Bizi İnsan Yapan Şey, İşbirliğidir!
Türümüzün kökeni hakkındaki öyküler her zaman şöyle başlar: Küçük bir avcı toplayıcı takımı, geniş bir çayırda gezinerek sever, savaşır ve Afrika güneşi altında hayatta kalmak için uğraşır. Tombul bir adamın, bir New York metrosunun raylarına düşmesiyle başlamaz. Fakat bundan sonra olan şey, insanlar olarak bizlerin mükemmel bir öyküsüdür.
17 Şubat 2013'te, saat öğleden sonra yaklaşık 2:30'da, ABD Hava Kuvvetleri üçüncü sınıf öğrencisi olan Garrett O'Hanlon, New York'ta 22’nci yaş gününü kutlamak için dışarı çıkmıştı. O ve kız kardeşi metroda tren beklerken, aniden bir sessizlik oldu ve ardından bir bağırış duyuldu. İnsanlar rayları gösteriyordu. O'Hanlon döndü ve bir adamın raylarda yüzüstü uzandığını gördü. O’Hanlon şöyle anlatıyor:
Bundan sonra olan şey, benim raylarda olmam ve ona doğru koşmamdı. Dürüst olmam gerekirse, bir düşünme sürecine girmemiştim.
O'Hanlon, kendinden geçmiş adamı omuzlarından tuttu, üst gövdesini raylardan kaldırdı fakat onu taşımak için çabaladı. Ölü gibi ağırdı. İstasyon saatine göre, tren iki dakikadan kısa bir sürede gelecekti. O'Hanlon'un kardeşi, kendini kurtarması için bekleme yerinden ona bağırıyordu.
Aniden başka kollar yardıma gelmişti: Kişisel eğitici Dennis Codrington Jr. ve arkadaşı Matt Foley de yardım etmek için aşağı atlamıştı. O'Hanlon şöyle konuşuyor: "Onu yakaladık, biri bacaklarından, biri omuzlarından, biri göğsünden tuttu." Adamı bekleme yerinin kenarına getirdiler ve orada bir düzine veya daha fazla kişi onu yukarı kaldırdı. Kurtarıcıların kollarından ve omuzlarından daha fazla insan tuttu ve onlara da güvenli bölgeye kadar yardımcı oldular. Kurtarmanın sonucunda O'Hanlon, çok fazla insanın neden bunu yaptığını sorması karşısında şaşırdığını söylüyor. "Soruyla birlikte ağzım açık kaldı." diyor. Onun bakış açısından, herkes aynısını yapardı. "Bunun normal bir tepki olduğunu hissediyorum. Bence insanlar kesinlikle bunu yapar."
Daha kesin konuşmak gerekirse, Max Planck Evrimsel İnsanbilim Enstitüsünün eş yöneticisi ve gelişimsel psikolog Michael Tomasello'ya göre bu, sadece insanların yaptığı bir şey.
Tomasello on yıllar boyunca insanları neyin özel yaptığını araştırdı. Peki vardığı sonuç ne? Bizlerin iş birliği yaptığımız. Karıncalardan katil balinalara ve primat kuzenlerimize kadar pek çok tür, doğada iş birliği yapıyor. Fakat Tomasello özel bir işbirliği şeklini belirledi. Ona göre, sadece insanlarda paylaşılmış amaçlılık yeteneği var; sezgisel olarak diğer insanın ne düşündüğünü anlıyorlar ve metro kurtarıcılarının yaptığı gibi, ortak bir amaç doğrultusunda hareket ediyorlar. Tomasello'nun söylediğine göre bu fevkalade insan algısal yeteneği, türümüzü kendi olağanüstü yörüngesine koymuş. Gezegenin her köşesine yerleşmemiz için gerekli sıçrama tahtalarını, yani dili, araç gereçleri ve kültürleri, oluşturmuş.
