İnsanın doğduğu ülke, içinde bulunduğu evre , çevre, doğduğu zamanın koşulları. Kendilik algısını büyük oranda etkiler. Tüm bunlar kim olmamız gerektiğini söyler bize. Böyle yaşamalıyım , bu mesleği yaparsam saygı görürüm, böyle görünürsem güzel kabul edilirim, böyle davranırsam sevilirim. Tüm bunların en temelinde de anne ve babayla olan ilişki yatar. Bu süreçte kendimizle ilgili bir algı oluşmaya başlar. Annem bana çok asi olduğumu söyledi. Demek oluyorki ben asi bir kişiyim. Öğretmenim bana sen asla adam olamazsın dedi. Okuldaki çocuk burnumun çirkin olduğunu söyledi. Tüm bunları özellikle de erken yaştayken adeta singee gibi emer içselleştiririz ve belki de 20 yıl sonra bile bu sıfatları üstleniriz. Annem ihtiyacım olduğunda yanımda değil. Annem kötü olamayacağına göre ben kötü bir bebeğim ve annemi haketmiyorum. Annem bana asi dediyse belki de hayat boyu buna uygun olarak asi davranırım. Babam beni sevmiyor mu? O zaman ömrüm sevilmediğine kanıt arayarak geçebilir. Bunu öyle absorve ederim ki beni sevebilecek insanlardan .kaçarım ya da onları zorlarım. Çünkü öyle ya ben sevilmez biriyim bu insanlar bem algımla çelişiyor.Arkadaşım burnumun çirkin olduğunu mu söyledi? Öyle mi ben bugüne kadar böyle bişey düşünmemiştim bile o zaman estetik ameliyat olmalıyım. Güzel şarkı söylüyorum, müziği semüzikle uğraşmalıyım ama hayır! Bu yoku tercih edersem çevrem ne düşünür? Öğretmenimin dedikleri peki? Zaten ben yapamam doğru söylemiş. Örnekler sonsuza kadar gider. Hepimiz bunları yaşadık. Özellikle ebeveynlerimiz tarafından hepimize isimler takıldı. Ve biz de çoğu zaman bunların altında ezildik. Bu doğrultuda kararlar verdik. Uyum sağladık.