Kırmızıya kayma demek, ışığın kırmızı olması anlamına gelmiyor. Işık maddesel bir ortamdan geçerken, bu ortamdaki madde tarafından belirli dalga boyları soğurulur. Örneğin belirli bir dalgaboyunda belirli bir düşüş gözlersiniz. Bunlara soğurma çizgileri diyoruz (spektrumda öyle göründüğü için). Her madde için bu bir parmak izi gibi belli. Işığın kırmızıya kayması durumunda, tüm soğurma çizgileri o yönde kayıyor. Dolayısıyla parmak izinin olması gereken noktadan ne kadar kaydığını doğrudan görmüş oluyoruz.
Mesela Güneş'ten gelen ışığın spektral soğurma çizgileri böyle:
Burada farklı renklerde siyah çizgiler görüyorsunuz. O çizgiler, soğurulan fotonlara karşılık geliyor: Kırmızı ve mavideki koyu çizgiler hidrojen atomları tarafından emilimden kaynaklanıyor. Sarı renkteki koyu çizgi sodyum atomlarından kaynaklanıyor. Yeşildeki koyu çizgiler magnezyum ve demir atomlarından kaynaklanıyor. Mor renkteki koyu çizgiler hidrojen, demir, kalsiyum ve potasyum atomlarından kaynaklanıyor. Bu, her zaman bu şekilde oluyor.
Şimdi, üstte Güneş'ten gelen (yani yukarıdaki görselin aynısı), alttaysa 20 yoğun galaksi kümesinden oluşan BAS 11 diye bir süperkümeden gelen ışığı görelim:
Alttaki çizgilerin hepsinin kırmızının olduğu tarafa doğru kaydığını görüyor musunuz? İşte "kırmızıya kayma" denen şey o, yoksa ışığın kendisinin kırmızı olması demek değil. Mesela bu örnekte, ışığın frekansındaki kayma yaklaşık %7 dolaylarında. Bu da BAS 11'in bizden ışık hızının yaklaşık %7'si kadar bir hızla uzaklaştığı anlamına geliyor.