Tomasello en son araştırmasında, işbirliğinin karanlık tarafına bakmaya başlamış. "Bizler primatız ve primatlar birbirleriyle yarışırlar," diyor Tomasello. İşbirliğinin, köklü bir yarış güdüsünün tepesinde evrimleştiğini açıklıyor. "Birçok yönden bu, insanın ikilemidir." diyor.
63 yaşındaki Tomasello, görüşmede hem heyecanlı hem de tedbirli. Primatbilim ve insanbilimdeki yerleşik görüşleri altüst etse bile, dikkatli bir şekilde yürüyor ve kuramlarını insan ve primat davranışında yaptığı deneylerden bahsederek destekliyor. Tomasello, kendisinin şempanzelerin zihinlerini hafife aldığını ve insan işbirliğinin benzersizliğini abarttığını söyleyen, Atlanta'daki Emory Üniversitesi'nde Yerkes Ulusal Primat Araştırma Merkezi'nin bir bölümü olan Yaşayan Bağlantılar'ın yöneticisi Frans de Waal gibi primat bilimcilerden gelen eleştirilerin farkında.
Bununla beraber, Tomasello'nun bilim insanı arkadaşları, kendisinin cesur deneyleri ve hünerli sezgileri için onu takdir ediyor. Stanford Üniversitesinde bir psikoloji profesörü olan ve çocuk psikolojisi ile zekasında yeni ufuklar açan araştırmalar gerçekleştirmiş Carol Dweck, Tomasello'yu bir "öncü" olarak adlandırıyor. Disiplinler arası bir bilimsel araştırma kurumu Santa Fe Enstitüsünde bir ekonomist ve davranış bilimcisi olan Herbert Gintis de onaylıyor. "Yaptığı çalışmalar müthiş," diyor Gintis. "İnsan olmanın ne anlama geldiği hakkındaki bazı şeyleri açıklığa kavuşturdu."
Her Şempanze Kendinden Sorumludur
Tomasello, kendi işbirliği kuramını “Vigotskici Zeka Kuramı” olarak adlandırıyor. Kuram adını, 1920'lerde çocukların zihinlerinin kendiliğinden beceri kazanmadığını fakat yalnızca işbirlikçi öğretim ve sosyal etkileşimler üzerinden tam insan zekası geliştirdiğini iddia eden Rus psikolog Lev Vigotski'den almış. Tomasello, bu görüşü bizim türümüzün evrimine uyguluyor. 2 milyon yıl kadar fazla süre önce, iklim değişimleri yiyeceğe erişimi ve yiyecek yarışını değiştirdiği zaman, atalarımızın hayatta kalmak için kafa kafaya vermeye mecbur kaldığını ileri sürüyor.
Tomasello, araştırma kariyerine Emory Üniversitesi Yerkes primat merkezinde maymunlarla çalışarak başlamış. Şempanzelerin insanlar gibi karmaşık sosyal yaşamları idare ettiğini, sorunları değişken bir şekilde çözdüğünü ve araçlar üretip kullandığını onaylıyor. Yine de, "Bunu farklı bir şey olarak kabul ediyorum. İnsanlar farklı seviyede bir şey yapıyor." diyor.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Tomasello, şempanzelerin ve diğer büyük maymunların algısı üzerinde çalışmaya başlarken, çocukların dünyayı farklı gördüğünü keşfetmiş olan önde gelen çocuk psikoloğu Jean Piaget'den etkilenmişti. "Çocuklara, onlar sanki farklı türmüş gibi bakıyordu. Bu bakış açısı, benim birlikte başladığım yol gösterici işaretim olmuştu." diyor Tomasello.
Tomasello, Yerkes primat merkezinde, iş yaşamı boyunca geliştireceği deneysel bir yöntem benimsemiş: Başa baş testlerde, büyük maymunların ve küçük çocukların algısını sistemli olarak karşılaştırmak. Dil kullanımı, insanlar ve şempanzeler arasında belirgin bir fark olduğundan, konuşma belirtilerine bakarak başlamış. Büyük maymunlar çoğu kez el hareketleriyle iletişim kurar. Bebekler konuşmadan önce işaret eder. Galiba bizlerin insan ataları da dil geliştirmeden önce el hareketleri ile iletişim kuruyordu. Bu yüzden Tomasello işaret etmeye odaklandı ve şempanzeler ile çocukların nasıl ve ne zaman işaret ettiklerini araştırmak için çok sayıda çalışma tasarladı.
