Beyin Dilleri Nasıl Öğreniyor? Dil Zihinde Nasıl Yapılanır?
Çağdaş dilbilim, Saussure'den beri iki dil kavramı arasında keskin bir ayrım çizer. Bu kavramlardan birincisi türümüz özelinde ve toplumlar genelinde gözlemlediğimiz dil olgusu'dur (Fr: "langage"). Bu olgu diğer türlerin iletişim sistemlerinden kapsamlılık, üretkenlik, işlevsellik vb. yönlerden ayrışır. İkincisiyse bu olgunun vücut bulduğu Türkçe, İngilizce, Fransızca gibi herhangi bir dil örneği'dir (Fr: "langue"). Her bir dil örneği diğerlerinden sesleri, sözcükleri, kuralları vb. yönlerden ayrışır. Dilbilimciler, dilden söz ederken bir dil örneğini değil dil olgusunu kastederler.[1]
Birçok çağdaş dilbilimci, Chomsky'den beri dili iki bağlantılı bir düzeyde kavrar. Bunların ilki harici dil (İng: "E-Language"), yani dilin kişiler arasında aktarılan ve paylaşılan düzeyidir.[2], [3] Harici dilin yapısı bir ses envanteri ve edim repertuvarını barındırır.
Sesler; dildeki anlamlı birimleri meydana getiren anlamsız yapıtaşlarıdır. Örneğin "çığ" kelimesi anlamlı bir birimdir, ancak onu meydana getiren "ç", "ı" ve "ğ" sesleri anlamsız yapıtaşlarıdır. Edimlerse dili kullanarak gerçekleştirilebilecek bilgi verme, harekete geçirme, tavır sergileme gibi davranışlardır. Örneğin "sağ ol" ifadesi dile getirildiğinde hitap edilen kişiye minnet gösterilmiş olur.
Dilin diğer düzeyi olan dahili dil (İng: "I-Language"), dilin kişi tarafından algılanan ve anlaşılan düzeyidir.[2], [3] Dahili dilin yapısı bir sözcük repertuvarını ve kural envanterini barındırır. Dildeki "baş", "-lık", "-çı", "at-", "-mak" gibi anlamlı biçimler (biçimbirim) sözcükleri meydana getirir. Kurallarsa bu biçimleri bir araya getirerek karmaşık dizimbirimler ortaya çıkarır. Buna karşın, Türkçe'nin kuralları "baş", "-lık", "-çı" biçimlerinden "başlıkçı" sözcüğünü üretebilir ama "*çılıkbaş" gibi bir sözcüğü üretemez. Benzer şekilde, bu kurallar "başlık atmak" dizimini oluşturabilir ama "*atmak başlık" gibi bir dizimi oluşturamaz.
Beynin Dil Mekanizması
Dil, beyinde çeşitli yapıların karmaşık etkileşimleriyle idare ve muhafaza edilir. İnsanların büyük çoğunluğunda dile tahsis edilmiş beyin alanları yoğunlukla beynin sol yarıküresinde yer alır.[4] Bu alanlar arasından iki tanesi nispeten daha iyi anlaşılmıştır. Bu alanların irincisi dili konuşmayla ilişkilendirilen Broca alanı, ikincisiyse dili anlamayla ilişkilendirilen Wernicke alanıdır.[5], [6]
Bu tür yapıları araştırmanın yaygın bir yolu dil bozukluklarına yol açan beyin hasarlarını incelemektir. Örneğin, Broca alanı hasar almış bireyler dili anlayabilirler ama konuşmakta ve sözcük seçmekte oldukça zorlanırlar; bu duruma Broca afazisi adı verilir. Benzer şekilde, Wernicke afazisi adı verilen durumda Wernicke alanı hasar almış bireyler dili konuşabilirler ama anlamakta ve anlamlı cümleler kurmakta güçlük çekerler.[7]
Beynin dile tahsis edilmiş yapılarını araştırmanın diğer bir yaygın yolu da beyin taramalarını incelemektir. Örneğin, fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleyiciler (fMRI) kullanılarak sağlıklı beyinlerin farklı dil edimleri esnasında belirleyici rol oynayan alanları gözlemlenir. Benzer şekilde, difüzyon manyetik rezonans görüntüleyiciler (dMRI) kullanılarak da sağlıklı bireylerde bilginin bölgeler arasında nasıl hareket ettiği izlenir.[7]
Sözcük Ağları
Sözcüklerin anlam ve ses gibi özelliklerine dair bilgiler, "zihinsel sözlüklerde" tutulur. Sözcükler kişi tarafından algılandığı, telaffuz edildiği ya da başka herhangi bir şekilde işleme alındığı zaman kişinin zihinsel sözlüğü etkinleşir. Etkinleşen sözcükler anlam ve ses ortaklığı olan başka sözcükleri de kendileriyle birlikte etkinleştirir. Bu etkileşim zihinsel sözlükte ses ve anlam arabağlantıları üzerinden yayılır.
