Absürt İnsan Albert Camus

Merhaba bu blogdaki konuları ve daha fazlasını, yeni açtığım Youtube kanalında video olarak paylaşıyorum. Dilerseniz kanalı inceleyebilir ve takip edebilirsiniz: https://youtube.com/@AlpIdea

_Giriş

20. Yüzyılın en etkileyici düşünürlerinden biri olarak kabul edilen Albert Camus, Fransız edebiyatının ve felsefenin önemli figürlerinden biridir. Hem yazıları hem de felsefi görüşleriyle, varoluşçu ve absürd felsefenin önde gelen temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Camus, 7 Kasım 1913 tarihinde Cezayir’de dünyaya geldi. Cezayir, o dönemde Fransız bir sömürgesiydi ve Camus, Fransız ve Cezayirli bir ailenin çocuğu olarak büyüdü. Camus’un çocukluğu ve gençliği Cezayir’de geçti. Babası savaşta hayatını kaybedince ailesi zor bir dönem geçirdi. Genç yaşta Cezayir’deki okullarda eğitim aldı ve sonrasında Cezayir Üniversitesi’nde felsefe öğrenimi gördü. Bu dönemde yazmaya olan ilgisi arttı ve kültürel dergilerde yazılar yazmaya başladı. Camus 1930'arın sonunda, Paris’e taşındı ve Fransız başkentinde yazı kariyerine başladı. Dönemin ünlü yazarlarından Jean-Paul Sartre ile tanıştı ve varoluşçu felsefenin etkisi altına girdi. 1942 yılında “Yabancı” adlı romanını yayımladı ve bu eser kısa sürede büyük ilgi gördü. Bu roman, varoluşçu ve absürd felsefenin temel konularını içerir ve Camus’un eserlerinin ilerleyen dönemlerinde bu temaları işlemeye devam etti.

_{Absürdizm Felsefesi}

Camus, varoluşçu felsefenin etkisi altında absürd felsefeyi geliştirdi. Absürd felsefeye göre, insanın varoluşu ve dünya anlamsızdır ve insan, bu anlamsızlığı kabul etmelidir. Bu düşünce, insanın varoluşunun temel çelişkisini yansıtır: Anlamsız bir dünyada anlam arayışı. Camus, bu çelişkiyi özellikle “Sisifos’un Söyleni” adlı eserinde inceler. Bu eserde, Sisifos’un sonsuz bir görevi olan taşı her gün tepeye çıkarması, absürdün simgesi haline gelir. Albert Camus’nün absürdizm felsefesi, insanın varoluşsal sorunlarına ve anlamsızlığa verdiği derin bir tepki olarak ortaya çıkar. Absürdizm, 20. yüzyılın önemli felsefi akımlarından biridir ve özellikle Camus’nün eserlerinde yoğun bir şekilde işlenir. Camus’a göre, yaşamın temel özelliği anlamsızlıktır. Dünya, insanların ve olayların karmaşık bir rastgeleliği olarak karşımıza çıkar. Anlamsızlık, insanın varoluşunun temel gerçeğidir ve her çaba ve eylem anlamsızlıkla karşı karşıya gelir. Absürdizm, bu temel gerçeği kabul etmekle başlar.

_{Sisifos Mitolojisi}

Camus’nün absürdizmi, en iyi “Sisifos’un Söyleni” adlı eserinde açıklanır. Bu mitolojik hikaye, Sisifos adlı bir kahramanın sonsuz bir cezanın içinde olduğunu anlatır. Sisifos, bir kayayı tepeye itmekle cezalandırılmıştır. Ancak her seferinde kaya tekrar aşağıya yuvarlanır. Ve bu durum sonsuza dek böyle devam eder. Camus, Sisifos’un bu sonsuz görevi sırasında yaşadığı anlamsızlığı ve çıkmazı anlatarak insan varoluşunun temel paradoksunu vurgular. Yani insanın anlam arayışını da tıpkı Sisifos’un kayayı yukarıya çıkarmasına benzetir.

Absürdizm, anlamsızlığı kabul etmekle birlikte, insanın hala anlam arayışını sürdürmesini önerir. Camus’a göre, insanın varoluşsal çelişkisi, anlamı arama isteği ile anlamsızlık arasındaki bir dengeyi bulma çabasıdır. Anlam arayışı, insanın insan olmasının bir parçasıdır ve yaşamın anlamsızlığına rağmen insanlar anlamı yaratma yeteneğine sahiptir. Yaşamın anlamsızlığına rağmen yinede yaşamalıdır, ve kendi anlamını yaratmayı vurgular. Bu durumu Camus söyle açıklıyor:

“İnsan da, yaşam da saçmadır; boşunadır, rastgeledir, sağlam hiç bir şey yoktur; ama yine de yaşamak gerekir.”

