Din çerçevesinden baktığımızda insan kan dökücü ve bozguncu bir varlıktır. İnsanın bu yönünü bastırması insanı iyi yapmaz, aksine şiddetli sonuçlar doğurabilir. İnsanın içinden geldiğini, samimi olduğunu düşünerek iyilik olarak nitelendirilen şeyleri yapması da iyi olduğu anlamına gelmez.
Din çerçevesinde bastırmak, öyleymiş ya da öyle değilmiş gibi görünmek yok. Din çerçevesinde insanın güdüsünde olan kötü bir şeyi yapmamayı seçmesi ve bunda katı olması onun için iyi bir antrenman ve disiplin aracıdır. Ancak marifet o seçimin özüne inip kendisine farkındalık ve yaşantısına artı kazandırmaktır. Dolayısıyla din çerçevesinde olan şey, bastırmaktan ziyade dönüştürmek ve farkındalık kazanmaktır. Bu çerçeveden baktığımızda en önemlisi ise insanın kendisini bulmasıdır. Kendisini, ne olduğunu ve neden var olduğunu bulamayan insan iyi olamaz. İnsanın ne olduğu ve varlık nedeni ise cömert bir fotoğrafçının sergisine ve dersine katılmak gibidir: Mutlak varlık sahibi olan Rabb, kendi isim ve niteliklerinin suretinin yansıması olarak bu hayatı var etmiştir. İnsan da bu hayatta olanların küçük örneklerini barındırır. İnsanın amacını ise "hayatın her karışında olan işleyişi, bu işleyişi var eden hikmeti fark etmek ve bu farkındalığın hakkını vermektir" diye tanımlayabiliriz.