Açıkçası bu sorunun cevabının basit bir evet ya da hayır olduğunu düşünmüyorum.
Ölüm bir gerçektir ve bunu kabul etmek gerekir. Ancak bu durum ne ölümü tamamen unutup sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşamamız ne de her gün ölümü düşünüp, bundan korkup kendimizi yıpratmamız gerektiği anlamına gelir.
Her işinde ölümü düşünen bir insan devamlı olarak bundan kaçınmaya çalışır. Elbette bu anlamsız bir uğraştır ama bu onun kendi kendine hayatı zehir etmesine engel değildir. Bu durum zamanla abartı haline gelir ve en sonunda kaza yapacak diye otobüse bile binemez olur. Hatta bunun daha da ilerisi bu korkuyla yaşamaya dayanamayarak kendi hayatına son vermeye kadar gidebilir.
Diğer yandan ölümü hiç düşünmeyen bir insan hayattan keyif almak için bir çaba sarf etmek istemeyecektir. Bunu İstanbul da yaşayan turist ve oranın yerlilerinin davranışları açısından anlatabiliriz. İstanbul'a gelen turistler kısa süreli orada olduklarını bildiklerinden keşfetmek için her yeri köşe bucak dolaşıp şehrin bütün güzelliklerini görmek isteyeceklerdir. Diğer yandan İstanbul da yaşayıp ta hiç Eminönü'ne veya Moda sahile gitmemiş kişiler vardır. Bu insanlar zaten buradayız elbet bir gün gideriz şimdi trafikle uğraşmayalım düşüncesi ile senelerce İstanbul'u gezmeden yaşarlar. Ölümü hiç düşünmeyen insanları ben İstanbul'un yerlilerine benzetiyorum.
Burada yapılması gereken şeyin ölümün bir gerçek olduğunu kabul etmek bunun bilincinde olmak ancak kendimizi devamlı bunu düşünerek yıpratmamak olduğunu düşünüyorum.