İki tür arasında önemli bir fark buldu. Bir bebek, yaklaşık dokuz aylıkken işaret etmeye başladığı zaman, zaten birkaç tane gelişmiş algı sıçraması yapmış olur. Bir köpek yavrusunu işaret ettiği ve size baktığı zaman, kendi bakış açısının sizinkinden farklı olabileceğini bilir (sizin, o köpek yavrusunu fark etmediğinizi bilir) ve kendi bilgisini (‘kuçu kuçu var!’ bilgisini) sizinle paylaşmak ister. Tomasello şöyle konuşuyor: "Bizler doğal olarak, insanları ilginç veya faydalı olan şeyler konusunda bilgilendiririz. Bu olağandışıdır. Diğer hayvanlar bunu yapmaz." İşaret etmek, sizin zihinsel durumunuzu değiştirme girişimidir. Bu ayrıca, ortaklaşa bir deneyim talebidir: Bebek, kendisiyle birlikte köpeğe bakmanızı ister.
Buna zıt olarak şempanzeler, birbirlerine bir şey göstermezler. Esir haldeki şempanzeler insanları işaret ederler, fakat bu durum bilgi paylaşmaktan ziyade bir talep ediştir: ‘Şunu istiyorum. Kapıyı aç!’ derler. Bilgi niteliğindeki insan işaret edişini anlamazlar çünkü birisinin kendileriyle bilgi paylaşmasını beklemezler. Tomasello'nun deneylerinin birinde, iki kovadan birinde yiyecek gizlenmişti. Deneyi yapan kişi yiyeceğin nerede olduğunu işaret etse de, şempanzeler hâlâ rastgele seçim yapıyordu. "Bu kesinlikle hayret verici. Onlar bunu anlamıyor gibi görünüyor," diyor Tomasello.
Benzer deneylerde, 12 aylık kadar küçük çocuklar, gizlenmiş bir ödülü parmakla gösteren bir yetişkini anlamada hiç sıkıntı çekmemişti. Tomasello'nun varsaydığına göre, işaret etmeyi anlamak için bir "biz niyeti" oluşturmanız lazım, yani ikinizin de aynı şeye dikkat edeceğiniz, paylaşılan bir amaç. Şempanzeler işaret etmiyor çünkü "biz" açısından düşünmüyorlar. Onlar "ben" açısından düşünüyorlar. "Yiyeceğin yeri konusunda onları işbirliği ile bilgilendirmek bir işe yaramaz," diyor. Şempanze dünyası benmerkezcidir: Her şempanze kendi başınadır.
Şempanzelerin birlikte çalışmadığı fikri, bazı biyologların vahşi doğada gözlediği şeyle ilk önce çelişiyor gibi görünüyor. Örneğin şempanzeler nöbetleşe şekilde birbirini tımar ediyorlar. Ayrıca, sevilen bir yiyecek olan kırmızı kolobus maymunlarını çevrelemek ve öldürmek için grupça avlanma toplulukları oluşturuyorlar. Fakat bu davranışlar, Tomasello'nun en genç insanlarda bile bulduğu biz gayesi benzeri bir şeyi gerektirmiyor. Tımar etmek, sadece iki hayvanın değişimli olarak yapmasını gerektiren, karşılıklı bir etkinliktir: Genel anlamıyla, ben senin sırtını kaşıyorum, sen de benimkini kaşı. Ortaklaşa dikkat odaklamasına ihtiyaç yoktur.
