Bilişsel Yük Teorisi
Bilişsel Yük Teorisi, öğrenme görevlerinin oluşturduğu bilişsel yükün öğrencilerin yeni bilgi işleme ve uzun süreli bellek yaratma becerisini nasıl engelleyebileceğini anlamaya çalışır. Öğrenci gereksiz istemlere maruz bırakıldığında bilgi işleme görevi, olduğundan daha karmaşık hale gelerek bilişsel yükün artmasına neden olur. Bu istemler arasında bir sınıftaki gereksiz dikkat dağıtıcılar ve öğretmenlerin bir konuyu anlatmak için kullandıkları yetersiz metotlar sayılabilir. Bilişsel yük iyi bir şekilde yönetildiğinde öğrenciler aşırı bilişsel yükün yeni bellek oluşumuna engel olduğu durumlara kıyasla yeni becerileri daha kolay öğrenebilirler.
Öğretmenler, bilişsel yük teorisinin ardındaki ilkeleri anlayarak, yeni fikirleri sunmak için kullandıkları yolu optimize edip öğrencilerin bu fikirleri anlamasını daha kolay hale getirebilirler.
Bilişsel yük teorisi ilk kez 1988'de New South Wales Üniversitesi'nde eğitim psikoloğu olan John Sweller tarafından ana hatlarıyla belirlendi. Sweller, çalışma belleği modeli üzerine ekleme yaparak bu modeli geliştirdi. Bu model uzun süreli hafızanın, işitsel ve görsel bilgi günlük gözlemlerden daha fazla miktarda işlendiğinde (veya tekrarlandığında) geliştiğini öne sürer (Baddeley ve Hitch, 1974). Sweller, öğrenmeyi gereksiz şekilde karmaşık hale getiren veya biz bilgiye odaklanmaya çalışırken dikkatimizi dağıtan faktörlerin bilişsel yükü arttırdığına inanır. Bilişsel yükün artmasının bir sonucu olarak, bir uyarıcıya odaklanmak, onu tekrar etmek ve hatırlamak daha da zorlaşır, bu da öğrenmeyi daha az etkin hale dönüştürür (Sweller, 1988).
John Sweller ve diğer araştırmacılar bilişsel yükün azaltılmasıyla ilgili çeşitli yollar belirlediler. Buna göre bilişsel yük öğrenme ortamında daha etkili öğretme metotları kullanarak azaltılabilir. Bu durum da yeni bellek oluşumunu destekler.
Bilişsel Yük Çeşitleri
Bilişsel yük; asıl (içsel), konu dışı (dışsal) veya etkili (ilişik) yük olmak üzere üç şekilden birini alır.
- Asıl Bilişsel Yük
Bu tür bilişsel yük, öğrenilen bilginin içsel niteliği tarafından kişide oluşturulan yüke karşılık gelir. Bu yük, görev seti veya sunulan kavramın karmaşıklığı ile kişinin yeni bilgiyi öğrenme yeterliliğine bağlıdır.
Bu tür bilişsel yükün iç doğası onu elemeyi zorlaştırır. Yeni, zor bir aktivite (karmaşık bir denklem çözmek gibi) her zaman basit bir işlemden (iki küçük sayıyı toplamak gibi) daha uğraştırıcı gelir.
Bununla birlikte, karmaşık bir görevden kaynaklanan bilişsel yük, bu görevin daha küçük ve basit adımlara bölünmesiyle kişi için tamamlanması daha kolay hale getirilebilir.
Mesela demonte mobilyaları birleştirme işine muhtemelen aşinasınızdır. Her parçanın birbirine nasıl takıldığını gösteren büyük bir şema yerine, üreticiler süreci adım adım ilerleyen görevlere bölerek basitleştirir. Böyle yaparak müşterinin bir masayı kurmak için bütün süreci zihninde canlandırmasındansa sadece bu kolay adımları (bir vidayı vidalamak gibi) anlamasını sağlar. Ayrıca müşteriler bir kutu dolusu tahta parçası, çivi ve diğer aksesuarlar yerine her adımda kullanmaları gereken 2-3 parçaya odaklanabilirler.
- Konu Dışı Bilişsel Yük
Konu dışı bilişsel yük, öğretmenlerin veya takip edilmesi gereken talimatların öğrenciler üzerinde oluşturduğu beklentilerden meydana gelir. Bu tür bilişsel yük öğrenilecek konunun dışında kalır ve istemeden öğrencileri dikkat dağıtıcı bilgilere yönlendiren veya görevi gereğinden fazla karmaşık hale getiren etkisiz öğrenme metotları nedeniyle artar.
