Çoğumuz düşünmemeye çalışırız. Ölümü düşünmek inançlı veya inançsız herkesi rahatsız eder. Öleceğin ve bir gün herşeyin biteceği, ne olacağını bilememek insanı dünyada en rahatsız edebilecek duyguların başında geliyor herhalde. Ne zaman aklıma gelse kovarım. İnançla da alakası yok. Cennete inananlar bile ölümden korkar. Eğer inanmıyorsan zaten hiçliğe düşeceksin ve evet, aslında yaşamanın anlamı yaşamın sona erene kadardır. Yani şuan ne anlam yüklüyorsan yükle, Son nefesini verdiğinde yaşadığının bile farkında olmayacaksın, sen diye bir şey kalmayacak. Zaten bence insanların Tanrı inancına iten en büyük sebep budur. Çoğu insan aslında dini kitapları doğru düzgün okumaz, okusa bile üstüne düşünüp anlamaya zaman ayırmaz. İnanan insanların çoğu, Kur'an'da bir takım inandırıcı sebepler varsa da bunları yakalayabilecek kadar konuyla ilgili falan değil. Çoğu tamamen ölüm korkusu ve şu hayat bittikten sonra tamamen yok olmayacaklarına dair bir umut bir ihtiyaçtan dolayı her zaman inanmaya meyillidir.
Özetle, bir ateist için ölümü düşünmek daha kolayca içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Bir deist için çok değişken olabilir. Bu konuyu herhalde yine en kolay inananlar atlatacaktır ama dediğim gibi onlar için bile her zaman çok korkutucudur ölüm, sonuçta inandığı şeyin gerçek olmama ihtimali var.
Burada farklı dini inançlara göre hayatın manasını açıklamayacağım, zaten çok genel geçer ve bilindik şeyler. Bir google search'ü ile bulunabilir. Dolayısıyla ben daha çok felsefik yaklaşmak istiyorum konuya. Hayat ebedi değil ama canlı olduğun süre içinde de bir amaç edinebilirsin. Dünyada ne kadar az uğraşın, ilgi alanın olursa o kadar zordur yaşamak. Kendine bu dünyada bir amaç, hatta amaçlar edinmeli insan. Küçük şeylerde mutlululuğu bulmayı öğrenmeli. Ancak böyle hayatı anlamlı kılabiliriz bence. Gerçekten sevmek ve sevilmek de çok önemli oluyor bu yolda. Önce hayattaki ilgi alanlarını keşfetmesi lazım insanın hayatına anlam kazandırabilmek için. Yeni şeyler öğrenmeye, farklı şeyler deneyimlemeye açık olması lazım. Kendini bile tanımayan o kadar çok insan var ki. Nelerden hoşlandığını, aslında nelere önem verip, nelerle mutlu olduğunu bilmeyen...
Özetle, başa dönersek, aslında dediğim gibi, hakkın var. Herşey manasız gibi görünüyor olabilir ileride yok olacağını, var olmuş olduğunu bile bilemeyeceğini düşünmek seni korkutuyor olabilir, herkes için böyle ama bu ne kadar uzak olduğunu bilmediğin bir gelecek. Oysa sen şuan burdasın, yaşıyorsun, hayattasın... Ne mutlu ediyor seni ? Ne güldürüyor yüzünü ? Neler keyif verir sana hayatta ? Hayır, pahalı cep telefonu, yada marka kıyafetler falan değil, bir anlık yalan mutluluklardan değil, kalıcı ve sürdürülebilir mutluluklardan bahsediyorum. Herhangi bir şeyi öğrenip, o şeyi tutkuyla yapmaktan bahsediyorum. Envai çeşit spordan, sanata, okumaktan gezmeye, sosyal sorumluluk işlerinden mahallende her gün gördüğün bir kediyi beslemeye, belki ufacık bir bitkiyle ilgilenmeye kadar herşey olabilir. İnsan işlediği kadar parıldar. Bu sorduğun sorunun cevabı hayatı dolu dolu yaşamaktır...
945 görüntülenme