Tomasello'nun bulgusuna göre, şempanzeler bilinçli bir şekilde işbirliği yapmadan da beraber avlanabilir. Eğer avcılık esnasında her şempanze kendi av yakalama şansını en yükseğe çıkarırsa, her biri kendini maymunun yırtıcı çemberinden çıkmaya çalışacağını düşündüğü yere konumlandırır. Tomasello, kendi kitabı “Neden İşbirliği Yapıyoruz”da şöyle yazıyor: "Bu avlanma olayı türü, şüphesiz biraz karmaşıklığa sahip bir grup etkinliğidir. Fakat kurtlar ve aslanlar da çok benzer bir şey yaparlar ve çoğu araştırmacı onlara herhangi bir tür ortaklaşa gaye veya plan atfetmez. Bir grup etkinliğinin içinde olan maymunlar 'biz' durumunda değil, 'ben' durumundadır.”
Beraberce Yalnız
Yine de, vahşi hayvanları izleyerek tam olarak ne olduğunu söylemek zordu. Birçok hayvanın denetimli koşullarda test edilebildiği ve tepkilerinin ölçülüp belirlenebildiği laboratuvar deneyleri, şempanzelerin de işbirlikçi bir duruma sahip olup olmadıklarını açıklığa kavuşturabilirdi. İşbirliğinin, başka birinin ne istediğini ve ne düşündüğünü anlamanızı gerektirdiğinden Tomasello, şempanzelerin psikologların "zihin kuramı" olarak adlandırdığı şeye veya diğer bireyin ne düşünüyor olabileceğini anlama yeteneğine sahip olup olmadığını araştırdı.
Fikir birliği, maymunların bu zihinsel beceriye sahip olmadığı yönündeydi, fakat Tomasello ve üniversite öğrencisi Brian Hare'nin de dahil olduğu ekip, durumun gerçekten bu olup olmadığını sınamak için maymun merkezli deneyler tasarlamaya başladılar. Çoğu maymun araştırmacısının yaptığı gibi, insanlar için geliştirilmiş olan psikoloji testlerini kullanmak yerine, şempanze dünyasına daha uygun olan yeni testler icat ettiler.
Şempanzeler, beslenmede öncelik elde eden bir alfa şempanze ile birlikte hiyerarşiktir. Bir deneyde, yüksek rütbeli bir şempanze düşük rütbeli bir şempanzeye karşı yiyecek için rekabet etmek için ayarlanmıştı. Araştırmacılar, yemekleri, sadece ast hayvanın bütün saklama yerlerini görebileceği bir şekilde gizlemişti. İki hayvan da yiyeceğin peşinden gitmeleri için serbest bırakıldığı zaman ast şempanze, yüksek rütbeli şempanzenin görüş mesafesinden gizlenmiş olan yiyecekleri almıştı. (Kontrol deneyleri, eğer iki hayvan da yiyeceğin nereye gizlendiğini görseydi, ast hayvanın yiyeceğe yaklaşmak için zahmet etmediğini göstermişti.) Bunun akla yatkın olan açıklaması, düşük rütbeli şempanzenin, rakibinin kör noktalarından faydalanmak için onun düşünce sürecini örneklemesiydi. Diğer şempanzenin gördüğü ve inandığı şeyi hayal etmişti ve bu, zihin kuramının temel tanımıydı.
Bu çalışma ve 2000 ile 2001 yılındaki bunun gibi diğerleri, grubun, şempanzelerin aslında diğer bireylerin düşüncelerini anladığına karar vermesine yol açmıştı. Fakat onlar, insanların sıklıkla yaptığı gibi bu yeteneği işbirliği yapmak için kullanmıyorlar. Bunu, “kazanmak” için kullanıyorlar. Tomasello şöyle söylüyor:
Eğer bir şempanze ile işbirliği içinde bir şey yapmaya çalışırsanız (bir şeyi işaret eder, onlara bazı yiyeceklerin nerede olduğunu gösterirseniz) onların dikkati her yere sapar. Fakat onlarla yiyecek için yarışırsanız, bir lazer gibi dikkat kesilirler. Bütün algı becerileri açık olur. (Eğer şempanzelerin çok satan bir kişisel gelişim kitabı olsaydı, kitabın adı “Daha Fazla Meyve Elde Etmek İçin Rakiplerinizi Nasıl Atlatırsınız” olurdu.)
