Benden örnek çıksak, ben mutsuzum, hayattan da pek bir zevk almıyorum aslında. Ama bir yandan da düşünüyorum, hayatta deneyimlemek istediğim şeyler var. Hani, oyunlardaki başarımlar gibi, toplamak istediğim hedefler var. Bu yüzden bazen bırakmak kolay olmuyor. Bazen, mutsuzken bile ilerlemeye çalışıyorum çünkü içimde bir yerlerde o başarıları toplama isteği var. Bu, aslında bir tür içsel motivasyon (intrinsic motivation) gibi. Hani, her ne kadar istesem de bu düşünceyi bilimsel olarak genellemek zor. Çünkü, konu oldukça öznel bir şey ve kişisel deneyimlere dayanıyor. Birçok psikolojik terim var bununla ilgili; örneğin “bilişsel disonans” veya “dayanıklılık” gibi kavramlar, insanların sıkıntılarla nasıl başa çıktığını anlatıyor ama kimse birinin içinde olduğu durumu tam olarak anlamaz. İstatistiksel verilerle bakıldığında, aslında birçok insan, içinde bulunduğu mutsuzluktan çıkmak için sürekli hedef peşinden koşuyor ya da kendini bir tür ‘bağımlılık’ içinde bulabiliyor. Yine de, bu konuda yapılan araştırmalar genel bir çizgiye oturtulamıyor çünkü herkesin deneyimi farklı. Bilimsel olarak, bazıları depresyonla başa çıkmak için profesyonel yardım alırken, bazıları yalnızca içsel motivasyonla, kişisel hedefler koyarak yol almayı tercih ediyor. Sonuçta, kimisi terapiye gider, kimisi sadece bir hedef uğruna mücadele eder. Ama bu kadar [1]öznel bir konuya genelleme yapıp kesin bir çözüm sunmak zor. Özetle, her bireyin kendi yolunu bulması gerektiği bir mesele.
Kaynaklar
- O. Aina. They That Be For Us!: Mhelp From Heaven's Finest!. Yayınevi: Olubusayo Aina.