Entelektüel demek, en kısa tanımı ile öncü demektir. Herhangi bir alanın öncüsü, o alanın entelektüelidir. İnsanı ve insanlığı tek maddede inceleyecek olursak da diğer tüm canlılar ile ortak bir yaşam motivasyonu olarak "hayatta kalmak" dışında gösterdiğimiz ilk faaliyet, insanlık ve medeniyetimizin inşası anlamında öncülük vasfını üstlenir ve bu olgu da felsefedir.
Yani insan, hayatta kalma amacına yönelik faaliyetler dışında ilk olarak felsefe yapmıştır. Kendisini, çevresini, hayatı, dünyayı gözlemlemiş, anlamaya ve keşfetmeye çalışmıştır. Felsefe de bildiğimiz kadarı ile sorgulamakla ve soru sormakla başlar. Ahmet Arslan'ın söylemi ile felsefe ve bilim, meraktan ve hayretten doğmuştur.
Buna göre entelektüel bir zihnin ilk özelliği sorgulamasıdır. Sorgulamayan bir insanın dünyayı ve kendisini anlaması, kavraması pek olanaklı görünmemektedir.
Sorguluyoruz ve soru soruyoruz. Cevap nereden geliyor? Birçok kaynaktan. Öncelikle doğadan. Çevremizden yani. Çevremizi anlamak için de gözlem yapmak gerekir. Ancak gözümüz ve duyularımız da yanılmaya açıktır. Gözlem, soru sormak için verimli bir kaynak ise de cevap bulmak için aldatıcı olabilir. Daha güvenilir bir şeye ihtiyaç var. O ne? Yöntem. Doğru cevaplara ulaşabilmek için belirli bir yöntem izlememiz gerekiyor. Bu ne? Bilim...
Ama bu oldukça zahmetli. Uğraşmasak olmaz mı? Olur. Bak, birileri bazı sorulara zaten cevap vermiş. Hani nerede? Bu kitapta tüm cevaplar var. Öyle mi? Bu cevaplar nereden gelmiş? Yukarıdaki adamdan. Hmm? Harika. Ve o diyor ki benim söylediklerime inanmayanla dostluk kurma. Neden? Çünkü en doğru benim. Bana inanmıyorsa o kötüdür. Sana inananlar iyi inanmayanlar kötü mü? Evet... Hmm... Anladım...
Ben en iyisi biraz zahmet çekip bilimle doğruya ulaşmaya çalışayım. Çünkü sorgulamadan bilgi edinirsem bana verilen bilgiler doğruyu yansıtmayabilir. Demek ki her zaman sorgulayıcı, araştırıcı, inceleyici olmak ve evrensel bilimsel yöntemlerle doğruyu aramak gerekli.
744 görüntülenme