Bu durum şempanzelerin yardım etmekten aciz oldukları anlamına gelmiyor. De Waal, şempanzelerin eklem iltihabı olan yaşlı bir arkadaşlarını ortak bir oturma yerine kaldırdığı ve kendi ağızlarını kullanarak ona içmesi için su taşıdığı bir örneği anlatıyor. De Waal, bunun pek çok hayvan işbirliği örneğinden birisi olduğunu söylüyor. Waal, insanların sorunları çözmek için işbirliği yaptıklarından dolayı benzersiz olduğu iddiasının "çöpü boylayacağını" tahmin ediyor.
Tomasello, tüm rekabet olasılıklarını ortadan kaldırarak, şempanzelerin belirli koşullar altında bazen birbirlerine yardım ettiğini ve yiyecek elde etmek için birbirlerine yardımcı olduğunu kabul ediyor. Uganda barınağında vahşi doğada doğmuş şempanzelerle yürütülen deneylerden birinde, iki şempanze ayrı kafeslere girmişti ve üçüncü bir kafese meyve konmuştu. İlk şempanze önceki deneyiminden yiyeceği almak için kendi kafesinin kapısını açamayacağını, fakat diğer kafesin kapısını açan bir zinciri çekerek, diğer hayvana yardım edebileceğini biliyordu. Burada, kazanacak ve kaybedecek bir şeyi olmayan dokuz hayvandan sekizi, diğer hayvanın meyveyi alması için zinciri çekti. Tomasello şöyle söylüyor:
Bu benim için büyük bir sürpriz olmuştu. İlk tepkim şu olmuştu: Lanet olsun. Bu yeterince uymuyor.
Fakat bunun hakkında daha fazla düşündükçe, tekrardan, şempanzelerin birbirleriyle ortaklaşa değil, bireysel davranıyor olduklarının farkına varmıştı. Tomasello şöyle devam ediyor:
Yardım etmek için, sadece hedefin ne olduğunu bilmeniz gerekir ve ardından eğer motive olursanız, yardım edebilirsiniz. Bu algısal olarak çok karmaşık değildir.
İnsan işbirliği ise iki veya daha fazla insanın, her birinin gayesi hakkında sezgi sahibi olmasını, ortak bir hedef hazırlamasını, belirli rolleri üstlenmesini ve ardından gayretlerini eşgüdümlemesini gerektirir. Bu, en yardımcı şempanzelerin bile sahip olmadığı algısal yetenekleri talep eder.
Bu durumda, "yardımcı" terimi biraz cömert olabilir. Tomasello'nun laboratuvarında eski bir doktora sonrası olan Alicia Melis, şempanzelerin yiyecek elde etme konusunda gönülsüzce beraber çalıştıklarını anlatıyor. Deneylerinden birinde, yiyecekle dolu bir tahta, iki şempanzenin ulaşamayacağı bir yere konulmuştu; şempanzeler yalnızca, her bir şempanze tahtaya bağlı ipin bir ucundan tutarsa ve ipi birlikte çekerse yiyecek alabiliyordu. Deneyde, hayvanlar sadece eğer yiyecek eşit olarak bölünmüş haldeyse birlikte çalışmıştı ve böylece kazanç üzerinden rekabet etmeleri gerekmemişti. Ayrıca, zaten iyi geçiniyor olmalarının da payı olmuştu. Şimdi İngiltere'de Warwick Ticaret Okulu'nda davranış bilimi yardımcı profesörü olan Melis şöyle söylüyor:
Güdü, ''Haydi bunu beraber yapalım.'' gibi görünmüyor. Bunun yerine, ''Önce tek başıma yapmayı deneyeyim, eğer yapamazsam beraber yaparız.'' şeklinde.
