Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Sonya Demirboğa
Üye
4

Ödüllü Soru Bazı insanlar niye acı duymazlar?

Demek istediğim bazı insanlar acıya karşı duyarsız ve hissetmiyorlar. Bunun sebebi nedir? Tedavisi var mı?
287 görüntülenme
Cevap Ver 1,000 UP
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
  • Ödül
Tüm Reklamları Kapat
4 Cevap
Eren Demiralp
Lise Öğrencisi

Buradaki acıdan kasıt fiziksel acı ise bu DADS hastalığı, bunun da 3 farklı türü var, genellikle çss nöronlarının hasar alması veya doğuştan hasarlı olması ile alakalıdır, konu duygusal acı ise bu da vitamin veya hormon eksikliğinden kaynaklanabilir, ki günümüzde depresyon tedavilerinde kullanılan ilaçlar da tam olarak bunu yapar, kişi mutlu olmaz sadece mutsuz değildir mutsuz olmadığı için mutluymuş gibi görünür oysa durum aslında nötrdür

DADS türleri ve detayları hakkında bir makaleyi ekliyorum: [1]

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. Hüseyin Botanlıoğlu, Ali Şeker, Muharrem İnan, et al. (2011). Doğuştan Ağrıya Duyarsızlık Sendromu: Olgu Sunumu. dergi.totbid.org.tr. | Arşiv Bağlantısı
3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Fatma Nur İnakçı
Bilimsever Okuyucu

Bildiğim kadarıyla bazı genlerdeki mutasyonların sinyali işleyen kanalları etkilediği için acı hissinin beyne ulaşmasını engelleyor. Bu yüzden kişi acıya duyarsız hale geliyor. Kişinin acı hissi duymaması harika bir şey gibi gelebilir ama aslında bu çok tehlikeli mesela vücudumuz bir hasar aldığında ya da tehlike altındda olduğunda hiçbir şekilde bir uyarı almıyor, bu da bir sürü komplikasyonlara yol açabilir. Şu an için doğrudan bir tedavisi bulunmuyor maalesef.

Bu bahsettiğimiz tamamen fiziksel acı veya hisler. Bazı insanlar duygusal olarak da acı çekmeyi hissedemez veya çok sınırlı hisseder. Bu duruma da duygu körlüğü denilir. Kişi kendi duygularını tanımakta zorlanır bunda genetik travmalar depresyon ya da PTSD gibi durumlar sebep olabilir. Beyin bazen kendini koruma amacıyla acı veren duyguları kapatır. Ancak bu durum kişiyi duygusal ilişkilerde zorlayabilir. Bu yüzden terapi ile duygusal farkındalık geliştirilebilirve bu kişilerin duygularını tanıyıp ifade etmelerini sağlayabilir.

Beynimiz inanılmaz derecede karmaşık ve gizemli! Duygularımızı, düşüncelerimizi, acı ve mutluluk gibi hisleri bu kadar farklı şekillerde yönetmesi kendi kendini koruma mekanizmaları geliştirmesi gerçekten şaşırtıcı. Kendi kendine sınırlar koyup açması, bazen biz fark etmeden savunmaya geçmesi, düşünsenize, neredeyse aynı bir bilinç gibi. Ne kadar öğrensek de her zaman keşfedilecek yeni bir şey var gibi geliyor.

Tüm Reklamları Kapat

10
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Sabri Küsüroğlu
Araştırmacı

Acı, çoğu zaman hayat kurtarıcıdır. “Ağrı yoksa kazanım yok” deriz ya, aslında vücudumuz acı hissi sayesinde bize uyarılar gönderir. Elinizi sıcak bir tavaya dokundurduğunuzda ani bir çekilme hissedersiniz. Bu, sinir sistemimizin acıyı algılayıp beynimize “Tehlike var!” sinyali göndermesiyle gerçekleşir. Ancak dünyada bazı insanlar var ki, bu sinyalleri asla alamazlar. Bilimsel olarak "konjenital ağrı duyarsızlığı" (congenital insensitivity to pain, CIP) denilen bu durum, acı hissetmemek gibi oldukça sıra dışı ve gizemli bir durumla sonuçlanır.

Bu insanlar, kırık kemiklerden yandıklarına kadar pek çok durumu fark etmeden yaşayabilirler. Acı hissetmemek kulağa bir süper güç gibi gelse de, aslında çok tehlikeli bir durum. Zira acıyı hissetmeyen biri, vücuduna zarar verdiğinde bunu fark edemediğinden, yaralanmaları fark etmekte gecikebilir veya kendini tehlikeli durumlarda koruyamayabilir. Örneğin, çocuklar bu duruma sahip olduklarında düşüp dizlerini yaraladıklarında ağrı hissetmezler, bu da aslında onların, vücutlarına verdikleri zararı önemsememelerine yol açar.

