Biyo-Merkezcilik ve Kuantum Safsatası Üzerine
İşte yine bununla karşılaşıyoruz - Robert Lanza Huffington Post'da biyo-merkezcilik (İng.: Biocentrism) üzerine gizemcilik-tüccarlığı yapmasını sağlayacak ve Deepak Chopra'yı gururlandıracak bir makale yazdı. Lanza bize şu soruyu soruyor: "Neden buradasınız?" Bu tıpkı neden hiçlik yerine bir şeyin var olduğunu ele alan ve metafiziğin sınırlarına dayanan kozmolojik sorulardan bir tanesidir. Bunlar ilginç sorulardır, ama bir insan felsefe ve ideolojinin ortasındaki mantıksal uçurumda bulunan sıkı ipin üzerinde dikkatli adımlar atması gerekmektedir. Lanza tepeden zıplayıp direkt uçurumun içerisine dalıyor. Bu soruyu ortaya koyuyor:
"Burada ve şu anda var olma durumunu bir kenara koysak bile, rastgele fizik yasalarının ve olayların bu noktaya kadar gelebilme olasılığı 100,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000'da 1'dir, bu da var olmuş bütün piyangoları kazanmaya eşdeğerdir."
Burada piyangoyu referans göstermesi uygun bir örnekti, çünkü Lanza burada bizzat piyango safsatasına başvurmaktadır. Hatta, yazdığı makalenin tamamı kocaman bir piyango safsatasından oluşmaktadır. Bu safsata olasılık hakkında geriye dönük düşünüp yanlış soruyu sormaktan kaynaklanır. Eğer John Smith 100 milyonda 1 olasılığına sahip süper loto çekilişini kazanırsa, bu özel bir açıklamaya ihtiyaç duyan olağan-dışı bir kozmik şey olarak görülmemelidir. Sorulacak yanlış soru şudur: John Smith'in kazanma ihtimali nedir? Sorulacak doğru soru ise şudur: Herhangi birinin kazanma ihtimali nedir (aslında bakarsanız, bu ihtimal oldukça yüksek).
Bu sebeple Lanza yanlış soruyu soruyor: Şu an burada ve bunda bulunduğumuz evrende var olabilmemizin ihtimalleri nelerdir? Bu bizim için John Smith'in piyangoyu kazanma ihtimalleri kadar önemlidir, ancak bu olasılık hakkında fazlasıyla ego-merkeziyetçi bir görüştür. Aslına bakarsak, evren John Smith'in finansal durumuyla ya da var oluşumuzla ilgilenmiyor. Düzgün bir soru şöyle olurdu: Bir şeyin var olabilme ihtimali nedir? Bu ihtimale baktığımızda %100 olduğu görülüyor, çünkü biz varız.
Ama Lanza bu mantıksal safsatayı biyo-merkeziyetçilik adını verdiği bir "her şeyin teorisine" dönüştürmeye çalışıyor. Bu sadece bilinen Antropik İlke'nin yeniden yapılandırılmasından başka bir şey değildir (yani kendine özgün bir saçmalık bile değildir). Sözde zayıf antropik prensibi biz var olduğumuzdan dolayı akıllı yaşam için gerekli özellikleri barındıracak bir evrenin olması gerektiğini belirtir: Herhangi bir evrende böylesine bir soruyu sorabilecek bir varlık varsa, fiziksel yasalar bu varlıkla uyumlu olmalıdır. Bu olağanüstü-olmayan bir kısır-döngüdür, ve amaç da budur zaten. Evrendeki yasaların bizim var olabilmemize izin verdiği gerçeği hem gerekli hem de olağanüstü değildir. Güçlü antropik prensibi bu mantıksal düşünceyi bir adım ileriye götürür ve sonuçlardan bir argüman çıkartır: Burada var olduğumuzdan dolayı evrendeki yasalar spesifik olarak bizim (ve sadece bizim) var olabilmemiz içindir. Bir başka deyişle, yasalar insanlar için tasarlanmıştır. Bu mantık geçerli değildir, ancak etki-tepki'nin tersine çevrilmesini ve büyük bir piyango safsatasını temsil etmektedir. Lanza bu safsatayı alıp dozajını iyice arttırarak şunları yazar:
"Her şey hakkında bir yeni teori olan biyo-merkeziyetçilik kaybolan parçayı tamamlamaktadır. Klasik evrim geçmişi anlamamız için mükemmel bir görev üstlense bile, buradaki [mekanizmayı] yürüten / itici gücü görememektedir. Evrim denkleme gözlemciyi de eklemelidir. Hatta ünlü Nobel ödüllü fizikçisi Niels Bohr bile "Bir şeyi ölçtüğümüzde belirsiz ve tanımsız bir dünyanın deneysel bir değere sahip olduğunu varsaymak için onu zorluyoruz. Biz dünyayı 'ölçmüyoruz', biz onu yaratıyoruz.""
Lanza güçlü antropik prensibine ait piyango safsatasını Chopra'nın kuantum saçmalığıyla birleştiriyor, böylece tipik olarak birçok kez karşılaştığımız gibi kuantum fiziğini berbat bir şekilde yanlış yorumluyor. Evrim'in bir gözlemciye ihtiyacı yoktur, evrimin sürecinde ya da doğada bir tür gözlem için ihtiyaç duyulmamaktadır. Bohr olasılık dalganın çökme durumundaki kuantum fenomenden bahsediyordu. Ama bu bilinen anlamda bir gözlemciye ihtiyaç duymamaktadır, sadece etraftaki çevreyle etkileşim vardır. Diğer parçacıklar -tabiri uygunsa- birer "gözlemci" olabilir. Evren biz olmadan kendini gözlemleyebilir ve doğa yasaları da yönlendirici bir akıllı gözlemlemeye ihtiyaç duymadan da işleyebilir.