Tomasello buna zıt olarak, küçük çocukların, beraber çalışmanın başlı başına bir ödül olabileceğini bulduklarını keşfetti. Yaptığı deneylerde, yetişkinler kasten nesneleri düşürdüğü zaman, 14 aylık bebekler onları almak için emekleyip nesneleri geri veriyordu. Küçük çocuklar, elleri dolu olan deneyciler için kapıları açıyorlardı. Bunu kendilerinden istenmeden ve kendilerine ödül verilmeden yapıyorlardı. İşbirliği yapıyor oldukları düşüncesine kapıldıkları zaman, “ortak bir amaca” yöneliyorlardı. Ortaklardan biri problem yaşıyorsa durup yardım ediyorlardı. İşin getirisini eşit olarak bölüşüyorlardı. Tomasello şöyle aktarıyor: “Bebekler, ‘bir şeyleri beraber yapıyoruz’ ve ‘beraberce bölüşmeliyiz’ hissini gerçekten anlayabiliyorlar.”
İşbirliğinin Evrimi
Bizlere, atalarımızın ilk olarak ne zaman ve nasıl kafa kafaya verip işbirliği yaptığını söyleyebilecek olan eski insansı beyin fosilleri veya diğer fiziksel kanıtlar bulunmuyor. Böyle işaretler olmadan, neden tek başına işbirlikçi bir tür haline geldiğimiz sorusunu cevaplamak zor diyor, şu anda Duke Üniversitesindeki Algısal Sinirbilim Merkezi'nde bir profesör olan Hare:
Bizi neyin benzersiz yaptığını çözmek çok zor. Fakat bu, asıl mesele olan sıradaki sorudan çok daha kolay: o yöne nasıl girdik?
Tomasello, fiziksel kanıt olmamasına rağmen muhtemel bir senaryo ileri sürüyor. Yaklaşık 1,5 milyon yıl önce, Pleistosen sırasında, iklim çok inişli çıkışlı olmuştu ve sık yaşanan sıcaklık dalgalanmaları, atalarımızın yeni yiyecek kaynaklarına ulaşması için birlikte çalışmaya zorlamıştı. Belki leş yiyenler haline gelmiştik, daha büyük ve daha zorlu et yiyici rakipleri atlatmak için güçlerimizi birleştirmiştik. Bu şartlar altında, işbirliği yapmayı kolaylaştıran (belki başka birinin niyetlerini daha isabetli şekilde okuyarak, onları daha iyi gözlemleyerek veya sadece yiyecek paylaşmak konusunda daha yumuşak olarak) herhangi bir genetik değişim muhtemelen bu bireylerin hayatta kalmasına yardımcı olmuştu ve nüfus boyunca yayılmıştı.
Bunun nasıl gerçekleşmiş olabileceğine dair ipuçları, şaşırtıcı bir yerden geliyor: Sibirya'daki bir tilki yetiştirme çiftliğinden. 1950'li yıllarda Rus biyolog Dmitri Belyaev, köpeklerin ilk olarak nasıl evcilleştirilmiş olabileceğiyle ilgilenmişti. Bulabileceği en uysal ve arkadaş canlısı tilkileri eşleştirmiş, ardından doğan yavrular arasından en uysal olanları seçmiş ve onları çiftleştirmişti. Yalnızca 10 nesilde, genç tilkiler yavru köpekler gibi davranmıştı. İlk defa bir insanla karşılaştıklarında, kuyruklarını sallamışlar ve yüzlerini yalamak için insanların kollarına atlamaya çalışmışlardı.
