Bağışıklık Sistemi Uzay Yolculuğu Sırasında Sersemliyor ve Şaşırıyor!
Kendimizi biraz sersemlemiş hissettirecek, soğuk algınlığından daha iyi bir örnek yoktur herhalde. Soğuk algınlığı, grip gibi şeyleri bağışıklık sistemimizdeki değişikliklerden dolayı kaparız. Araştırmacıların Dünya üzerinde bağışıklık sistemi değişikliklerine nelerin sebep olduğu konusunda iyi fikirleri var; örneğin stres, yetersiz uyku ve yanlış beslenme gibi.
Şimdi, NASA’da ortak çalışmayla yürütülen ve bir süre önce Journal of Interferon & Cytokine Research dergisinde yayımlanan “Validation of Procedures for Monitoring Crewmember Immune Function (Integrated Immune)” ve “Clinical Nutrition Assessment of ISS Astronauts, SMO-016E (Clinical Nutrition Assessment)” adlı iki araştırmanın sonuçlarına göre uzay yolculuğu, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda uzun süreli görevlerde bulunan mürettebatın bağışıklık sistemlerini geçici olarak değişime uğratabiliyor.
Bu durum, NASA’nın asteroidlere, Ay’a ve Mars’a altı aylık ya da çok yıllık görevler öngördüğü düşünülürse kaygı verici, zira soğuk algınlığı ya da grip kadar basit bir şey bile uzayda riskli bir duruma yol açabilir.
Daha önce NASA’nın Integrated Immune araştırmasında oluşturulan veriler, uzay istasyonundaki mürettebatın kanındaki bağışıklık sistemi hücrelerinin dağılımının uçuş sırasında nispeten değişmediğine işaret ediyordu. Öte yandan aynı veriler gösterdi ki, bazı hücre fonksiyonları normalden bir miktar daha az ya da bastırılmış, bazı hücre etkinlikleri ise yükseltilmiş durumda. Bir anlamda, mürettebatın bağışıklık sistemleri şaşırmış.
Hücre etkinliği azaltıldığında, bağışıklık sistemi, tehditlere olması gereken tepkileri üretmez. Bu bazı mürettebatta gözlenen ve vücuttaki gizli (ya da uyuyan) virüslerin yeniden uyandığı ancak hastalık belirtisi göstermediği anlamı taşıyan asemptomatik viral atılmaya da yol açabilir. Etkinlik yükseldiğinde ise, bağışıklık sistemi aşırı tepki verir ve alerji belirtilerinin artması, dirençli kurdeşenler gibi şeylere yol açar. Profesör doktor ve NASA'da biyolojik araştırmalar ve bağışıklık uzmanı Brian Crucian şöyle diyor:
Integrated Immune araştırmasından önce, uçuş-sırası bağışıklık sistemiyle ilgili toplanan veriler az miktardaydı. Önceden yapılan uçuş-sonrası araştırmaları uzay yolculuğunun bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi hakkında bir saptama yapmak için yeterli değildi. Bu uçuş-sırası verileriyse uzun süreli uzay yolculuğu sırasında immün disregülasyonun oluştuğunu ve fiilen devam ettiğini saptamak için ihtiyacımız olan bilgileri sağladı.
Son zamanlarda NASA’nın Integrated Immune ve Clinical Nutrition Assessment uçuş araştırmaları arasındaki bir ortak çalışmada, araştırmacılar 28 mürettebatın görevlerinden önceki, görevleri sırasında ve görevlerinden sonraki kan plazmalarını gözden geçirdi. Bağışıklığı düzenleyen proteinler olan sitokinlerin derişimleri ölçülüyordu.
Sitokinler bağışıklık hücrelerini hastalıklı ya da hasar görmüş vücut bölgelerine gönderir, hücreden hücreye iletişime yardımcı olur ve bağışıklık hücrelerini istilacılara karşı bir savunma etkinleştirip hazır hale getirmeleri için uyarır. Bu sürece genellikle iltihaplanma denir. Integrated Immune araştırmasında gösterilen hücre fonksiyonlarındaki değişiklikler gibi, bu veriler de mürettebatın uçuş sırasında kan sitokinlerinde de değişiklikler olduğunu gösteriyor. Bu da araştırmacılara uçuş sırasında mürettebatın bağışıklık sistemlerinin hangi bölgelerinin şaşırdığıyla ilgili bir fikir veriyor.
Crucian’a göre, bağışıklık sistemi muhtemelen uzay yolculuğunun tüm ortam koşullarıyla ilişkili bir çok etken tarafından değişime uğratılıyor. Crucian şöyle söylüyor:
Radyasyon, mikroplar, stres, mikroçekim, değiştirilmiş uyku devreleri ve yalnızlık gibi şeylerin tamamı mürettebatın bağışıklık sistemleri üzerinde bir etkisi olabilir. Eğer bu durum daha uzun derin uzay görevlerinde kalıcı olursa, büyük olasılıkla keşif yapan astronotlar için enfeksiyon, aşırı duyarlılık ya da özbağışıklık ilgili sorun oluşma riskini artırır.
Bu bağışıklık sistemi değişikliklerine rağmen, yine de bu değişimlerin uzay yolculuğu sırasında mürettebatın tıbbi sorun riskini artırıp artırmadığı kesin saptanmayı bekliyor. Crucian’a göre daha uzun süreli görevlerde mürettebat için klinik riskte bir artış olup olmadığını kusursuz bir şekilde değerlendirmek için daha fazla araştırma gerekli. NASA İnsan Araştırma Programı Şefi Bilim İnsanı Mark Shelhamer bağışıklık sistemiyle ilgili devam eden araştırmaların kritik olduğunu söylüyor. Shelhamer şöyle açıklıyor:
Bu çalışmalar bize bunun önemli bir konu olduğunu ve doğru şeyleri ölçtüğümüzü gösteriyor. Ayrıca uzay yolculuğu sırasında bağışıklık sisteminin kararlı hale geldiği bir yerin olmadığını da. Bu daha uzun süreli görevleri sürdürdüğümüz için kritik ve bu yüzden önümüzdeki bir yıllık görev sırasında bunun üzerinde daha fazla araştırma yapacağız.
Crucian, bu araştırmalar tamamlandığında, nasıl gerçekleştirileceğine o zaman karar verilmesi gerekse de, kurumun önlem alınması için bir karar verme noktası elde etmesini umuyor. Gerekli görülürse, bağışıklık için gereken önlemlerin içinde yeni bazı radyasyon kalkanları, gıda takviyeleri, ilaçlar ve daha fazlası olabilir.
Uzay yolculuğunun bağışıklık sistemini nasıl etkilediği üzerindeki araştırmalar, Dünya üzerindeki tıbba da yarar sağlayabilir. Bunun içinde, stresin, sağlıklı yetişkinlerde bağışıklık sistemi değişikliklerine nasıl sebep olduğunun bilgisi de dahil edilebilir. NASA sonunda işi uzay yolculuğu sırasında bağışıklık sisteminin sersemlemeyip, bunu olağan karşılamasına çevirebilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 3
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Science Daily | Arşiv Bağlantısı
- B. E. Crucian, et al. (2014). Plasma Cytokine Concentrations Indicate That In Vivo Hormonal Regulation Of Immunity Is Altered During Long-Duration Spaceflight. Journal of Interferon & Cytokine Research. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/11/2024 13:01:41 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2587
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Science Daily. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.