_{Absürd Kahraman}

Camus, absürdizmin kahramanını tasvir eder. Bu kahraman, anlamsızlığı kabul eden ve yine de yaşamın tadını çıkaran bir kişidir. Bu kişi, Sisifos gibi sonsuz bir görevle karşı karşıya geldiğinde dahi anlamı ve mutluluğu kendi içinde bulur. Camus’un eserlerinde bu kahraman, absürdizmin olumlu bir örneğini temsil eder.

“Tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insan yüreğini doldurmaya yeter.” Sisifos’u mutlu olarak hayal etmek gerek.”

Sisifos Söyleni, Albert Camus^[1]

Sisyphos’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken:

Yakalamış iki avcuyla kocaman bir kayayı,

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Neden Desteğe İhtiyacımız Var?

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Destek Ol

ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanınıştı kayaya,

ha bire itiyordu onu bir tepeye doğru,

işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam,

ama tepeye varmasına tam bir parmak kala,

bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri,

aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden başbelası kaya,

Tüm Reklamları Kapat

o da yeniden itiyordu kayayı tekmil kaslarını gere gere,

kopan toz toprak habire aşarken başının üstünden,

o da ha bire itiyordu kayayı, kan ter içinde.”

Tüm Reklamları Kapat

Odysseia (11. Bölüm), Homeros^[2]

_{Absürdizmin Sonuçları}

Absürdizmin sonuçları, insanın özgürlüğünü ve sorumluluğunu vurgular. Anlamsız bir dünyada yaşarken, insanlar kendi değerlerini ve anlamlarını yaratmakla sorumludur. Bu, insana özgürlüğünü kullanma ve yaşamın anlamsızlığına rağmen anlamı inşa etme fırsatını sunar. Albert Camus’un absürdizm felsefesi, yaşamın anlamsızlığını kabul ederken, insanın anlam arayışını ve yaşamın tadını çıkarmasını önerir. Bu felsefe, insanın varoluşsal sorunlarına ve anlamsızlıkla başa çıkma çabasına derinlemesine bir bakış sunar ve insanın özgürlüğünü ve sorumluluğunu vurgular. Camus’un düşünceleri, absürdizmin; insanın insan olma deneyimini anlamaya yönelik derin bir çaba olduğunu gösterir ve hala günümüzde ilgi çeken bir felsefi akım olarak kabul edilir.

Camus, İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız Direnişi’nde aktif bir rol oynadı. Savaş sonrası, Nazizm ve totalitarizme karşı demokrasiyi savundu. Bu dönemde yazdığı “Veba” adlı romanı, toplumsal dayanışma ve insanın absürd koşullarda nasıl direnebileceği konularını ele aldı.

_{Nobel Edebiyat Ödülü}

Camus, edebi çalışmaları ve felsefi düşünceleri sayesinde birçok ödül kazandı. 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Albert Camus Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldüğü halde ödülü kabul etmeyen bir yazardır. 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmiş ve ödülün kazananı ilan edilmiştir. Ancak Camus, ödülü kabul etmeme kararı almıştır. Nobel Ödülü’nü kabul etmemesinin nedeni, bağımsız düşünceye ve edebi özgürlüğe olan bağlılığıdır. Camus, ödülün kabul edilmesinin bu özgürlüğü kısıtlayabileceğinden endişe etmiş ve bu nedenle ödülü reddetmiştir.

_Ölümü

Camus, 4 Ocak 1960 tarihinde bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Ona en absürt ölüm şekli nedir diye sorulduğunda; araba kazasında ölmek demişti ama ne absürt ki kendisi böyle bir ölümle bu hayata gözlerini yumdu. Ancak eserleri ve düşünceleri, hala geniş bir okuyucu kitlesi ve felsefeciler arasında büyük bir etkiye sahiptir. Albert Camus, hem edebiyat hem de felsefe alanlarında önemli bir figürdür. Varoluşçu ve absürd felsefenin temel konularını derinlemesine işlemesi, onu modern düşünce dünyasının unutulmaz isimlerinden biri yapmıştır. Eserlerinde insanın varoluşsal çatışmalarını, anlam arayışını ve absürd koşullarda direnişi işler. Camus’un felsefesi, insanın dünya karşısındaki duruşunu ve anlam arayışını sorgulamaya devam etmek için büyük bir ilham kaynağı olmuştur.