İrade ve Özgürlük!
İlk bakışta ve sanki salt sosyo-politik birer kavrammış gibi algılanan ve en çok hatalı kavranan iki kavram. Oysa insana özgü her kavramın aynı zamanda evrimsel-biyolojik bir temeli olduğu hep göz ardı edilir.
Hal böyle olunca da irade sanki tamamen, bilerek ve isteyerek ve her şeyden bağımsız olarak karar verme süreci olarak, özgürlük ise serbestlik ve buna bağlı alan genişletme olarak varsayılabiliyor.
Oysa irade, gerek sosyo-politik gerekse evrimsel-biyolojik temelde doğamızın ve içinde yaşadığımız toplumun sınırladığı seçenekler arasından birini tercih etmekten, özgürlük ise, aynı temel üzerinden ve aksine alan daraltmaktan başka bir şey değildir. Hatta özgür irade esasında sınırlandırılmış iradedir.
Bu kötü mü? Elbette değil. Bizcil toplumsal varlıkların varlıklarını sürdürebilme garantisidir. Tıpkı biyolojik olarak acıktığımızda yemek, susadığımızda su, uykumuz geldiğinde yatak arama derdine düşmek gibi son derece olağan. Oysa bunların hiç biri için hiç kimse kafamıza silah dayamaz. Hepsini özgür irademiz ile yaparız (mı acaba)…
Cevap, yapmasak ne olur sorusunda saklı: Yaşamsal varlığımızı sürdüremeyiz. İşte buna ustalar ve bilim insanları, gerek sosyo-politik gerekse evrimsel-biyolojik temelde zorunluluğun kavranması ismini veriyor.
Ve evet özgür irade, gerek doğamızın gerekse zorunlu olduğumuz toplumsal yapımızın ve yine bize artı şeklinde dönecek dayatmalarının akla bürünüp onaylanmasından başka bir şey değildir.
Ve evet kendinden menkul ve her şeyden bağımsız bir özgür irade evrene bile nasip değildir. Ve evet iradi her seçim (zorunluluğu kavranmış her seçim) en önemli koşullanmanın, hayatta kalmanın ve neslini sürdürmenin birer sonucudur. Sevgiyle…