Sermayenin zorunluluğudur, aksi durumda bindiği dalı keser!
Adalet temel bir kavramdır. Onun üzerine inşa edeceğiniz her şeyin ne denli sağlam olacağı, bu temelin ne denli sağlam olduğu ile doğrudan ilişkilidir.
Adalet; kısaca hakkın haklı olana verilmesi olarak tanımlanır. Dolayısı ile hukuk bunun temini için yazılı kurallar bütünüdür ve evrensel temelde haklıyı güçlü kılmaya yöneliktir.
Ancak bir yerde haklı olan güçlü değil de güçlü olan haklı oluyorsa orada hukuktan bahsedemeyiz. Hukukun bir güvence olmaktan çıktığı yerde de adalet topallamaya başlar. Adaletin topalladığı yerde her şey topallar. Tıpkı bizdeki vergi sistemi gibi.
Bütün vergi sistemleri, dayandıkları idare sistemine (ekonomik sisteme) uyumlu olarak işler. Ülkemizdeki ekonomik sistem her ne kadar gendi özgülünde, kendi ayakları üzerinde gelişmemiş olsa da ( bknz:Yeni Sömürge ilişkileri) küresel ölçekte egemen olan ve kapitalizm adı ile bilinen sermaye endeksli, zenginin sitemidir.
Dolayısı ile sadece vergide değil, adalette, ekonomide, üretimde, bölüşümde, eğitimde, sağlıkta, sanatta, sporda, bilimde temel özne kardır ve dolayısı ile her şey burjuva adını verdiğimiz kapitali (sermayeyi) elinde tutanın çıkarına göre dizayn edilir.
Bu değişmediği sürece ne yaparsak yapalım çıkacak sonuç sadece geçicidir ve ağrı kesici görevi görür fakat hastalığı iyileştiremez. Neticede hastalığın kendisi sistemin bi zatihi kendisidir ve hastalığı üreten hastalığa çare olamaz.
Vergi sistemi de bundan muaf değildir. Anayasamızda ve ilgili hukuk metinlerinde vergide adalet başlığında her ne kadar “herkesten gelirine göre” ibaresi geçse de; vergide göstermelik, rakamlar üzerinden bir adalet sağlanmış görüntüsü verilse bile, zengine yönelik dolaylı ve dolaysız teşvikler, vergi afları, ihaleler üzerinden yaratılan rant vb. yollarla ( kayıt dışılık ve vergi kaçırma hariç) bu adalet (sizlik) bizi başladığımız yere götürür.
Sermaye yerine emek merkez ve egemen olmadıkça bu duruma yönelik sermaye eksenli çözümler, sadece basit, geçici ve etkisiz müdahalelerle ve göz boyamanın ötesine geçemez. Neticede kapitalizmi kapitalizm yapan şey artı değer üzerinden amansız emek sömürüsü, vergiler üzerinden bunu katmerleştirme çabasıdır. Bundan vazgeçmesi demek kendini inkar etmesi demektir, istese de yapamaz. Sermaye onu o yapan bindiği dalı ke-se-mez.