Feminizm'den çok ama çok rahatsız oluyorum. Çünkü feminizm, başka bir çok ideoloji gibi esnetilmeye, bağlamından koparılmaya çok uygun ve hatta bu ideolojiyi ortaya atanların da dünyaya kazandırmak istediği fikrin değerinden çok daha fazla değerde başka değerleri kaybettirmiş bir ideoloji.
Belirttiğim noktayı detaylıca açıklamak için üzerine çok uzun yazmak lazım ama şöyle özetlemeye çalışabilirim: Feminizm kabaca, "kadın hakları" üzerine biçimlenen bir ideoloji ama bu kökten yanlış bir kabul. Çünkü erkek hakkı diye bir şey yoksa kadın hakkı da yoktur ve olmamalıdır. İnsan hakkı vardır. Özgürlük, serbestlik, kanun ve hukuk önünde eşitlik, çalışma ve eğitim özgürlüğü, özel hayatın gizliliği, evlenmeyi, üremeyi, aile kurmayı istemek ya da istememek gibi birçok çağdaş dünya hakkı her insan için geçerlidir. Buna göre yobaz bir erkek, eşinin ya da kızının bu haklarına müdahale ediyor ve kadına baskı uyguluyorsa bu "kadın haklarının ihlali" değil, "insan haklarının ihlali"dir. Bunu devletle yapıyor ve kadın vatandaşlarına baskı uyguluyorsa bu da insan hakları ihlalidir. Yani aslında "kadın hakkı" dediğim her şey zaten insan hakkıdır. Bana kadının hakkı olup da erkeğin hakkı olmayan ya da tam tersi olan bir şey söyleyebilecek biri var mı? Sanmıyorum.
Ama dünya erkek egemen bir dünya olduğu ve çok yüksek oranda erkekler kadınlara baskı uyguladığı için kadınlar erkeklere karşı bir direniş sergilediler yıllarca ve bu direniş de erkek-kadın savaşı olarak sunuldu. Kadınlar erkeklere direniyor... Ve bu görünüm ve tablo iyi sattı. Ama temelde yanlıştı. Çünkü aranan şey kadın hakkı falan değil. Baskı uygulayan erkekler olsa da. İnsan hakkı.
Ve bu ikilik, kadın ve erkeğin milyonlarca yıllık evrimsel ilişkilerini zedeler seviyeye geldi. "Eşitiz" gibi bir yalan. Bu bir yalan. Eşit falan değiliz. Kanun, hukuk, insan hakları vs. açısından eşitiz elbette ama biyolojik, psikoloijk, estetik, cinsel, duygusal vs. her açıdan çok farklıyız. Üstün ya da düşük değil, farklı. Bazı açılardan kadın üstün, bazı açılardan erkek üstün. Ve bu farklılık ve üstünlükler zaten olmalı, gerekli ve harika bir şey. Böyle olmalı zaten. Farklı olduğumuz, farklı açılardan birbirimizden üstün olduğumuz için birbirimize ilgi duyuyoruz, farklı olduğumuz için birbirimizi arzuluyoruz. Bu devasa "eşitiz" yalanı, kadın erkek ilişkilerini yaraladı. Kadının erkeğe ihtiyacı olmadığı fikri, erkeksiz yapabildiğini gururla dünyaya haykıran sayısız kadın ortaya çıktı. Bu o kadar saçma, o kadar yalan, o kadar kötü niyetli hatta o kadar safsata içeren bir kabul ki... Erkeğin de kadına ihtiyacı var, kadının da erkeğe. En başta evrimsel bu. Buna muhalefet etmek inanılmaz bir saçmalık. Çağlar boyu birlikte yaşamış, birbirine ilgi duymuş aşık olmuş, efsaneler yazmış, milyarlarca çocuk, binlerce nesil ortaya çıkarmış kadın ve erkek feminizmle birbirine ihtiyaç duymayan hatta birbirine düşman tiplemelere dönüştü. Bunu feminizm yaptı. Ve sayısız kadın da bu erkeğe direniş ruhunu, konu ile alakasız başlıklar altına taşıdı. Çocuk doğurup "çocuk bakmak zorunda değilim" diyen kadınlar artık oransal olarak çoğunluk haline geldiler. Evrimsel bu... Erkek baskısı, politik, siyasi, ekonomik vs. değil. Evrimsel. Hamile kalan kadın, emziren kadın, fiziksel olarak daha zayıf olan kadın, o nedenle kadın evde çocuğuyla ilgilensin, erkek de avlansın, eve yemek getirsin... Çok basit. Bu durum, erkek baskısının ortaya çıkardığı bir görev paylaşımı değil. Mantıklı olan bu. Mantıklı olan bu olduğu için milyonlarca yıldır anne ve çocuk arasında bir bağ oluştu, annelik kutsandı ve doğadaki en sıkı bağ haline geldi. Feminizm, bu bağı bile kopardı. Biyolojik olarak annesi var olan ama duygusal, fiziksel, sosyal, kültürel olarak annesiz büyüyen milyonlarca çocuk var artık. Sanki kadının annelik yapmasını erkek baskısı ortaya çıkarmış gibi. Modern dünya hâlen bu kadının annelik vasfı ile ilişkisini çözemedi.
Onlarca, yüzlerce sayfa yazılabilir tabi bunun üzerine. Ama özetle... Kadın hakkı-erkek hakkı diye bir şey yoktur. Hak insan hakkıdır. Ki insan hakkı dediğimiz kavram da yapaydır aslında, doğada böyle bir şey yok ama artık medeniyetin ulaştığı noktada insan hakları elbette gerekli, faydalı düzenlemeler. O nedenle konuya insan hakkı olarak yaklaşmak, erkekle kadını pastadan daha büyük dilim koparmak için birbiri ile savaşan değil o pastayı birlikte yapan ve var eden bir ekip olarak görmek ve bu iki cinsin arasındaki farklılıkları, üstünlükleri birer ayrım noktası olarak değil aksine bağlılık noktası olarak görmek gerekli. Kadın ve erkek, cinsiyet açısından birbirleri için evrimleşmiş iki cinstir. Sosyal özgürlük, cinsel tercihler, eşcinsellik, kültürel kodlar vs, hepsine tamam. Hiç bir farklılığa düşman olmamak lazım. Hiç bir tercihe, kültüre, özel hayat kıstasına karşı değiliz ama hiç bir modern dünya akımı ya da paradigması, bu evrimsel gerçeği aşındırmamalıdır. Kadın erkek birbiri için yaratılmıştır. Hiç bir şeyin -hele hele politik akımların- bu evrimsel gerçeği bozmasına izin verilmemelidir.
251 görüntülenme