Bu tilkilerin torunları, hâlâ Sibirya'da bir tesiste yaşıyorlar ve Tomasello'nun eski öğrencisi olan Hare, 2003 yılında onların algılarını sınamak için oraya seyahat etti. Hare, bir insanın etrafında toplamda 20 dakikadan daha az süre harcayan tilki yavrularının, bir yiyeceği bulmak için işaret eden bir parmağı izlemek gibi, insanların el hareketlerini zaten anladıklarını buldu. Öğrenmeleri gerekmiyordu. "Bu beni çok şaşırttı," diyor Hare. Yaptığı deneyler, tilkilerin insan korkularını kaybetmesi gibi, kendi algısal yeteneklerini yeni bir insan odaklı gündeme, yani bizle bağlantı kurmaya uygun hale getirebildiklerini öne sürmüştü.
Sadece en arkadaş canlısı hayvanların çoğalma şansı elde etmesi sebebiyle, tilkilerin insanlara ait sosyal işaretlerini okuma becerisi, şimdi güçlü bir yapay evrimsel baskı altında. Belyaev'in karar verdiği üzere, tilkiler sosyal olarak daha fazla anlama kabiliyetine sahip olmak için birbirleriyle yarışıyordu. Birkaç düzine nesil sonra sonuç, insanların işaret edişini anlayan bir tilki olmuştu. Huydaki küçük bir değişim, sosyal zekada büyük bir ilerlemeye olanak sağlamıştı.
Hare ve Tomasello, atalarımızın benzer bir süreçten geçtiğinden şüpheleniyor. Temelde bizler kendimizi evcilleştirdik. İklimdeki veya rekabetteki değişimler yüzünden yiyecek bulmak amacıyla işbirliği yapmak gerekli olduğu zaman, daha az saldırgan ve paylaşmaya daha istekli hale geldik. Saldırgan bireyler, işbirliği yapmaya isteksiz olanlar, aç kalmış ve ölmüş olabilir. Huylarımızın kafa kafaya vermemize olanak sağlamış olmasıyla, dil ve kültür gibi toplumsal buluşlar geliştirebildik ve bu yenilikleri birbirimize öğretip birbirimizi taklit ederek sürdürebildik. Tomasello'ya göre, icatlar ve geleneklerdeki bilgiyi sabitleştirme yeteneği, sıradan primat zihnini sıra dışı bir insan zihnine dönüştüren şeydi. “Neden İşbirliği Yapıyoruz” kitabında şöyle yazıyor: "İşbirlikçi çabalarımız sayesinde, kültürel dünyalarımızı inşa ettik ve onlara sürekli şekilde uyum sağlıyoruz."
Biz ve Onlar
Ayrıca Tomasello bugün işbirliği prizması içinden bakıyor ve biz insanların yaptığı eşi benzeri olmayan karanlık ve çirkin şeylerin bazılarını açıklamaya başlıyor. İşbirlikçi bir sosyal yapıyı sürdürmek, aykırı tiplerden kaçınmamızı ve toplum kurallarına uymayanları cezalandırmamızı teşvik ediyor. Ayrıca, uyum ve bağlılık yararına, muhalif görüşleri bastırma arzusuyla “grupça düşünme”yi koruyor. Burada, Tomasello'nun araştırması, sosyal ölçütler ve grup davranışının diğer destekleyici psikolojik unsurları üzerinde çalışan insanbilimcilerin ve iktisatçıların araştırmalarıyla bağlantı kuruyor.
İnsanların çıkarları çatıştığı zaman nasıl davrandıklarını tahmin eden oyun kuramı örnekleri, işbirliğinin, geniş gruplarda yalnızca eğer üyeler bedavacılık yapan veya bencilce davranan kimseleri cezalandırırsa sürdürülebildiğini öne sürüyor. Bu tahmin, 2005 yılında küresel şekilde dağınık olan ve çoğunlukla geleneksel küçük ölçekli toplulukları kapsayan 15 topluluk üzerinde yürütülen bir insanbilimsel (antropolojik) çalışma ile doğrulandı.
