Sorunuzun ana konusundan çıkmayarak (ideolojik yorum yapmadan), kaynakların yok olmasını ele alalım.
En temel gereksinim kaynağından başlayalım. Barınma: Kendi ülkemizden başlayacak olursak, sokakta kalan aile sayısı neredeyse yok denecek kadar az. Yani iyi kötü herkes barınma ihtiyacını bir şekilde karşılamış. Fakat durum pek adil görünmüyor. İmkanları olan insanların, ikamet ettiklerinin haricinde, yazlıkları, hatta 2. bir evleri ve kiraya verebildikleri pek çok evleri olabiliyorken, bazıları da kirada ikamet ediyor. Sosyalist sisteme göre kaynaklar daha fazla tüketilmiş, çünkü pek çok insanın kiraya dahi vermeden 2'den fazla evi var, yani kaynak israfı var.
Otomobil ihtiyacı: Az önce 2023 verisine baktım otomobil, kamyonet sayısı yaklaşık 19 milyon (otobüs, kamyon gibi ticariler dahil değil). Sosyalist düzen olsa ve 4 kişilik aileye bir araç verilse, Türkiye'de her ailenin arabası oluyor. Üstelik, bu araç filosunun içinde değeri 5 ile 20 milyon arası olan araç sayısı da çok fazla, yani standart B sınıfı aile otomobili verildiğini düşünecek olursak, bu kısımda da ciddi bir kaynak israfı var.
Beslenme; 2020 verisine Türkiye'de her yıl 18,1 milyon ton gıda israf ediliyor. Bir günde israf edilen ekmek sayısı 4,9 milyon. Bu israfın büyük çoğunluğu lüks restoranlar ve oteller yüzünden.
Giyim: Kapitalist sistem, tüketim çılgınlığından ve her yıl gerçekleşmesi gereken ekonomik büyümeden beslenir, aksi halde sistem içine çöker. Tüm üreticilerin temel hedefi; her sene yeni bir model tüketim ürünü çıkartarak (cep telefonu, tv, beyaz eşya, bilgisayar v.b.), tüketicinin bu ürünlere talep yaratması sağlanır. Giyim sektörü de bu duruma dahildir. Moda diye bir şey var. Refah seviyesi yüksek olanların her sene yazlık ve kışlık olarak tüm giyim eşyalarını değiştirdiğini görebilirsiniz.
Sonuç olarak; kapitalist sistem kaynakları yarın yokmuşçasına tüketmeye daha çok ihtiyaç duyar. Çünkü sistem ancak bu şekilde ayakta kalabilir.