Öğrencileri bir dersi tekrar etmek ve hatırlamak konusunda serbest bırakmaktansa etkili sunum metotları kullanmak, onlara yüklenen konu dışı yükün azalmasına yardım edebilir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Mesela bazı bilgiler yazılı olarak sunulduğunda değil de bir şekille resmedildiğinde daha iyi anlaşılır. Örneğin, Ay’ın Dünya etrafındaki yörüngesi, şekil kullanılmadan yazılı bir biçimde değil, görsel olarak sunulduğunda daha kolay anlaşılır. Bunun için Güneş sistemi modeli veya video kullanılabilir. Güneş sistemi gibi kavramların görsel sunumu, kişinin bir paragraftaki son cümleyi anlaması için paragrafın başında açıklanan düşünceleri aklında tutmak zorunda olmadığı anlamına gelir. Böylece akılda tutmak yerine bir şekle bakarak çabucak bu düşünceler hatırlanabilir.
- Etkili Bilişsel Yük
Bu üçüncü tür bilişsel yük, şemaların oluşumuyla ortaya çıkar. Yeni beceri ve başka bilgilerin öğrenilmesine yardımcı olduğundan, istenen türden bir yüktür.
Bellek şeması belirli bir düşüncenin veya nesnenin kavramsallaştırılmasıdır. Bu kavramsallaştırma gelecekte bu düşünce veya nesneyle karşılaştığımızda durumdan ne beklememiz gerektiğini söyler.
İnsanlar, evde kullandığımız nesneler için şemalar oluşturduğumuz gibi günlük iş veya olaylar için de ‘senaryo şemaları’ oluştururuz. Çevremizdeki belirli ‘roller’ için oluşturduğumuz şemalar da bize bu rolleri üstlenen kişilerden ne tür davranışlar beklediğimizi söyler.
Bir şeyi ilk kez deneyimliyor olmak (örneğin, ilk kez bir düğüne katılmak), bizi neyin beklediğini söyleyen bir şema olmadığından, ürkütücü olabilir. İşte bu noktada deneyimi gözlemleyip öğrendikçe, gelecekte önceden tahmin edip ona göre davranmamız ve anlamamızda yardımcı olacak etkili yük oluşturulur.
Uygulamalar
Bilişsel yük teorisi herhangi bir eğitici bağlam için uygulanabilir. Bunu yapmanın yollarından biri öğrencilere dayatılan konu dışı bilişsel yükü en aza indirmek, ikincisi ise öğrencileri bir düşüncenin karmaşıklığıyla boğan araç-amaç analizinden kaçınmaktır. Bu yollarla öğretmenler bilgi iletiminin öğrenmeyi engellemediğinden emin olur.
Dahası, etkili bilişsel yükü teşvik eden etkinlikleri geliştirerek uzun süreli bilgi ve beceri edinimini kolaylaştırabilirsiniz.
Bilişsel yük teorisinin olası uygulamaları, sınıf veya konferans salonu gibi geleneksel öğrenme ortamlarının ötesine uzanır. Öğretmenler öğrencileri için bilişsel yük teorisini kullanırken, siz de konuşma veya sunum yaparken bu teoriye başvurabilirsiniz. İletmek istediğiniz düşünceleri basitleştirerek, her durum için bireysel, anlaşılması kolay açıklamalar sunarak ve gereksiz detayları çıkararak konu dışı bilişsel yükü azaltabilirsiniz. Bu, dinleyiciler için sunumunuzu daha hatırlanabilir hale getirir.
Gelin, bilişsel yük teorisine başvurabileceğiniz belli durumlara bir bakalım.
Çalışılmış (Çözülmüş) Örnekler
John Sweller (2006), öğrencilere yeni görevleri nasıl yerine getirebileceklerini göstermek için çalışılmış örneklerin (worked examples) kullanımını vurgulamıştır. Çalışılmış bir örnek öncelikle sürecin tekil eylemlere indirgendiği adım adım ilerleyen bir gösterimdir. Burada, görevin karmaşıklığından kaynaklanan asıl bilişsel yük azaltılmış olur.
Örneğin, matematik öğretmenleri kalanlı bölme işlemlerini göstermek için çalışılmış örnekleri kullanır. Kalanlı bölme işlemi dışardan zor görünürken basit adımlara bölündüğünde çoğu insan tarafından anlaşılabilir hale gelir. Bir görevin küçük adımlara bölünüp bir uzman tarafından örneklerle açıklandığı çevrimiçi Kendin Yap projeleri çalışılmış örnekler için gösterilebilecek başka bir alternatiftir.