Ses arabağlantıları yoğunlukla sözcük başı ve sonunda (uyak) bulunur. Örneğin "sarı" ve "soru" sözcükleri "s", "soru" ve "kuru" sözcükleri de "ru" kanalıyla arabağlantılıdır. Anlam arabağlantıları ise yoğunlukla sınıf ve ilişkinlik üzerinden kurulur. Örneğin "söğüt" ve "ardıç" sınıf, "ağaç" ve "yaprak" da ilişkinlik kanalıyla arabağlantılı kelimelerdir. Böylelikle zihinsel sözlükler sözcük ağları üzerinden şekillenir.[8], [9]
Sözcük ağları dil sürçmesi (İng: "speech error") ve hazırlama etkisi (İng: "priming effect") olmak üzere iki başlıca olguda kendilerini gösterir. Dil sürçmesi amaçlanmayan bir sözcüğün amaçlanan bir sözcük yerine yanlışlıkla dile getirilmesidir. Örneğin, "kaşık" yerine yanlışlıkla "çatal" ya da "kuşak" denmesi "araba" denmesine kıyasla daha muhtemeldir. Bunun sebebi "kaşık" sözcüğünün "çatal" sözcüğüne anlam arabağlantılı, "kuşak" sözcüğüne de ses arabağlantılı olmasıdır.
Hazırlama etkisiyse bir sözcüğün etkinleşmesinin başka bir sözcüğün etkinleşmesini tetiklemesidir. Örneğin, "kaşık" sözcüğünü hatırlamaya çalışan bir kişinin, "çatal" veya "kuşak" sözcüklerini duyması "kaşık" sözcüğünü hatırlamasını hızlandıracaktır.[7]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Dilbilgisellik Sezileri
Dizimler, mümkün ve imkânsız olmak üzere iki sezgisel gruba ayrılır. Bu ayrım dilbilgisellik (İng: "grammaticality") olarak adlandırılır. Örneğin, anadili Türkçe olan kişilerin dilbilgisellik sezilerine göre "Ben eve geç gelebilirim" dizimi sezgisel olarak mümkünken, "*Gelebiliriz ben geç evde" sezgisel olarak imkânsız bir dizimdir.
Bu noktada dilbilgiselliği yorumlanabilirlik'ten (İng: "interpretability") ayırmak gerekir. Örneğin "*Gelebiliriz ben geç evde" dizimi "Ben eve geç gelebilirim" olarak yorumlanabilir ama dilbilgisel değildir. Buna karşın, "Rüya isyana cismen tüneyebilir" dilbilgisel bir dizimdir ama herhangi bir şekilde yorumlanabilir değildir.[10]
Dilbilgisellik, dilbilimsel derlemler (İng: "linguistic corpora") ve geçerlilik yargıları (İng: "acceptability judgments") olmak üzere iki başlıca veri kaynağı üzerinden incelenir. Derlemler gazete, kitap, söyleşi, münazara vb. içerikleri dilbilimsel araştırmalar için bir araya getiren veri tabanlarıdır. Bu veri tabanları üzerinden yürütülen komutlarla sözcük ve dizilimlerin sıklıkları ve dağılımları gibi dilbilimsel açıdan önem taşıyan istatistiksel özelliklerine erişilir. Geçerlilik yargılarıysa bir dili konuşan kişilerin dizilimlerin dilbilgiselliği üzerine hazırlıksız ve serbest değerlendirmeleridir. Bu değerlendirmeler esnasında dilbilimsel açıdan önem taşıyan değerlendirme hızı ve içeriği gibi psikolojik değişkenler gözlemlenir.[11]
Sonuç
Dil, insan zihninde sözcük ağları ve dilbilgisellik sezileri üzerinden yapılanır ve insan beyni tarafından idare ve muhafaza edilir. Dolayısıyla dil hem sistematik hem sezgisel hem de somut bir olgudur ve dolayısıyla dili insan psikolojisi ve biyolojisinden ayrı düşünmek mümkün değildir.[2]
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 24
- 5
- 4
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ F. de Saussure. (1916). Cours De Linguistique Générale.
- ^ a b c N. Chomsky. (1986). Knowledge Of Language: Its Nature, Origin, And Use. Yayınevi: Greenwood Publishing Group.
- ^ a b N. Chomsky. (2023). On Formalization And Formal Linguistics. Natural Language & Linguistic Theory. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. S. Gazzaniga, et al. (1967). Language After Section Of The Cerebral Commissures. Brain, sf: 131-148. doi: 10.1093/brain/90.1.131. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Flinker, et al. (2015). Redefining The Role Of Broca’s Area In Speech. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 2871-2875. doi: 10.1073/pnas.1414491112. | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Wernicke, et al. (1874). Der Aphasische Symptomencomplex: Eine Psychologische Studie Auf Anatomischer Basis.
- ^ a b c J. Sedivy. (2014). Language In Mind: An Introduction To Psycholinguistics.. Yayınevi: Oxford University Press.
- ^ A. M. Collins, et al. (2006). A Spreading-Activation Theory Of Semantic Processing.. American Psychological Association (APA), sf: 407-428. doi: 10.1037/0033-295X.82.6.407. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. L. McClelland. (1986). The Trace Model Of Speech Perception. Cognitive Psychology, sf: 1-86. doi: 10.1016/0010-0285(86)90015-0. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Chomsky. (1965). Aspects Of The Theory Of Syntax. Yayınevi: MIT Press.
- ^ C. T. Schütze. (2010). Linguistic Evidence And Grammatical Theory. Wiley, sf: 206-221. doi: 10.1002/wcs.102. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 07/12/2024 08:10:58 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14797
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.