Örgün eğitim dışındaki eğitim türleri toplumun düzenini bozmaz ancak sizler yaygın veya informal eğitimle çocukların zihinlerine toplum bütünlüğünü bozacak fikirler empoze ederseniz tabi ki burada bir bütünlükten bahsedemeyiz. Bu örgün eğitim için de geçerli.
Sorduğunuz sorunun ilk kısmıyla ilgili aileyle birlikte çocuğun da kararlarının önemli olduğunu düşünüyorum. Din gibi konularda zorlama olmamalı. Çocuk bu tür konularda kendi karar vermeli bence. Çünkü sizler baskıyla bu kadar soyut olan bir konuyu çocuklara empoze etmeye çalışırsanız istediğinizin tam tersi bir sonuca ulaşırsınız. Bu zaten günümüzde de gördüğümüz ve yaşadığımız bir durum.
Bana kalırsa okul öncesi ve ilkokul dönemlerinde çocukların zorla dini eğitim almaması gerekiyor. Çünkü dini konular çocuklar için çok soyut kalıyor ve çocuklar bu konuları anlamakta zorlanıyorlar. Ayrıca din konusunda çok büyük korkular geliştirebiliyorlar. Sonuçta hepimiz küçükken "Bunları, şunları yapmazsan cehennemde yanarsın." gibi cümlelere maruz kaldık. Ben, çocukların bu şekilde korkutulmasından ziyade yaşı geldiğinde aile de isterse dini eğitime başlanması gerektiğini düşünüyorum. Bir de küçük yaşta farklı alfabe öğrenen çocuklar, ilkokula geçtiklerinde zorlanıyorlar. Arapça ve Türkçe'nin yazılma yönleri farklı çünkü. Ve çocukların ilk öğrenmeleri genellikle daha kalıcı olduğu için daha zor değiştiriliyor. Bu sebeple küçük yaş gruplarında din eğitimi değil değerler eğitimi verilmesi gerektiğine inanıyorum. Her şeyin özünde bana göre saygı vardır. Ve siz bir çocuğa saygıyı öğretmeden dini öğretirseniz çocuğunuz insan hakkı yiyen bir dindar olur. Ki islamda böyle bir şey de söz konusu değil.
Ergenlik dönemine gelecek olursak; ergenlik dönemlerinde çocuklar "bana bir şey olmaz" mantığıyla bir çok yanlış karar alabiliyorlar. Özellikle aile içi çatışmalar bu dönemde çok gözlemleniyor çünkü ergenlik dönemindeki çocuklar kendilerini ailelerine kanıtlamaktan ziyade arkadaşlarına kanıtlamak istiyorlar. Böyle bir durumda sizin çocuklarınız üstünde baskı kurmanız, onu istemediği halde bir şeylere mecbur bırakmanız onun iyiliğine değil kötülüğüne olur. Siz çocuğunuzun dinini yaşayan biri olmasını isterken elde ettiğiniz sonuç çok farklı bir yere götürebilir çocuğunuzu. Bu yüzden lise dönemlerinde çocukların yeteneklerini göz önüne alarak tercih yaptırılması gerektiğini savunuyorum. Buna verebileceğim en büyük örnek de hayatımda 5 yıl önce yaşamış olduğum anıdır. Şöyle anlatayım: Babam, erkek kardeşimi dini eğitim veren bir okula göndermek için baskı kuruyordu. Ben ve annemde bu duruma karşı çıkıyorduk çünkü erkek kardeşim dini bir konuda uzmanlaşmak yerine bilgisayar alanında uzmanlaşmak istiyordu. Ben kardeşimi çok iyi tanıyan biri olarak da dini eğitimin ağırlıklı olduğu kurumda onun eğitimini bırakacağından emindim çünkü çok başına buyruk ve "bana bir şey olmaz" kafasında hareket eden bir çocuktu. Tabiri caizse o okulda okumazdı. Kardeşimin hangi alanda yetenekli olduğunu da biliyordum ve bu konuda eğitim alabileceği bir okula gitme konusunda ben de babama baskı kurdum ve kazandım. Erkek kardeşim farklı bir okulda, istediği bölümde okudu. Sonucu da hüsran olmadı. Geleceğine dair hayalleri olan bir çocuk şimdi.
Bu anlattığım olayla demek istediğim; aileler çocukları adına karar verecekse onları da bu karar verme sürecine dahil etmeliler. Ayrıca çocuklarının geleceklerini düşünüyorlarsa da bunu sadece "din" olgusuna odaklanarak yapmamalılar bence. Çocuklar tecrübeler edinerek er ya da geç kendi doğrularını buluyorlar zaten. Bence din çok öznel bir konudur, başkalarının anlatmasıyla kavranamaz. Bu sebeple din, bir insanın kendi karar vereceği bir olgudur. Bu noktada, ailelerin çocuklarının yeteneklerini ön plana alarak onların geleceklerine yön verme çabalarını daha mantıklı ve anlamlı buluyorum.
Hassas bir konu olduğu için bir şey daha eklemek istiyorum, dini bir eğitimden çıkıp çok güzel işler başaran insanlarda var. Bence bu noktada dine olan önyargıyı kırmak gerekiyor. Benim yazımda belirtmek istediğim nokta din eğitimini tamamen reddetmek değil, öncelik olarak çocukların yeteneklerine odaklanmak, dini zoraki bir tercih olarak çocuklara sunmamak. Çocuklar yeteneklerini keşfederken de dini öğrenebilirler. Bu tamamen ailelere kalmış bir tercih. Yani "dini eğitimden sonra çıkan insanların bir şey üretmemesi" mantığını doğru bulmuyorum. Bir şeyler üretmek tamamen kişinin kendisiyle alakalı bir durum.
Kısaca anlatmak istediğim şu: Bence başarıda din bir kıstas değil artık. Eklediğim kaynaklarda bunu görebiliriz. Belki örnekler az ama hiç yok değil. Dinini yaşayarak çevresine duyarlı, üretken olan çok insan var. Üretkenliği de sadece bilim alanında çalışmak olarak görmeyelim lütfen. Gelecek için iyi insanlar yetiştirmek de bir üretkenliktir, bir ağaç dikmek de. Olay tamamen bakış açımıza bağlı. Sonuç olarak herhangi bir dine inanmayan insanlarda bunu yapabilir, müslüman/yahudi/hristiyan olan insanlarda. Ayrıca unutmamak gerekiyor ki her insan aynı şartlardan geçerek bitiş çizgisine ulaşmıyor.
Ayrıca kişiler çevreleriyle yaşantı geliştirdikçe, onlara uygun ortamlar sunuldukça var olan şemalarını geliştirir ve değiştirirler. "Cahil" olarak nitelendirilen bir aileden çıkan çocuk kendi imkanlarıyla bilgili bir insan olabilir.
Genel olarak bu tarz konularda "genelleme" yapmaktan kaçınmanın daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum. İyi günler dilerim 💫
185 görüntülenme
Kaynaklar
-
Yazar Yok. 2018 Yılının Müslüman Bilim İnsanları. (26 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 26 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı
| Arşiv Bağlantısı
-
Yazar Yok. İslam Düşüncesi Ve Müslüman Bilim Adamlari. (26 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 26 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı
| Arşiv Bağlantısı