Bu durumun sebebi ise genetik bir mutasyondan kaynaklanır. Özellikle SCN9A genindeki bir mutasyon, sinir sistemimizdeki belirli iyon kanallarının düzgün çalışmamasına yol açar. Bu gen, sinir hücrelerinin elektriksel sinyaller oluşturmasına yardımcı olur ve ağrı sinyallerinin beyine ulaşmasını sağlar. Ancak SCN9A genindeki mutasyon, bu sinyallerin iletilmesini engeller ve sonuç olarak bu kişiler acı hissetmez.

Tüm Reklamları Kapat

Tedaviye gelince, acı hissi yokluğunu düzeltmek, sanıldığı kadar basit değil. Genetik kaynaklı bir durum olduğu için, doğrudan bu geni değiştirmek veya düzgün çalışmayan iyon kanallarını onarmak gibi bir çözüm henüz bulunmuş değil. Genetik mühendislik bu konuda umut vadediyor olsa da, bugün için acı hissini geri getirmek mümkün değil. Bu nedenle, bu duruma sahip bireylerin hayatlarında ekstra dikkatli olmaları, yaralanmalardan kaçınmak için özel önlemler almaları gerekiyor. Örneğin, sıcak nesnelere dokunmaktan kaçınmaları veya herhangi bir yaralanmada, ağrı hissetmeseler bile hemen tıbbi yardım almaları önemlidir.

Acıya duyarsız olmak, insanların ağrıya karşı nasıl bir savunma sistemi geliştirdiklerini düşünmemizi sağlıyor. Acı, sevilmeyen bir duygu olabilir; fakat aynı zamanda vücudun “kötü bir şeyler oluyor, dikkat et!” demesidir. Acıyı hissetmemenin bedeli ise, bir dizi tehlike ve farkında olmadan yaşanan yaralanmalardır. Belki de acının, hayatımızın bir parçası olarak yerinde durması, düşündüğümüzden çok daha büyük bir nimettir.[1][2][3][4]

Kaynaklar

  1. Y. Yang, et al. (2004). Mutations In Scn9A, Encoding A Sodium Channel Alpha Subunit, In Patients With Primary Erythermalgia. Journal of Medical Genetics, sf: 171-174. doi: 10.1136/jmg.2003.012153. | Arşiv Bağlantısı
  2. J. N. Wood. (2020). The Oxford Handbook Of The Neurobiology Of Pain (Oxford Handbooks). ISBN: 9780190860509.
  3. I. Drissi, et al. (2020). Understanding The Genetic Basis Of Congenital Insensitivity To Pain. British Medical Bulletin, sf: 65-78. doi: 10.1093/bmb/ldaa003. | Arşiv Bağlantısı
  4. A. Dormer, et al. (2023). A Review Of The Therapeutic Targeting Of Scn9A And Nav1.7 For Pain Relief In Current Human Clinical Trials. Journal of Pain Research, sf: 1487-1498. doi: 10.2147/JPR.S388896. | Arşiv Bağlantısı
6
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Melisa Arslan
Bu konuya ilgili olduğumdan araştırdım.

Selam!

Öncelikle nöronları daha yakından tanıyalım.

Nöron Nedir?[1]

Nöron, sinir sisteminin temel yapı taşı olan ve sinir sinyallerini ileten özel hücrelerdir. Nöronlar, vücudun her yerinden gelen bilgileri algılar, işler ve ileterek iletişimin sağlanmasına olanak tanır. Bu hücreler, merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik) ile vücudun geri kalanı arasındaki bağlantıyı kurarak organizmanın yaşamsal faaliyetlerini ve tepkilerini düzenler.

