"Kime göre hayal" sorusunun cevabı "evrene göre hayal" olmalı. Bizlerin zihinlerinden bağımsız bir insanın olduğunu hepimiz topluca zannediyorsak ama böyle biri gerçekte yoksa gördüğümüz şey hayaldir. Normal olan kişi bu durumda şizofrenler arasında haklı olacaktır. Haklılık kriteri, en azından bu örnek açısından, görülen şeyin dış dünyaya denk düşüp düşmediğidir. Objektif olarak haklı olan biri her zaman olurdu ve bu kişi örnekte azınlıkta olan 'normal' kişi olurdu.
Gerçeğin ne olduğu konusuysa felsefede tartışmalı, ancak önceki paragrafta belirttiğim gibi en azından sıradan durumlarda bir şeyin gerçek olması demek zihinden bağımsız var olan gerçekliğe denk düşmesi demek. Kedinin halının üzerinde yattığı ancak ve ancak halının üzerinde yatan bir kedi zihinlerimizden bağımsız bir şekilde varsa gerçektir.
Bir şeyin gerçek olduğu kanısınaysa sahip olduğumuz çeşitli yetilerimizin; duyu algısı, hafıza, akıl gibi, onu ne derecede teyit ettiğini görerek bakarız. Bazen bu 'direkt bir şekilde' olur. Mesela gördüğümüz bir şeyin teyit edildiğini düşünüp ona göre inanç oluşturmayız. Aksine, o şeyi görür görmez, dolaysız bir şekilde -herhangi bir akıl yürütmeye dayanmadan- inanç oluştururuz ve bu inanca inanmayı ancak söz konusu inancımızdan şüphe etmemiz için ek bir gerekçemiz (yani felsefedeki adıyla bir 'çürütenimiz') varsa bırakırız. Kısacası bir şeyin gerçek olduğu kanısına elimizdeki çeşitli yetilerin ve diğerlerinin tanıklığı gibi bazı ek şeylerin o şeyin var olduğu iddiasını desteklemesiyle varırız.