Bütünleştirme
Çalışma belleği modeline göre işitsel veriler görsel olanlardan ayrı işlenir. ‘Fonolojik döngü’ konuşma ve diğer sesleri ele alırken ayrı bir ‘görsel mekânsal yazboz tahtası’ metni ve diğer görsel uyarıcıları işler (Baddeley ve Hitch, 1974). Öğrenciye aynı tip iki uyarıcı örneği eş zamanlı olarak verildiğinde, bu iki uyarıcı da dikkati kendi üstüne çekmek için yarışır ve konu dışı bilişsel yük artar.
Örneğin, iki kişinin aynı anda size bir şey açıklamasıyla artan konu dışı bilişsel yük sizi her ikisine birden odaklanmaktan alıkoyar, her birinin söylediği şeylerden yalnızca bir kısmını anlayabilirsiniz.
Benzer bir örnek olarak, bir şekildeki sınıflandırmayı farklı numaralarla tanımladığımızı (1, 2, 3… ve i, ii, iii… gibi) düşünelim. Numaralar da diğer sayfadaki bir paragrafta açıklanmış olsun. Her bir numara için iki farklı görsel uyarı arasındaki göndermelere bakmak bilişsel yükü arttırır ve bilgiyi anlamak için harcanan çabayı ketler (aksatır).
Bölünmüş Dikkat Etkisi
Bilişsel yük teorisi bölünmüş dikkat etkisinden kaçınmak için eğitimcilere yarışan uyarıcıları ortadan kaldırmayı ve öğrencilerin belli bir zamanda tek bir görsel bilgi kaynağına odaklanmasını önerir. Benzer şekilde, ders dinlerken veya eğitsel bir video izlerken öğrencilerin dikkati bir düşüncenin yarışan açıklamalarıyla dağıtılmamalıdır.
Paul Chandler ve John Sweller, yarışan uyarıcılar tek bir bilgi kaynağı haline gelecek şekilde bütünleştirildiğinde öğrenmenin arttığını gösteren bir çalışma sunmuşlardır.
Araştırmacıların bulgularına göre, bir şekle ait yazılı açıklama görselle birlikte verildiğinde, görsel ve açıklamanın ayrı ayrı verildiği duruma kıyasla, öğrenciler sunulan bilgiyi daha iyi anlayabilmişlerdir (Chandler ve Sweller, 1992).
Benzer şekilde,öğrencilerine dünya haritası üzerindeki farklı ülkelerin yerlerini göstermek için kullanacağı sunumda öğretmen, bu araştırmanın bulgularından faydalanarak, ülkeleri numaralandırıp ayrı bir anahtar listeye referans vermektense ülke isimlerini harita üzerine yazabilir.
Bununla birlikte, Baddeley ve Hitch’in teorisi görsel ve işitsel uyarıcıların ayrı ayrı işlendiğini göstermesine rağmen, bu uyarıcılar gelişmiş bir öğrenme deneyimi sağlamak amacıyla birleştirilebilir.
Bu nedenle, video ile sunulan bir görevin görsellerle açıklanması, izleyicileri yarışan uyarıcılar ile yüklemeden her bir adımın işitsel anlatımı ile geliştirilebilir.
Dikkat dağıtıcılar
Öğrenme ortamında dikkat dağıtıcılar bulunduğunda bölünmüş dikkat ilkesi dinleyicileri etkileyebilir.
Tıpkı sinemadayken birinin telefonundan yayılan ışığın dikkatimizi dağıtması gibi, öğrenme ortamında da dikkat dağıtıcılar bulunduğunda dikkatimizi kaybedebiliriz..
Eğitimciler, dinleyenlerin dikkatini dağıtabilecek bir uyarıcıyı belirleyip ortadan kaldırarak, maruz kalınan ekstra konu dışı bilişsel yükü azaltabilir. Sunum yaparken öğretmen, öğrencilerin dikkatini dağıtıcı işaret veya posterlerin yanında durmadığından emin olmalıdır. Arka plandaki dikkat dağıtıcı seslerin yeni bellek oluşumunu engellediği tespit edildiğinden, işbirlikçi ve sessiz bir dinleyici kitlesi de konuyla ilgisiz konuşma etkisinden kaçınmaya yardımcı olarak bilişsel yükü azaltabilir (Jones ve Macken, 1993).
Teşekkür: Bu yazıyı çeviren Özge Can'a teşekkür ederiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: psychologistworld | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 17:15:21 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5292
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in psychologistworld. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.