Tüm Reklamları Kapat

Nöronlar üç ana gruba ayrılır:

  • Duyu Nöronları (Sensör Nöronlar)
  • Ara Nöronlar (İnter Nöronlar)
  • Motor Nöronlar (Efferent Nöronlar)

Bu nöron grupları, bir arada çalışarak dış dünyayı algılamamızı, düşünmemizi, hareket etmemizi ve çevremizle etkili bir şekilde iletişim kurmamızı sağlar. Şimdi bu nöron türlerini ve zarar gördüklerinde ortaya çıkabilecek durumları daha ayrıntılı olarak inceleyelim:

Duyu Nöronları (Sensör Nöronlar)

  • Görevleri: Duyu nöronları (afferent nöronlar), dış ortamdan veya iç organlardan aldıkları uyarıları (ısı, basınç, ağrı, tat, koku vb.) merkezi sinir sistemine, yani beyin ve omuriliğe ileten nöronlardır. Örneğin, bir cilde dokunduğunuzda bu duyusal bilgi, duyu nöronları tarafından algılanır ve merkezi sinir sistemine gönderilir.
  • Zarar Görmeleri Durumunda Ne Olur? Duyu nöronları zarar gördüğünde, his kaybı veya duyusal algıda azalma meydana gelir. Bu durum, ağrıyı veya sıcaklığı hissetmeme gibi sorunlara yol açabilir. Ayrıca, duyu nöronlarındaki hasar yanıt verme yeteneğimizi bozarak çevredeki tehlikelere karşı daha savunmasız hale gelmemize neden olabilir. Örneğin, bir kişinin ciltteki yanmayı fark edememesi ciddi yanıklara yol açabilir.

Ara Nöronlar (İnter Nöronlar)

Tüm Reklamları Kapat

  • Görevleri: Ara nöronlar, merkezi sinir sisteminde (özellikle beyin ve omurilikte) yer alır ve duyu nöronlarından gelen bilgileri alıp işleyerek motor nöronlara iletir. Bir tür "iletişim köprüsü" olarak işlev görürler. Bu nöronlar, bilginin analiz edilmesinden, kararların verilmesine ve reflekslerin gerçekleştirilmesine kadar birçok karmaşık işlemi yönetir.
  • Zarar Görmeleri Durumunda Ne Olur? Ara nöronların hasar görmesi, sinir sinyallerinin düzgün bir şekilde işlenmesini ve iletilmesini engeller. Bu durumda merkezi sinir sistemindeki bilgi akışı bozulabilir. Reflekslerin kaybolması, koordinasyon bozuklukları ve düşünsel süreçlerde aksaklıklar gibi problemler ortaya çıkabilir. Örneğin, bir yaralanma sonrası ara nöronlar düzgün çalışmazsa, beyinden gelen emirlerin motor nöronlara aktarılması zorlaşabilir ve hareket kabiliyeti etkilenebilir.

Motor Nöronlar (Efferent Nöronlar)

  • Görevleri: Motor nöronlar, merkezi sinir sisteminden gelen emirleri kaslara veya bezlere ileterek hareketlerin gerçekleşmesini sağlar. Örneğin, bir topa uzanmak istediğimizde, beyin bir karar verir ve bu karar motor nöronlar aracılığıyla kaslara iletilerek kolumuzu hareket ettirir.
  • Zarar Görmeleri Durumunda Ne Olur? Motor nöronlar zarar gördüğünde hareket kabiliyeti bozulur. Kaslarda zayıflık, felç (paralizi), istemsiz kas seğirmeleri (fascikülasyonlar) ve kontrolsüz hareketler gibi durumlar oluşabilir. Motor nöron hastalıkları (örneğin Amyotrofik Lateral Skleroz - ALS) kasların zamanla zayıflayıp fonksiyonlarını kaybetmesine neden olabilir. Bu durum, ilerleyen süreçte solunum kaslarını bile etkileyerek yaşamı tehdit eden ciddi sorunlara yol açabilir.

Özetle:

Duyu nöronları dış dünyayı algılamamızı ve bu bilgileri merkezi sinir sistemine iletmemizi sağlar. Zarar görmeleri duyusal algı kaybına neden olur.

Ara nöronlar bu bilgiyi işleyip, kararlar alarak diğer nöron türlerine iletirler. Zarar görmeleri merkezi sinir sistemiyle iletişimi ve sinyal iletimini bozar.

Motor nöronlar hareketlerin gerçekleşmesini sağlar. Zarar görmeleri kas işlevlerinde kayıplara ve hareket kısıtlamalarına yol açar.

Her bir nöron türünün birbiriyle uyum içinde çalışması, vücudun dış dünyaya ve içsel değişimlere uyum sağlaması açısından hayati önem taşır. Bu sistemdeki bir aksaklık, günlük yaşamın birçok alanında önemli zorluklar yaratabilir.