Fakat ölçütleri uygulama eğilimimiz, salt adaleti sağlamanın ötesine gidiyor. Sosyal kuralları hazırlama ve kuralları ihlal edenleri cezalandırma dürtüsü, kiminle evlendiğimizden nasıl giyindiğimize kadar, her türlü durumu kapsıyor. Bu sosyal ölçütlerin sahip olduğu muhtemel bir fayda, kimin grup içi örgütümüzün bir parçası olup kimin olmadığını hızlı bir şekilde belirlememize yardımcı olmaları. Ayrıca daha etkili şekilde işbirliği yapmayı da kolaylaştırıyor. (Eğer benimle aynı yöntemle avlanıyorsanız, birlikte çalışmamız daha kolay olacaktır ve bu ayrıca sizin benim grubumun bir üyesi olduğunuzun, muhtemelen güvenebileceğim birisi olduğunuzun işaretidir.)
Olumsuz taraf ise, keyfî sosyal düzenlere körü körüne bağlanmaya da yatkın olduğumuzdur. “Diğer büyük maymunlardan farklı olarak, bizler esasen toplum kurallarına uyan kimselerizdir,” diyor Tomasello. Herkesin aynı şekilde giyindiği ve konuştuğu gruplar oluştururuz ve kasıtlı olarak uyum sağlamayan birini gördüğümüzde merak ederiz: Onların sorunu ne, bizden biri olmak istemiyorlar mı? Bu bakış açısından, kanunlar, ahlakî değerler ve dinî kurallar, sosyal ölçütleri kontrol altında tutma dürtüsünün yalnızca daha geniş ve daha kurumsal türleridir. Tomasello bu noktada şunları söylüyor: "İnsan toplulukları sadece, birbirinin üzerinde duran bir işbirliği veya işbirliği dürtüleri katmanıdır."
Açık soru ise, doğuştan işbirlikçi olmanın, bizleri aynı zamanda aykırı tiplerden korkan ve onlara güvenmeyen dar düşünceli uyumlular olmaya mahkum edip etmediği. Tomasello şimdi, çocukların üniforma giydikleri veya onlardan birlikte çalışmaları istendiği zaman nasıl davrandıklarını test ederek, onların grup üyeliğini nasıl anladığını araştırıyor. Bulduğuna göre, çocuklar sosyal ölçütleri çabuk kavrıyorlar ve bunları hevesle uyguluyorlar. Onlar küçük otoriter yöneticiler olabilirler. Yeni yapılan bir deneyde, 3 yaşındaki çocuklara, hayalî bir diş fırçası olarak kullanıldığı farz edilen bir kalemin olduğu bir numara yapma oyunu gösterildi. Ardından bir araştırmacının tuttuğu bir kukla oyuna katılmak istedi, fakat kalem ile bir şeyler çizdi. Bir çocuk çileden çıktı ve “Hayır! Diş fırçalamalısın!” diye bağırdı. Çocuğun tepkisi, anlamsız oldukları zaman bile sosyal kuralları uygulamaya zorlamanın temel dürtüsünü gösteriyor.
En sonunda, Tomasello'nun insan doğası üzerinde yaptığı araştırma, bir ikileme varıyor: "Zihinlerimiz, rekabete dayalı zekanın ve işbirlikçi bilgeliğin ürünleri, davranışımız ise, kardeşçe sevgi ve grup dışı olanlara karşı düşmanlığın bir karışımı. Bu ikilem ile karşılaşan çirkin taraf (insanların rekabet etmesi, dövüşmesi ve savaşlarda birbirini öldürmesi gerçeği), çoğu insanı dehşete düşürüyor," diyor Tomasello. Ve (önyargıya, şiddete ve nefrete katkıda bulunan) aykırı tiplere güvenmeme eğilimimizin, hiçe sayılmaması veya küçümsenmemesi gerektiğini kabul ediyor. Fakat kendisinin iyimser olduğunu söylüyor. Sonunda daha çok ön plana çıkan şey, cömertlik ve karşılıklı güven için olağanüstü gücümüzdür, bizden önce gelen hiçbir türün yapmadığı gibi davrandığımız o anlardır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Nautilus | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/12/2024 20:40:58 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/4286
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Nautilus. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.