yaratılışça eğitimli olan. mutludur. Herkese iyi geceler (Herakleitos son konuşmasından sonra kalkıp gitmiştir bile).
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Aristoteles. (1999). Eudemos'a Etik. Yayınevi: Dost Kitabevi Yayınları.
- Prof. Dr. Ahmet Arslan. (2006). İlkçağ Felsefe Tarihi 1, Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi.
- George Wilhelm Friedrich Hegel. (2018). Felsefe Tarihi. Yayınevi: Notabene Yayınları.
- Herakleitos. (2005). Fragmanlar. Yayınevi: Kabalcı Yayınevi.
- Werner Jaeger. (2012). İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Düşüncesi. Yayınevi: İthaki Yayınları.
- Diogenes Laertios. (2003). Ünlü Filozofların Yaşamları Ve Öğretileri. Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları.
- Parmenides. (2015). Doğa Hakkında. Yayınevi: Pinhan Yayıncılık.
- Bertrand Russell. (1997). Batı Felsefesi Tarihi-1. Yayınevi: Say Yayınları.
- George Thomson. (1997). İlk Filozoflar. Yayınevi: Payel Yayınları.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 05/12/2023 14:36:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15084
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.