Evrenin mevcut durumu hakkındaki büyük olasılıksızlığının uzun açıklamasını yaptıktan sonra Lanza saçmalığı devam ettiriyor:
"Çocuklara söylenebilecek harika bir hikayedir, ancak bütün bunların 'akılsız' bir kaza olduğunu söylemek 'Tanrı yaptı' demekten daha yararlı değildir. İyi bir natüralist olan Loren Eiseley bir zamanlar bilim insanları için şunu demişti: 'Eski bir teorinin küçük bir ayarlamayla insan aklına yepyeni bir manzara gösterebileceğini çoğu zaman görememişlerdir.' Görünüşe bakılırsa evrim teorisi eldeki en mükemmel durumdur. İnanılmaz bir şekilde, bütün bunlar Büyük Patlamanın bir başlangıç olarak değil ama fiziksel nedenler zincirinin bir sonu olarak varsaydığınızda bir anlam kazanır."
'Akılsız Kaza' yorumu kendi iç yasa ve kurallarına göre işleyen herhangi bir sistem için geçerli olabilir. Bu bir rulet tekerleğini döndürüp topun etrafta zıplaya zıplaya nihayetinde Kırmızı 23'ün üzerinde durmasını izlemek gibidir. Bu sayı 'akılsız bir kaza' mıydı yoksa hareket yasaların işlemesi miydi? Topun kendisi için bir insan-merkeziyetçi görüşünü ve Kırmızı 23 için bir anlamın olduğunu varsaymamız gerekiyor mu? Hayır, bu sadece fiziktir. Evrim daha karmaşık olabilir, ama bu da milyonlarca sene boyunca doğa yasaları ve olasılığın kendilerini düzenlemelerine dair bir anlatımdır. Peki ya "Büyük Patlama fiziksel nedenler zincirinin sonu" yorumu için ne demeli? Sıkı tutunun, işte burada Lanza kuantum saçmalık-ölçerini aşmaktadır.
"Teorik fizikçi Stephen Hawking ve Leonard Mlodinow yakın zamanda şunları belirtti: Dünya algılarımızdan gözlemciyi -yani bizi- yok saymanın bir yolu yoktur... Klasik fizikte geçmişin kendisi olayların belirli serileri olarak var olduğu düşünülmektedir, ancak kuantum fiziğine göre geçmiş tıpkı gelecek gibi belirsizdir ve sadece olasılıklar spektrumu olarak vardır."
Görünüşe bakılırsa her şeyin teorisi için yapmanız gereken tek şey bilimi popülerleştirenlerin -özellikle astrofizikçilerin- sözlerini bağlam dışına çıkarmanız gerekiyor. Hawking'in ta kendisi The Grand Design (2010) adlı kitabında Lanza'nın saçmalık türünün gereksiz olduğunu söylüyor:
"...evren kendini hiçlikten yaratabilir ve yaratacaktır da." ve "Kendiliğinden yaratma hiçlik yerine neden bir şeylerin var olduğuna, neden evrenin var olduğuna ve neden bizim var olduğumuza dair bir sebeptir." ve "Evrenin işleyebilmesi için illa tanrı'nın fitili ateşlemesi bir gereklilik değildir."
Lanza'nın "tanrı yaptı" havasını taşıyan biyo-merkeziyetçiliği de öne sürmek bir gereklilik değildir. Hawking'in demin bahsettiği şey fizik yasalarının tersine işleyebilmesidir, zaman dahil her iki yönde de çalışabilmesidir. Bu asimetriyi henüz tam açıklayamıyoruz. Fakat bu zamanın tek bir yönde ilerlemediğini söylemek yada etki-tepki'nin ters işleyebileceğini -mesela insanların zamanı yarattığını ve böylece kendi geçmişimizi ta Büyük Patlamaya kadar yaratabileceğimizi- varsaydığımızı söylemekle aynı anlama gelmiyor. Lanza fiziği yanlış yorumlayıp ardından çılgın spekülasyonu ile aklın tepesinden aşağı zıplıyor.
Sonuç olarak Lanza'nın biyo-merkeziyetçiliği gülünç bir kargaşa karmaşası, zayıf bir mantık, kuantum mekaniği ile kozmolojinin yanlış yorumlanması ve abartılı bir ego-merkeziyetçiliktir. İki şekilde ego-merkeziyetçidir: biz insanların etrafımızdaki gerçekliği var etmemiz ve böylece her şeyin teorisini bulduğunu varsayması. Her şeyin teorisi özetle kozmolojik bir saplantının klasik bir işaretidir. Bir fizikçiyle buluşup her şey hakkındaki teorinizi bir açıklayın ve sizden uzaklaşmak için ne kadar çaba sarf ettiklerini bir görün. Ama şimdi böylesine saplantılar herkesle paylaşılacak şekilde Huffington Post'da yer buluyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 7
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: NeuroLogica Blog | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 16:45:55 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2550
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in NeuroLogica Blog. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.