Şimdi acı hissetmeme konusuna gelirsek;[2]

Bazı insanların acı hissetmemesi, genellikle nadir bir genetik bozukluk olan konjenital analjezi (doğuştan acı hissi kaybı) nedeniyle meydana gelir.[3] Bu durum, sinir sistemi işlevindeki belirli bir genetik değişiklikten kaynaklanır ve acı hissinin iletilmesini etkiler. Temelde, acı hissini algılayan ve beyne ileten sinir hücrelerinin düzgün çalışamaması bu kişilerin acıya karşı duyarsız olmalarına neden olur.

Genellikle, bu bozukluk aileden kalıtılan genetik mutasyonlarla ilişkilidir.

Nedenleri ve Mekanizmaları

  1. Genetik Mutasyonlar: Acı hissini ileten sinirlerin düzgün çalışmasını sağlayan genlerdeki mutasyonlar, acıya duyarsızlık durumuna yol açabilir. Örneğin, *SCN9A* adlı bir genin mutasyonu, sinir hücrelerinin elektrik sinyallerini doğru bir şekilde iletememesine neden olur. Bu da acının algılanmasını engeller.
  2. Sinir Sistemiyle İlgili Bozukluklar: Bu kişilerde, vücudun ağrı sinyallerini algılama ve beyne iletme işlevinde ciddi eksiklikler olabilir. Duyusal sinirler acıyı "hissetse" bile, sinyallerin işlenme yolu bozulmuş olabilir.
  3. Sinir İletiminde Problemler: Acıyı algılayan reseptörlerin beyne sinyal gönderme kapasitesi eksikse, acı hissi oluşmaz. Bazı durumlarda ise, beyin ağrıyı algılamak için gerekli olan kimyasal süreçleri gerçekleştiremez.

Bu Durumun Riskleri

Tüm Reklamları Kapat

Acıya duyarsızlık ilk bakışta avantajlı gibi görünse de aslında ciddi tehlikeler yaratır. Çünkü acı, vücudun tehlikeye veya hasara karşı verdiği hayati bir uyarı sinyalidir. Bu kişilerin vücutlarında bir kesik, yanık, kırık veya başka bir yaralanma olsa bile farkına varmayabilirler. Bu durum enfeksiyon, kalıcı hasar ve hatta ölüm gibi ciddi risklere yol açabilir. Örneğin, çocukluk çağında düşüp yaralandığında acı hissetmeyen bir çocuk, ciddi bir kırık ya da iç kanama gibi durumları fark etmeyebilir ve bu müdahale edilmezse kalıcı hasarlara neden olabilir.

Tedavi ve Yönetim

Konjenital analjezi için bir tedavi yöntemi yoktur, ancak yönetim yaklaşımları vardır. Bu bireylerin, yaralanmaları fark etmelerini sağlamak ve riskleri azaltmak için sürekli gözlem altında olmaları gerekebilir. Ebeveynler veya bakım verenler, özellikle çocukluk çağında, fiziksel güvenlik önlemlerini artırarak çocukların sağlığını korumaya çalışırlar. Ayrıca, bu bireylerin kendi vücutlarını düzenli olarak kontrol etmeleri ve potansiyel yaralanmalara karşı dikkatli olmaları önemlidir.

Tüm Reklamları Kapat

Sonuç olarak, acıya karşı duyarsızlık nadir ve karmaşık bir durumdur. Bu tür genetik bozukluklar, insan vücudunun acı algılama mekanizmasının ne kadar önemli olduğunu ve ne denli hassas bir şekilde çalıştığını da gözler önüne serer.[4][5][6]

Kaynaklar

  1. NIH. Brain Basics: The Life And Death Of A Neuron. Alındığı Tarih: 14 Kasım 2024. Alındığı Yer: NIH | Arşiv Bağlantısı
  2. D. Cox. The Curse Of The People Who Never Feel Pain. (27 Nisan 2017). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2024. Alındığı Yer: BBC | Arşiv Bağlantısı
  3. A. Grucza. What Is Congenital Insensitivity To Pain?. (9 Haziran 2024). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2024. Alındığı Yer: WebMD | Arşiv Bağlantısı
  4. Johns Hopkins Medicine. Peripheral Nerve Injury. Alındığı Tarih: 14 Kasım 2024. Alındığı Yer: Johns Hopkins Medicine | Arşiv Bağlantısı
  5. Mayo Clinic. Peripheral Nerve Injuries. Alındığı Tarih: 14 Kasım 2024. Alındığı Yer: Mayo Clinic | Arşiv Bağlantısı
  6. J. N. Wood. (2020). The Oxford Handbook Of The Neurobiology Of Pain. ISBN: 9780190860509. Yayınevi: Oxford University Press.
3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close